ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)

By pembeyaz42

9.7K 1K 2.4K

Güzel bir hayatın içinde yaşıyordu. Bir gün babası ve üvey annesi tarafından zorla evlendirilmeye çalışıldı a... More

İLK BÖLÜM
HASTANE-1
YOLCULUK
İZMİR MACERASI-1
İZMİR MACERASI-2
HASTANE-2
TABURCU
KAĞIT PARÇASI
RÜYA'DAN
GÖKÇAY'DAN
BERRİN'DEN
2 YIL ÖNCE
UZUN BİR YOLCULUK
BAŞ BELASI KUZEN
PARTİ
OLAYLAR KARIŞIYOR
EV
NEDEN BENİ BIRAKTIN?
KARANLIK
KADERİMİ KOVALIYORUM
ARTIK BURADAN DÖNÜŞ YOK
FİNAL
İKİNCİ KİTABIM

KARŞILAŞMA

1.4K 162 681
By pembeyaz42

Sesler yavaş yavaş azalmaya başladı.

"Belki geçici, belki de kalıcı olarak gidiyorum. Ama asla kurs yerini falan kapatmayacağım size Bora Bey eşlik edecek."

"Günaydın ben Bora YAŞAR!" Dedi.
Ben bu soyadı bir yerden hatırlıyorum ama nereden ki?

"Ben gelinceye kadar size Bora Bey ilgilenecek tamam mı?"

Bir öğrencim bana sarıldı. Ama ben vedaları sevmiyorum ki bu kadar öğrenci ile nasıl vedalaşacağım ki?

Sonra bir başkası ve bir başkası derken hepsi sarıldı. Ağlama Rüya, sakın ağlama içimde ki ses tekrar edip duruyordu bunu ama ağlanmayacak gibi değil ki.

"Görüşürüz canlarım."

Bana ne oluyor? Ben asla öyle bir kelime demezdim.

"Görüşürüz!" Dediler aynı anda.
Ve kurs yerimden ayrıldım.

Havaalanına çoktan varmıştım. 1 saat sonra uçağım kalkacaktı. Biraz beklemeye başladım. Sonra annemi aradım. Nerde olduğumu, ne zaman varacağımı, ne zaman ineceğimi söyledikten sonra telefonu kapattım. Biraz daha beklemeye başladım. Uçuş saati yaklaştıkça anonslar edilmeye başladı. Kimliğimi ve biletimi gösterdikten sonra valizimi teslim ettim ve uçağa bindim.

***

2 saatlik bir yolculuğun sonunda Malatya'ya geldim. Taksiye binip annemin evine doğru gitmeye başladık.

Annemin evine vardığımda, kapıya yöneldim. Kapının tokmağına hafifçe vurdum.

Bir süre sonra içerden sesler gelmeye başladı. Kapıyı orta boylu, hafif kilolu, kırışık yüzlü bir kadın açtı. Bu benim annem olamaz.

"Buyurun?" Dedi titrek bir sesle.

"Şey... Ben annemi..." Demeden hemen lafımın arasına girdi.

"Rüya kızım sen misin bu?"

"Evet benim de siz kimsiniz acaba?" Dedim.

"Tanıyamadın mı beni kızım?" Dedi hüzünlenerek.

"Şey... Hayır."

"Evet doğru kaç yıldır görüşmüyoruz. Ben senin annenim." Dedi.

"Annem mi?" Dedim şaşkın bir şekilde.

"Ah! Kızım ben de seni ilk başta tanıyamadım ama sesinden tanıdım."

Sessiz kaldım hem de çok sessiz. İlk defa böyle bir sessizlikti.

Boynumdan sarıldı. Ama ben hiç tepki vermedim.

İçeriye davet etti. Girdim ve koltuğun birine oturdum. Koltuğun yanındaki masada, kek, börek, poğaça; yaprak sarması, kısır; puding, sütlaç, kazandibi; baklava, tulumba; içeceklerden ise bir sürü meyve suyu ve çay vardi. Bu hazırlığın hepsi benim için miydi?

"Kızım mutfağa geçelim." Dedi.
Annemin arkasından mutfağa doğru ilerlemeye başladım.

"Kızım burada karnıyarık, kuru fasulye, pilav... var."

"Peki ama bunlar niçin?"

"Kızım senin için hepsi bunlar."

"Eee ama ben bunların hepsini yiyemem ki."

