Gözlerim yavaştan açılırken içeri süzülen güneş ışığı sinirimi bozuyordu. Yatakta doğrulup telefonumu elime alarak saate baktım. 09.11'i gösteriyordu. Gelmiş olan bildirimlere sonra bakmaya karar vererek es geçtim. Yataktan kalkıp lavaboya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp uykumu iyice açtım. Tekrardan odama gelip dolabımın karşısına geçerek ne giysem diye bakınmaya başladım. Altıma siyah deri yüksek bel pantolonumu giydim. Üzerime ise vücudumu ikinci bir deri gibi saran dar brdo bluzumu giydim. Saçımı tarayıp güzel bir topuz yaptım. Siyah halka şeklinde olan küpelerimi de takıp makyaj masama geçtim. Hafif bir makyaj yapıp en sevdiğim parfümümü sıktım. Aşağıya inmeden önce boy aynamdan kedime baktım. Hoş görünüyordum. Dün giymiş olduğum panduflarımı da ayağıma geçirdikten sonra telefonumu alarak odadan çıktım. Merdivenlerden inerken aşağıdan birden fazla kişinin sesini duyduğumda birilerinin gelmiş olduğunu fark ettim. Mutfağa girdiğimde karşımda Deniz, Ilım, Pars ve Arez vardı. Hazırlanmış olan masanın etrafına oturmuş gülerek konuşuyorlardı. Beni ilk fark eden Ilım oldu.
"Günaydın Laris." dediğinde diğerlerinin bakışları da beni buldu.
"Günaydın." dedim ufak bir tebessümle.
"Ben de tam seni uyandırmaya geliyordum sevgili sürahimle beraber." dedi gülerek Deniz.
"Ha ha. Sabah sabah bayağı espiriliyiz bakıyorum." dedim göz devirerek.
"Her zamanki halim benim."
"Doğru. Her zaman için boş bir insansın Deniz." o da bana göz devirdiğinde konuyu değiştirdim.
Hoş geldiniz bu arada." dedim.
"Hoş bulduk." dediklerinde yemek yemeye başladık.
"Anlat bakalım Deniz. Bu gün için planımız nedir?"
"Bu sefer de sana sürpriz olsun Larisciğim." dediğinde omuz silktim.
"İyi peki madem." dedim uzatmayarak.
Güzel geçen bir yemeğin ardından etrafı toparladık hep beraber. Ardından araçlarla yola çıktık. Deniz'i takip ederek bir yere gidiyorduk. Bizi nereye peşinden sürüklediğine dair en ufak bir ne fikrim vardı ne de bir bilgim. Bakalım nereye gidecektik. Yaklaşık bir saatlik yolun ardından sonunda varmıştık. Arabadan inip etrafı inceledim. Burası kumsalda Uraz ve arkadaşlarıyla takıldığımız yere benziyordu.
"Kimleri görüyorum burada?" sesin geldiği yöne baktığımda Zack bana doğru geliyordu. Arkasında da diğerleri ve Uraz vardı. Demek onlar da bizimle olacaktı bu gün. Güzel bir sürpriz olmuştu, sevmiştim.
"Kimleri?" dedim sarılışına karşılık verirken.
"Gruptakiler dışında sevdiğim ilk insan olan seni!" dediğinde güldüm.
"Bunu bir iltifat olarak algılamalıyım sanırım." dediğimde o da güldü.
"Öyleydi." diğerleriyle sarılıp selamlaştıktan sonra bizimkilerle de tanıştılar. Ardından kafeden içeriye girdik.
"Bu gün için burayı kiraladık." dedi Uraz. Ardından köşedeki masanın yanında olan üst üste dizilmiş kutuları işaret ederek devam etti cümlesine.
"Süslemeleri de aldık." dedi.
"En önemlisi kısaca özetlemek gerekirse ellerimizden öper millet hadi bakalım." Hepimiz ayaklandık. Deniz görevleri ikili gruplar halinde dağıttıktan sonra işe giriştik. Hem birbirimize laf atıp konuşup gülüşüyorduk hem de etrafı süslüyorduk. Pek iyi hisetmesemde ruhsal anlamda olabildiğince kafamı meşgül yapıyor moralimi yüksek tutuyordum. Ne kadar hepimiz bir şeylerle uğraşsakta bu süsleme işi bir hayli uzun sürmüştü. Bir o kadar yorucu da olmuştu. Kenidimi sandalyeye attım son işim de bittiğinde. Pertim çıkmıştı.
