Silent° [ MinSung ]

By lovescaiy

193K 20.2K 19.4K

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından okulun önündeki durakta inmiş, büyük binaya girmeden önce kısa bir bakış at... More

Airpods ¹
Repeated Error ²
English School ³
Secret Life ⁵
Son ⁶
Curious Bug⁷
Brownie Points ⁸
Question Machine ⁹
Bus Chaos ¹⁰
Breakfast ¹¹
Awkward Boy ¹²
Simple Machine ¹³
Dream or Reality ¹⁴
Happy B-Day ¹⁵
Bastard ¹⁶
Date ¹⁷
One or Two ¹⁸
Sleeping Beauty ¹⁹
Romantic ²⁰
Good Night ²¹
Good Old ²²
Basketball ²³
Start ²⁴
The Final Lap ²⁵

Heart breaker ⁴

8.6K 912 1.2K
By lovescaiy

"Peki bu ne demek?"

Minho, derin bir nefes alarak ders boyunca sorulara sövüp hiçbir şey anlamadığını yüz kere dile getiren çocuğa ters bir bakış attı.

Dünkü fizik dersinden bu yana girdikleri her sayısal derste Minho'ya neyin ne olduğunu sorup durmuştu ve Minho onu kesinlikle boğmak istiyordu.

"Chan da sayısal derslerde iyi, Jisung. Beynimi yedin, git ona sor biraz." Jisung dudak büzerek Felix'e bir şeyler anlatan Chan'a bakmıştı.

"Ama o başka bir şey yapıyor." Jisung tekrar Minho'ya döndüğünde gencin kulaklığını takıp sıraya yattığını görünce dudak omuzlarını düşürüp defterine dönmüştü.

Aklına gelen hinlikke gülümseyerek telefonunun bluetoothunu açmış, Minho'nun kulaklığına bağlanarak 'berbat' şarkısını açarak gülmüştü.

"Jisung, üç saniye içinde bağlantıyı kesmezsen seni öldürürüm." Jisung gülerek şarkıyı durdurup omzunu dürttü. "Şu soruya bakar mısın o zaman, lütfen?"

"Ya hayır diyorum, hayır." Doğrulup gence kaşlarını çatarak baktı. "Dilimizden anlamıyorsun ve ben sana bunları açıklayabilecek kadar İngilizce bilmiyorum. Ayrıca aptal gibi tekrar tekrar aynı şeyleri soruyorsun."

"Ben, üzgünüm." Jisung hızla yerinden kalkarak sınıftan çıkarken sınıf büyük bir sessizliğe bürünmüş, Chan ve Felix kaşlarını çatarak Minho'ya dönmüştü. Öğle arasındalardı.

"Kırıcı puşt! Neden bağırıyorsun çocuğa?" Chan oturduğu sırada Minho'ya dönerken Minho omuz silkti.

"Aynı şeyi beş kere soruyor, sabrımı yeterince zorladım ama daha fazla katlanamıyorum. Çok ve boş konuşuyor, aptal." Felix yerinden kalkarak Minho'nun yanına gidip defteri inceledi. Jisung aynı şeyleri birkaç defa not almış, bazı yerlerde kalemini bastırırken bazı yerlerde güzel yazmayı görmezden gelmiş, sorulara Malayca ve İngilizce açıklamalar not almıştı.

"Sadece yardım istiyor, baksana ne kadar çabalamış anlattıklarını anlamak için. Kalpsiz gibi davranıp onu kırman gerekir miydi?"

"Aman da aman, Pollyanna dernek başkanı da gelmiş. Git Felix, sabrım taştı seni de kırarım." Felix göz devirip Jisung'ın defterini alarak sırasına geçtiğinde defterin kenarına yazdığı soruları, anlamadığı için yuvarlak içine aldığı şeylerin olduğu sayfanın kenarına post it yapıştırarak Chan'la beraber açıklayıcı notlar yazmaya başlamıştı.

Zil çalarken sınıf dolsa da Jisung gelmemişti.

Öğretmenler zili çaldığında da sınıfa gelmediği için Felix iyice endişelenirken derse giren biyoloji öğretmeni de fark etmişti yokluğunu.

