ASKER'E EMANET KALBİM

By Rvusale

6.3K 98 2

Asker sevmek her kadının harcı değildir. Her kadın ölüme nefesi kadar yakın adamı sevmeye cesaret edemez..! :) More

" Aşk "
" Hasret "
" Kavga "
" Teklif "
" Çaresiz Aşk "
" Zoraki kural "
" Yemin "
" Gerçekler zamanı "
" Biz Varız "
MUTLU SON 😍

" Sahte mutluluk "

320 7 0
By Rvusale

" Asel tatlım geliyormusun her kes seni bekliyor?"

" Tamam Suna geliyorum. Saçlarımı düzeltiyim bi dakika"

" Ama çok güzel olmuşsun"

" Sağol bitanem. Biz mezun olana, doktoranturayı bitirene kadar çok çektik beraber. Her zorluğa beraber göğüs geldik. İyi ki varımsın"

" Sende biricik arkadaşım iyi ki hayatımdasın "

Sıcak kucaklaşmadan sonra içeriye geçtik. Çocukların yanında oturduk.
Kadehlerimizi kaldırıp hep bi ağızdan
" YAŞASIN HEMŞİRELER " dedik.

Bir hafta geçmişti. Bu gün hazırlanıp bambaşka şehire gidiyorduk.
Suna ile aynı hastaneye düşmem şanstı benim için. Uğur meleyimdi o.

Uçağa binip Kıbrıs'a yola düştük.
Uyuyarak geçirdiğim yolculuk bittiğinde valizlerimizi alıp hastaneye gittik bir başa. Orda bulurduk kalıcak yer.

Hastaneye vardığımızda bizi sıcak karşıladılar. Bizden bi kaç ay önce yeni hekimler atanmış hepsi bizimle ilgilendi. Gezdirip daha iyi ve çabuk tanımamızı sağladılar.

Yakınlarda bir odalık ev varmış gidip baktık ve yakın olduğu için tuttuk.
Yavaştan yerleştik.

" Asel anneni aradın mı?'

" Evet aradım haberi var"

" Uzun zaman oldu görüşmüyorsunuz değil mi?"

" Sana anlatmıştım ya? O zaman İstanbul'a geldiğimden bir yıl sonra tatilde gitmiştim yanına. Bir yıldan fazla olmuştur görmeyeli ama önemli olan iyi olması "

" Özlemiyor musun memleketini?"

" Özlemez olurmuyum? Ama orası bana yarımlarımı andırıyor o yüzden gitmek istemiyorum. Kaçıyorum ordan"

" Canım arkadaşım üzülme ama dönüp dolaşıp duracağın nokta memleketin oluyor unutma"

" Kader ne getirir bilemeyiz"

" Ama bi şey diyim mi? Benim üniversiteye geçmen iyi oldu. Hep beraber olduk "

" Kader işte dediğim gibi. Ben ne hayaller kurarken beni bambaşka yerlere sürükledi belkide bu daha iyi oldu öyle değil mi?"

" Evet ama onu hiç gördünmü?
Özlemlerini nasıl gizliyorsun?"

" Görmek bi yana uzaktan sesini bile duymak istemiyorum. Bir zaman onun için yanıp tutuşan kalbime şimdi öfke nefret hüküm ediyor. O bende öyle yara açtı ki, anlatamam."

" Her şey güzel olacak arkadaşım"

" Umarım Suna umarım "

Hastanede işe başlayalı bir ay olmuştu
Çok güzel gidiyordu her şey.
Suna burda bir çocukla sevgili oldu.
Baya derin bi ilişki içindeler.
Bana da açılan oldu ama hazır değildim başka bir yıkıma.
Zaman akımına bıraktım her şeyi.
Ne sunacak bilmiyordum.

