Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

194K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Happy B-Day ¹⁵

6.4K 738 499
By lovescaiy

"Minho!" Jisung koşarak gence yetişip, nefesini düzeltirken elindeki poşeti uzattı.

"Bu ne?"

"Hediye." Jisung sonunda doğrulup derin bir nefes alarak poşete garip bakışlan atan gencin elini tutarak poşeti eline tutuşturdu.

"Ne hediyesi?"

"Yuki'ye doğum günü hediyesi. Sana değil, Yuki'ye verdiğim için almak zorundasın." Jisung ellerini çekip, gelen otobüse kartını basarak binerken Minho da arkasından bindi.

"Teşekkür ederim." Gülümsüyordu. Oldukça keyifli bir şekilde teşekkür etmişti. Jisung da gülümserken başını eğip ensesini kaşıdı, ikisi de ayakta duruyordu.

"Rica ederim. Sanırım hediye oğluna olduğu için sana ne olduğunu söyleyebilirim." Minho başıyla onaylamış, duyması için olumlu bir mırıltı çıkarmıştı.

"Annem bu fikri verdi, bu yüzden Yuki'ye çocukken giydiğim montu hediye ediyorum. Merak etmez yeni gibi. Sadece güzel hatıralar dolu ve umarım o montu daha güzel hatıralarla eskitir." Minho gülümseyerek rengarenk kurdelelerin gözüktüğü kutuya baktı, oldukça hoş bir dilekti.

"İşin var mı?"

"Hayır, eve gidip yatacağım." Jisung arkasındaki demire yaslanırken Minho tekrar konuştu.

"Yuki'yle tanışmak istediğini söylemiştin." Jisung gözlerini kocaman açarken Minho devam etti. "İstersen bugün onunla tanışabilirsin."

"Gerçekten mi?" Minho başıyla onaylarken Jisung cebinden telefonunu çıkardı. "Tabii ki isterim. Çok isterim, yaşasın!" Telefonunu kulağına koymuş, alo bile demeden konuşmuştu. "Anne kuş! Ben Yuki'yle tanışmaya gidiyorum. Akşama doğru görüşürüz." Bir süre cevabı dinledikten sonra onaylayıp kapatmıştı. Minho gülerek ona bakıp duracak düğmesine uzanarak bastıktan sonra Jisung'la beraber durakta indi.

"Çok heyecanlı!"

"El kadar çocukla tanışacaksın alt tarafı."

"Sus, ne bilirsin sen bir aydır kendini sevdirmeye çalıştığın insanın oğluyla tanışmak nasıl bir duygu?" Jisung ellerini birbirine sürterken Minho onu yolun üzerindeki bir pastaneye çekip küçük bir pasta ve plastik çatal bıçak almış, ardından yetimhaneye yürümeye devam etmişti.

"Baba!"

"Ay çok şirin. Yanağa bak."

Minho, aynı anda konuşmalarına gülerken elindekileri Jisung'ın eline tutuşturup kapıdan içeri girdi. Jisung dışarıda onu beklerken Minho oğlunu yerden kucağına alıp, boynunu ve yanaklarını öperek saçını okşadı.

"Merhaba beneğim."

"Merhaba babacım. Arkadaşın mı geldi?"

"Hm, arkadaşım geldi. İki-üç saat sonra geri geliriz, Hyerin Hanım." Kadın onu onaylarken Minho oğluyla beraber dışarı çıkmış, yumuşak yanağını öpücüklere boğarken oğlunun gülüşünü dinliyordu.

Jisung, gülümseyerek onları izlerken Minho karşısında durup oğluna onu gösterdi. "Okuldan arkadaşım, Jisung. Bu da biricik oğlum Yuki."

"Tanıştığıma memnum oldum Jisung Bey." Yuki gülümseyerek elini uzatırken Jisung elini sıktı. "Ben de tanıştığıma memnun oldum Yuki bey. Bana adımla seslenir misin? Ben de sana Yuki diye sesleneyim."

"Seslenebilir miyim baba?" Minho gülümseyerek onaylarken Yuki büyüğüne geri döndü.

"Olur, Jisung."

"Teşekkür ederim, çok naziksin Yuki." Minho, bu garip diyaloğa gülerken başıyla ilerideki parkı işaret etti. Jisung onu onaylayıp, yol boyu Yuki'yle Unicornlar hakkında konuşurken Minho ikisinin sohbetini keyifle dinlemişti. Her geldiklerinde oturdukları gibi masalardan birine oturduklarında Minho sırt çantasını açtı.

