Sarışın olan Mingi ile olan konuşmalarından sonra koşarak duşa girdi.
O sırada Mingi Wooyoungdan nasıl izin alabileceğini düşünüyordu.Aklına neredeyse hiçbir şey gelmiyordu ve resmen aglayacak raddeye geldi.Çalan telefonunu cebinden çıkarıp kim olduğuna bakmadan açtı ve kulagına götürdü.
"Hı ne var?"
"Düzgün aç şu telefonu."
"Üf sus bi bücür ben senden büyüğüm."
"Kes be kes.Ben her şeyi ayarladım.Birazdan konumu atıcam,sen de eve git düzgün şeyler giy.Neler yaptım dinle bi tamam mı.
Gideceğiniz yerde mumlarla kalp şeklinde bir alan olacak.Siz geldiginiz an onları yakacaklar. Etrafta bir kac renk kalpli helyum balon var. Sonra siz o mumların ortasındayken de ayarladığım bir çocuk bir demet çikolata çiçek getirecek.Sen cahilsin onu çiçek filan sanarsın şimdi onlar çikolata tamam mı?Heh bu kadar gerisi de sana kalmış"
"Lan bir saatte bu kadar şeyi nasıl yaptın?"
"Üzümü ye bağını sorma hadi ben kaçar."
"DUR LAN!"
"Bağırma be!Çirkef şey.Ne var ne istiyon yine."
"Oğlum Wooyoung izin vermezmiş gece çıkmasına ne yapıcaz,ben dedim ki sen merak etme ben hallederim dedim ama bırak benle bir yere gitmesini ona mesaj atmamı bile istemiyor.Ne bok yiycem"
"Bıktım sizden,iyi tamam ben hallederim.Kapat şimdi şerefsiz."
"BAK Y-kapattı..."
Suratına kapanan telefonla sinirle nefes verdi. Arkasını toplamasa dövmüştü şimdiye.
Eve girdikten sonra duşa girdi.Jonghonun halletmesi için bir süre dua edip en sonunda yıkanıp çıktı.
Telefonuna baktığında Jongho'dan bir mesaj olduğunu gördü.Koşarak yatağa atladı be komidinde ki telefonunu aldı.
"Wooyu ikna ettim.Ona Yeosangın benimle olacağını söyledim.Yengeyi de tembihlemek sana kalmış yeter bu kadar bugün peşini topladığım."
Ufff bir tane bu be!Hemen saate baktım.Daha bir buçuk saat vardı.Dolabıma ilerleyip giyeceklerimi çıkarttım ve giydikten sonra ayna karşısına geçtim.Saçlarımı düzleştirmeden biraz taradım.Aynanın karşısına geçip kendime baktım.Bence olmuştu.
Tamamen hazır olduğumda arabaya binip Yeosangın evine sürdüm.Küçük bir 'ben yoldayım güzelim' mesajından yarım saat sonra evinin önündeydim.
Yeosang duştan sonra heyecanla dolabının önüne geçti.Nereye gideceklerini bilmediği için çocuksu giyinmemesi gerektiğini düşündü.Sadece bugünlüğüne resmi giyinebilirdim değil mi?
Askıdan siyah gömleğimi çıkarıp giydim. Altımada yine siyah bir pantolon giydim.Koyu bir kemer taktıktan sonra gömleğimin üstte ki bir kaç dügmeyi açık bıraktım.Sandalyeye oturup makyaj malzemelerkmi çıkardım.Yüzüme açık bie fondoten ve biraz da highlighter sürdükten sonra iyice yedirdim.
Köprücük kemiklerime de simli bir highlighter sürüp yedirdikten sonra gözlerime hafif bir makyaj yaptım.Kırmızı rujumu da sürdükten sonra özel günler için kullandığım parfümü sıktım.O sırada telefonuma mesaj gelmişti.
Mingiden gelen mesajı okuduktan sonra gülümsedim Wooyoungdan izin almış olmalı~
Kendimi aynada kontrol ettikten sonra gülümsedim.
Telefonumu ve ceketimi aldıktan sonra salona geçip Mingiden mesaj gelmesini bekledim. Kişisel bakımıma da çok özen göstermiştim bugün yani ne olur ne olmaz diye...
Telefonuma bildirim geldiğinde hızla mesaj kutusuna girdim.
"Kapıdayım güzelim."
Heyecanlı bir şekilde ceketimi elime alıp düzgün bir şekilde giydim.Anahtarımı alıp evden çıktım.Kapıyı kilitledikten sonra derin bir nefes verip boğazımı temizleyip arkamı döndüm ve arabasına yaslanıo beni bekleyen Mingiye baktım.Yavaş adımlarla yanına ilerlerken güzel dudaklarının arasından dökülen cümle ile yanaklarım kızarmıştı.
"Vay anasını çok güzel..."
Aramızda bir kaç adım kaldığında boydan boya süzdükten sonra yine o güzel dudaklarından bir ıslık sesi çıktı.Ensemi kaşıyıp gözlerimi kaçırdım.Gözlerini benden alamadığında çok utanmıştım.
"M-mingi gidelim mi artık."
"Ah pardon güzelim."
Kapımı açtığında gülümseyerek arabaya bindim.Kesinlikle beklediğim tepki bu değildi ama çok hoşuma gitmişti.Emniyet kemerimi taktığımda o da arabaya binip kendi kemerini taktı.Arabayı sahile doğru sürdüğünde gülumseyerk ona döndüm.Nereye gideceğimizi bilmiyorum ama kesinlikle güzel bir yer olacağı belliydi.Gittikçe daha çok heyecanlanıyordum.Arabayı sahilde bir yere park ettiğinde ona döndüm.Her yer karanlıktı burada ne yapacaktık ki?Birazcık ürksem de Mingiye güveniyordum bu yüzden içimdeki tüm kötü düşünceleri bir kenara atıp arabadan indim.Mingi de peşimden indi.
