Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

194K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Heart breaker ⁴
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Brownie Points ⁸

7.3K 839 910
By lovescaiy

Jisung, annesinin hazırladığı yemek kaplarını almış, birinin üzerine post it yapıştırmıştı.

Hyunjin'e dün için söz verse de keki dün yapmıştı çünkü bugün Minho oğlunun yanına gidecekti, küçük Lee Yuki'nin de yemesini istiyordu.

Okula girmeden önce iki tane meyve suyu almış, Minho'nun çantasına koyacağı karton poşetin içine tekini atıp okula girmişti.

Hyunjin ona gülümsediğinde o da koşarak yanına gitmiş ve sırtını dönmüştü. "Çantamı alıp en üstteki kabı alsana."

"Sana da günaydın Jisung."

"Günaydın, günaydın. Al hadi şunu." Hyunjin gülerek kabı alıp çantayı kapattığında Jisung gülümsedi. "Afiyet olsun!"

"Gel, kaçma!" Jisung geri geri adımlarken tam koşmaya başlayacakken Hyunjin çantasından yakaladığınsa kedi gibi enselenmiş ve kaçamamıştı. Jeongin, Felix ve Seungmin haline gülerken Hyunjin elindeki poşeti işaret etti. "O ne?"

"Minho'ya."

"Yüzüne bakmıyor, yaptığın keki mi alır?" Seungmin göz devirerek konuşurken Jisung omuz silkti.

"Çantasına gizlice bırakacağım zaten ki."

"Sen ölmeyi bayılmak sanıyorsun." Felix başını 'umutsuz vaka' dercesine iki yana sallarken Jisung dil çıkardı.

"Size ne kardeşim, size ne? Belki ölmek istiyorum belki heyecan arıyorum? Hyunjin, kedi tutar gibi şey yapıyorsun bıraksana." Hyunjin çocuğu bıraktığında Jisung üzerini düzelterek okula girmişti.

Öğle arasına kadar Minho yerinden bir kere dahi kalkmazken Jisung çantasına keki nasıl bırakacağını hesap ediyordu, bir türlü bırakamamıştı.

Jisung yavaşça Hyunjin'i dürtüp sırasının altını işaret ederken Hyunjin omuz silkmiş, gülerek önüne dönmüştü.

Jisung arkadaşını tekrar dürttüğünde Hyunjin yanına gelen sevgilisiyle Jisung'a nispet yaparcasına sırasından kalkarken Jisung dudak büzdü.

Seungmin, haber yapabilmek için bütün okulda turlamaya karar verirken Chan da peşine takılmıştı. Frlix kendi halinde yemek yerken Changbin sıralarına doğru geliyordu.

Hala onunla 'günaydın' diyaloğundan başka diyalog kurmaya fırsatı olmasa da şu an Minho'yu sınıftan çıkarmasından başka hiçbir şey istemiyordu.

"Minho, kıçın yapıştı sıraya kalk yürüyelim biraz."

"Enerjimi okul çıkışına saklıyorum, bas git Changbin." Jisung omuzlarını düşürürken defterine dönüp notlarını okuyormuş gibi yapmaya başladı.

"Sokarım tribine, kalk lan. İki gündür kaya gibi oturduğun yerden kalkmıyorsun kim canını sıktıysa indirelim aşağı bu ne böyle ya? Açım ben oğlum, kalk hadi." Minho oflaya oflaya yerinden kalkarken Jisung geçmesi için tan dönmüş, Changbin'le beraber ikisi sınıftan çıkınca zafer gülümsemesiyle kek ve meyve suyu olan paketi gencin çantasına bırakmıştı. Derin bir nefes alıp yerinden kalkarak Felix'in yanına gittiğinde Felix güldü.

"Aklına koyduğunu yapıyorsun."

"Ya, yapamayacağım diye çok korktum. Changbin'i sevmeye başladım bir anda."

"Şeytan tüyü var, şeytan. İster misin?" Felix kaşıktaki salatayı arkadaşına uzattığında Jisung ağzını açmıştı. Sabah, hep beraber kahvaltılarını kekle yaptıkları için yemekhaneye inmek istememişti hiçbiri.

"Ya okul bitmeden görürse?"

"Bunu hiç düşünmedim." Jisung kararsızlıkla arkadaşına bakarken Felix dudağını dişledi.

"Ama alırsan da tekrar koyamazsın."

"Otobüste eline tutuştursam nasıl olur?"

"Almaz ki."