"Yuki, getirdiğim keki hatırlıyor musun?"

"Yine mi getirdin?" Heyecanla sorduğunda Minho başını iki yana sallayıp Jisung'ı gösterdi. "Jisung abin yaptı keki."

"Bir daha istiyorum!" Yuki ona dönüp heyecanla konuşurken Jisung gülümsedi. "Bir daha yaparım ama bugün kekimiz var."

"Doğum günüm bugün, Yuki." Yuki babasına dönerken Minho elindeki kutuyu ona verdi. "İyi ki doğdun bebeğim."

"Teşekkür ederim babacım." Yuki kutuyu açmakla cebelleşirken Minho pastayla ilgilendiği için Jisung uzanıp yardım etti. İçinden çıkan arabaya gözlerini kocaman açarak bakmıştı Yuki.

Jisung, onun heyecanlı haline gülerken Yuki arabayı alıp kutuyu Jisung'ın eline bırakmış ve dönüp arabayı masanın üzerinde sürmeye başlamıştı. Minho sonunda mumu yaktığında gülümseyerek pastayı oğlunun önüne getirdi. "Gözlerini kapatıp dilek tut." Jisung heyecanla konuştuğunda Minho göz devirdi. Bütün hurafelere inanıyordu Jisung.

"Bir an önce babamla uyuyabilmeyi diliyorum."

"Ama içinden söylemliydin." Jisung dudak büzerken Yuki de dudak büzdü.

"Kabul olayacak mı?" Jisung tam onaylayacakken Minho araya girdi. "Olacak babacım, neden olmasın? Seninle tekrar beraber uyuyacağız. Okul bitsin, söz." Yuki sevinçle mumu üflemiş, eğilip dilini çikolatalı kremşantiye sürtmüştü. Minho yüzünü buruşturarak pastayı masaya koyarken Jisung gülerek hediye kutusunu uzattı.

"Açamam ki."

"Baban açsın." Jisung masaya yaslanırken Minho kutuyu açmış, Yuki'nin eline alıp, okuyamayınca fırlattığı için yere düşen kağıdı eline almış ve gülümseyerek Jisung'a dönmüştü.

"Bu ne?"

"Gerçekler. Bu kez inkar edemeyeceğin gerçekler." Jisung, hediyesini bir an önce giyinmek için üzerindeki montu çıkarmaya çalışan çocuğa yardım etmiş, montu ona giydirip biraz büyük gelmesine gülümsemişti. "Seneye tam olur."

"Çok yakıştı benim yakışıklı oğluma." Minho yaklaşıp oğlunun kapüşonunu kapatarak onu severken Jisung güldü.

Çok hoş olmuştu.

Yuki, kahkahalar atarak yere inip koşturmaya başlarken Minho pastayı kesmiş, kaydıraktan kaydıkça gelip azğını açan oğluna yedirmişti. Jisung ve kendisi de yerken kimse konuşmamış, pastaları bitene kadar sadece Yuki'nin çığlıklarını dinleyip onu izlemişlerdi.

Artık gitme vakti geldiğinde Minho eşyaları toparlamış, Jisung çöpleri atmıştı. Yuki, Jisung ve Minho'nun elinden tutarak yetimhaneye yürürken başını kaldırıp Jisung'a döndü.

"Jisung... abi?"

"Efendim?" Jisung hafifçe eğilerek yürümeye başlarken Yuki konuştu. "Seni çok sevdim, yine gel. Ama oyun oynayalım bir dahakine."

"Oynarız, gelirim tabii." Yuki gülerken babasına döndü. "Hyunjin abiyi özledim."

"Beyefendinin aklı bir karış havada... Pazartesi onunla geleceğim tamam mı?" Minho, kinayeli mırıltılarının ardından oldukça sevecen bir sesle konuştuğunda Jisung kıkırdamıştı. Minho, oğluna karşı daha önce hiç görmediği kadar sevgi doluydu.

"Yaşasın!" Yuki heyecanla bağırırken Önüne geldikleri yetimhaneyle ellerini daha sıkı tuttu.

"Baba, istemiyorum... Götür beni de eve."

"Hep aynı konuşma." Minho oğlunu kucağına alırken elindeki karton poşeti Hyerin Hanım'a uzattı.

"Gitme." Yuki babasının boynuna sıkıca sarılırken Minho iç çekti.

"Yine geleceğim."

"İstemiyorum, gitme." Yuki ağlamaya başlarken, Jisung da dudaklarını dişledi.

