Silent° [ MinSung ]

Por lovescaiy

194K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... Mais

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Sleeping Beauty ¹⁹

6.4K 714 420
Por lovescaiy

"Bugün neden okul yok?!" Jisung, öğlene doğru uyandığında yatağından kalkıp günü kontrol etmiş ve kendini yatağa bırakırken bağırmıştı.

Mutfaktan annesinin kahkahasını duyunca yatakta tepindi.

Minho'yla randevularının üzerinden tam iki gün geçmişti ve bugün cumartesiydi. Haliyle onu göremeyeceği için sinirliydi.

Yatağından kalkıp ayaklarını sürüye sürüye sabah rutinini yapıp mutfağa girerek sandalyeye oturdu, neyse ki babası işteydi de annesine nazlanabilirdi.

"Anne oğlun aşık oldu."

"Bilmediğim bir şey söyle bebek." kadın oğlunun önüne yumurtalı ekmekleri bıraktığında Jisung dudak büzdü. "Minho'yu görmek istiyorum."

"Bunu da biliyorum, başka?"

"Seni çok seviyorum."

"Jisung, aşktan beynin uyuştu herhalde. Yemeğini ye hadi." Jisung omuzlarını düşürüp dizlerini kendine çekerken annesine baktı. "Hiçbir şeye kızmıyorsun."

"Teknikleri biliyorum, kötü bir şey yapmana izin vermem."

"Bik bik bik. Biliyor musun Minho'yla öpüştük?"

"Beşinci defa söylüyorsun." Kadın kahvesinden bir yudum alırken Jisung ona göz devirip parlayan gözleriyle o anı tekrar hatırladı. "Klişe yaşamak istemedi ama Tanrı benim tarafımdaydı, hehe."

"Jisung, git odanda aşık ol."

"Hani kızmıyordun?"

"Bebeğim, üç gündür aynı şeyleri söylemekten sıkılmadın mı?"

"Hayır. Sen artık beni sevmiyorsun gidiyorum ben ya." Ağzına bir şeyler atıp oturmaya devam ederken annesi gülerek kahvaltısına devam etmişti.

Kahvaltıları henüz bitmemişken çalan kapıyla kaşlarını çattılar.

"Birini mi bekliyordun?"

"Evet annecim. Sen bakar mısın, sabahlıkla çıkmayayım şimdi?" Jisung başıyla onaylayarak ağzına ekmek atıp kapıya ilerlemiş, kim o deme gereği duymadan açmıştı.

"Min-ho?" Jisung kapının arkasına saklanarak sırtını yaslarken Minho kahkaha atıp kapıya yaslandı.

"Jisung, ne yapıyorsun?"

"Öyle çat diye gelinir mi ya? Çok çirkinim şu an, ne işin var burada?" Jisung, eline telefonunu almış son mesaj ve aramaları gözden geçirmişti. Minho'nun geleceğini bilmediğine emindi.

"Küçük sincap, hazırlan gel aşağıya. Yuki'yi ziyarete gideceğiz."

"Ya bundan niye haberim yok benim? Minho duş bile almadım pis ve çirkinim haber verseydin erken uyanırdım." Jisung sızlanarak kapının arasından gence baktı. Minho, siyah bir ceket, beyaz tişört ve siyah pantolon giymiş oldukça şık ve yakışıklı görünüyordu. Günlük ve resmi arasında bir kıyafetti, hoşuna gitmişti Jisung'ın.

"Beklerim seni, ayrıca annen sana ileteceğini söyledi. Dün sen tavuk gibi uyuyunca onunla konuştuk." Jisung hırlayarak, gerçekten hırlamıştı, mutfağa doğru baktı.

"Anne!"

"İçeri alsana çocuğu Jisung!" Jisung dudak büzerek kapıyı tamamen açtı, vestiyerle kapının arasındaydı.

"Bana bakma, bakmadan geç. Gözlerini oyarım bakarsan."

"Güzelsindir."

"Değilim, git mutfağa annemle çay iç." Jisung, Minho'nun arkasından koşarak banyoya gitmiş, suyu açıp duşa girmişti.

"Neden söylemediniz Jisung'a?"

"Yataktan kalkmış haliyle karşına çıkmaktan utanacak mı merak ettim." Kadın Minho'ya çay doldururken Minho gülerek Jisung'ın bıraktığı tabağı öne itip çayına yer açtı.

"Daha önce onu uyandığında, hatta uyurken, görmüştüm." Minho çayından bir yudum alırken, mutfağı inceledi. Oldukça dağılmıştı.

"O zamanlar sana çok da kapılmamıştı herhalde."

"Bir anne için fazla rahatsınız." Minho, şaşkınlıkla konuşurken kadın omuz silkip cevapladı. Kültürlü ve oğlunun bir birey olduğunun farkında olan bir anneydi.

"Oğluma güveniyorum ve benden sır saklamamasını tercih ederim. Kızmak yerine onu uygun bir dille uyarmayı tercih ediyorum. Oğlumu üzersen psikolojini bozarım haberin olsun." Minho gülerek onayladı.

"Emin olun onu üzmeyeceğim."

"Umarım öyle olur." İkisi gülüşerek sohbet etmeye başlarken Jisung yüzüne kremini sürmüş, saçlarını düzgünce kuruttuktan sonra odasına koşturmuştu. Yatağını öylesine örtüp dolabının karşısında dikilmeye başladı.

"Çok şık giyinmiş yanında çapulcu gibi olacağım kesin. Ne giysem, ne giysem, ne giysem?" Gözüne kestirdiği siyah kısa kollu ve baskılı tişörtü almış, siyah pantolonunu giyip beyaz uzun kollunun üzerine tişörtü geçirmişti. Hava ılık olduğu için böyle üşümeyeceğine karar vererek siyah kombininden oldukça farklı olan yeşil çoraplarını giyerek odasından çıktı.