" Asel baş hekim bizi çağırıyor gidelim

" Gidelim Yusuf "  bu bahs ettiğim çocuk. Aslen Ankara'lı bu hastanede çalışıyor. Yakışıklı biri Allah var.
Çok da güzel seviyordu masumca, sessizce ama ben ona layık değildim. Sadece arkadaş olarak görüyordum onu, bunu konuşup hall etmiştik. Bi zaman sonra çokta iyi anlaşmaya ve dost olmaya başladık.
Şimdiyse ayrılmaz üçlüyüz. Suna, Yusuf ve ben. Tabi ki Suna'nın erkek arkadaşıylada iyi vakit geçiriyorduk da üçlü olarak her gün bi yerdeyik.

Baş hekim on beş kurupluk hekim ve hemşire ekibini başka bir hastaneye yardıma gönderiyordu vaka büyükmüş baya. İki haftalık bi iş dedi.
O ekibin içinde Yusuf ve Suna yani en yakınlarım vardı. Bende tabii.

Hazırlanıp arabalara binip yola düştük. Bir saatlik yolculuk sonunda, etrafı dağlarla kapanmış küçük bir köye vardık. Orda burda evler vardı.

Hastanenin önünde durduk.
Önceden kurulmuş olan çadırlar vardı. Ben kesin orda yatıcam diye içimde düşünüp karar vermiştim.
Kamp ortamını çok seviyordum.

Hastaneye geçtiğimizde gördüğüm manzara korkunçtu.
Odalar dolmuştu yaralı askerlerle.
Oranın baş hekimi bizi terör örgütünün saldırısına uğradıklarını söyledi. Allahtan kayıp yoktu şimdilik hepsi orta ve ağır formada yaralıydı.

Vakit kaybetmeden işe koyulduk.
Tek tek ilgilenip ilaçlarını verdik, şikayetlerini dinledik....
Hepsi bizim için bu savaşı veriyordular...

Aklıma korkak adam geldi.
Bize sahip çıkmayan cesaretsiz adam.
Ondan ölesiye nefret ediyordum.
Affetmemiştim kaç yıl geçmesine rağmen. İlk günkü gibi kalmıştı öfkem

Aniden yatmakta olan bir askerin nabzının düştüğünü gördüm. Hekim çağırdık. Bir anda dümdüz çizgi oldu.
Her kes öldü o artık desede pes etmedim. Çünkü belkide onu evde bekleyen ailesi, sevdiği var.

Durmadan kalp masajı yapıyordum.
İki dakika oluyordu nerdese.
" Hadi lütfen dönmen lazım lütfen "
Diyordum ama gözüm çizgideydi.

Sonunda istediğim o sesi duydum....
Nabzı geri gelmişti...
Başarmıştı....
Hayatına sıkıca sarılmıştı...

Hekim içeri girip olub biteni sordu.
Orda bulunan her kes olayı tek tek anlattı. Hekim omuzuma dokunup
" Helal olsun sana. Komutanımızı bize geri verdin Allah razı olsun "
Sesi titriyordu yaşlı hekimin. Belli ki çok değerli birisiydi onun için.

" Görevim efendim. Ama geri dönmeyi o istedi ben sadece yardımcı oldum bu kadar"

Tekrar teşekür edip gitti. Hepsi ayrılıkta bana sarılıp bi hayatı kurtardığım için dualar ettiler.

Bi kaç saat sonraydı. Yusuf ve ben oturup çay içiyorduk. Burda yatan askerin annesi bize kurabiye yapıp getirmişti kendi elleriyle.
Ondan yeyip sohbet ediyorduk.

" Asel şimdi bundan bi ısırık al tadı pek güzel "

Elindeki kurabiyeni bana uzattı.
" Hepsi aynı değilmi ya? "

" Yok aynı değil neden diyecek olursan bunu ben ellerimle veriyorum tadı bi tık daha güzel "

" Yusuf ya? "

" Hadi hadi ısır"

Koca bir ısırık aldım.. Çaydan içiyordum ki
" Buyurun içeri baş çavuş Ali komutanın hayatını kurtaran arkadaşımız bu işte "

Ağzımdakini yutmadan o tarafa baktığımda, lokmam boğazıma kaçtı.
Ben öksürmeye başlayınca Yusuf yanıma koşup su içirtti.

" İyimisin Asel hemşire?"

