Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

194K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Bastard ¹⁶

6.3K 757 463
By lovescaiy

Minho, Jisung'ın önüne üzerine kalp çizilmiş, katlı kağıdı bırakırken Jisung kaşlarını çatıp montunu çıkararak kağıdı eline aldı.

"Bu bir aşk itirafı mı?"

"Sana aşık değilim Jisung. Yuki gönderdi, mektupmuş. İçine bakma dedi ne var bilmiyorum." Jisung gülerek kağıdı açarken üç tane çöp adam görmesiyle güldü.

Üçü de el ele tutuşmuş, güneşin altında duruyorlardı ve Jisung'ın elinde pasta vardı.

Kafalarından çıkan oklarda Yuki, baba ve Ji yazıyordu.

"Yazmayı biliyor mu?"

"Biliyor gibi mi duruyor?" Minho gülerek arkasına yaslanırken Jisung kağıdı incelemeye devam etti. Kuşlar ve elmaları kalbe benzeyen bir ağaç vardı.

"Çok şirin." Jisung kağıdı dosyasına koymak için çantasını açmış, özenle yerleştirip kitaplarını çıkarmıştı.

"Öyledir." Minho gülerken Jisung yanına oturdu. "Ji yazmış adımı. Dünyanın en şirin yazamayışı olabilir bu."

"Yuki'ye aşıksın herhalde?" Minho alay ederek fizik kitabını açarken Jisung kıkırdamıştı.

"Çok şirin ne yapayım? Ayrıca oldukça nazik. Senin aksine." Minho duymamış gibi defterini açmış, başını dışarıya çevirmişti. "Niye tepki vermedin?"

"Çünkü Yuki benden daha nazik." Jisung gülerek yanağını sıraya yasladı.

"Uysallaşmaya başladın."

"Çenene alıştım diyelim." Minho gözünün ucuyla sıraya yanağını koyan çocuğun güzelliğine bakarken Jisung onun kolunu tuttu.

"Hadi dürüst olma oyunu oynayalım."

"Hayır."

"Lütfen?"

"Hoca geldi." Minho sınıfa giren öğretmenleriyle ayağa kalkarken Jisung iç çekip hocayı selamladı.

"Günaydın gençler. Maketlerinizin çalışırlık ve pratikliğini değerlendirdim. Sanırım basit makineyi en basit kullanan ve doğal görünmesini sağlayan tek grup Minho ve Jisung'dı. Hiçbirinize seksenden aşağı bot vermedim, ayırdığınız zaman ve harcadığınız emek içindi. Kalan yirmi puanı işlevsellik ve çalışırlık düzeyinden verdim." Sınıftakiler hocalarına tezahürat yaparken Yoongi hoca onları susturmuş, yoklama alırken öğrencilerin notlarını da açıklamıştı.

Derse geçtiğinde Jisung oflayarak tahtayı defterine geçirmeye başladı, bir şey anladığı yoktu.

Öğleden sonraki beden dersine kadar tüm sayısal derslerde uyuklamış, anlamadığı şeyleri defterine geçirerek kendini oyalamıştı Jisung. Bu hafta ders programları değiştiği için beden dersinden sonra eve gidecek olmanın rahatlığıyla eşyalarını toparlayıp çantasını sırtına alırken Minho konuştu.

"Çalışsan anlayacağın şeyler."

"Dil engeline takılıyorum." Jisung dudak büzerken Minho ona döndü. "İngilizce veya Malayca dinle. Kendine bahane buluyorsun."

Jisung bir şey demeden çantasını sırtlanıp kapıya yürürken Minho konuşmaya devam etti. "Haksız olduğunda kaçıyorsun."

"Kaçmadım." Jisung, kalabalığın arasında gözden kaybolmadan bu cümleyi kurmuş, koşarak soyunma odasına inmişti.

Seungmin, odaya girmemek için direniyordu.

"Seungmin, burada giyinemezsin." Chan, çocuğu bileğinden tutarken Seungmin başını iki yana salladı. "Girmem, girmeyeceğim oraya. Jisung bir şey söyle, girmek istemiyorum."

Jisung, yutkunarak arkadaşına bakmış, hafifçe gülümsemişti.