"Kızım sen geleceksin diye ben komşularıda çağırdım." Dedi gülerek.

Biraz sonra kapı çaldı. İki tane orta yaşlarda, ak saçlık, hafif kilolu kadınlar geldi.

"Hoş geldin Asyacığım, hoş geldin Sunacığım!" Diyerek içeriye buyur etti annem.

"Hoş bulduk!" Dediler aynı anda.

"Gizemciğim bu seni kızın mı?" Dedi Asya Hanım.

Sanki bilmiyor beni.

"Evet evet bu benim kızım Rüya!" Dedi annem.

"O... maşallah maşallah kızıma kaç yaşındasın?" Dedi Asya Hanım.

"18!" Dedim soğuk bir ses tonuyla.

"Peki okuyor musun kızım?" Dedi Asya Hanım.

"Hayır!"

"Boks kursu var İzmir'de!" Dedi annem övünerek.

"Erkek Fatma gibi ne öyle Gizemciğim? Kız dediğin hanım hanımcık olur aynı benim kızım Berrin gibi." Dedi övünerek Suna Hanım.

"Allah bilir o hanım hanımcık kızınız hangi erkeklerin peşinde koşuyor?" Dedim sertçe. Çok sinirime gitmişti bu kadın.

"Benim kız sözlü kızım sözlü. Benim kızımın bir istikbali var ama senin o bile yoktur demi. Tabii nerden olsun." Dedi sertçe.

"Peki sizin kızınız bir dövüş dersi biliyor mu?"

"Hayır ama yüz çeşit yiyecek içecek tarifi bilir. Peki sen bilir misin yemek yapmayı? Dedi Suna Hanım.

"Ben yemek yapmayı bilmem ama kendimi savunmayı bilirim. Bakın ülkemizde kadın cinayetleri arttıkça artıyor. Peki sizin kızınız da kendini korumayı biliyor mu? Bence hayır. En kısa sürede bir eğitim alması gerek. Allah korusun başına bir erkek tarafindan bir şey gelebilir!" Dedim kendimi savunarak.

Kimse sesini çıkaramadı.

Kısa bir sessizlikten sonra söze Suna Hanım başladı.

"Şey Gizemciğim biz kalkalım artık çok geç oldu hem akşama da yemek yapacağım."

"Öve öve bitiremediğiniz kızınız yapsın!"

Hiç bir ses çıkarmadan gitti. Annem de kapıdan uğurlamak için arkasından gitti.

"Ağzının payını iyi verdin kızım. Hak ediyordu o. Benim oğlumun arkasından, kızı çok koştu. Hâlâ da koşmaya devam ediyor ama benim oğlum yüz vermek istemiyor." Dedi Asya Hanım.

Annem geldi. Asya Hanım ile biraz daha oturduk.

Biraz sonra Asya Hanım da evine gitti.

"Kızım bugün yaptığın kabalık neydi öyle. Onlar benim komşularım ayıp oldu valla."

"Bana öyle demeseydi." Dedim ve odama geçtim.

Odama eşyalarımı yerleştirdim. Telefonumu elime alıp kiralık iş yerlerine bakındım. Uygun bir yerler bulup telefon numarası ve adresleri aldım. Telefonu şarja takıp uyudum.

Sabah uyandığımda annem güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra çantamı aldım tam evden çıkacakken annem seslendi.

"Nereye gidiyorsun kızım bu saatte?"

"Buraya yeni bir iş yeri açmayı düşünüyorum."

"Hm peki İzmir'deki iş yerine ne oldu?"

"Birine devrettim."

"Kızım yanlış hatırlamıyorsam sen dün bana bir şey söyleyecektin." Dedi.

"Doğru evet söyleyecektim." Dedim.

"Gel içeriye orada anlat ne anlatacaksan kızım." Dedi.

İçeriye girdim ve koltuğun birine kıvrıldım. Annem de diğer koltuğa oturdu.

"E... anlat bakalım kızım." Dedi.

"Babam beni satmaya kalktı." Dedim.

"Ne? Kulaklarıma inanamıyorum sen ne diyorsun kızım?" Dedi bağırarak.

"Anne öyle satmak değil. Babam bir arkadaşının oğlu ile evlendirmeyi düşünmüş. Hatta benim haberim yokken. İşte onun için İzmir'den buralara kadar geldim." Dedim.

