Silent° [ MinSung ]

Por lovescaiy

194K 20.2K 19.5K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... Mais

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

One or Two ¹⁸

6.7K 771 803
Por lovescaiy

"Bu otobüse daha önce binmedim." Jisung, cam kenarına oturmuş dışarıyı izlerken daha önce geçmediği yolları izliyordu.

"Han nehrine daha önce gitmiş miydin?" Jisung başını iki yana salladı. "Fırsatım olmadı, soğuktu havalar buraya geldiğimizde."

"Bir şeyler hazırlayıp öyle gidelim isterdim ama hazır almak piknik yapmaya engel değil." Minho gülerek konuşunca Jisung ona dönüp gülümsedi.

"Bu senin için fazla minnoş?"

"Sen de benim için fazla minnoşsun." Minho oturduğu koltukta hafifçe öne kayıp yayılırken kolunu Jisung'ın arkasından koltuğa yaslanmıştı.

"Çok kalır mıyız? Annem karanlık olmadan dönmemi söyledi, bizim mahalle ıssızlaşıyor ya..."

"Ben bırakırım Jisung, annen kabul eder mi? Kapıya kadar götürürüm seni. Zaman sınırlaması olması kötü olur, yol kırk dakika sürüyor zaten." Jisung başıyla onaylayıp gülümsedi.

"Kabul eder. Hehe." Minho kendini tutamayıp 'hehe' diye gülmesine gülerken Jisung cama doğru dönüp etrafı izlemeye başladı.

"Ah! Şu Namsan Tower değil mi?" Jisung parmağıyla işaret ederken Minho görebilmek için dikleşip cama yaklaştı.

"Hm, öyle. Ailenle falan gittin mi? Kışın güzel olur orası."

Jisung başını iki yana sallayarak ona dönmeden cevapladı. "Hayır, annemi götürdü babam bir kere ama gitmedim."

"Gideriz bir gün." Jisung gülümseyerek yan döndüğünde, dudağı Minho'nun yanağına sürtmüştü ama Minho bu olmamış gibi normal bir tavırla geri çekildi.

"Çok garip."

"Ney?" Minho, geldikleri durakla ayağa kalkarken Jisung da onu takip etmişti. Otobüsten indiklerinde Minho onun bileğini kavrayarak ışıklarda yürümeye başladı.

"Benimle flört etmen. İlgilenme, umursamazsın sanıyordum." Minho'nun tuttuğu bileğine bakarak konuşurken Minho dönüp ona bakmış, göz devirerek önüne dönmüştü.

"Kalpsiz miyim ben? Ben de hoşlanabiliyorum." Jisung başını iki yana salladı. "Öyle değil, ben gürültülüyüm."

"Jisung, boş yapma." Minho önüne dönüp, çimenlere geldiklerinde gencin elini bırakırken Jisung kahkaha attı.

"Özüne döndün."

"Hah, çok komik." Minho gülmemeye çalışarak ellerini ceketinin cebine sokup yürümeye devam etti. Sokak yemeği satan bir sıra satıcının yakınlarına geldiklerinde Jisung'a dönmüştü.

"Ne yemek istersin?" Jisung satılılara bakmış, aradıklarını bulunca gülümseyerek göstermişti.

"Siyah fasulyeli balık şeklindeki şey ve vazgeçilmez tteokbokki."

"Pamuk şeker deseydin seni nehre atardım." Minho hem yürüyüp hem konuşurken cebinden cüzdanını çıkarıyordu. Balık gibi şeylerden iki tane satın almış, poşeti bileğine asarak diğer seyyar satıcıya ilerlerken Jisung'ın cevabına gülmüştü.

"Açlıktan midem sırtıma yapıştı, öğle arası yemek yemedim."

Öğle arasını Chan'ı azarlayıp, Minho'ya şak diye duygularını itiraf etmek ve utancının geçmesi için farklı şeylerle uğraşarak harcamıştı.

"Başka yemek istediğin bir şey var mı?"

"Hayır, yok. Teşekkür ederim."

"Şöyle geçelim." Jisung, gösterdiği ağacın altındaki banka koşarak gitmiş, çantasını bırakıp sırtını kütletmişti. Minho da peşinden ilerleyip elindeki ve sırtındakileri bırakıp kollarını yukarı kaldırıp omuzlarını gevşeten çocuğa belinden sarıldı.

"Minho ya!"

"Korktun mu?" Jisung başını onaylarken Minho kollarını gevşetince Jisung ellerini kollarına koyup kendinr sardırdı. "Nereden çıktı bu?"

"Hyunjin ve Yuki hariç kimseye sarılmadım." Minho, çenesini gencin omzuna yaslamış, sağa-sola hafifçe sallanıyordu.