"Jisung önceki ders buradaydı, nerede şu an?" Taehyung hoca sınıftakilere, daha çok Minho'ya bakarken kapı açılmıştı.

"Kusura bakmayın hocam, geç kaldım."

"Neredeydin Jisung?" Jisung kapının önünde dikilirken gergince elleriyle oynuyor, başını kaldırmıyordu.

"Lavabodaydım, zili duymadım."

"Bir sorun varsa yardımcı olayım?" Taehyung hoca inatla başını kaldırmayan öğrencisine şüpheyle bakarken Jisung konuştu.

"Yok hocam, teşekkür ederim." Taehyung hoca başıyla onaylayıp yerini gösterirken Jisung yavaş adımlarla yerine geçmiş, sıranın en ucuna oturup çantasını kucağına alarak sarılmış ve gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra suyundan içerek defterini açmıştı.

Gördüğü post it üzerine yazılan notlar ve sayfanın kenarındaki küçük kalple 'F' harfine bakarken yavaşça gülümsemiş ve başını Felix'in sırasına çevirmişti. Felix eliyle kalp yaparken Jisung da karşılık vermiş ve notları okumaya başlamıştı.

Az önceki üzüntüsünü yok edemese de büyük miktarda bastırmış ve onu mutlu etmişti.

Ders boyuna hocanın dedikleriyle notları birbirine harmanlarken anladığını fark edince gülümsemiş, ders bittiği gibi sıradan kalkıp koşarak Felix'in yanına gitmiş ve onu kaldırıp sıkıca sarılmıştı. Felix kahkaha atarak sarılışına karşılık verirken Jisung onun küçük elini tutup dans ettirmeye başladı.

"Jisung, delirdin mi?"

"Çok mutluyum, dersi anladım! Senin sayende dersi anladım!" Jisung heyecanla Felix'i kendi etrafında döndürüp aralarını açtıktan sonra kendine çektiğinde Felix ona ayak uydurup dönerek göğsüne yaklaşmış, ardından dans etmeye son verip gencin yumuşacık yanaklarını sıkıştırmıştı.

"Minho öküzün teki, umursama dediklerini."

"Haklıydı, bu okulda dersleri anlamıyorum."

"Az önce dersleri anladığın için beni dansa kaldırdın, deli." Jisung gülümseyerek Felix'in masasına otururken Minho'yla göz göze gelmişlerdi.

Minho onu görmezden gelerek önüne döndüğünde Jisung omuz silkti. "Dışarı çıkalım mı?"

"Olur. Jisung, okulun bir basket takımı var, öyle böyle değil, antrenmandadırlar hadi gidelim." Felix arkadaşının koluna girip onu sürüklerken yolda Jeongin'i de aralarına almışlardı.

"Neden herkes yönelimimi sormadan beni gay yerine koyuyor?"

"Değil misin? Ben gözünden anlarım, gaysin sen." Jisung, Felix'in dediğine kahkaha atarken Jeongin göz devirmişti.

"Kavun mu bu bakarak anlıyorsun? Önce bir öğren, belki kızlarla ilgileniyor?"

"Sınıfta sekiz erkeğiz, yedisi gay, Jisung değilse bile dönem bitmede gayleşir Jeongin." Jeongin tam açıklama yapacakken Jisung araya girdi.

"Sınıfımızda sekiz tane gay erkek var, Felix. Yedi değil."

"Demiştim." Felix mullet sarı açlarını savurarak önden önden yürürken Jisung ve Jeongin peşinden ilerlemişti.

Arka bahçede antrenman yapan, terli ve uzun boylu basketbolcuları görmesiyle gözlerini kocaman açtı Jisung. "Yuh."

"Değil mi? Bence de." Felix taşa otururken Jisung ve Jeongin de yanına yerleşmişti.

"Sen Changbin'den hoşlanmıyor muydun? 1.50 onun boyu." Jeongin gözlerini basketbol takımından çekerek konuştuğunda Felix dil çıkardı. "Bu uzun boylu erkeklere düşmediğim anlamına gelmiyor. Ne yapayım canım, Chabgbin'den hoşlanıyorum diye oturup o bana bakana kadar çürüyüp gideyim mi? Bence başka aşklara yelken açmalıyım."

