Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

194K 20.2K 19.5K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Bus Chaos ¹⁰

6.6K 789 612
By lovescaiy

"Seungmin ve Chan nerede?" Namjoon hoca yoklamayı alırken önceki derslerin tamamında olup şu an olmayan öğrencileriyle kaşlarını çatarken Hyunjin cevapladı.

"Hocam en son soyunma odasındaydılar."

Genç öğretmen kaşlarını çatarak sordu. "Ne işleri var orada?"

"Beden dersindeydik. Gidip bakayım mı?" Namjoon hoca başıyla onaylayıp Hyunjin'e kapıyı gösterdi.

"Git bir bak, bir şey olmuş olabilir."

Hyunjin'in sınıftan çıkmasından yaklaşık on beş dakika sonra üçü sınıfa girmişti. Seungmin, Chan'ın elini sıkıca tutarken Chan onunla Jisungların sırasına ilerliyordu. Hyunjin Felix'in yanına otururken Chan ve Seungmin çoktan sıraya yerleşmişlerdi.

Seungmin, yüzü gözü ağlamaktan kızarmış halde sınıfa girdiği için hoca kızamamıştı bile.

Chan, başını sıraya koyan çocuğun üzerine hırkasını yerleştirip saçlarını okşarken sonunda soru sorabilen hocaya döndü.

"Neredesiniz siz ders başlayalı?"

"Üzerimizi giyinirken kapıyı kilitlemişler hocam, soyunma odasında telefon çekmediği için haber veremedik." Namjoon hoca başıyla onaylayıp derse dönerken Minho Jisung'a yaklaştı.

"Bu sefer başarısız olmuşsun gibi duruyor."

"Hayır, başarılıyım. Bak." Jisung gülümseyerek ön sıralarını işaret ettiğinde Minho kaşlarını çatmış ve neye bakacağını aramıştı. Jisung gülerek büyüğünün çenesinden tutup başını eğmiş, sıranın altından birbirine kenetlenen ellerini göstermişti.

"Jisung iki, Minho sıfır." Jisung keyifle arkasına yaslanırken Minho başını iki yana sallamıştı.

Seungmin burnunu çekip, yanağında duran avucu boştaki eliyle yüzüne düzgünce yerleştirirken Chan ona gülmüş, ders bitene kadar çocuğu sakinleştirmek için yanağını ve saçlarını okşamaya devam etmişti.

Dersin ve okulun bittiğini belirten zil çalarken Jisung çantasını toparlamış, Seungmin'in çantasını toplayan Chan'ı es geçerek Seungmin'e seslenmişti.

"Pişt, ayaklı gazete, iyi misin?"

"Daha iyiyim. Chan olmasa aklımı kaçırırdım." Seungmin gülümseyerek suyundan koca bir yudum daha içerken Jisung kaşlarını oynattı. "Ne yaptı da aklını kaçırmadın?"

"Sen ve pis bilinçaltın..." Chan söylenerek kendi eşyalarını toplamaya giderken Jisung onun yerine oturmuş ve çocuğu köşeye sıkıştırmıştı.

"Dikkatimi dağıttı." Normale dönen yanakları tekrar pembeleşirken Jisung sırıttı. "Utandın."

"Çünkü beni öptü diye." Jisung sevinç çığlıkları atarak yerinden kalkarken Seungmin yorgunca gülmüş ve çantasını sırtına alıp yerinden kalkmıştı.

"Sevgili misiniz? Sevgili olun, lütfen!"

"Sussana ya! Değiliz ya da bilmiyorum. Ben onu görmezden gelmekte zorlanıyordum niye böyle bir şey yaşadık şimdi ki?" Seungmin Jisung'a gözlerini kısarak baktı. "Çok şüphelisin."

"Hayır, değilim. Nereden çıktı?"

"Daha çok şüphelisin." Seungmin kaşlarını çatarak arkadaşına dönerken Minho araya girip Jisung'i bileğinden tutarak arkasına çekti.

"Tüm teneffüs benim yanımdaydı, yapmadı bir şey." Minho, Jisung'ı kapıya sürüklerken Jisung gülerek ona yetişmiş, Seungmin'den uzakta olduklarına karar verince konuşmuştu.

"Üç oldu."

"Ne üç oldu?" Minho başını ona çevirip, bileğini bırakarak yürümeye devam ederken Jisung onun hızlı adımlarına yetişip üç parmağını kaldırdı.

"Önce beni otobüste tek bırakmadın, sonra matematik quizinde kağıtlarımızı değiştirdin ve o sınavdan 60 aldım. Şimdi de beni Seungmin'in elinden kurtardın. Aşık mısın bana?" Jisung tatlı bir cilveyle sorarken Minho tavırlarının komikliğine gülmeyi es geçip göz devirdi.

"He Jisung, ölüyorum aşkımdan. Salak."

"O zaman niye yaptın?"

"Ha aşık olmam gerçekten inandığın bir sebepti?" Minho şaşkınlıkla sorarken Jisung göz devirdi. "Hayır tabii ki. Ama belki hoşuna gitmişimdir kim bilir?"

"İşim olmaz senin gibi biriyle. Seni izlemek bile enerjimi bitiriyor." Minho, gerisinde kalan çocuğa dönmeden konulurken Jisung hızlanıp önüne geçerek geri geri ilerlerken konuşmuştu.

"Yani beni izliyorsun. Aşık mısın bana?" Minho durup, nefesini bırakarak göz devirmiş ve Jisung'ın omzuna çarparak ilerlerken konuşmuştu.

"Bir daha bunu yap seni boğayım ben de." 

Durağa geldiklerinde Jisung bir şeyler anlatmaya devam ediyordu.