"Bak bana, ne konuştuk biz? Bugünden sonra otuz beş kere daha geleceğim ve son gelişimde beraber döneceğiz. Her seferinde sana kaç kere gelmem gerektiğini söyleyeceğim tamam mı?"

"Ama ben üçe kadar saymayı biliyorum." Yuki, yanaklarını silen babasına dört parmağını göstererek konuştuğunda Minho gülerek oğlunu öptü.

"Şöyle yapalım o zaman. Bütün parmaklarını düşün, ayaklarındakini de." Yuki onaylarken Minho Jisung'a döndü. "Ellerini açsana. Heh, bak, Jisung'ın parmakları da açık. İşte o kadar gün sonra alacağım seni. Çok değil."

"Zaten dilek tuttum ki. Haha." Minho gülerek oğlunun yanağını öptü. "Evet, dilek tuttun. Otuz beş kere donra seni alacağım, söz. Şimdi Hyerin Hanım'la beraber odana gitme vakti. Yemeklerini-"

"Ye ve zorluk çıkarma. Zorluk çıkarırsan görüşmemize kızarlar." Minho gülümseyerek oğlunu yere bırakıp saçlarını karıştırdı.

"Aferin benim zeki oğluma. Pazartesi görüşürüz."

"Kaç gün sonra?"

"İki gün sonra." Yuki üç parmağını kaldırıp uzattı. "Bu kadar mı?"

"Hayır," Küçük avucuna bir öpücük bırakıp bir parmağını daha kapattı. "Bu kadar sonra."

"Azmış, görüşürüz babacım."

"Görüşürüz bebeğim." Minho yerden kalkarken Jisung Yuki'ye el sallıyordu. Minho yanına gelip elini koluna koyarken Jisun çocuğa öpücük atıp yürümeye başladı. Minho tekrar arkasına dönmemiş, dümdüz yürümüştü.

"Çok şirin."

"Öyle." Minho iç çekip ellerini montunun cebine koydu. "Şimdiden özledim."

"Neden okulu bekliyorsun?"

"Ben okuldayken ona kim bakacak?" Jisung başıyla onaylarken çoktan durağa gelmişlerdi.

"Annem çalışmıyor. Ona bakabilir."

"Üç ay mı? Birkaç hafta olsa neyse." Jisung dudağını dişledi. Annesi bebekleri severdi ki Yuki'ye seve seve bakabilirdi.

"Ama-"

"Yine işime burnunu sokuyorsun."

"Yuki dileğini sesli söyledi, dileğinin gerçekleşmeme ihtimali çok yüksek." Jisung endişeyle konuşurken Minho göz devirdi.

"Hurafelerin ve sen..." Gelen otobüse kartını basıp boş olan ikili koltuğa yerleştiğinde Jisung da yanına yerleşti.

"Minho, bir gece de olsa onunla uyuman lazım."

"O zaman onu bırakamam." Minho, sessizce konuşurken Jisung ona dönüp konuştu, daha çok sızlanmıştı.

"Annem yardım eder. Her sabah duraktan onu alır ve bir okuldan dönerken gelip bizim evden alırsın. Minho, dileği gerçekleşsin."

"Hayır, onu annene bırakmak istemiyorum. Onunla tamamen kendim ilgilenmek istiyorum bu yüzden 12 hafta bekleyebilirim. Minho cama yaslanırken Jisung başıyla onayladı.

"Umarım vazgeçer ve haftaya Yuki'yi yanına alırsın. İnatçı keçi."

"Bir daha seni getirmem." Minho ona dönmeden konuşunca Jisung kollarını çaprazlayıp arkasına yaslandı.

"Küserim ben de."

"Küs." Minho gülerken, Jisung ona dil çıkarıp kulaklığını taktı. "Küstüm."

"Güzel." Minho gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Jisung'ın teklifini tartıyordu kafasına.

Continue Reading

You'll Also Like

241K 22.7K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
19K 2.1K 19
Küçüklükten beri tanıştığı çocuktan hoşlanan ve tüm hayatı değişen Minho ve bundan tamamen habersiz hyungundan hoşlanan Jisung.
12.3K 1.7K 5
han jisung, çiçek gülüşlü bir çocuktu; lee minho ise en çok zakkum çiçeğini severdi. fakat han jisung, cehennem çiçeği olamayacak kadar güzeldi. -an...
442 86 6
-"Beni kurtaracak mısın lino?" -"Tabiki güzelim. Yemin ederim ki kurtaracağım seni onlardan..." Angst bitirirmiyim bilmiyorum. Tutarsa okuyuculara so...