"Kızım oraya gitmeni istemiyorum bir daha ve o babana da soracağım." Dedi sinirli bir şekilde.

"Gerek yok arayıp sormayan insandan fayda mı gelir anne?" Dedim.

"Baban nasıl zengin oldu sanıyorsun?" Dedi.

"Bilmem ki nasıl zengin oldu?" Dedim.

"Benim sayemde. Benim ailem zengindi. Hem de çok. Ama o baban olacak şerefsiz boşandığımız zaman bana bir imza attırdı. Bütün her şeyimi elimden aldı. Azcık da bir tazminat verdi bende ailemin eski evine geldim. Burada bir kaç iş yaptım. Yaptım yapmasına ama pek alışık değildim sayısız kez kovuldum. Ama kızım seni görüyorum ayaklarının üstündesin."

Bu sözünden sonra diyecek bir şey bulamadım. Babamın yaptığı şerefsizliğe ne diyebilirdim ki? Annemi de sevmiyordum ama bu yapılan ona çok ayıp olmuş.

Fazla düşünürsem delirecektim resmen. En iyisi fazla düşünmemek ve yeni bir iş yeri açmak.

Evden çıktığım da anneme haber vermemiştim zaten İzmir'de de kimseye haber vermeden giderdim.

Bir taksi bulduktan sonra ilk iş yerine bakmaya gittim. Mekanın sahibini aradım ve dükkana gelmesini bekledim.

Yarım saat sonra kirli sakallı, göbekli, kel biri dükkanı açtı.

"Alıcı siz misiniz?"

"Evet!"

"Maşallah çok güzel bir kızsınız."

Bir şey demedim ve dükkanı gezmeye devam ettim. Dükkanın küçük bir bölümü vardı oraya gitmek istemedim ve adamı da gözüm tutmamıştı.

"Buraya da bakmak ister misiniz?" Dedi o küçük bölümü göstererek.

"Hayır! Şey ben bu dükkanı da tutmak istemiyorum!" Dedim.

Tam kapıdan çıkacakken kolumdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Dudaklarımdan öpmeye çalıştı. Ben de hemen karına tekme vurdum. Biraz canı acımış gibi oldu ama tesir etmedi. Bende bağırmaya başladım. Hemen ağzımı kapadı. Karnına defalarca vurmaya başladım. Ayağımı tuttuğu gibi yere yapıştırdı. Sürünerek kapıya doğru ilerlemeye başladım. Ayaklarımdan sürüyerek içeriye götümeye başladı. Ben de daha çok bağırdım. Hemen biri geldi, sonra başka biri daha, başka biri daha derken millet dükkana toplanmaya başladı.

Polisi arayıp beni, o adamı ve bir kaç görgü tanığını karakola götürdüler.

Karakola gelirken bir anda İzmir'deki son karakola düşüşümü hatırladım. Aklımı başıma toplayıp kendime gelmeye çalıştım.

İfademi verirken o adamda yanımdaydı. Adamın kaydına baktı polis. İsmi İsmailmiş. Lakabı ise Tecavüzcü Coşkunmuş. Bir çok suçtan kaydı varmış. Hemen adliyeye sevk ettiler. Bana gelecek olacaksa da beni ifademi imzalatıp serbest bıraktılar.

Bir taksiye atlayıp eve gittim. Anneme bir şey söylemeden direk odama girdim. Bir duş alıp uzanmam lâzımdı. Duşa girip yatağa uzandım. Uyuyakalmışıyım ve annemin, odamın kapısını sertçe vurup beni uyandırana kadar uyuyor olacaktım.

"Kızım müsait misin?" Dedi.

"Müsaidim." Dedim.

"Girebilir miyim?" Dedi.

"Gir." Dedim.

İçeriye girdi ve yatağımın ayak ucuna oturdu.

"Kızım iş yerini açacak mekan bulabildin mi?" Dedi.

"Hayır." Dedim.

"Peki o zaman aşağıya inelim akşam yemeğini yiyelim." Dedi.

Bir şey demeden aşağıya indim arkamdan annem geldi. Güzel bir yemekten sonra salona geçip koltuğa oturdum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığım da babamın aradığını görünce sessize aldım ve televizyon izlemeye başladım. Kaç gündür aramıyor geliyor şimdi arıyor ne küstahça.

Biraz televizyon izledikten sonra yukarıya odama geçtim. Vurup kafayı yattım.