"Bizimle beraber girip çıkarsan bir şey olmaz. Hadi, vakit kaybetmeden herkesle beraber giyin." Chan, Jisung'a sert bir bakış atarken Jisung ikna olan arkadaşıyla içeri girmişti.

"Bas geri." Minho, Chan'ın yanından geçerken konuşunca Chan ona döndü. "Efendim?"

"Diyorum ki, bas geri. Jisung'a ters bir şey söylersen birkaç senelik arkadaşlığımızı göz ardı edebilirim." Minho içeri girerken Chan peşinden alayla gülerek girdi.

"İki günlük çocuğu kaç senelik bana mı tercih edeceksin?"

"Bunda garip olan ne Chan? Zamanında Seungmin'i bana tercih edip bizden uzaklaşan sen değilmişsin gibi konuşma." Minho çantasını banka bırakırken, sınıfın kalan altı erkeği gürültüyle giyiniyorlardı.

"Seungmin'i tercih etmiştim çünkü Jisung'ın yaptığını yapmıştınız. O zaman yanında ben de yoktum ve krize girmişti. Titreyip, ağlamaktan başka hiçbir şey yapamayacak kadar korkutmuştunuz onu." Chan, çantasından kıyafetlerini alıp boş kabinlerden birine girerek üzerini değiştirirken Minho dilini ağzında yuvarlamış, üzerini kabine girme gereği duymadan değiştirmişti.

Sekiz genç soyunma odasından çıkarken; Chan, özellikle Minho'ya, sert bakışlar atıyordu.

"Bir şey mi oldu?" Jisung, merakla Minho'nun yanına giderken Minho gözlerini Chan'dan çekip ona döndü.

"Eskiyi yad ettik." Jisung kaşlarını çatarken Minho derin bir nefes alıp devam etti. "Onuncu sınıfta Seungmin'i şakalamak istemiştik, krize gireceğini öngöremeden onu fen laboratuvarında yalnız bıraktık. Kapısı zor açılıyordu genelde ama her zaman açılmıştı, o gün açılmadı ve Chan tekme atarak kapı kolunu kırmasaydı Seungmin oradan çıkabilmek için kendisini camdan atacaktı. O günden beri aramız biraz limoniydi ama anlaşırdık, bugün tekrar sürtüştük."

"İlk defa ben sormadan uzunca açıkladın." Jisung, şaşkınlıkla konuşurken Minho göz devirdi. "O kadar şey anlattım..."

"Hayır, yani, kötü olmuş evet ama daha çocukmuşsunuz ki. Bilemiyorum, ben hatalıyım. Özür dileyeceğim." Jisung, Minho'nun yanından geçerken Minho kolunu tutup onu kendine çekti.

"Seungmin sana zıt alırsa bütün sınıf senden nefret etmeye başlar."

"Bir şekilde öğrenecek." Minho, tuttuğu kolu sıkarak dişlerinin arasından konuştu. "Sen geleli bir ay oldu. Eğer Seungmin senden uzaklaşırsa önce sınıftaki kızlar uzaklaşır. Sonrasında yavaş yavaş Chan, Felix, Jeongin..."

"Sen varsın. Yeterli. Anlatacağım bu yüzden." Jisung, kolunu nazikçe çekip yokuna devam ederken Seungmin'den bir dakika rica etmişti.

İkisi basketbol potasının arkasına ilerlerken Jisung ellerini birbirine sürtüp derin bir nefes aldı. "Özür dilerim."

"Niçin?" Seungmin şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken Jisung yutkunarak arkadaşının gözlerinin içine baktı.

"Soyunma odası... Benim parmağım var ama kötü bir amaçla değildi." Seungmin kaşlarını çatarken sesi yükselmişti. "Bunun iyi yanı ne olabilir?"

"Tesadüfen Chan'la orada kalmadın. Chan yanındaydı çünkü aranızdaki uzaklığı kırmak istemiştim. Belki korku anında ona sığınırsan Chan'dan kendini uzak tutmaya son verirsin diye düşündüm ki öyle de oldu ama bu başka bir travmaya sebep oldu. Özür dilerim, ben yardım edemem ama annem sana bu konuda yardımcı olabilir. Seungmin, çok üzgünüm." Jisung, arkadaşı kendisine şaşkınlıkla bakmaya devam ederken hafifçe yere oturup ellerini dizlerine koydu ve başını eğdi.

