Vişne | Texting

By okyanusun_begi

581K 47.9K 15.5K

Gülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız var... More

🍒1🍒
🍒2🍒
🍒3🍒
🍒4🍒
🍒5🍒
🍒6🍒
🍒7🍒
🍒8🍒
🍒9🍒
🍒10🍒
🍒11🍒
🍒12🍒
🍒13🍒
🍒14🍒
🍒15🍒
🍒16🍒
🍒17🍒
🍒18🍒
🍒19🍒
🍒21🍒
🍒22🍒
🍒23🍒
🍒24🍒
🍒25🍒
🍒26🍒
🍒27🍒
🍒28🍒
🍒29🍒
🍒30🍒
🍒31🍒
🍒32🍒
🍒33🍒
🍒34🍒
🍒35🍒
🍒36🍒
🍒37🍒
🍒38🍒
🍒39🍒
🍒40🍒
🍒41🍒
🍒42🍒
🍒43🍒
🍒44🍒
🍒45🍒
🍒46🍒
🍒47🍒
🍒48🍒
🍒49🍒
🍒50🍒
🍒51🍒
🍒52🍒
🍒53🍒
🍒54🍒
🍒55🍒
🍒56🍒
🍒57🍒
🍒58🍒
🍒59🍒
🍒60 - Final🍒
🍒Final - 2🍒
🍒Özel Bölüm - 1🍒
🍒Özel Bölüm - 2🍒
🍒Özel Bölüm - 3🍒
🍒Özel Bölüm - 4🍒
🍒Özel Bölüm - 5🍒
🍒Özel Bölüm - 6🍒

🍒20🍒

10.5K 894 288
By okyanusun_begi

Bir dövüşçü düşünün.

Hem fiziksel hem ruhsal darbelere alışmış, dayanıklı, ringinde hazır bekleyen bir dövüşçü.

Onur bu tanımın ta kendisiydi.

Aldığı darbeler hem dışında hem içinde büyük yaralar açmıştı.

Kimse kol kanat germemişti ona. Ama o, kanatları yaralı olsa da kardeşini korumak için kollarının arasına almıştı onu.

Şefkati bilmeyen Onur, yaşayarak öğrenmişti.

Tam sevmeyi öğrendiğinde bir fiziksel darbe daha almıştı.

Yorulmuştu artık. Kendini bırakmayı düşündüğü zamanlar çok fazla olmuştu.

Ama Onur'un bu hayatta öğrendiği ilk şey, pes etmemek olmuştu. Pes ederse kendine ihanet ederdi. Pes ederse bu dünya kötülere kalırdı. Kardeşi vardı. Onu bırakamazdı.

Ve bir de Vişnesi. Sevmeyi ondan uzak durarak öğreten bu genç kıza fena halde tutulmuştu Onur.

Annesi ve babasının boşa çıkardığı güveni, bu genç kızda nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde bulmuştu.

Tutunacak hiçbir şeyi olmasa bile, sevmeye başladığı bu kız için hayata tutunurdu.

Şimdi ameliyat masasında yatan Onur için iki yol vardı.

Ya pes edecekti ve yorulduğu bedeni ile dinlenecekti artık.

Ya da hayata sıkı sıkı tutunup, pes etmeden aldığı darbelere rağmen tekrar ayağa kalkacaktı.

Alnından terler boşanan Sıla Hanım büyük bir uğraş içerisindeydi.

Daha dün karşısında kanlı canlı oturan çocuk şimdi tekrar karşısında buz gibi bir beden ve kanı çekilmiş yüzü ile yatıyordu.

Hafif titreyen ellerine inat, yatan çocuk için kendine gelmeye çalıştı.

Derin bir nefes aldığında bıçak yarasını dikmişti.

Vücudundaki morlukları gördüğünde anlam verememişti. Uyanınca sorarım diyerek yara ile ilgilenmişti.

Başarılı bir doktor olmasına rağmen şimdi sanki çok acemiydi.

Ameliyat bittiğinde herkesin kulağında yankılanan tiz ses ile hepsi büyükçe yutkundu.

Sıla Hanım müdahalesine başladığında içinden konuştu Onurla.

Pes etme Onur. N'olur pes etme. Diren oğlum lütfen.

***
Gülşah'tan

Asır mı geçiyordu da bu kadar geçmiyordu zaman.

İçeriden kimse çıkmıyordu. Ses de yoktu. Koridor sessizdi.

Demir duvarın kenarına çökmüştü. Ben duyar duymaz hastaneye gelmiştim. Çiçekçiden ne ara çıktığımı hatırlamıyordum.

Abim ve babam da buradaydı. İçimden ettiğim duaların haddi hesabı yoktu.

Abim volta atıyordu koridorda, babam ise bir eli dizinde endişeli bir bekleyiş içerisindeydi.

Ben ne hissettiğimi bilmiyordum.

Buradaydım ama ruhum kayıp gibiydi.

Bir süre sonra annem elinden eldivenlerini çıkararak çıktı.