Sabah olduğunda erkenden kalkmıştım annem daha uyanmamıştı bile. Kahvaltıyı hazırlamaya karar verdim.

Sofrayı yavaş yavaş hazırlarken ekmek olmadığını fark ettim. Hay aksi şeytan! Üzerimi değiştirip ekmek almaya gittim. En yakın markete giderken yanımdan bir kız ve bir erkek geçti. Sevgili gibilerdi ama erkek umursamaz bir tavır sergiliyordu.

Markete girdim ve iki ekmek alıp çıkarken daha yeni gördüğüm erkek ile çarpıştık.

"Özür dilerim bir şeyiniz var mı?" Dedi titrek bir sesle.

"Dikkat etsene biraz!" Dedim.

"Çok özür dilerim." Dedi tekrardan.

"Neden özür diliyorsun o kızdan?" Dedi çocuğun arkasında ki kız.

"Şey... Berrin ben çarptım o kıza ben burada hatalıyım." Dedi.

Berrin mi? Bu ismi bir yerden duymuş gibiyim ama nerden? Hah! Hatırladım. Şu geçen gün gelen Suna Hanım'ın kızı olabilir. Şu çocukda Asya Hanım'ın oğlu olabilir.

"Her neyse boşverin." Dedim ve uzaklaştım.

Arkamdan biri koşarak geldi. Kafamı çevirdim ve baktım. Bu Berrin'di. Benden ne istiyor bu kız?

"Bak kızım bilerek çarptığını biliyorum Gökçay'dan uzak dur!" Dedi sertçe.

"Ben senin manitanı ne yapayım ki?" Dedim umursamayarak.

"Bilmem belki elimden alabilirsin!" Dedi.

"Lan kızım daha yeni öğrendim manitanın ismini yürü git kızım!" Dedim sertçe.

"Yürüyüp gitmezsem ne olur he?" Dedi ve beni itekledi.

Bende onun kolundan tuttuğum gibi duvara yapıştırdım.

"Bak kızım uzak dur benden senin için iyi olmaz!" Dedim.

"İmmdaaaaaaattt..!" Diye bağırdı.
Bi bu eksikti.

Millet etrafımıza toplanmaya başladı.

Biraz sonra Berrin'in annesi geldi.
Bir bağırdı az kalsın kulaklarım sağır kalacaktı.

"Kızım ne yapıyorsun sen benim kızımdan ne istiyorsun!" Diye bağırmaya başladı Suna Hanım.

"Ben kızından bir şey istemiyorum asıl senin kızın benden ne istiyor?" Dedim kendimi savunarak.

"Aaaa... benim kızım kimseden bir şey istemez." Dedi Suna Hanım kızını savunarak.

Biraz sonra Gökçay geldi.

"O kızın hiçbir suçu yok! Hepsi Berrin'in suçu. Bu kıza ben yanlışlıkla çarptım ne o beni, ne de ben onu gördüm. Berrin'de kıza kafa tuttu. Kız olayı kapattı ve gitti. Arkasından Berrin, kızla hesaplaşmaya gitti." Dedi Gökçay.

Millet hayretle bir Berrin'e, bir bana, bir de Gökçay'a bakmaya başladı. Suna Hanım kızının kolunu tutup sürüyerek götürdü. Millette yavaş yavaş dağılmaya başladı. Ben de gitmek üzereyken Gökçay seslendi.

"Şey isminiz nedir acaba?" Dedi.

"Rüya." Dedim.

"Şey müsait bir zaman bir yerlerde takılsak olur mu?" Dedi utanarak.

"Senin manitan bu kez boğazlamasın beni?" Dedim gülerek.

"Benim yanımdayken sana bir şey yapamaz. Hem bu olaydan sonra bir daha yaklaşamaz." Dedi.

"Her çarptığımla buluşmam." Dedim ve eve doğru gittim.

Eve geldiğimde annem hemen kapıyı açtı.

"Kızım nereye gittin sen?" Dedi.

"Markete gittim." Dedim.

"Berrin ile bir olay yaşamışsın galiba." Dedi.

"Olabilir." Dedim soğuk bir ifadeyle.
Annem kahvaltının geri kalanını hazırlamış.

Annemle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra ben hazırlanıp yeni bir mekan bakmak için yola koyuldum.

Bir kiralık mekanın önünde durduktan sonra mekanın sahibini beklemeye başladım.