"Arkadaşlığımızı hemen bitirmek istemeni anlarım ama sadece mutlu olun istemiştim."

"Zorbalık yapıyormuşum gibi görünüyor, kalk yerden." Seungmin sesini ayarlayarak konuşurken Jisung başını iki yana sallamış, gözlerini ona çevirmişti.

"Önce bana bir şans daha ver, arkadaşlığımızı hemen bitirmeyelim." Jisung ellerini birbirine ovuştururken Minho dişlerini sıkarak oraya hareketlenmişti ki Chan önüne geçti.

"Bırak dilesin özrünü."

"Kendini ezerek değil, çekil."

"Yaptığı hatanın farkında ve düzgünce özür diliyor. Piç gibi davranmıyor." Chan, ettiği küfürle gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı.

"Benim gibi bir piçten ancak o kadar özür çıkar, Bang Chan. Senin gibi saygın bir ailede büyümediğim için üzgünüm. Önüne çöksem beni bunun için affeder misin?" Minho, hiçbir şey demeden kendisine bakan gence alayla gülüp geri çekildi.

"Jisung, affettim. Kalk yerden." Seungmin aceleyle arkadaşını yerden kaldırıp, elinden tutarak Minho ve Chan'ın yanına ilerledi.

"Ne oldu birden?" Jisung kaşlarını çatarken Chan yüzünü sıvazladı. "Etmemem gereken bir küfrü ettim. Minho, üzgünüm. Bir anda-"

"Sinirlendin ve gerçekten içinden geçeni söyledin. Boş özürlere ihtiyacım yok benim." Minho, sahanın ortasına doğru yürürken çalan zille derin bir nefes alıp kendini minderlerden birine attı.

Jisung yanına uzatmış, dirseğinden destek alarak Minho'ya yaklaşmıştı.

"Minho..."

"Git Jisung, kalbini kırmak istemiyorum." Minho yattığı yerde yan dönerken Jisung saate baktı. Öğretmen ziline birkaç dakika vardı. Minho'ya arkasından sarılıp alnını ensesine yaslayarak gözlerini kapattığında Minho hiç hareket etmemişti.

"Ne söylediyse öyle değilsin."

"Yalan değil, bir piçim."

"O ne demek?" Jisung kaşlarını kaldırırken Minho omuz silkti. "Benim gibilere denir."

"Hayır, senin gibilerin nesi varmış? Ben, hayatımda senin kadar güzel kalpli biri görmedim." Jisung, kollarını daha da sıkarken Minho iç çekti, gülesi geliyordu ama sinirliydi.

"Yumruk atmak istiyorum sana."

"Ayıp oluyor." Jisung, burnunu yumuşak saçlara sürterken Minho güldü. "Sakinim, kedi gibi sırnaşma."

"Sakinlik dereceni birden ona kadar değerlendir." Minho gülerek Jisung'ın kollarını gevşetip ona doğru döndü.

"Yedi buçuk." Jisung gülümseyerek yattığı minderden kalkarak elini uzattı.

"Gayet iyi bir değer. Kalk şimdi, hoca gelmesen sıraya girelim."

Minho onaylayarak elini tutup yerden kalkarken, sınıfın kalanı bu tartışmanın çabuk sonlanmasına şaşırıyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

9.5K 714 16
Birileri ile uğraşmayı seven genç adam... O akşam gözüne kestirdiği kişinin yanından gözlerinin rengini gösterecek ve parfümünü hissettirecek kadar y...
9.9K 1.2K 23
Aşk mı? intikam mı? acımasız seçim.
4.2K 570 15
Lee Minho ve Han Jisung ikilisi herkesin parmakla gösterdiği diğer çiftleri kıskandıracak derece tatlı ve sevgi dolu bir çifttir. Her yaz yaptıkları...
658 93 6
Sevgilisinden yeni ayrılmış olan han jisung ayrılmanın ardından dışarı çıkıp rahatlamak ister. Yolda gezerken yakışıklı bir çiçekçinin dükkanını görü...