Babam annemin yanına giderken Demir de annemin yanına gitti hemen.

"Korkmayın. Ve sakin olun şimdi. Kalbi durdu. Ama gerekli müdahale yapıldı ve şimdi durumu stabil. Müşahede için yoğun bakıma alacağız."

Annem gittikten sonra içimiz rahatlamıştı.

"Kızım. Hadi siz abinle eve gidin. Daha fazla burada yorulmayın. Hem duydunuz iyiymiş."

Başımı salladığımda abim de ayaklandı.

Eve gidene kadar sessiz bir yolculuk geçirdik.

İçeri girdiğimizde odama geçip üstümü değiştirdim. Hâlâ bir endişe vardı üzerimde.

Telefonumu elime aldığımda yatağıma oturdum. Onur ile olan konuşmama girdim.

Engel atılmıştı numaraya. Elim kaldırma tuşuna gitti ve engeli kaldırdım.

"Gülşah! Ben işe gidiyorum güzelim haberin olsun!"

"Tamam!"

Dış kapı kapandığında yatağıma uzandım.

***
Onur'dan

Acı.

Hem de bolca acı.

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda hastanenin sinir bozucu kokusu doldu burnuma.

Anlamıyorum insanlar bu kötü kokunun içinde uyanıp nasıl 'neredeyim ben?' diyorlardı. Ben demezdim.

Etrafıma bakarken kolumdaki serumu farkettim. Sol elimi kaldırdığımda karnımın sol tarafında hissettiğim acı ile geri indirdiğimde yüzüm buruşmuştu.

Bu acının nedeni yavaş yavaş aklıma dolmaya başlamıştı.

***
13 saat öncesi

Sol yumruğunu karşısındaki rakibinin karnına geçirdiğinde son hamlesini yapmıştı Onur.

Karşısındaki adam ringin kırmızı minderlerinin üzerine düşerken hakem yere düşen adamın başına gelip saymaya başlamıştı.

Sonuç olarak kazanan: Onur'du.

Karanlığın Savaşçısı

Ringlerde Onur'un adı.

Gerçek ismi bilinmeyen bu adam. Sinirini çıkarmak için dövüşürdü.

Ve kazanırdı.

Saymayı bitiren hakem Onur'un yanına gelip bileğini tuttu ve havaya kaldırdı.

Biten maçtan sonra duş alıp evine gitmek için yola çıktı genç adam.

Elinde morluklar vardı ama Demir bunları görmediği için umursamazdı. Zamanla geçer derdi ve geçsin diye uğraşmazdı.

Şu hayatta ne zaman yaralarını sarmıştı ki zaten?

Yaralar açıkta kalırdı. Kabuk bağlardı. Ve iyileşirdi.

Köşeyi döndüğü sırada gözünde bir yumruk hissetti. Geriye sendelediğinde kendine dinlenme süresi verdi.

Ardından doğrulduğunda karşısındaki adamın yüzüne geçirdi yumruğunu.

Maçta kaybeden adamdı bu.

Rakibi tekrar bir harekette bulunduğunda çevik bir hareketle sağa gitti. Dizini geçirdiğinde iki duvar arasında bulundukları için duvara yaslanmıştı saldıran kişi.

Nefes nefese kaldıklarında adam bir kez daha saldırdı Onur'a.

Bu sefer gümüş bıçak çıkmıştı ortaya. Ve ansızın girmişti genç adamın karnına.

Kaşlarını çattı Onur.

Bıçak geri çekildi ve koşarak uzaklaştı az önce üstüne saldıran adam.

Bacaklarının kendini taşıyamayacağını hissettiğinde yere çöktü yavaş yavaş. Elini yarasının üstüne bastırdığında acıyacağını biliyordu.

Son kalan dermanıyla çantasını açıp içinden küçük bir kumaş buldu. Şuan nereden çıktığını sorgulayamayacaktı. Aldığı gibi yaranın üstüne yerleştirdi. Kanamasını durdururdu belki.

Ayaklarını uzattığında kimse yoktu etrafta. Karanlığın kasveti yavaş yavaş üstüne çöküyordu.

Gözlerini açık tutmaya çalıştığında iş daha da zorlaşıyordu. Uykuyu istiyordu. Ama uyumamalıydı.

Göz kapakları ağırlaşıp kapandığında bir damla yaş süzüldü sol yanağına.

Gitmemeliydi.

Gitmemeliydi, bırakmamalıydı. Pes etmemeliydi.

Kendini yatıştırmaya çalışıyordu Onur.

'Şimdi sakin ol. Sakın uyuma. Uyursan kaybedersin. Uyursan kardeşini bırakırsın. O tek başına yapamaz. Ayrıca Vişne var. Gidersen, uyursan kim uğraşacak onunla?'

Kaşlarını çattı tekrar.

'Kim Vişneyle uğraşacak benden başka. Gitmeyeceğim ve onunla uğraşmaya devam edeceğim. Bırakmayacağım.'