"Onur duydum."

"Sana sarılmak istiyordum, birkaç gündür." Jisung gülerek kollarının arasında dönmüş, kollarını boynuna sarmıştı.

"Böyle mi?"

"Hm." Bir süre öyle kaldıklarında Minho geri çekilip banka oturdu. "Belin yok."

"Var, bak, bel." Jisung belini gösterirken Minho güldü, yanlış anlamıştı.

"Öyle değil, çok ince demek istedim. Bazen dil sorunu yaşıyoruz."

"Olur öyle şeyler." Jisung kıkırdayarak banka bağdaş kurarak oturunca Minho da aynını yapıp poşeti ve alüminyum kaseleri açtı. "Önce tteokbokki'yi ye. Soğumasın." Jisung onaylayarak tekini eline alıp, çubukla tutmaya çalışmayı es geçerek çubuğu hamura bastırdığında Minho gülerek hamurlardan birini ısırdı.

"Aslen Korelisin ama kültür düzeyin çok düşük."

"Tutamıyorum ki, daha önce çok az kullandım çubukları. Okulda da böyle yiyorum." Jisung gülerek hamuru ağzına atarken Minho gülmüş, bir süre onun yemek yerken şişen yanaklarını seyretmiş ve iç çekerek yemeğine dönmüştü.

Boş muhabbet eşliğinde balık gibi şeyi de yedikten sonra yürümeye karar vermişlerdi.

Hava kararırken yan yana yürüyorlardı.

Minho'nun elleri cebinde, Jisung'ın elleri çantasının saplarındaydı.

"Yoruldun mu?"

"Hayır, sen?"

"Henüz değil."

Bir süre daha sessizce yürüdüler. Hava kararma işini bitirene kadar yürümüşlerdi.

"Dönsek mi? Hava bozacakmış gibi duruyor, yağmur yağacağını bilmiyordum."

"Fazla klişe." Minho mırıldanırken telefonunu cebinden çıkarmış, oldukları konumda hangi durağa daha yakın olduklarına bakmıştı. Çift vesait yapmaları gerekiyordu.

"İlerideki durağa gidelim. İki kere bineceğiz."

"Oh, o kadar yürüdük mü?"

"Yürümesek de iki kere binecektik. Buradan sizin eve tek otobüs yok." Jisung başıyla onaylarken, Minho çocuğa dönmüş, elini tutup tutamayacağına bakmış ve Jisung'ın çantasını tuttuğunu görünce ellerini cebine koyup ilerlemeye devam etmişti.

"Minho!"

"Hm?" Jisung koşarak yanına gelip elini uzatınca kaşlarını kaldırdı. "Elini tutabilir miyim?"

"Korkuyor musun?"

"Malezya'da olsak korkmazdım ama Seul büyük şehir." Minho gülerek çocuğun eline elini bırakmış, parmaklarını kenetleyerek yürümeye devam etmişti. Durağa geldiklerinde çalan telefonla Jisung'a döndü.

"Efendim anne kuş? Hala Minho'ylayım. He, yok Minho bırakmak istiyormuş, babamın almasına gerek yok," göz göze geldiklerinde Jisung başını eğerek gülünce Minho sırtını direğe yaslamış, çapkın bir sırıtışla ellerini cebine yerleştirmişti.

"Aç değilim ben yiyin siz. Afiyet olsun anne kuş." Jisung telefonunu cebine koyarken Minho güldü. "Anne kuş mu?"

"Hm hm. Babam da Noel baba."

"Çok yaratıcı." Minho gülerken yanlarından durmadan geçen otobüse küfür mırıldandı. "Niye durmuyorsun amk?"

"Görmemiştir bizi." Jisung sakince cevaplayıp, durağın ortasında ayakta durmaya başladı. "Neye bineceğiz ki?"

"325 numaraya bineceğiz ama sık geçmez. Üşüyor musun?" Jisung başını iki yana sallarken çantasını çıkarıp yere bırakmış ve bacaklarına yaslamıştı. Minho durakta gezinirken dudağını dişledi.

"Jisung, bir mi iki mi?"

"Ne?" Jisung ona dönerken kaşlarını çatıştı.

"Sadece seç, bir mi iki mi?"

"Bir, nede-" Bir anda dudaklarına kapanan dudaklarla gözlerini kocaman açarken, Minho onu nazikçe öpüp geri çekilmişti. "İki deseydin sarılacaktım."

Jisung dudaklarını birbirine bastırarak gülümseyip başını eğerken Minho hoşuna gittiğini fark edince gülümsedi.

"Bu biraz fazla mıydı?"