"Güzelim buradan sonrasında gözlerini bağlamam gerekiyor ya da senin hiç açmaman."
"Bağlama lütfen...korkarım ben,söz ben kapatırım ve asla açmam."
"Peki güzelim.
Sarışın genç gözlerini sıkıca kapattı.Uzun olan kollarını sarışın gencin ince beline doladı ve yönlendirmeye başladı.
Istedikleri yere geldiklerinde Mingi adamlara ıslık çalarak işaret verdi.Mumlar yandığında ve Yeosang ile tam ortaya geldiklerinde gülümsedi.
"Açabilirsin güzelim."
Yeosang gözlerini yavaşça araladığında gördüğü manzara ile şaşkına döndü. Heyecanlı bir şekilde Mingiye döndüğünde kızıl saçlı gencin kendisine olan bakışları ile karşılaştı.
"Mingi..."
"Yeosang..."
Birisi yanlarına gelip Mingiye çiçek görünümlü çikolata demetini uzattı.Mingi demeti alıp Yeosangın önünde diz çöktü.Sarışın olan dehşetle uzun olan gence baktı.Evlenme teklifi etmeyecekti değil mi?Yok daha neler...
"Kang Yeosang,benim sevgilim olur musun?"
Sarışın genç gelen teklifle kocaman gülümsedi.Kendisine uzatılan demeti alıp yerde çömelen gence sarıldı.
"Sevgilin olurum Mingi~"
Iki genç sıkıca sarıldılar birbirine.Bir süre sonra ayrıldıklarında Yeosang sabahtan beri beklediği şeyi yaptı ve Mingiyi öptü.Uzun olan bu beklemediği atak ile biraz şaşırsada hemen karşılık verdi.Üzerlerine vuran mum ışıkları loş bir ortam sunuyordu ve bu daha da romantik bir manzara yapıyordu onları.Organizatör olan Jongho çaktırmadan bir çok fotoğraf çekmişti. Minginin onun orada olduğundan haberi yoktu ama ona bu anları ölümsüzleştirdiği için kızmayacak aksine teşekkür bile edecekti.
Mingi ve Yeosang'ın dudakları ayrıldığında alınlarını birleştirip nefeslerini düzene sokmaya çalıştılar.
Nefesleri düzene girdiğinde bir yarım saat daha orada manzaratı izleyip arabaya ilerlediler.Mingi arabanın kaputuna oturup sarışın olanın belinten tutup bacak arasına çekti ve başını boyun girintisine gömüp sarışının boynuna öpücükler kondurmaya başladı.Yeosang ise o sırada Minginin verdiği çikolataları yiyordu.
"Yeosang..."
"Hmm?"
"Seninle bir şey daha konuşmak istiyorum."
"Efendim?"
"Wooyoung aslında beni tanıyor...Ve benim seninle konuştuğumy öğrenirse sana çok kızar ve en önemlisi bizi ayırır.Ilişkimizi onun yanındayken saklamamız gerek...O ve San'ın yanındayken.Hatta sana ilk konuştuğumuz zamanlar benimle konuştuğunu kimseye söyleme derken bu yüzden demiştim. Onlardan saklamamız gerekiyor...Bu senin için sorun olur mu güzelim?"
Sarışın olanın yediği çikolata boğazında kalırke Mingi korku ile sarışının sırtına vurdu yavaşça.
"Iyi misin güzelim bekle hemen su getireyim."
Gömleğini tutan minik ellerle durdu.
"Hayır hayır,iyiyim ben."
"Peki tamam...Bir şey demeyecek misin?"
"Ben...ben ilk kez Wooyounga yalan söyleyeceğim sadece biraz korkuyorum ya bir yanlışlık yaparsam,ya bizi yakalatırsam?"
"Sakin ol güzelim merak etme her şey hallolacak sen sadece evet de."
Sarışın olan başını salladı.Mingi mutlulukla sarıldı kucağında duran çocuğa Yeosang çikolatayı yemeye devam etti.
"Saat çok geç oldu seni artık eve bırakayım olur mu güzelim?"
Sarışın olan tekrar başını salladı.Ona nasıl sesleneceğini bilmiyordu bu yüzden susmayı tercih ediyordu.Arabaya binip eve ilerlediler.
Evin önüne geldiklerinde Yeosang arabadan inmeden Mingiye döndü.
"Şey...bugün bende kalmak ister misin,saat çok geç oldu?"
"Wooyoung sabah erkenden yanına gelir güzelim,bunu göze alamam.Belki başka zaman ayarlarız hm?"
Sarışın olan başını salladı kocaman gülumserken.Emniyet kemerini çıkardıktan sonra şoför koltuğunde ona bakan Minginin dudaklarına bir öpücük kondurup hızla geri çekildi.
"Iyi geceler öpücüğüydü."
Kıkırdayarak arabadan indi ve eve koştu. Arkasında bıraktığı sırıtan bir Mingi ile eve girmeden el salladı sonra da hızla eve girdi. Gülerek odasına ilerledi.O sırada araba moturunun sesini duyduğunda Minginin gittigini anladı.Odasına girip makyajını sildi ardından da üzerine bir sweat geçirip altına da bir şort giyip yatağa uzandı.Günün yorgunlugü ile gözleri yavaşça kapandı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.