" İyiyim Hocam şimdi"

" Asel ya dikkatsiz oluyorsun bazen. Çok korktum" 
diyip saçlarımı okşadı hafif bir gülümseme ile ona bakıyordum.
Maviş gözleri aşk diye haykırıyordu.
Neyse! Olaya dönelim.

" İyimisin?" dedi adam

" Evet "  soğuk sesle konuştum

" Asel hemşire bu bizim köyün baş cavuşu Han Aydın, seni görmek istedi teşekür için"

" Hayır gerek yok. Yaptığım işi teşekür için yapmıyorum"

Yıllar önce bana dediği söz. Şimdi ben ona iade ediyorum. Bom boş bakıyordu. Soğuk ve karanlık..

" Yinede ben teşekür ederim kardeşimi hayata döndürdüğün için"

" Görevim"

Kaç yıl geçti...
İlk defa görüyordum yüzünü....
Ben onunla ilgili her şeyden kaçarken yine kader bizi ortak yerde buluşturdu. Azacık değişmişti.
Ama yinede eskisi gibi fena karizmatikti.

Üff ne diyom ben?
Aptalım işte..
Geri zekalı Asel nolucak...
Koş bide sarıl....aptal!

Keskin bakışları bir bana, bir belimi tutan ellere gidiyordu. Hiç takmıyordum aslında. Umrumda değildi ne hiss ettiği, ne yaşadığı.

Önceden dediğim gibi biz çadırda kaldık. Başka bir eve götürüyorlardı ama ben istemeyince arkadaşlarım da benimle kaldılar.

Öylece uyduk.

Sabah kalkıp, kahvaltı yaptık.
O sırada ciddi bi tavırla sırtında silah önümden geçip gitti. Hiç bakmadı bile
Çokta umrumdaydı ya bakması!

Hasta kontrolüne başladık.
Komutan uyanmıştı. Yanına gidip
" iyimisin " diye sordum.

" Sayende iyiyim çok sağol "

" Nasıl ki sizin göreviniz vatanımızı korumak, bizimde görevimiz bu. Sen iyi ol da gerisi teferruat"

Haftasonu olduğu için izinliydik.
Suna israr edip durdu ki, gelmişken buraları gezelim. Dağa çıkalım.
Karda yağmışken belki kayarız dedi.
Bizi uzun uğraş sonucu ikna etti ve gittik.

Dağın eteğinde kar topu oynadık çocuk gibi. Sonra hepimiz kardan adam yapmaya karak verdik ve işe koyulduk. Ben kollarını yapmak için çırpı bulmak istiyordum o yüzden aramaya başladım. O kadar kaptırmışım ki kendimi hangi ara uzaklaştım onlardan bilmiyordum.
Fark etiğimde sadece bembeyaz kar vardı etrafta. Geri koşmaya başladım.

Nefes nefese kalmıştım biraz durup dinlenmeye karar verdim.
Az sonra ayağa kalkıp yürüyecektim ki dengemi kayb edip düşmek üzereyken bir kol belimi kavradı.
Tuttu beni!

Yüzünde siyah maske ama askerdi.
Derinden oh çektim ki yalnız değilmişim kesin o yolu biliyor beni geri götürür diye düşündüm.

Ayakta doğrulup
" Teşekür ederim beni kurtardığın için. Ha bu arada hemşire Asel ben bide ben kayboldum rica etsem geri götürürmüsün beni?"

Başıyla olumlu olarak işaretledi.
Yavaş yavaş yürüyorduk ama hiç konuşmuyordu ve ben sıkılıyordum.
Konuşursak yol çabuk biter di. Ama ondan çıt yoktu. Göğüs bölgesinde asker üniformasının üzerindeki bir işaret dikkatimi çekti. Hiç daha önce görmediyim bi şeydi..

" Çok cesaret gerektirir bu meslek değil mi? "

Cebinden not defteri çıkarıp bi şeyler yazdı ve ban uzattı.
" Yürek ister diyelim sadece"
Yazıyordu notda

" Ama ben adam biliyorum senin meslektaşın ama korkağın teki. Bir adamın ki etrafiyla savaşmak gücü yoksa vatanı nasıl korur ki doğrumu?

