Sebastian Michaelis İle Hayal...

By ParadiseRex

8.9K 643 1.1K

"Lütfen bana Sebastian diyin" dedi kahya o kadar güzel konuşuyordu ki gözlerimi ondan alamıyorum. Kan kırmı... More

Sebastian ile Tanışma
Davet
Dans Gecesi
Yalan
Seni seviyorum
Nefes
Aslında sen kimsin?
Gerçek
Ne Olursa Olsun
Şeytan Olmak İstiyorum
💖FİNAL💖
🌹Special✨ Married Life🥀

Phantomhive Malikanesinde Bir Gün

989 67 93
By ParadiseRex

Merdivenlerden çıkıp Kontun çalışma odasına gittiniz. Kapıyı açtı içeri girdiniz. Etrafına baktın kitaplıklarda bir sürü kitap karşıda bir masa vardı masanın da arkasında kocaman bir pencere. Oda gerçekten güzeldi, huzurluydu ve insana çalışma isteği veriyordu.

Kont masasına oturdu sen de onun karşısındaki koltuğa (sandalye ya da) oturdun. Olay hakkında tartışmaya başladınız.

Ciel Phantomhive: "Kurbanların resimlerini ve kişilikleri hakkında her şey bu kağıtlarda duruyor incelemek isteyeceğini düşünüyorum" dedi ve kağıtları uzattı.

Kağıtlarda dikkatini çeken şeyler oldu.
"Hımm, ilginç. Kurbanların hepsinin soylu olması sence de garip değil mi? Belki de bu soylulara karşı halk tarafindan çıkan bir isyan bir baş kaldırma olayı olabilir. Çünkü İngiltere gibi monarşi (tek kişinin yönetimi) ile yönetilen ülkelerin çoğunda halk ikiye bölünmüş durumda, soylular ve halk diye ama bu ayrım arasında çok büyük fark var. Köylü halkı çok fakir, zenginler ise çok zengin oluyor, orta gelirli aile sayısı neredeyse çok az. Bunları planlayan kişinin halktan biri olma ihtimali çok yüksek" dedin .

Ciel Phantomhive gülümsedi ve "Neredeyse söyleyeceklerimin aynısını söyledin kraliçenin kedisinden de bu kadarını beklerdim zaten." Bunları duyunca utandın, gülümsedin ellerini birleştirdin ve kafanı onun olmadığı yere çevirdin. Daha sonra tekrar ona bakıp ,

"Sizden bu sözleri duymak beni çok mutlu ediyor kontum" dedin. Ciel Phantomhive ufak bir sırıtma yaptı ve konuşmasına devam etti .

Ciel Phantomhive: " Ayrıca şunu da eklemek isterim ki yerli ve fakir halkın düşüncesi genellikle hayatta kalmak oluyor. Bunları planlayan kişi gerçekten çok zeki olmalı bu yüzden her kesimden insanı düşünmemiz de gerekiyor"

"Çok mantıklı. O zaman bu kişi veya bir topluluk da olabilir soylulara karşı gerçekten büyük bir nefret besliyor olmalı. Fakat neden bu kadar nefret ile dolmuş olabilir ki?"

Ciel Phantomhive: " İnsanlar her türlü şeye sinirlenebilir öfkelenebilir bilemeyiz. Öfke insana her şeyi yaptırabilir.." dedi biraz düşünceli bir şekilde durdu. Tam bir şey diyecekken Sebastian içeri girdi.

Sebastian Michaelis: "Bugün sizlere Siyah çay ve Fransız usulü Madeleine tatlısı hazırladım" dedi tatlıları ve çayı masaya koydu.

"Teşekkür ederim Sebastian " dedin ve içten bir şekilde gülümsedin. Sebastian sana doğru bakmamış efendisinin ne diyeceğine odaklanmıştı .Bu yüzden biraz canın sıkıldı ama neden canın sıkıldığına anlam veremedin. Kont o sırada Sebastian'a seslendi.

"Sebastian bu bir emirdir. Bu olay hakkında daha çok araştırma yapmanı emrediyorum." Dedi Sebastian "Yes, my Lord" dedi o klasik selamlamasını yaparak odadan çıktı.