Biraz sonra genç, uzun boylu, zayıf biri geldi. Mekan çok güzel ve büyüktü ama kirası çok pahalıydı, üstüne üstlük masraflar falan bana çok pahalıya patlıyacaktı.

Başka yere baktım, sonra başka yere derken akşamı ettim.

Eve geldim. Sofra kurulmuş çeşit çeşit yemekler hazırlanmıştı. Galiba yine misafir gelecek.

"Kızım hoşgeldin. Birazdan misafirlerimiz gelecek. Sende istersen üstünü başını değiştir." Tebbesüm ederek.

"Kim geliyor?" Dedim.

"Asya Hanım ile Gökçay." Dedi.

"Peki!" Dedim ve hazırlanmaya başladım.

Yarım saat sonra kapı zili çaldı. Gökçay ve annesi Asya Hanım geldi. Hoşgeldinleşmeden sonra sofraya oturduk. Akşam yemeğini yedikten sonra salona geçtik.

"Kızım nasılsın?" Dedi Asya Hanım bana dönerek.

"İyiyim ya siz?" Dedim umursamayarak.

"İyiyim bende." Dedi tebbesüm ederek.

"Kızım sen burada boks kursu açmayı düşünüyordun değil mi?" Dedi Asya Hanım.

"Evet öyle bir şeyler düşünüyordum." Dedim umursamaz bir tavırla.

"Peki mekan bulabildin mi?" Dedi.

"Yok hâlâ arıyorum." Dedim.

"Kızım benim eşimden kalan bir mekan var istersen orayı kullanabilirsin." Dedi Asya Hanım.

Bir şey demedim.

"Kızım ne dersin bu işe?" Dedi.

"Bilmen bir bakmam lazım." Dedim umursamaz bir tavırla.

"Peki o zaman yarın Gökçay ile beraber bakarsınız değil mi Gökçay?" Dedi Asya Hanım Gökçay'a dönerek.

Bir şey demedim ve yemeğimi yemeye koyuldum.

Biraz konuştuktan sohbet muhabbetten sonra Gökçay bana dönerek:

"Nasılsın Rüya?" Dedi.

"İyi sen?" Dedim umursamaz bir tavırla.

"İyiyim yani Berrin olmasa daha iyi olacağım." Dedi.

"Berrin'den dayak yersen kurtarmam." Dedim gülerek.

"Yok ya aslında o kız öyle değil iyi biri ama kıskanç." Dedi yüzü asılarak.

"Hım belli oluyor." Dedim.

"Ama en kısa sürede ayrılmak istiyorum." Dedi.

"Neden ayrılmak istiyorsun da aslında yakışıyorsunuz." Dedim.

"Biliyorsun o biraz değişik basit bir mahalle kızı." Dedi.

"Sen de basit bir mahalle çocuğusun." Dedim gülerek.

"Yok ben öyle değilim." Dedi sırıtarak.

"Peki!" Dedim sırıtarak.

Gökçay ve annesi kalkmak üzereyken bende odama doğru ilerlemeye başladım.

Odamın kapısını tam açacakken babam aradı. Ama açmak istemedim ve direk odama girip yatağıma uzandım ve uyudum.

Sabah uyandığım da annem çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı. Kahvaltı yaparken Gökçay geldi.

"Gökçay gel oğlum kahvaltı yap." Dedi tebbesüm ederek.

"Yok Gizem Teyze ben yaptım da geldim." Dedi.

"Oğlum iki lokma bir şey bari alsaydın." Dedi yalvararak.

"Peki bir çayınızı içerim." Dedi tebessüm ederek.

Kahvaltımı yapıp yukarıya üzerimi değiştirmeye gittim. O sırada Gökçay ve annem konuşmaya başladılar.

Üzerimi değiştirdikten sonra aşağıya indim. Gökçay beni görünce ayağa kaltı.

"Hazır mıyız Rüya?" Dedi gülümseyerek.

"Evet!" Dedim.

Yarım saat yürüdükten sonra işlek bir caddeye yöneldik. Biraz daha yürüdükten sonra Gökçay cebinden çıkardığı bir anahtarla kapıyı açtı.

"Geldiiikk!" Dedi heyecanli bir şekilde.

Çok güzel bir mekandı arayıp da bulamadığım bir yer ve çok büyüktü. Tam benim istediğim gibi bir yerdi.