Minho cebinden çıkardığı kulaklığı Jisung'a gösterip yapmacıklık akan bir gülümsemeyle kulağına taktığında Jisung dudaklarını birbirine bastırıp kollarını çaprazlayarak önüne döndü. "Kaba herif. Annemi dinleyeceğim artık."

Minho duysa da duymazdan gelip ellerini cebine koymuş, gelen otobüse kartını basıp en arkanın bir önüne oturmuştu, her zamanki gibi. Jisung boş yer olmadığı için, Minho'nun yanına oturmak istememişti çünkü trip atıyordu, tutacakları kavramış, alnını bileğine yaslamış ve dışarıyı izliyordu.

Minho onu görmezden gelir gibi görünse de oturması için çantasını kucağına çekmiş ve başını cama yaslayıp gözlerini kapatmıştı.

Jisung, arkasında hissettiği bedenle irkilirken başını çevirip arkasına bakmış, hemen hemen aynı yaşta olduklarını düşündüğü, uzun boylu gencin geçemediğini düşünerek koltuklara yaklaşmış ve eline telefonunu almıştı. Otobüs gittikçe kalabalıklaşırken, Minho'nun yanına da teyzenin teki oturmuştu.

Jisung, kulaklığını evde unuttuğu için sıkıntıyla oflarken arkasında tekrar bir hareketlilik hissetmişti. Kalabalıktan insanlar birbirlerine değip dururken Jisung rahatsızca kıpırdansa da, kaçacak yeri yoktu.

Minho derin bir nefes alıp yerinden kalkarken teyzeye cam tarafına kayıp kayamayacağını sormuş, kaydığında koltuktan çıkıp Jisung'ı bileğinden tutarak oraya çekip oturtmuş ve hafifçe kulağına eğilmişti. "Ne biçim erkeksin sen? Daha kendini koruyamıyorsun."

Jisung başını kaldırıp şaşkınca Minho'ya bakarken Minho doğrulup koltuğun kenarına yaslandı.

"Neden öyle dedin?" Jisung kaşlarını çatarak erkekliğine laf eden gence baktı, sürekli kırıyordu onu.

"Jisung, tipine tükürdüğümün çocuğu sana dayıyordu ve fark etmedin mi?" Minho hayretle konuşurken Jisung'dan çok absürt bir cevap alacağına emindi ki öyle de olmuştu.

"Kalabalıktan-"

"Saf mısın salak mısın çözemiyorum." Minho derin bir nefes alırken Jisung oflayarak arkasına yaslanmış, çantasına sarılmıştı. Otobüsten ineceği durağa kadar sadece nefes alıp gözlerini etrafta gezdirmişti. Durağa geldiğinde Minho'ya duymayacağını bilerek teşekkür etmiş ve iyi akşamlar dileyerek otobüsten inmişti.

Hızlı adımlarla eve ulaşmış, kapıyı açan annesinin yüzüne bakmadan sinirle ellerini yıkamaya gitmişti.

"Biri yine kuyruğuna basmış." Kadın oğlunun peşinden ilerlemiş, banyoda yüzünü yıkayan çocuğuna gülerek bakmıştı.

"Minho iti." Jisung yüzünü durulayıp çantasını kenara bırakırken üzerindeki ceketi kalorifere atmış, gömleğini çıkarıp makineye atmıştı.

"Düne kadar yakışıklı Minho'ydu?"

"Düne kadardı. Artık Minho iti. Anne, erkekliğime laf etti. Nasıl erkekmişim, daha kendimi koruyamıyormuşum, bik bik bik." Kadın ciddiyetini korumaya çalışırken Jisung yerdeki çantasıyla ceketini almış, banyodan çıkıp odasına giderek elindekileri atmıştı.

Annesi oğlunun peşinden ilerlerken konuştu. "Neden öyle dedi?"

"Şey..." Jisung pantolonunu çıkarıp eşofmanlarını giyerken nasıl anlatacağını düşündü. Salak değildi, elbette ona dayadığını anlamıştı ama kavga çıkarmak istemediği için susmuştu. "Biri beni kalabalık otobüste sıkıştırmaya çalıştı."

"Ve sen de?"

"Bağırıp çağırmak yerine sessizce uzaklaşmaya çalıştım." Sweatini kafasından geçirip kenara bıraktığı kıyafetlerini güzelce astı.

"Taksit taksit anlatma çocuğum."

"Kaçamadım, Minho sinirle oturduğu yerden kalkıp beni yerine oturtarak laf söyledi. Yanlış anlamasın diye fark etmemişim gibi yaptım bu sefer bana iğrenç bir ima yapabilirdi ama bu kez de salak dedi bana."

"Annecim, neden izin veriyorsun? Düzgün ve seviyeli bir dille sana yanaşan kişiyi uyarsaydın ya. Minho'yu gözüm tutmak üzere bak. Benim için hala yakışıklı Minho." Kadın oğluna sıkıca sarılırken, Jisung kendinden kısa bedeni kavradı.

"Beni sevmiyor zaten, Minho iti olsun."

"Sen bilirsin bebeğim ama Minho senin sokmaya çalıştığın hiçbir kalıba uymuyor gibi görünüyor. Tutarlı bir şekilde davranıyor gibi ama çok tutarsız da, garip bir çocuk."

Continue Reading

You'll Also Like

40.8K 4.3K 22
"MİNHO EZ BENİ"
584K 65.4K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
Titanic • Minsung By Damla

Historical Fiction

2.4K 292 9
Yıl 1912 günlerden 10 Nisan. "Tanrı bile batıramaz" dedikleri gemide ikimizde vardık sevgilim. Ama batmaz dedikleri o gemi seni benden aldı. Sana son...
101K 11.8K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...