"Evet, hazırım." Mutfağa girip kapıya yaslandığında, yüzüne yaptığı bakımla oldukça iyi göründüğünü düşünüyordu. Minho, onu baştan aşağı süzerek oturduğu yerden kalkarken annesi öpücük atmıştı. "Dikkatli olun."

"Tamam anne! Görüşürüz." Jisung hızla kapıya yürüyüp postallarını giyerken Minho da beyaz spor ayakkanılarını  giyip merdivenlere yöneldi. İkisi de apartmandan çıkıp durağa yürümeye başlarken ilk konuşan Minho olmuştu.

"Oldukça güzelsin." Jisung ona bakıp, gülümseyerek önüne döndü.

"Teşekkür ederim. Sana kapıyı açtığımda paspalın tekiydim, utanç verici." Durağa geldiklerinde cüzdanlarındaki kartlarını çıkarırlarken Minho ona bakıp göz devirdi.

"Seni yeni uyandığında zaten görmüştüm ve hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Bu yüzden az önce de gözüme çirkin gelmedin."

"Yalan söylemekten kimse ölmedi sonuçta." Minho ikinci kez göz devirirken Jisung gelen otobüse binip, dolu olduğu için demirlerin köşesine yaslandı. Minho da önünde durduğunda arada kalmıştı.

"Güzel olduğunu kabul et."

"Öyleyim ama uyandığımda değil. Bazlamaya benziyorum uyandığımda." Minho gülerek yaklaşıp yanağını öptü.

"Yani uyandığında yanakların daha tombul oluyor ve ısırmak istiyorum." Jisung hafifçe kızaran yüzünü camdan dışarı çevirirken Minho üzerine eğilmişti.

"Beni heyecanlandırmaya son ver." Minho gülerek geri çekilirken Jisung derin bir nefes alıp Minho'ya dönmüştü.

"Fazla resmisin."

"Normal halim." Jisung başıyla onaylarken durağa gelmişlerdi.

Kısa ve sessiz bir yürüyüşün ardından sırtında çantasıyla kapıda onları bekleyen Yuki'yi görmüş, yanına gidip onu yetimhaneden alarak iki elinden tutup yürütmeye başlamışlardı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Lunaparka." Yuki, babasının Jisung'a cevabına çığlık atarak gülerken Jisung da gülümsemişti.

"Çok klişe."

"Oğlum var, klişenin dışında sayılır." Jisung gülerken otobüs durağına gelmeleriyle Minho oğlun kucağına almış, Jisung'a yaklaşmıştı.

"Bebeğim, babaya öpücük yok mu?" Minho dudaklarını büzerken Yuki yaklaşıp 'cak' diye öpünce Jisung gülmüştü.

"Niye dudağını öpüyorsun çocuğun?"

"Yanağından daha yumuşak." Minho burnunu yumuşak yanağa bastırıp anlamsız sesler çıkararak oğlunu severken, Yuki kıkırtılarıyla babasının özenle yapılmış saçlarını bozuyordu.

"Hangi otobüse bineceğiz Minho?" Jisung gülerek gözlerini yoka çevirirken Minho Yuki'yi rahat bıraktı. "325 yine."

"Geliyor." Jisung cebinden cüzdanını çıkarırken Minho da cüzdanını alıp otobüsün duracağı yere yürüdü.

Otobüs önlerinde dururken, ikisi de kartlarını basarak binmiş, arkadaki iki kişilik boş koltuğa oturmuşlardı. Minho, kucağına oturttuğu oğlunu Jisung'a çevirirken Jisung çocuğa şebeklik yapıyordu.

"Çok şirinsiniz beyler ama insanları rahatsız ediyoruz. Yat bakayım sen." Minho, oğlunu göğsüne yaslatıp elini gözlerine koydu. "Kapat gözlerini, uyu biraz."

"Jisung da uyusun." Yuki doğrulup Jisung'ı yanağından babasının omzuna bastırırken Jisung gülmüş ve ona bakmıştı. "Önce uyuyan kazanır."

"Ben kazanacağım." Yuki gözlerini kapatıp babasının göğsüne iyice sokulurken Jisung sessizce güldü.

"Şirin."

"Diyene bak." Minho başını hafifçe eğerek Jisung'ın şakağını öptü. "Uyu istersen. Han nehrinden daha uzakta, bir saat gideceğiz."

"Öğlene kadar uyudum." Jisung başını eğip gözlerini ellerinde sabitlerken konuştu.

"Kalkayım mı?"

"Hayır, kal orada. Şampuan kokun mayıştırıyor." Jisung gülümserken Yuki'nin küçük elini tutmuş, parmaklarının boğumlarını okşarken dediğinin aksine Minho'nun omzunda uyuyakalmıştı.

Continuar a ler

Também vai Gostar

166K 6.9K 35
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
12.3K 1.7K 5
han jisung, çiçek gülüşlü bir çocuktu; lee minho ise en çok zakkum çiçeğini severdi. fakat han jisung, cehennem çiçeği olamayacak kadar güzeldi. -an...
4.2K 570 15
Lee Minho ve Han Jisung ikilisi herkesin parmakla gösterdiği diğer çiftleri kıskandıracak derece tatlı ve sevgi dolu bir çifttir. Her yaz yaptıkları...
603 108 6
Uyku sorunu olan Minho'nun tek ihtiyacı tanımadığı bir çocuğun sesi olmuştu ana ship: minsung yan shipler : Chanmin, Changlix,Hyunin