"Tutuyorum burayı anlaşmayı ne zaman imzalarız?" Dedim heyecanli bir şekilde.

"Sen ne zaman istersen o zaman ama kirasını neden sormadınız yani belki sizin için..." demeden sözünü kestim.

"Ne benim için? Para mı? Hayır hiçte mühüm değil." Dedim sırıtarak.
"Peki 500.000 TL kirası." Dedi.

Bir şey demedim ve dışarıya çıktım.

Gökçay ile beraber eve doğru ilerlerken Berrin'i gördük.

"Oooo... Gökçay ne böyle beni aldatıyor musun canım?" Dedi sinsi bir şekilde.

"Hayır hayatım sadece Rüya babamın eski dükkanını tutmak istedi de ona dükkanı gösterdim.

Lan Gökçay tam bir ödlek daha dün Berrin'den ayrılacam diye atıp tutuyordu. Şimdi ise hayatımlar, canımlar vs.

"Hım hanımefendi tuttu mu?" Dedi Berrin hırlayarak.

"Evet." Dedi Gökçay.

"Eee... Rüya Hanım ne yapacaksın o mekanda." Dedi kibirli bir şekilde.

"Yakında görürsün." Dedim ve tam gitmek üzereyken kolumdan tuttu.

"Sen kim oluyorsun da bana cevap vermeden gitmeye kalkıyorsun?" Dedi Berrin bağırarak.

Berrini itekleyip, Gökçay'ın kucağına atıp yoluma devam ettim.

Eve geldiğimde annem öğle yemeği için hazırlık yapıyordu. Ben direk odama çıktım ve İstanbul'da spor malzemeleri satan arkadaşımı aradım.

"Selam Ufuk!" Dedim heyecanla.

"Selam Rüya!" Dedi.

"Şey ben spor malzemesi..." demeden sözümü kesti.

"Rüya yine mi kırdın spor malzemelerini git bir psikoloğa öfkeni yen be kızım." Dedi acınarak.

"Ya ufuk bu kez bir şey kırmadım yeminle sadece yeni bir yer açacağım." Dedim oflayarak.

"Ha öyle desene kızım."

Siparişleri verdikten sonra aşağıya indim.

"Eee kızım ne oldu beğendin mi?" Dedi gülümseyerek.

"Evet hatta sipariş bile verdim."

"Oooo iyi." Dedi sevinerek.

Annemle güzel bir yemek yedikten sonra Amasya'yı gezmeye karar verdik. Anne kız bir güzel akşama kadar gezdik. Akşam olunca dışarda güzel bir lokanta da yemek yedik. Sinemaya yeni bir film çıkmış onu izledik. Annemle uzun zamandır vakit geçirmemiştim. Ama hâlâ ona bir kırgınlığım vardı.

Film sona erince, sinema çıkışında annem anahatarı nereye koyduğuna bakındığı sırada; annemin çantasını biri kaptı. Bende hemen peşinden koştum. Çalan kişinin üzerine atlayıp, kaçmasını engelledim.

Güzel bir dayaktan geçirmek üzereyken bir zabıta memuru ile annem çıkageldi.

"Ne oluyor burada?" Dedi.

"Annemin çantasını kaptı kaçtı bende onu yakaladım." Dedim.

Zabıta memuru, karakola götürdü ve ifademizi aldıktan sonra o hırsızı nezarethaneye götürdüler, ben ve annemi ise ifademizi imzalatıp bıraktılar. Şu aralar karakol karakol gezmekten bıkmıştım ama yapacak bir şey yok. Bela geliyorum demez, gelincede zor gider.

"Bak anne ortalık yerde çantanı karıştırma!" Dedim bağırarak.

"Kızım nerden bilebilirim böyle bir şey başımıza geleceğini." Dedi kendini savunarak.

"Dua et bana iyi ki ben vardım yoksa çantan giderdi." Dedim.

"Sağ ol kuzum." Dedi tebessüm ederek.

Eve geldiğimizde, ben odama, annem de mutfağa girdi. Üzerimi değiştirip, yatağa girip uyudum.

Sabah uyanıp güzel bir duş alıp, yüz baķımımı yapıp; üzerimi giyindim. Aşağıya indiğimde, mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Annem yine döktürmüştü.

Aşağıya indiğimde, Gökçay ve annesi Asya Hanım vardı. Annem onları ne zaman davet etti ki?

