Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

194K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Breakfast ¹¹

6.8K 764 566
By lovescaiy

"Performans eşlerinizi seçmenizi bekleyemeyeceğim, herkes yanındakiyle eş olsun." Min Yoongi dersini harcamamak adına herkese bir modelleme seçip onun çalışır haldeki maketiyle gelmelerini söylemiş ve dersine geçmişti.

Minho hariç herkes eşlerinden mutluyken, tek bu durumdan rahatsız olan oydu.

Jisung yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Hyunjin, eş değiştirelim mi?" Hyunjin kaşlarını kaldırarak arkasını dönerken Seungmin de dönmüştü.

"Merak etme havlayan köpek ısırmaz." Minho, arkadaşının kendine 'köpek' demesine göz devirirken Jisung dudağını dişledi.

"Sevmiyor beni, seninle yapsa daha mutlu olur."

"Minho yanımızda, farkındasınız değil mi?" Seungmin Jisung ve Hyunjin'e bakarak konuşurken Minho kollarını çaprazladı.

"Dersten kalmak istiyorsanız eş olursunuz." Minho alayla konuşurken Seungmin kaşlarını çattı.

"Fiziğim kötü de o kadar da değil amk."

"Hesaplamalar doğrultusunda maket hazırlayacağız Seungmin, haklı. İkiniz eşleşirseniz kalırsınız, gayet iyi böyle Jisung." Hyunjin kalorifere sırtını yaslarken konuşunca Jisung omuzlarını düşürdü. Minho ona anlamadığı ve yapamadığı için kızıp duracaktı.

"Seungmin'le yer değiştireyim o zaman?" Dahiyane fikrini ortaya attığında Hyunjin inatla yer değiştirmek istemesine gülmüş, Seungmin ise değerlendirmeye başlamıştı. Minho herkese kaba ve sertti ki onu zapt edebilen tek kişi Jisung'dı. Jisung geleli daha çok konuşur, daha çok güler olmuştu.

"Benden nefret mi ediyorsun?" Minho kaşlarını kaldırarak sorarken Jisung ona döndü. Yoongi hoca her an duyabilir diye sessizce tartışıyorlardı.

"Hayır, seni seviyorum ama sen beni birazcık bile sevmiyorsun. Kavga ederiz ve ben ödev yaptığımız her günün akşamı üzülürüm." Jisung çocuk gibi mızmızlanırken Hyunjin araya girdi.

"Kırıcı puşt, çocuğa iyi davran." Minho ona göz devirip Jisung'a döndü.

"Hyunjin karşı evde oturuyor, Minho ebesinin nikahında, sorry baby, Hyunjin'i seçiyorum." Seungmin önüne dönüp dersi dinlemeye devam ederken Hyunjin Jisung'a öpücük atıp önüne dönmüştü. Jisung dudak büzmeye devam ederken eline kalemini alıp defterinin köşesine noktalar koymaya başladı.

"Kaldın elime." Yüzünün yakınında hissettiği nefesle gözlerini yanına çevirirken Minho geri çekilip düzgünce oturarak eline kalemini almış, Yoongi hocanın tahtaya yazdıklarını not almaya başlamıştı.

"Bik bik bik. Bizim evde yapacağız. Annem varken kalbimi kıramazsın." Minho başıyla onaylamış, tahtadaki sorunun çözümüne başlamadan önce konuşmuştu.

"Yarın başlarız bugün işim var." Jisung başıyla onaylarken kaşlarını çattı. Hafta sonunun tamamını Minho'yla performans yapmaya ayması, hafta sonu istediği saate kadar yatamaması demekti.

"Bugün cuma." Büyük bir şaşkınlıkla konuştuğunda Minho gülümseyerek cevapladı. Oğluna gideceği için heyecanlıydı.

"Evet, bugün cuma."

"Benim yerime de öp." Jisung da gülümsemiş, önüne dönüp tahtayı düzenlice defterine geçirmişti.

Sonraki fizik dersi de bittiğinde artık eve gidebilecekti.

Otobüse binip, evine ulaştıktan sonra güzel bir banyo ve akşam yemeğinin ardından yatağına yatmış, Minho'ya durağın adını mesaj atıp 9'dan sonra gelebileceğini yazarak uyumuştu.