Yine not yazıp verdi
" Belkide onunda korkuları var dı?
Savaşmak istemediği için güçsüz olmuştur? Olamaz mı?"

" Olmaz bir şey senin için ya ağ ya kara olmalı ortak yolu yok. Ben bu mantıkla gidiyorum"

" Senin yanındaki çocuk sevgilinmi?"

" Sevgilim olsun isterdim ama bir öküz yüzünden aşka inancım bitti.
Ama Yusuf beni seviyor bense onu çok iyi bir arkadaş olarak "

" Belkide o öküzü unutmadığın için bir başkasını sevmiyorsundur?"

" Nefret ediyorum. Ondan kaçtım ben yıllarca memleketimden uzak durdum sırf havasında kokusu var diye ama kader işte ne yapacağını bilmiyoruz "

" Evet kader"

" Peki ya bu işaret ne anlama geliyor?"
Parmağımla gösterdim.

" Baş çavuş luk işareti bu"

" Anladım güzelmiş"

" Onu hak etmek baya zorlu oldu"

" Hayatta bi şeyleri kazanmak her daim zordur "

Yusuf ve Suna'nı fark ettim. Endişeli gözüküyorlardı. Beni görünce yanıma koşar adım geldiler.
Yusuf sarıldı bana. Bende ona karşılık verdim.
Geri bakıp bi daha ona teşekür edecektim de yoktu gitmişti. İsmini bile sormak aklıma gelmemişti.

" Asel nerdeydin aklımız çıktı?"

" Yolu kaybetmişim neyse ki o asker vardı bana yardım etti"

" Çok şükür ki iyisin arkadaşım"

" Evet Suna onun sayesinde iyiyim. İsmini bile sormak aklıma gelmedi, teşekür edem"

" Bir gün karşılaşırsınız umarım"

" Umarım Suna "

☘( Ertesi gün )

Bu akşam nöbetteydim o yüzden hastaneye geç gittim.
Hiç sevmiyordum gece nöbetlerini.
Ama mesleğimiz gereyi sevmek zorundaydık.
Yalnız olmuyordum tabii ki, benim gibi bir çok meslektaşım oluyordu.

" Yusuf sen gitmedin mi?"

" Başka bir arkadaşın yerine bu gece burdayım. Hastalanmış rica etti kırmadım. "

" Ha öylemi?  Güzel olmuş "

" Bencede güzel oldu"

Gece yarısı olmuştu. Tüm hastaları kontröl etmiştik. Bi kaç kişi hariç diğerleri uyuyorlardı.
Bizde Yusuf'la kafeteryaya inip birer fincan kahve içip sohbete başladık.
Çocukluğumuzdan, ilk okuldan, liseden, ünüversite hayatımızdan konuşuyorduk. Aşk durumu hariç...

Acile bir ambülans yaklaştığını görünce Yusuf'la koşarak gittik...

" Ne olmuş?"  dedim

" Yirmi altı yaşlarında asker. Dağa çıkarken ayağı takılıp yuvarlanıp dağın eteğine. Beyin travması ola bilir. Baygın, hiç ayılma belirtisi yok."
dedi görevli sağlıkçı kız..

Acil kontröl odasına saldık..
Önce neyi olduğunu bulmamız sonra ne gerekiyorsa yapacaktık...
Yüzü maskeliydi...
Üstündekileri çıkartmam lazımdı hekim gelene kadar..

Üst giyimlerini çıkarıp kenara bıraktım. Şimdi yüzünü açmam lazımdı. Yavaşça yukarı çekmeye başladım. Tamamile çıkardığımda gördüğüm yüz başımdan kaynar sular dökülmesine sebep olmuştu..

Öylece baygın yatıyordu...

Gözümden bir damla düştü istemsizce
Bütün yaşadıklarımız acılar o an beynimde kaybolup gitti...
" Asel noldu sana?" diyen Yusuf'un sesine kendime geldim.
" Ölmüş müdür?"