"Günaydın kızım." Dedi annem tebessüm ederek.

Gökçay ve annesi bana bakarak:
"Günaydın Rüya." Dedi aynı anda.

"Sizede." Dedim umursamayarak bir tavırla.

Kahvaltı yapmaya başladık.

Biraz sonra aklıma bir şey takıldı ve anneme yönelerek:"Anne burada iyi bildiğin bir boyacı var mı?" Dedim.

"Hayırdır kızım? Odanın rengini mi beğenmedin." Dedi meraklı bir şekilde.

"Hayır anne. Asya Hanımlardan, boks kursu için mekan tuttum ya orayı boyatacağım." Dedim.

"Bizim tanıdığımız bir boyacı var." Dedi Asya Hanım lafa atlayarak.

Sanki sorduk, sakin Rüya sakin sinirlenmek yok.

"Peki bugün gönderebilir misiniz o dediğiniz boyacıyı?"

"Tabii Gökçay ile beraber gidin ayarlayın." Dedi Asya Hanım.

"Gerek yok sahibi ikimizi görürse ısırabilir." Dedim gülerek.

"Sahibi mi?" Dedi Asya Hanım şaşırarak

"Evet sahibi ismi de Berrin." Dedim sırıtarak.

"Yok o ısırmaz direk dalar." Dedi espiriye katılarak, masada büyük bir kahkaha sesi koptu.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra Gökçay ile birlikte evden çıkıp yeni mekanıma doğru ilerlemeye başladık. Yolda Gökçay, boyacıyı aradı. Mekana varınca, kapıyı açıp içeri girdik. Yarım saatin beklemenin ardından, yaşlı, kır saçlı, orta boylarda bir adam geldi.

"Oooo kimler gelmiş, kimler hoşgeldin Halil Amca." Dedi Gökçay ve adamın elini sıktı.

"Hoş bulduk yeğenim." Dedi adam.

"Halil Amca biz burayı boyamaya karar verdik acaba kaça boyarsın?" Dedi Gökçay.

"Bu hanım kızımız kim Gökçay sevgilin mi?" Dedi gülerek.

"Hayır sadece ben Gökçaygilin kiracısıyım." Dedim olayı netleştirmeye çalışarak.

"İyi bakalım hanım kızım hangi renge boyamayı düşünüyorsun?" Dedi Halil Amca.

"Kırmızı!" Dedim soğuk bir ses tonuyla.

"Peki boyarız, tadilat falan da gerekebilir." Dedi sakalını sıvazlayarak.

"Tanıdığınız birileri varsa yaptırabiliriz para mühim değil." Dedim.

"Orada bir dur bakalım burada senin paran geçmez!" Dedi Gökçay.

"Neden?" Dedim sinirlenerek.

"Masraf yapmana gerek yok!"

"Neden?" Dedim tekrardan ısrar ederek.

"Zahmet olmasın diye." Dedi.

"Kendi param yeter bana!" Dedim.

Gökçay, bir kaç tadilatçı arkadaşını aradı. Yarım saat sonra bir tane uzun boylu, yakışıklı, siyah saçlı tadilatçı arkadaşı geldi.

"Hoşgeldin Atakan!" Dedi Gökçay.

"Hoşbulduk Gökçay!" Dedi Atakan.

"Bu kim?" Dedi Atakan beni göstererek.

"Bu Rüya. Burayı kiralayacak olan kız." Dedi Gökçay.

"Merhaba hanımefendi ben Atakan." Dedi elini uzatarak Atakan.

"Merhaba." Dedim soğuk bir ifadeyle.

"O zaman başlayalım!" Dedi Atakan.

Öğlene kadar çalıştılar. Öğlen bir lokantaya gidip yemek yedik. Öğleden sonra çalışmaya devam ettiler. Gökçay, Atakan'a yardım ederken; bende Halil Amacaya yardım ediyordum. Bir kaç dakika sonra Berrin'in sesini duyar gibi oldum. Birden içeriye Berrin girdi. Yanında arkadaşları da vardı. Dur bekle bu Berrin mi? Ne olmuş o kıza bir değişiklik mi var? Berrin'in arkasından ise iki tane kız geldi.

"Buyrun bir şey mi istemiştiniz?" Dedi Gökçay.

"Tanıyamadın mı beni Gökçaycığım?" Dedi cılız bir sesle.

"Berrin bu sen misin?" Dedi Gökçay şaşırarak.