Sabah erkenden kalkmış, annesinin ısrarları üzerine Minho'yu aramıştı.

"Efendim?" Boğuk ve pürüzlü sesi yutkunmasına sebep olurken Minho boğazını temizlerken kendine gelip konuştu.

"Uyandırdım, annem kahvaltıya gelmeni istiyormuş. Ara yemek yemeden gelsin dedi ve beni mutfağa sokmuyor yerim diye. Hazırlan da gel açlıktan ölüyorum."

"Saat kaç?" Oldukça uyuşuk bir sesle konuştuğunda Jisung saati kontrol etti.

"Dokuza on var."

"Dokuzu çeyrek geçe durakta ol."

"Tamamdır." Jisung telefonu kapatırken annesine döndü. "Oldu mu?"

"Hm, oldu. Al şu parayı da gelirken alışverişinizi yaparsınız." Jisung annesinin uzattığı parayı cebine atarken odasına geçmiş, etrafı toparlamış ve aklına belki pantolon giyip gelir düşüncesi takılınca onun için eşofman hazırlamıştı. Babası, sabahın köründe işe gittiği için annesiyle beraber birkaç saattir uyanıktı ve bu hiç hoşuna gitmiyordu.

"Anne! Çıkıyorum!"

"Dikkatli gelin!" Jisung annesini onaylayarak evden çıkmış, ellerini cebine yerleştirip yavaş yavaş durağa yürümüştü. Sokaklarda kimsenin olmayışı onu tedirgin etse de fena değildi.

Jisung durağa gelirken Minho'nun otobüsü de durakta durunca gülümsemiş, Minho indiğinde olduğu yerde beklemişti.

"Günaydın."

"Günaydın." Minho kulaklığını çıkarıp cebine atarken esnemiş ve çantasından kağıtları çıkarmıştı. İkisi eve doğru yürürken Minho konuşuyordu.

"Tamamen bir ev maketi yapalım diyorum. Çalışır düzeyde olası gerekiyor bu yüzden bir evde olabilecek her şeyi yapmalıyız. Mutfak ve banyoda su boruları, bütün evde bir elektrik sistemi olmalı ama basit makineleri de dahil etmeliyiz. Onun hakkında bir fikir oluşturamadım." Jisung dikkatle dinlerken eline Minho'nun aldığı proje çizimini inceliyordu.

"Su kullanacaksak tamamen tahtalardan bir ev yapmalıyız. Masrafı ve uğraşı en aza indirmek için dağ evi yapmaya ne dersin? Basit makineyi üst kata çıkacak merdivenin açılıp kapanması kısmında kullanırız." Minho durup düşünmüş, aklında canlandıramamıştı.

"Tam olarak nasıl olacak?"

"Ev alanı için büyük bir merdiven yerine duvardan açılan bir merdiven. Kolu çevirince basamaklar duvardan ayrılıp açılacak, yapmak çok mu zor olur?"

"Sen bizi mimar mı sandın Jisung? Oldukça zekice ama zamanımız yetmez." Jisung dudak büzerken marangozun önünden geçerlerken içeri girip Minho'nun tek katlı evine göre ayarladığı ölçülerden tahta kestirmiş, yol üzerindeki kırtasiyelerden eksikleri tamamlamışlardı.

Ona doğru eve vardıklarında hala basit makine kullanacak yer bulamamışlardı.

"Anneme sorarız, bırak düşünmeyi beyninden duman çıkacak." Minho Jisung'a göz devirirken zile basmışlardı.

Kadın kapıyı açıp gülümsedi. "Hoş geldin Minho."

"Hoş buldum, nasılsınız?" Kadın gülümseyerek hal hatır sorma kısmını uzatmadan cevaplamış, onlar ellerini yıkayıp aldıklarını odaya bırakırken masaya geçip çayları doldurmuştu.

Üçü masaya yerleştiğinde bir süre sessiz bir yemek yemişlerdi.

"Jisung senden çok bahsetti."

Minho zorlukla gülerek Jisung'a bakmış, göz kırpıp başını iki yana sallarken ne kadar anlattığını ima etmişti. Jisung omuz silkip dil çıkararak yemeğine devam ederken Minho kadını fazla beklettiğini fark edip elindeki çatal ve bıçağı bırakarak derin bir nefes aldı.