" Hayır nabzı vuruyor baksana? "

Kontröl ettim bileğinden. Hakketen vuruyordu. İçimde nasıl bi rahatlık oldu anlatması zor. Hekim gelip tüm muayeneleri yaptı. Ameliyatta almamız gerektiğini söyledi. İç kanaması varmış. Düşmenin etkisiyle ola bilsin ki kara ciğerine hasar meydana gelmiş..

İki saat geçen ameliyat zamanında acil O ( RH- ) kan gerekince Yusuf benimki uyuyor diyip o verdi..
Onun hakkını ödeyemem...
Ama yemin ettirdi ki kimseye demek yok ona bile. Bende kabul ettim.

Ağlamamak için zor duruyordum ama kalbim sıkışıyordu.. Biran önce bitseydi!  Sağ salim uyanasaydı derdim olmazdı! Bu köyde inançlı yer varmış oraya adak yemini ettim yeter ki, o iyi olsun diye.....
Ameliyathane önünde duruyordum..

Dört saat sonra ameliyat bitti. Hekim hayatının hâlâ kritik olduğunu ve
reanimasiya ya yerleştirildiğini söyledi. Kanama durmuştu ama hayata dönmesi onun direncine bağlıymış....

Yapamazdı...
Bırakamazdı kendini...

O gece sabaha kadar onun bi kaç adımlık uzaklığında öylece bitkin bi şekilde uyanmasını bekledim...
Bırakmadılar içeri belki yarın ola bilir di girip görmem...

Yusuf beni böyle görünce neden bu kadar üzüldüğümü sormuştu.
Ona içerde yatan adamı eskiden tanıdığım söyledim. Başka bir şey sormadı sadece elimi tutup desteğini verdi. İyi olacak diyordu oda....

Sabah altı gibi olurdu.  Hekim ve hemşirenin koşarak odaya girdiler.
İçim içimi yiyordu. Ne olmuştu?
Çok endişeli gözüküyorlardı.

Yarım saat geçmişti ki çıktılar..
Nabzı düşüyormuş. Allah'tan müdahale edince normala dönüp..
Daha çok korkmaya başlamıştım.
Odada nezaret eden hemşire ile aram iyiydi zamanında ona küçük bir yardımım olmuştu o günden bu güne aramız iyiydi. Ondan rica ettim ki beni içeri bıraksın.
İlk önce razı olmadı
" Asel anla beni lütfen izin yok"

" Fatime nolur yalvarıyorum beş dakika sadece görmem lazım onu. Lütfen "
sonra halimi anlamış olmalı ki izin verdi " Tamam çabuk çık ama birazdan baş hekim ekipi ile kontröl yapmaya gelicek "

" Allah razı olsun "

İçeri geçtim...
Onu öyle görünce kalbime kömür bastılar sanki acısı ruhumu delip geçti
Ağzında oksijen maskesi, kolunda serum..
Yatağın yanına çöküp elini avcuma aldım. Defalarca öptüm yara olmuş ellerinden.

Unuttuğumu sandığım duygular aslında gizliden gizliye büyüyormuş.
Onu daha fazla menimsediğimi anlatıyordu olanlar..
Sessizce akan yaşlar isyan ediyor gibi art arda akıyordu yüzümden.

Ayağa kalkıp elimi saçlarının arasında gezdirmeye başladım. Şampuanın kokusu geliyordu burnuma...

Özlediğim koku...

Sonra elimi yüzünde saklayıp titreyen sesle konuşmaya başladım
" Güçlü olmak zorundasın tamam mı?
" Bu kadar zayıf olamazsın?"

Tekrar elini tutup devam ettim
" Seninle işim bitmedi duyuyormusun beni?  İntikam almam lazım senden o yüzden çabuk iyileş yoksa fena olur.
duyuyormusun Han ayağa kalkman lazım. Sana ihtiyacı olanlar var bunu onlara yapmaya hakkın yok. Senin günahının bedelini onlar ödememeli"

Başımı eline bastırıp yere yapıştı dizlerim. Ağlamam bi türlü durmak bilmiyordu. Gözlerim acıyordu artık.
" Susma allahın cezası cevap ver. Konuş. Anlat. Neden güçsüz kalıp bize sahip çıkmadığını anlat? Neden uyanmak istemediğini anlat?"