Sebastian'ın çıkmasını içten içe istemiyordun ama görevin ile ilgilenmek zorunda olduğunu da biliyordun. O yüzden kağıtlara yeniden odaklanmaya başladın.

Ciel Phantomhive: "İstersen tatlılarımızı yemeye başlayalım. Küçük bir tatlı molası hoşuna gidebilir dedi." Tatlısını yiyip çayını içmeye başladı.

Sen de saate baktın 3-4 saattir konuştuğunuzu fark ettin. Gülümsedin ve sen de tatlını yemeye başladın. Tatlılarınız bitince Sebastian da geldi. İnanamadın bir insan nasıl bu kadar hızlı olabilirdi. Şaşırmış bir halde Sebastian'a dönüp,

"Nasıl bu kadar hızlı geldin Sebastian?"

Sebastian: "Bir işi hızlıca halledemezsem kendime nasıl Phantomhive kahyası derim" dedi elini sus işareti yaparak dudaklarına götürdü ve tek gözünü kırptı. O muhteşem poza hayran kalıp bir insanın nasıl bu kadar mükemmel olduğunu düşündün.

Olay ile ilgili biraz daha konuştuktan sonra akşam olduğunu fark ettin. Saatler o kadar hızlı geçmişti ki... Gitmek için izin istedin Sebastian ve Ciel malikanenin kapısına kadar eşlik ettiler. Ancak bir sorun vardı dışarıda felaket bir şekilde yağmur yağıyordu. Malikaneni arayıp at arabası getirmesini istemek için telefona doğru yöneldin. ( Kraliçenin kedisi olunca zengin oluyorsunuz tabiki :3) Ciel Phantomhive kolundan tuttu kendine doğru hafifçe çevirdi.

"İstersen akşam yemeğini beraber yiyelim sonra sebastian seni bıraksın ne dersin?"

Önce konta sonra da dışarıya baktın yağmur azalacak gibi duruyordu ama yine de bu nazik teklifi kabul ettin ve sofraya doğru yöneldiniz. Hem bir insanın başına böyle bir fırsat kaç kere gelir ki diye düşündün ve hafifçe sırıttın. Kimsenin görmediğinden emin olup kendini toparladın. Sonra Ciel Phantomhive Sebastian a seslendi.

"Sebastian, sofrayı hazırla!" Dedi. Sebastian da "Baş üstüne" dedi ve mutfağa gitti. Yemek masasına geçince yemek servisi gelmeye başladı. Yemeği çok tatlı bir kızın getirdiğini gördün. Kırmızı-pembe rengi saçları, yuvarlak büyük gözlükleri vardı. Elbisesi bol duruyordu çok hoşuna gitmişti. Daha sonra gözün bir anda hizmetlinin botlarına kaydı çok değişik geldi bir hizmetlinin neden böyle botları vardı. Bu malikane kesinlikle çok sıradışı bir yerdi.

Yemeklerinizi yediniz ve yola çıkmak için hazırlandın. Yağmur yavaşlamıştı ama hala yağıyordu. At arabasının gidemeyeceği belliydi çünkü yollar çok karanlık ve çok ıslaktı. Sebastian ile beraber dışarı çıktınız. Nasıl gideceğinizi düşünmeye başlamıştın. Sebastian a bunu sormak için döndün ama bir anda

Sebastian seni kucağına aldı!

Şaşkın ve utanmaktan kıpkırmızı olmuş bir suratla Sebastian a baktın.

Sebastian:"Leydim lütfen beni affedin ancak bu yolda gitmenize izin verip sizi tehlikeye atamazdım. Benimle beraber daha güvende olacağınıza eminim" dedi. İçten bir gülümseme ile sana baktı. Sen de ona içten bir gülümseme yapmıştın. Bir iki saniye öyle bakıştınız. Dünyanın en güzel bir iki saniyesi olduğuna dair bahse girebilirdin.

Bir anda yukarıya doğru zıpladı. Ağzından küçük bir çığlık sesi çıktı. Bunu duyan Sebastian kıkırdadı sen de dudaklarını hafiften buruşturdun "hıh" dedin.Uçuyormuş gibi çatılardan atlayarak gitmeye başladınız. Sımsıkı Sebastian a sarılıyordun biraz korkuyordun ama Sebastian'ın yanında kendini çok güvende hissediyordun. Ay ışığı bulutlar arasından size doğru yansıdı. Kalbin pır pır etmeye başladı. O kadar yakın duruyordu ki ufak bir öpücük vermek çok istiyordun tabi bunun mümkün olamayacağı düşüncesi aklına geldi ve etrafına bakmaya devam ettin.