"Şunun adı ne?" Jisung, dikkatle izlediği çocuğa bakmaya devam ederken Jeongin Felix'e sokacağı laftan vazgeçip basketbolculara döndü.

"Hangisi?"

"Şu işte, en kısa olanı."

"Bir seksenlik adamlar varken gittin ve boyu 179 olanı mı seçtin?" Felix göz devirirken Jeongin dişlerinin arasından hırladı. "Sana kim konuşma hakkı veriyor ya? Changbin 1.50 amk! Bir buçuk metre boyu var herifin mezuradan kısa." Felix dil çıkarıp cevap vermemeyi seçerken Jeongin derin bir nefes alıp sahaya döndü.

"Kang Taehyun. Bizden bir yaş küçük."

"Şirin görünüyor."

"Terli ve basketbol formasıyla?" Felix şaşkınlıkla sorarken Jisung başıyla onaylamış, gözlerini basketbolculardan alıp Felix'e dönmüştü.

"Evet, şirin."

"Taehyun'u beğenen sayılı insanlardansın."

"Ağzımın tadını biliyorum." Jeongin göz devirerek gülerken Felix dil çıkarmıştı. Önlerine geçen gibi bedenle başlarını kaldırmak zorunda kaldı üç genç.

"Felix, kendin kesiyorsun yetmiyor bir de Jeongin'le Jisung'ı mı ayarttın?" Hyunjin kaşlarını çatarak konuşurken Jeongin göz devirdi.

"Ben Felix gibi kalbime aynı anda yirmi beş kişi sokmuyorum, kesmedim kimseyi ve ayartılmadım." Hyunjin aldığı cevapla keyiflenirken Jisung ellerini arkasına yaslayıp Hyunjin'e şüpheyle baktı.

"Neden rahatsız etti ki seni bu?"

"Fazla şeyler... Gösterişçi?"

"Var ki gösteriyorlar." Felix sırıtırken Seungmin konuştu.

"Changbin'in daha çok kası olduğuna dair iddiaya girerim. Basketbol takımı çok cılız." Felix omuz silkerken Jeongin göz devirdi.

"Changbin'in adım atmasını beklersen çürürsün tabii, Felix. Git ve konuş böyle milleti keseceğine." Jeongin oturduğu yerden kalkarken Felix göz devirmişti. "Diyene de bir bakın."

"İmdat, gaylerin kavgası arasında kaldım!" Jisung oturduğu taştan kalkıp birkaç günlük arkadaşlarının arasından kaçarak kantine çıkarken Minho'yu görmemiş ve kantinin girişinde sertçe göğsüne çarpmıştı. Minho, düşmemesi için onu omzundan tutarken başını kaldırıp çarptığı kişiye bakında göz devirmiş ve omuzlarındaki ellerini çekip yanından geçip gitmişti.

"Ya, niye sevmiyor bu çocuk beni?" Jisung surat asarak vişne suyu ve brownie kek satın alarak sınıfa çıkmış, Minho'nun yanına oturarak aldıklarını açıp onları tüketirken bir sonraki dersin kitabını açmış ve önceden neyi işleyeceklerine dair kısa bir bakış atmıştı.

Minho ise yanında yine onu umursamadan, sadece sayısal derslerde çıkardığı kulaklığını takarak yatıyordu, ders Yuta hocaya olunca uyumaya karar vermişti.

Continue Reading

You'll Also Like

239K 22.5K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
5.5K 599 23
"Han Jisung, benimle çıkar mısın?" Derin bir nefes aldı. Dudaklarını araladığı esnada onu durdurmuştum. "Bu sefer reddetme." "Ne?" "Yani bir dersliğ...
12.2K 1.7K 5
han jisung, çiçek gülüşlü bir çocuktu; lee minho ise en çok zakkum çiçeğini severdi. fakat han jisung, cehennem çiçeği olamayacak kadar güzeldi. -an...
1.9K 355 9
Hiç bir ruha kanılmamalı.