Konuşuyor bir yandan akan yaşları siliyor diğer elimle onun elini sıkıca tutuyordum. Ama o bi türlü uyanmak bilmiyordu. Sanki hayata küsmüştü..

" Asel hadi çık geliyorlar"

Mecbur elini bıraktım ama kalbim de yakında kalmıştı. Ben çıktıktan bir dakika geçmedi ki baş hekim girdi içeri. Suna beni arayınca yanına gittim. Perişan olduğumu görüp nedenini sordu. Ona kötü hiss ettiğimi  daha sonra konuşalım dedim. Anlayışla karşıladı. Sadece sarıldı bana. Bense içimi boşaltır gibi ağlıyordum. Ne kadar öyle kaldık hiç bi fikrim yoktu. Azda olsa toparlamıştım. Yusuf yanımıza gelip

" Yoğun bakımda yatan komutan uyanmış odaya aldılar "

İçim mutlulukla dolmuştu. Bu sefer damlalar sevinçten di. Allah'ıma şükür dualarımı sunuyordum. 
Onu tekrar hayata bağışladı.

Onun kaldığı odaya gittim ama içeri girmedim. Kapının bi köşesine durup gizliden gizliye baktım ona. Çok bitkin gözüküyordu. Zayıf düştü haliyle.

Onunla ilgilenen hemşire eminim iyi bakacaktır.
Ben sadece uzaktan izliyordum onu.
Rahat ve iyi olduğunu gördüm ve  benimde nöbetim bittiği için hastaneden çıkış yaptım.

Öyle yorgundum ki?
Yemek bile yiyemedim.
Sadece rahatlamak adına uyudum.
O kadar ağır uyumuşum ki, bi uyandım saat 07:02. Dün akşam üstünden sabaha kadar uyumuşum.
Kalkıp elimi yüzümü yıkadım.
Hep beraber bi şeyler yedik ve hazırlanıp hastaneye geçtik.

Baş hekim beni çağırmıştı. Birbaşa hekimin odasına geçtim..Kapıyı vurdum gir deyince girdim.
Gözünde gözlük bi şeyler yazıyordu.

" Buyurun hocam beni istemişsiniz?"

Gözlüğünü çıkardı ve masaya bırakıp
" Evet kızım yini bir görevin var" dedi

" Dinliyorum hocam"

"Baş çavuş Han vardır ya?"

" Evet?"

" Onun tüm bakım, ilaç, tedavi takip etme işlerinde seni görevlendirdim"

" Ama hocam benim zaten görevli olduğum hastalar var hepsini idare ede bilirmiyim emin değilim "

" Ben eminim Asel hemşire sen güçlü ve iradesi berk birisin. Ayrıca komutanımız rica etti ona senin bakman için. Eskiden bir birinizi tanıyormuşsunuz öyle değil mi? "

" Evet de hocam Bakın Suna olsun. Benden bile daha iyi"

" Kızım görev senin bitti!"

" Afedersiniz hocam"

" Şimdi işine döne bilirsin"

" Sağolun hocam"

Mutsuz ve sinirli bi şekilde yürürken Suna sesledi beni.
Yanıma gelip
" Yine noldu kuzum?"

" Sorma ya hoca beni görevlendirdi 16-cı odada yatan hastaya o yüzden gerginim biraz"

" Nolucak ki neden gerginsin? Bir haftaya taburcu olur bence"

" Öylemi dersin?"

" Evet kuzum bırak kendini mutlu ol biraz. Takma her şeyi "

" Tamam öyle yapcam. Umursamaz ve mutlu biri olucam"

Derin nefes alıp verdikden sonra onun odasına doğru irelledim.
İçeri girdiğim an bana baktığını fark etsem de kendimden taviz vermeden yini gelen raporlarına baktım...
Kan miktarı biraz düşüktü.. Ee normal tabi, adam ölümden döndü..