"Evet beğendin mi yeni saç rengimi." Dedi Berrin kırmızı saçlarını göstererek.

"Berrin kafayı mı yedin sen?" Dedi Gökçay.

"Yok yemedim." Dedi sırıtarak.

"Lan kızım peki bunlar kim?" Dedi.

"Aaaa tanıyamadın mı? Bu Bilge." Yeşil saçlı kızı göstererek. "Bu da Dolunay." Pembe saçlı kızı göstererek.

"Valla kafayı yemişsin Berrin." Dedi ve Berrin'i kolundan tutup dışarıya çıkardı. Arkasından arkadaşları gitti.

Bu kız gerçekten kafayı yemişti. Biraz sonra Gökçay geldi.

"Kusura bakmayın." Dedi ve işine devam etti.

Akşam çoktan olmuştu. Gökçay beni evime kadar bırakmıştı. Kapıyı annem ve Gökçay'ın annesi açtı.

"Hoşgeldiniz." Dedi annem.

"Hoşbulduk." Dedi Gökçay ve içeriye girdik.

Annem ve Gökçay'ın annesi mükkemmel bir sofra hazırlamıştı. Güzel bir akşam yemeğinden sonra salona geçip çay içtik. Sohbet muhabbet derken birden telefonum çaldı. Ekrana baktığımda Ufuk aradığını fark ettim. İzin alıp mutfağa geçtim.

"Rüya yarın siparişlerin geliyor." Dedi.

"Bu kadar mı kısa sürede?

"Evet İstanbul-İzmir arası ne kadar sürebilir de?" Dedi.

"Ufuk ben Malatyadayım." Dedim.

"Kız sen ne zaman gittin Malatya'ya?" Dedi gülerek.

"Ohoo çok oldu." Dedim gülerek.

"Peki siparişlerin Malatya'ya gönderecem." Dedi ve kapattı.

İçeriye girdim.

"Kimdi o?" Dedi annem.

"Boks kursu için siparişler vermiştim de ondan aradılar." Dedim.

"Ne zaman gelecek malzemeler?"

"Bilmiyorum." Dedim.

Saatlerce oturduktan sonra Gökçay ve annesi evlerine gittiler ben ve annem ise odalarımıza çekildik.

Sabah uyandığımda, güzel bir duş alıp, aşağıya indim. Gökçay ve annesi gelmişti. Annem güzel bir kahvlatı yaptıktan sonra Gökçay ile mekana gittik. Ustalar çoktan gelmişlerdi. Öğlene kadar çalıştılar. Öğlen arası güzel bir yemek yedik. Öğleden sonra çalışmaya devam ettiler. Ben Halil Amcaya yardım ederken birden biri beni ittirdi, yere düştüm. Herkes bana baktı, birde beni ittirene. Kafamı kaldırdığımda Berrin ve arkadaşlarının baş ucumda durduklarını fark ettim.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen be!" Dedim ve ayağa kalktım.

"Ben sana demedim mi Gökçaydan uzak dur diye?" Dedi bağırarak Berrin.

Yanımda duran kırmızı boya kovasını aldım ve Berrin'in kafasından aşağıya döktüm.

"Kırmızı saçlar ile kıyafetlerin yakışmıyordu. Şimdi çok güzel yakıştı." Dedim gülerek.

Bilge sağ kolundan, Dolunay ise sol kolundan tutarak mekanımdan götürdüler.

"Hak etti ama." Dedi Gökçay.

Bir şey demedim ve önüme baktım.

Akşam çoktan olmuştu daha işler bitmemişti. Ben diğerlerinden daha erken çıktım. Biraz yürüdükten sonra bir büfeye geldim. Bir tane maden suyu aldıktan sonra yoluma devam ettim. Köşeyi dönmek üzereyken Berrin ve arkadaşları ile karşılaştım. Yine mi bu kız ve arkadaşları? Off yeter artık.

Continue Reading

You'll Also Like

4.1K 153 12
Bir binbaşının teknofest'te yanında fotoğraf çekinmek isteyen bir kıza aşık olma kurgusudur.Kurguma bir şans verirseniz çok mutlu olurum *TÜM KURGU B...
732K 33.5K 53
Klasik abi kurgusudur!
6.1K 855 19
Rüyalarını bir kenara koy. Uyandığında çünkü hiç dönüşü yok.
221K 13.6K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...