Uzunca bir süreden sonra maalesef yolculuk bitmiş ve evine gelmiştin. Sebastian'ın kucağından indin biraz uzaklaşıp ona baktın. İçten bir gülümseme ve sıcak bir ses tonuyla "Teşekkür ederim Sebastian. Hayatımdaki en güzel yolculuktu" dedin.

Sebastian: "Sizi mutlu edebilmek benim için bir onurdur leydim" dedi.

Birbirinize gülümsediniz Sebastian o klasik hareketini yaparak yanından uçarcasına uzaklaştı ve kayboldu. Arkasından sadece bakakalmıştın. Sonra duraksadın ve aklına "hayatımdaki en güzel yolculuktu" dediğin aklına geldi. Kendi kendine "Hayırrrr neden bunu dedimm kiii?!!" Diye sinirlenip aynı zamanda da utanarak evine doğru koşmaya başladın.

Kapıyı çaldın. Evinin kapısını kahya Cloude (aklıma isim gelmedi xd) açtı ve içeri girdin. Annenler masada oturmuş yemek yiyorlardı. Üstünü çıkarıp annenlerin yanına gittin.

Annen: "Phantomhive malikanesindeki günün nasıl geçti tatlım?" Diye sordu.

"Mükemmeldi anne kont hiç de kaba biri değil aksine çok tatlı. Günüm gerçekten güzel geçti. Tek sorun buluşmadan bir saat önce oraya gitmem oldu" diyip gülümsedin.

Annen gülümsedi ve "Olsun kızım, günün güzel geçtiyse sorun yok. Bu arada tatlım üstünü değiştirsen iyi olur, ıslanmışsın." Dedi üstüne baktın annene "tamam anneciğim" dedin yanağına öpücük kondurup odana çıkarken annen yeniden seslendi,

"Açsan yeni bir servis açalım kızım" dedi.
"Yok annem ben kont ile beraber yemeğimi yedim" dedin ve odana gittin.

Arkandan annen babana "Kontu görüyor musun evine kadar bırakmış ne kadar da iyi bir kont" dedi. Baban da "Evet tatlım gerçekten de iyi biri çıkması beni de çok mutlu etti, kızımla gerçekten gurur duyuyorum o olmasa bu güzel hayata sahip olamazdık dedi." Dediklerini çok fazla duymamıştın ama onların mutlu olduğunu bilmek seni çok mutlu ediyordu.

Odana gelince kapını kapattın, ıslak kıyafetlerinden kurtuldun, pijamaları giydin ve yatağına uzandın. Aklından Sebastian geçip duruyordu. Bir kahyaya aşık olmuş olabilir miyim diye düşünüp durdun. (O zamanlar soylu biri ile evlenmezsen sen de soylu sayılmazsın gibi bir düşünce var diye biliyorum ne kadar doğru emin değilim.) Düşüncelerinden kurtulup kendini toparladın bu günün ne kadar güzel olduğunu düşünerek yavaşça gözlerini kapattın ve uykunun seni esir almasına izin verdin...

İşte yeni bir bölüm ve yine benn. Sizi sebastian ile yakınlaştırmaya başladım umarım hoşunuza gitmiştir. Kimse okumasa bile yazmaya devam edip kenarda bırakacağım. Sizleri seviyorum ❤️❤️.
*1207 kelime*

Çatıların üstünde Victorian tarzı elbisen ile evine giderken Sebastian ve sen..

Continue Reading

You'll Also Like

11.4M 528K 34
En yetenekli öğrencileri toplayarak onlara en güzel geleceği vermekle ünlü okula davet aldım ve yatılı olarak bu okula geldim.Bir anda bütün hayatın...
125K 13.8K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
340K 43K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
2.3K 181 22
Aşırı hayal kurma durumu. Kendi deneyimlerimi, gördüğüm araştırmaları ve fikirlerimi paylaşacağım bir kitap. Siz de kendi düşüncelerinizi paylaşabili...