"Ne, hayır? Yerindeydi, sanırım, bilmiyorum. Çığlık." Yerdeki çantasından suyunu alıp yere çökerek içmeye başladığında Minho güldü.

"Çığlık, şirin."

"Sensin şirin." Jisung çantasını sırtına alarak yerden kalkarken Minho yanlarından geçip giden beşinci otobüsün arkasından gelen otobüse elini kaldırmış, otobüs durunca Jisung'la beraber binmişti.

En arkadaki uzun koltuğa oturduklarında Jisung esneyerek başını cama yasladı.

"Sıkıcı mıydı?"

"Hayır, çok eğlenceliydi. Pamuk şeker sevmediğin gibi bir şey tmi öğrendim."

"Tmi?"

"Too Much Information. Yani-"

"O kadar İngilizcem var." Gülerek yaptıkları boş sohbetin ardından Jisung yerine yayılıp çantasına sarılarak dışarıyı izlemeye başladı. Bir anda yağmur bastırmıştı.

"Beni bırakmasan da olur, çok yağıyor."

"Bırakacağım." Jisung, gülümseyerek dışarıyı izlerken Minho telefonunu çıkarıp otobüs seferlerini kontrol etti. Bundan indikleri gibi bir otobüsün oraya geleceğini görünce iç çekti.

Bugün fazlasıyla şanslıydı.

Dakikalar sonra otobüsten binip, bir miktar ıslanarak öbürüne bindiklerinde Jisung ıslak saçlarını köpek gibi savurup Minho'ya yaslanarak dedikodu sitesindeki mesajları okumaya başlamıştı.

Son günlerdeki olaylardan Kim Sun'ın yeni haberi oluyordu.

"Bu kız dedikoducunun önde gideni."

"Ne demiş yine?" Jisung omuz silkip telefonu kilitledi. "Her zamanki şeyler. Okulun badboyu ve yeni çocuk başlıklı bir metin oluşturmuş. Çok dizi izlemiş herhalde." Jisung gülerek konuşurken, Minho başını geriye yaslamış gözlerini kapatarak kıkırtısını dinliyordu.

"İçeriğinde ne olduğunu merak ediyorum..." Alayla konuştuğunda Jisung gülerek cama yaslanıp ona döndü.

"Sevgili olduğumuzu yazmış."

"Hyunjin bugünkü şovunu Jeongin'e anlatmıştır." Jisung onaylarken evinin durağını görünce Minho'yu sarsarak butona bastı. "Geldik."

İkisi inerken, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla yüzünü buruşturdu Minho. Islanmayı sevmezdi.

"Bekle biraz." Okul ceketini çıkarıp, başının üzerine tutarken Jisung kahkaha attı.

"Pamuk şeker aldırmadın ama başka bir klişe yaşıyoruz."

"Daha kötü ama yapabileceğim bir şey yok. Gel hadi." Jisung ceketinin altına girip, Minho'yla aynı adımları atarak koşarken binaların sıklaşmasıyla yarım katların altına girmiş ve yağmurdan tamamen sıyrılmışlardı.

Birkaç dakika içinde Jisung'ın evine geldiklerinde Minho da kata çıkmış, annesine selam verip iyi akşamlar dilemişti.

"Minho!"

"Efendim?"

"Ceketini ver." Jisung, vestiyerdeki hırkasını ve şemsiyeyi alıp ona uzatırken Minho tek kaşını kaldırdı. "Neden?"

"Hırkam ve şemsiyem için depozito, ver işte ceketini. Islandın hep, taşıma elinde boşuna." Minho ceketini çıkarırken Jisung annesinin saçlarını kurutması için omzuna bıraktığı havluyla Minho'nun saçlarının suyunu aldı biraz. Hırkayı giydiğinde kapüşonu kapattırmış, şemsiyeyi de eline tutuşturup kapıya yaslanmıştı.

"Dikkatli git."

"İyi akşamlar." Jisung gülümseyerek el sallarken Minho da göz kırpıp merdivenlere yönelmiş ve hırkadaki kokuyu içine çekip apartmandan ayrılmıştı.

Şemsiyeyi açarken, bugün için Tanrı'ya şükrediyordu.

Continuar a ler

Também vai Gostar

516 90 11
Shifting yapanlar veya hogwarstaymış gibi hissetmek isteyenler için bir çok yerden araştırdığım hogwarst bilgileri, büyüleri, zehir, panzehir, iksir...
187K 19K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
41.5K 4.4K 22
"MİNHO EZ BENİ"
18.8K 1.9K 21
Saklambaç mı oynamak istiyorsun? Sobeleyeceğimi bilmen gerekir. Ama bu, bizim oyunumuzun sonu değil, başlangıcı olur. -♡ Jk: "Light, Camera, Minsung...