Issız sokakta durmaya devam ederken hiç kimse geçmiyordu oradan.

Alnı ter ile dolmuştu. Çok dardı canı.

3. saatine girdiğinde ara ara gidip gelmeye başladı.

Başını daha fazla taşıyamayacağını anladığında duvara yasladı. Eli boşa düşmeye başladı. Aynı zamanda üşüyordu.

Karnındaki kumaş parçası hâlâ yerindeydi ama kanlanmış eli artık yarasında değil soğuk zemindeydi. Dudaklarından bir cümle döküldü.

"Özür dilerim hepinizden."

Orada direnen bedeni kimse görmedi. Gün aydığında ara sokaktaki bedeni gören insanların hepsi başına toplandı. Ambulans geldi ve hastaneye götürüldü Onur.

***

Şimdi daha netti her şey.

Kaybetmeyi sindirememişti.

Nadiren gittiğim ringlerden genel olarak kazanarak çıkardım. Kazanmak değildi amacım. Sinirimi atardım.

Doktor içeriye girdiğinde başımı ona çevirdim.

"Uyanmışsınız Onur Bey. Nasıl hissediyorsunuz? Ben doktor Mavi Kaya."

"Yorgun."

Kapalı bir doktordu. Tıpkı Gülşah gibi.

"Bu normal. Serumunuzda ağrı kesici de var. Etkisini gösterecektir kısa sürede."

"Ne zaman çıkabilirim?"

"Yaranız biraz derindi. Ama halloldu merak etmeyin. Akşama taburcu olabilirsiniz. Dışarıda kardeşiniz vardı. Artı olarak birkaç kişi daha. Çağırmamı ister misiniz?"

Demir tamam ama diğerleri kimdi?

Başımla onayladığımda içeri Demir girdi. Sonra Doktor hanım girdi tekrar.

"En son baktığımda başka birileri daha vardı ama sanırım gittiler."

"Kimdi?"

"Gülşah Abla, Arsan Abi ve Tarık Amca. Ameliyatını zaten Sıla Teyze yaptı."

Şuan 32 diş sırıtmak istiyordum. Demek Vişne buradaydı.

"Ben sizi yalnız bırakayım."

Odadan çıktıktan sadece 2 dakika sonra sesi geldi.

"Sen. Senin ne işin var burada?"

"Esas senin... Bir dakika doktor musun sen?"

"Kör değilsen görebiliyorsundur."

"İnsanca soru sorduk.."

Doktor lafını böldü.

"Ben ne yaptım? Hayvanca mı cevap verdim? Kör müsün beyaz önlük işte. Hastanede başka kim giyiyor."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdı.

Arsan Abi fena kayaya toslamıştı.

"Her neyse. Hayırlı günler size."

Kapı çaldığında hafifçe boğazımı temizledim.

"Gel abi gel."

"Allahım Ya Rabbim sen bana sabır ver. Çeneye bak."

Demir'e baktığımda o da gülmemeye çalışıyordu.

Biraz buzları eritmiş miydi bu hastane olayı?

"Nasılsın? Ziyarete geleyim dedim. Ağrın var mı?"

"Yok iyiyim."

"Tamamdır. İstediğin herhangi bir şey?"

"Teşekkür ederim abi istemiyorum."

"Demir, gel biz seninle bir çay içelim. Bütün gün yorulmuşsundur."

Başını salladığında birlikte odadan çıktılar.

Telefonuma uzandığımda elime aldım ve Vişne'ye tıkladım.
_______________________________________
056* *** ** **: Sen de buradaymışsın. Keşke uyandığımda da burada olsaydın.

056* *** ** **: Korktun mu Vişne?

056* *** ** **: Korkma. Seni bırakmaya niyetim yok. Sonra kim uğraşıp sinir edecek seni?
_______________________________________

-bölüm sonu

Selamunaleyküüm

Nasılsınız bakalım?

Bölüm nasıldı?

🥊Onur'umuz iyi ve yine bildiğimiz gibi 😏

Doktorumuz nasıl? Mavi Hanım ile tanıştınız 💙

Allah'a emanet olun Vişnelerim 🍒♥️

#Onur'unVişnesi

Bu bölümü @_bluemavisi_ Mavi Kuşum'a ithaf ediyorum 💙

Continue Reading

You'll Also Like

408K 21.7K 33
"Ne bağırıp duruyorsun? Konağı ayağa kaldırdın!" Karşımda dikilen adama yumruğumu gerçirmemek için içimde verdiğim mücadeleden söz bile edemezdim. E...
5.7K 407 16
Eylül: Kimsin sen 05*: Zevcin olacak kişi Eylül adlı kişi tarafından engellendiniz
8.1K 644 10
"Maç 90 dakika, daha hiçbir şey bitmedi." ⚽ SporMagazin: ...Güven Açel'den, "Aslında bunu burada açıklamak istemezdim fakat suçlu bizmişiz gibi görün...
629K 45.2K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...