"Öyle mi? Neler söyledi hakkımda?"

"Sanırım çoğu şeyi. Oğlumu otobüste koruduğun için teşekkür etmeliyim ama kalbini defalarca kırdığın için annelik duygum buna izin vermiyor. Bir baba olarak, başkasının oğlunu çok kolay kırmışsın." Minho duyduğu sözleri sindirmek için çayından bir yudum alırken Jisung atladı.

"Anne, neden sana şikayet etmişim gibi davranıyorsun? Çocuk muyum ben?" Kadın oğlundan aldığı 'susar mısın' mesajıyla gülümsedi.

"Neyse canım, olan olmuş, aranızı tatlıya bağladıysanız konuşacak bir şey yok."

"Haklısınız, bir baba olarak bu şekilde davranmamalıydım, Yuki'nin kalbini kırsalar ortalık karışırdı." Jisung ağzına ekmek sokup sessiz kalmayı tercih ederken kadın gülümsemişti.

"Kaç aylık?"

"Üçüncü yaşı bitiyor." Kadın gülümserken Minho telefonunu çıkarmış, oğlunun resmini açıp göstermişti. "Aynı yetimhanedeniz. Geldiğinde iki aylıktı, annesi film gibi olsun diye yağmur ve gök gürültülü bir akşamda getirmiş sepetle kapıya bırakmış. O gece camdan bakarken ağlamasını duymuştum, beraber uyuduğumuzda da kokumu öğrenmiş, bensiz uyuyunca ağladığı için yetimhaneden beni postaladıkları güne kadar beraber uyuduk." Jisung, öğrendiği detaylarla şaşkına dönerken Minho'nun annesine fazlasıyla kibar olması da onu şaşırtmıştı.

"Bu özel hikayeyi neye borçluyum?" Kadın telefonu gence uzatırken Minho gülümsemiş ve başını hafifçe eğip konuşmuştu.

"Hazırladığınız enfes kahvaltıya. Sanırım doğduğumdan beri bu kadar güzel bir kahvaltı yapmamıştım."

"Afiyet olsun." Kadın gülümseyerek çayını alırken konuştu. "Bebeğim, ben salona geçiyorum, yokmuşum gibi yapın istediğinizi. Mutfağı toplarım sonra iyice doyurun karnınızı."

"Tamamdır anne." Kadın gülümseyerek mutfaktan çıkarken Jisung şaşkın ifadesine geri döndü.

"Yuh amk! İçinden İngiliz beyefendisi çıktı!"

"Annenle nasıl konuşayım amk? Kadın laf sokarken bile kibarca soktu..."

"Oh iyi oldu sana. Beni her kırdığında aklına Yuki gelsin de oturup ağla. Ye hadi." Minho, Jisung'ın çocuksu hareketlerine gülüp ağzına bir şeyler daha atarken Jisung ona döndü.

"Az gülsene."

"Ne?"

"Gül işte, odaya abur cubur kaçıracağım paket sesini duymasın annem." Minho, içten gelen gülme hissini bastırmadan gülerken Jisung dolaptan paketleri almış, parmak ucunda koşarak onları odasına atıp geri dönmüş ve kapıya yaslanmıştı.

"Hadi çalışalım."

"Çocuk gibisin."

"Bik bik bik. Çocuklarla iyi anlaşıyorsun benimle de anlaş lan o zaman." Minho gülerek kalkarken Jisung onun üzerini süzmüştü. Eşofman giydiğini görünce bir şey demeden odasına girmiş ve odanın kapısını kapatıp yere oturan Minho'nun karşısına oturmuştu.

"İşte başlıyoruz."

Continue Reading

You'll Also Like

657 93 6
Sevgilisinden yeni ayrılmış olan han jisung ayrılmanın ardından dışarı çıkıp rahatlamak ister. Yolda gezerken yakışıklı bir çiçekçinin dükkanını görü...
1.9K 356 9
Hiç bir ruha kanılmamalı.
20.9K 1.8K 11
Arkadaşının hoşlandığı çocuğu gözetlerken , amacından sapıp kendi aşk hikayesini oluşturan Jisung ve onun kalbini darmaduman eden Minho -20th centur...