" Kendinizi nasıl hiss ediyorsunuz?"

" Siz mi?"

" Kendinizi nasıl hiss ediyorsunuz?"

" Elinde değilmi rapor orda yazmıyormu ?"

" Asker bey bakın raporda sizin göremediğniz neticeler yazıyor. Ama ben size nasıl hiss ettiğinizi sordum? Bu kadar basit"

" İyiyim"

" Başınız dönüyormu?"

" Şimdi değil "

" Ne zaman oldu peki?"

" Yıllar önce "

" Biz yıllar öncesinde değiliz şimdiki yerdeyiz. Hafıza kaybı mı var acaba?'

" Keşke olsa"

" Birazdan pansuman yapmak için gelicem o zamana kadar biraz uyuyup geçmişten kurtulup buraya dönerseniz iyi olur tamam mı ?"

" Belki!"

Raporları bırakıp odadan çıktım..
Konuşmamız boyunca yüzüne bile bakmadım sadece işimi yapıyordum.
Suna'nın yanına gelip oturdum.

" Suna hiç anlatmıyorsun Akın'la aran nasıl?"

" Çok seviyorum onu Asel. Çokta özlüyorum onu. Biran önce işlerimi zi bitirip dönersek iyi olur be kuzum"

" Şunun şurasında ne kadar kaldı ki? İkinci haftası görevimizin"

" Beni boş ver de Yusuf'la siz ?"

" Yok be öyle bir şey. Sadece arkadaşız ama çok iyi biri. Keşke önceden tanısaydım farklı olurdu"

" Kimi tanısaydın farklı olurdu Asel?"

Yusuf'u görüp biraz utandım. Acaba anladımı ondan bahs ettiğimizi. Off Suna ne hallere soktun beni.

" Hiç Yusuf öylesine sohbet ediyorduk

" Ee anlatın nasıl gidiyor hayat?
Alışa bildiniz mi buralara?
Ben çok sevdim burayı"

" Evet bende sevdim. Güzel tatlı yer"

" Güzel evet ama benim özlediğim birisi burda olmadığı için sıkıcı geliyor anlarsınız ya?'

" Haa tamam Suna anladım kavuşursunuz yakında "

" Teşekür ederim Yusuf darısı sizin gibi bekarların başına "

" Suna?"

" Ne var kız?"

" Sus"

" Amin Suna amin"  dedi Yusuf

" Benim gitmem lazım pansuman yapacam "

" Tamam git kuzum kolay gelsin "

" Sizede"













Continue Reading

You'll Also Like

62.9K 2.5K 49
Öz annesine yazdığını düşünürken, babasının timindeki askere yazan Eda'nın Erdemle anonim olarak başlayan hikayesi. İlk kurgum. Eğlence amaçlıdır.
3K 140 21
"Askerler de ihanet eder mi?" "Her erkek ihanet eder. Kimi sevene kimi sevmeyene." ... İlk bölümler "Bune amk" Diğecek kadar sıkıcı veya saçma gele...
2M 79K 42
𝙺𝙰𝙽 & 𝙶𝙾̈𝚉𝚈𝙰𝚂̧𝙸 𝚂𝙴𝚁𝙸̇𝚂𝙸̇ 𝙸𝙸 𝐾𝑎𝑛 & 𝐺𝑜̈𝑧𝑦𝑎𝑠̧𝚤 𝑆𝑒𝑟𝑖𝑠𝑖𝑛𝑖𝑛 𝑖𝑘𝑖𝑛𝑐𝑖 𝑘𝑖𝑡𝑎𝑏𝚤𝑑𝚤𝑟 𝑣𝑒 𝑡𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑚𝚤�...
Yanlış Mesaj By AD

General Fiction

58.6K 2.6K 17
___TANITIM'DAN___ Kime: +9054******36 Mesaj: Benimle buluşur musun? Bir kahve içeriz belki. Saat 6'da Çengelköy'de. Çamlıkaltında bekleyeceğim. Numar...