"Açlıktan öleceğim sanırım." dedim huysuzlanarak. Fakat hemen ardından burnuma gelen kokuya dikkat kesildim.
"Ta daa!" Zack ve Giray ellerinde pizza paketleriyle içeri girdiler.
"Baktım işimiz az kaldı. Bunları sipariş ettim." dediğinde heyecanla ellerimi çırptım.
"Kahramanımsın!" dediğimde böbürlenerek güldü.
"Mükemmelim biliyorum." hep beraber pizzaya gömülmüştük. Elindeki içecekle İdil belirdiğinde onun da içecekleri dağıttığını yeni fark etmiştim. Pizza gözlerimi kamaştırdığından olsa gerek görememiştim demek ki. Teşekkür ederek alıp pizzamla olan aşkıma devam ettim. Bir ara Arez ile göz göze geldiğimizde beni izlediğini fark ettim. Ne? şeklinde kaş göz yaptığımda o da hiç dercesine omuz silkti. Üzerine gitmeyerek boşverdim. Pizzalarımız bittiğinde tekrardan ayaklandık.
"Oturmaya mı geldik?" demesiyle erik dalı müziği açan Deniz kafasına Zack tarafından darbe almasıyla afalladı.
"Patilerini çek bakayım. D.J. benim." dediğinde ikisinin bu haline kahkaha attık. Ardından Zack müziğe el atarak bizi moda sokarak ortamdaki enerjiyi arttırdı. Delicesine dans edip gülerken saatte su gibi akıp gidiyordu. İçecekler ve atıştırmalıklardan da nasiplenirken eğlencemize dicek laf yoktu. Bir hayli yorulup içeride bunaldığımızda durduk. Zack'in slow bir müzik açmasının ardından kendimizi dışarıdaki puflara attık. Ortada yanan odunlarla içeriden gelen müziğin yarattığı atmosfer bir hayli güzeldi. Şimdi ise eski anılarımızı anlatıp içeceklerimiz eşliğinde gülüşüyorduk.
"Bir gün daha çocukken su çiçeğine yakalanmıştım. Sabah herkesten erken kalkardım o gün de herkesten önce uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde aynadaki yansımamı görmemle şok olmuştum. Su çiçeği hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu. O zamanlar çok fantastik filmler izliyrdum. Zombili olsun uzaylı konulu olsun kendimi de filmlerdeki o hastalıklı insanlardan sanıp odama kitlemiştim. Sonunda babam odanın kapısını kırıp beni ağlamaktan baygın bir şekilde bulmuş ardından dışarı çıkarmıştı." Zack'in anlattığı anıya gülerek onunla şakalaştık.
"O zamanlardan belliymiş ultra zeki olacağın." dedi, Belinay.
"İyi be anlatmıyorum ben anı felan." dedi Zack de alınmış gibi. Hatta sanırım gibi fazlaydı alınmıştı ciddi anlamda sanırım.
"Zack bakma sen ona. Mükemmelsin sen unuttun mu?" dediğimde hemen keyfi yerine geldi.
"Dimi öyleyim. Evet doğru." ardından Selin bir anısını anlatmaya başladı.
"Bir keresinde ben okuldayken eve komşumuz ve çok meraklı veledi gelmiş. O zamanlar neredeyse her gün harçlıklarımdan para arttırarak oje alıyordum. Bir kutu dolusu ojem vardı yani. Çocuk benim odama girip o kutuyu bulmuş ardından yatak örtüme sen gel o ojelerle boya, yetmezmiş gibi duvarları da elden geçir. Sinirini tabi ki çocuktan alamayan annem ojelerimi o hırsla çöpe atmıştı. Tabi benim bunlardan haberim yok. Eve gittim işte teyzem de evdeydi işte şakayla karışık anlattı ojelerimin çöpe gittiini. İlk inanmadım sonra ciddi olduklarını anlayınca oturup ağlamıştım." dedi hala aklında olmasına şaşırırken cidden önemli olmalıydı demek ki diye geçirdim içimden.
"Sınavdan 0 alsan kesin o kadar ağlamazdın." dedi Sarp gülerek.
"Teyzemde öyle demişti." dedi Selin ve ardından burukça gülümsedi.
"O kutuda gizli bir bölmem vardı orada vefat eden babanemle olan fotoğraflarımı saklıyordum." dediğinde Sarp'ın ve herkesin yüzü soldu. Ortama çöken sessizlik Selin'in kıkırtısıyla bölündü.