"İneceği durakta verirsem benimle inatlaşamaz." Jisung vakit kaybetmeden Minho'nun çantasından poşeti alıp tekrar sıranın altına koyarken Felix dudak büzmüştü.

Jisung'ın kırılmasını istemiyordu ama Jisung inatla kırılmaya çalışıyordu.

Üç ders boyunca Jisung kafasında komplo teorileri kurmuş, Minho'nun ona en fazla küfredeceğini düşünerek bunun büyük bir şey olmadığına karar vermiş ve çıkış zili çaldığında Minho'nun arkasından ilerlemeye başlamıştı.

Durakta beklerken yerinde sallanmış, otobüse binince Minho'yu kontrol edip durmuştu.

Minho ayağa kalktığında o da kalkmış ve Minho düğmeye bastığında dibine gitmişti. Otobüs yavaşlayarak dururken Jisung elindeki poşeti Minho'nun eline tutuşturdu.

"Bu ne?"

"Özür keki. Afiyet olsun, oğluna yedirebilirsin, içinde zararlı bir şey yok." Minho tam karşı çıkacakken otobüsün kapıları kapanmaya başlayınca kendini hızla dışarı atmış, elindeki poşetin içine bakmıştı. Jisung derin bir nefes alırken başını demire yaslamıştı.

Vakti olmamıştı, tek kelime etmeye dahi.

Minho giden otobüsün arkasından baktıktan sonra poşetteki saklama kabını çıkarmış ve üzerindeki post it'e bakmıştı.

"İşlerine burnumu sokmamdan nefret ettiğini pekala biliyorum. Lütfen afiyetle yiyin. Test edildi, gayet başarılı bir kek!"

Minho gülerek keke bakmış, kakao ve erimiz çikolata parçacıklarının olduğunu görünce poşete geri bırakmış ve vişneli meyve suyunun son kullanma tarihini de kontrol ettikten sonra yetimhaneye doğru yürümeye başlamıştı.

Büyük kapının önünde onu bekleyen görevli ve oğlunu görünce hızla ilerlemiş ve içeri girip oğluna gülümsemişti.

"Baba!"

"Ben geldim! Bugün dışarı çıkarabilir miyim Hyerin Hanım?" Minho oğlunu kucağına alırken kadın başıyla onaylamış, küçük çocuğun şapkasını düzeltmişti.

"Tabii, çıkarabilirsiniz."

"Üç saat sonra döneriz. İyi günler." Kadın başıyla onaylayıp beneğe el sallarken Yuki de ona el sallamış, babasına sıkıca sarılmıştı.

"Ne kadar özledin beni?"

"Yıldızlar kadar çok." Minho gülerek yakınlardaki bir parka girmiş, masalı banklardan birine oturup oğlunu da masaya oturarak ellerini ıslak mendille iyice temizlemişti.

"Babanın sana sürprizi var~"

Minho, Jisung'ın keklerini çıkarıp kabı açarak kenara koymuş, meyve suyunu da açıp pipeti geçirmişti.

"Baba?"

"Efendim?"

"Beraber uyuyalım." Minho, buruk bir gülümsemeyle oğluna bakarken Yuki dolu gözleriyle ona bakıyordu.

"Birkaç ay sonra beraber uyuyacağız, söz. Şimdi kek yiyelim mi?" Çocuk, tombul yanakları sallanırken, babasını onaylarken Minho kekten bir parça koparıp oğluna uzattı.

"Aç ağzını."

"Aaa~" Minho gülerek keki oğlunun ağzına bırakırken Yuki çiğnemiş, babasının uzattığı meyve suyundan içince yüzünü ekşitmişti. Minho gülerek yüzünü buruşturdu. "Ekşi mi?"

"Iyy..." Minho gülerek kekten bir parça daha verirken Yuki ağzını kocaman açmış, babasının parmağını ısırarak keki yemişti.

"Parmağımı yedin."

"Sen de ye." Yuki, ısırması için elini babasına uzatırken Minho bileğini tutup avucunu öptü. Yuki gıdıklandığı için kıkırdarken Minho ona kek diliminim tekini yedirmiş, Vişne suyunun birazını içirmişti. Suyundan birkaç yudum içirdikten sonra poşeti toparlayıp çantasına atarak meyve suyunu bitirmiş ve Yuki'yle iki saat boyunca ılık havada, parkta oynamışlardı.

Minho oğlunu öpe öpe çantasının yanına ilerlemiş, sırtına aldıktan sonra da yol boyu Yuki'yi sevmişti.