"Hemen de yediniz." dedi gülerek Selin. Herkes afallayarak baktı.
"Ben diyorum bu kız oyuncu olacaktı da dansçı olarak araya kaynadı."diyerek güldü Belinay.
"Yalan mıydı lan?" dediler aynı anda gözleri yaşla dolu olan Zack ve Deniz.
"Ya kıyamam. İnanacağınızı sanmamıştım." dedi Selin.
"Aslında fotoğraf olduğu doğruydu ama sınıftaki salak arkadaşlarımla olan trol fotoğraflardı hepsi." diyerek devam etti cümlesine.
"Sulu gözlerim ya." diyerek Deniz ve Zack'e sarılığında Deniz ile Zack yine aynı anda göz devirip "aptal" diye mırıldandılar.
"Bu arada 00.00 olmasına az kaldı son bir anıyla bitirelim bakalım." dedi Uraz. Giray anlatmaya başladı bu sefer.
"Ben ve kardeşim küçükken ayakkabı almak için bizimkilerle mağzaya gitmiştik. Babam bana ayakkabı bakarken annemde çoktan seçtiğimiz bir ayakkabıyı bana denemekle ilgilendikleri sırada küçük olan kardeşim kaş ve göz arasında mağzadan çıkmıştı. Ardından kardeşimin olmadığını fark ettiğimde çok geçti. Mağzadan çıkıp etrafa dağılıp aradık en son babam caddede bulunan polise söylemişti de bulmuştuk öyle başına bir şey gelmeden.Ama annem bulup ona sarıldığında bile hala ağlıyordu. Neyse ki bulmuştuk erkenden." dedi
"Küçük kardeşler başa bela cidden." dedi İdil. Herkes kardeş ile alakalı bir şeylerden bahsederken ben ise hala aynı cümlede takılı kalmıştım.
"Annem bulup ona sarıldığında bile hala ağlıyordu."
Buruk bir tebessüm belirdi yüzümde. Burnumun sızlamasıyla ayaklandım. Burnumun sızlaması birazdan yanaklarımdan süzülecek olan gözyaşlarımın habercisiyidi ve ben herkesin içinde ağlamak istemiyordum. Bu yüzden ayaklanarak az ilerideki denize doğru ilerledim. Ne oldu ki? diye sorduklarını ve Arez'in yok bir şey devam edin siz dediğini duymuştum. Denizin önüne geldiğimde gözyaşlarımın geri gitmesi için gökyüzüne baktım. Arez'in yanıma geldiğini fark etmiştim sessizce yanımda duruyordu.
"İşe yaramıyor." dediğinde ona baktım. Bana yaklaşıp elini yanağıma koyarak göz yaşımı sildiğinde ağlamamı engelleyemediğimi şimdi fark etmiştim. Gözlerime öylesine yoğun ve karmaşık hislerle bakıyordu ki anlayamıyordum. Adeta bakışlarımı esir alan bakışlarıyla gözlerinin içindeki derinlikte kayboluyordum. Sanırım saat gelmişti bizimkiler 10 dan geriye saymaya başlamıştı gülerek. Saymalık havamda değildim Arez de susuyordu. İkimiz de hala birbirimize bakıyorduk. Ardından sessizliği bozan Arez oldu.
"3...2..." diyerek saymaya başladı o da. Bakışları dudağıma kaydığında son sayıya da söyledi.
"1" ve aramızdaki mesafeyi tamamiyle kapatarak dudaklarımızı buluşturdu. Eş zamanlı olarak havai fişekler patladı.
Hoş geldin 2021 diye mırıldandım içimden.
*
BÖLÜM SONU. YORUM KUTUSUNU ÇÖKERTMENİZİ İSTİYORUM!!!
BOL BOL YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN TATLILARIM! HEPİMİZ ADINA YENİ YILDA TÜM İSTEKLERİMİZİN GERÇEKLEŞMESİNİ DİLİYORUM.
Bu bölümü yeni yıla özel yazmıştım. Ama şu an düzenleyip tekrar paylaştığım için siz geç okumuş oluyorsunuz yeni okuyucum olan tatlılarım ama sizin de geçmiş yeni yılınızı kutluyorum. Umarım herkes güzel bir yıl geçirir sevdikleriyle 🌠
SİZİ SEVİYORUM❤️