"Cuma günü tekrar geleceğim. Yine kek getireyim mi?" Yuki başıyla onaylayıp, küçük ellerini babasının yanaklarına koyarken Minho dudaklarını uzattığı gibi yaklayıp öpmüş ve gülmüştü.

"Hemen gidiyor musun?" Minho başıyla onaylarken yetimhanenin büyük kapısını açmış, içeri girip derin bir nefes almıştı.

"Nasıl anlaştık biz?"

'Ağlamazsam seni rüyamda göreceğim ama gelmiyorsun."

"Geliyorum ama sen rüyanda da uyuduğun için beni görmüyorsun. Ben de tombik yanaklarını öpüp gidiyorum. Uyumam gerekiyor çünkü." Yuki dudak büzerken Minho yanağını öptü oğlunun.

"Şşhh, ağlamak yok demiştik."

"Ağlamıyorum. Gözüm işiyor." Yuki ağlarken konuşurken bunu yetimhanedeki büyüklerinden duyduğunu varsayarak gülmüştü Minho. Beneğin ıslak yanaklarını öpüp, yanlarına gelen Hyerin Hanım'a oğlunu vermeden önce yere çöküp onun yere basmasını sağlamış, küçük bedene sıkıca sarılıp yanaklarını kurulamıştı.

"Güzelce yemeklerini ye ve uyu, zorluk çıkarırsan artık seni görmeye gelmeme kızarlar." Yuki dudaklarını büzüp, kırmızı burnuyla ağlamaya devam ederek onaylarken Minho gözlerini kapatıp çocuğun kokusunu içine çekerek geri çekilmiş ve boynundaki künyeyi çıkarıp oğlunun boynuna takmıştı. "Duydum ki akşamları korkuyormuşsun. Bu kolyeyi tut korktuğunda, seni korumak için güzel melekler gelecek."

Yuki, boynuna asılan künyenin ucunu küçücük yumruğunun arasına alırken Minho yerden kalkıp gözlerini gökyüzüne dikmiş, burnunu çekip oğlunun elini tutan kadına gülümsemişti. "Lütfen kolyeyi çıkarmayın, korkmasını istemiyorum."

"Alerji yap-"

"Saf gümüşe alerjisi yok. Kolyeyi kaybetmesi önemli değil ama siz el koymayın." Kadın onaylarken Minho ağlayan oğluna el sallamış, yetimhaneden çıkarak derin bir nefes almıştı.

Gözlerine dolan yaşları geri itmek için büyük bir çaba harcarken durağa gelmiş, otobüse binmiş ve eve gitmişti.

Hava kararırken eve girip, üzerini değiştirip güzel bir banyonun ardından ders çalışmak için çantasını açtığında poşeti görüp iç çekti. Keki çalışma masasının üzerine bırakıp telefonunu eline aldı.

Minho: Henüz ben yiyemedim ama Yuki oldukça beğendi. Teşekkür ederim.

Telefonunu kapatıp kenara bırakırken kabı açmış, kekten yiyip gülmüştü. Harika bir tadı var denemezdi, Yuki muhtemelen çikolatalı olduğu için sevmişti. Arkasına yaslanırken telefonuna gelen mesaj sesiyle eline almış, panelden mesajı okumuştu.

Jisung: Çöpe atmak yerine oğluna yedirdiğini duymak güzel. Afiyet olsun, istediğin zaman Yuki için pişirebilirim.

Minho telefonunu kenara koyup elindeki keki bitirdikten sonra kitaplarını açarak derin nefes aldı.

"Artı puan kazandın, geveze."

Continue Reading

You'll Also Like

12.3K 1.7K 5
han jisung, çiçek gülüşlü bir çocuktu; lee minho ise en çok zakkum çiçeğini severdi. fakat han jisung, cehennem çiçeği olamayacak kadar güzeldi. -an...
657 93 6
Sevgilisinden yeni ayrılmış olan han jisung ayrılmanın ardından dışarı çıkıp rahatlamak ister. Yolda gezerken yakışıklı bir çiçekçinin dükkanını görü...
9.5K 714 16
Birileri ile uğraşmayı seven genç adam... O akşam gözüne kestirdiği kişinin yanından gözlerinin rengini gösterecek ve parfümünü hissettirecek kadar y...
603 108 6
Uyku sorunu olan Minho'nun tek ihtiyacı tanımadığı bir çocuğun sesi olmuştu ana ship: minsung yan shipler : Chanmin, Changlix,Hyunin