ᴄʜʀᴏᴍᴀᴛɪᴄᴀ // кιтα ѕнιηѕυкє

By Yoko_Chin

7.2K 779 1.4K

Kita Shinsuke X Oc girl hikayesidir. Suna Tatsuo.. 1.sınıf olmasına rağmen 3.sınıf bir çocuktan hoşlanabilec... More

~Chapter One
~Chapter Two
~Chapter Tree
~Chapter Four
~Chapter Five
~Chapter Six
~Chapter Seven
~Chapter Eight
~Chapter Nine

~Chapter Ten [f]

794 75 259
By Yoko_Chin

Osamu'nun servisleri Atsumu gibi olmasa bile dengeli ve sertti.

Bu setin sonlarına kadar berabere gittik fakat kazanmıştık.

Başarmıştık... Ulusallara gidiyorduk!!

Onlar sevinirlerken bende koçun yanından ayrıldım ve koşarak senpaime doğru ilerledim.

Beni belimden kaldırarak etrafında döndürdü. İkimizde kahkaha atıyorduk. Herkes işi gücü bırakmış bizi izliyordu. Hatta karşı takım bile..

Onlar sıraya geçtiğinde bende utanarak koçun yanına geldim. Çok yakıştığımızla ilgili bir şeyler zırvaladı ve tekrardan takımını izlemeye devam etti.

1 hafta.. 1 hafta sonra ulusallara gidecektik (Zaman dilimini kısalttım kusura bakmayın)

Bu hafta 1 tane antrenman maçı ayarlanmıştı ve bundan sonrası tamamen bize bağlıydı.

Hafta hızlıca geçiyordu. Bu hafta antrenmanlar yoğun olduğu için ne Rintarou, ne Miyalar ne de Senpaim ile fazla vakit geçirememiştim.

Bunların onların iyiliği için olduğunu söyleyip duruyordum kendime fakat yine de yalnız hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi.

Maç günü geldiğinde hep birlikte sahaya gelmişlerdi fakat bu kalabalıkta kaybolmuştum.

Yolda yürürken birisi ile çarpışmıştım.

"Hey!! Önüne baksa-Woaah!"

"Nishinoya senpai daha düzg-Woah!"

Ne olduğunu anlamayan bakışlarım ile onlara bakıyordum.

Karasuno..

Bir turuncu kafa ile önünde sarı saç tutamları olan birisi bana bakıyordu.

"Selam Hinata Shouyo ben!"

"Ben de Nishinoya Yuu"

"Suna Tatsuo :D?"

"MEMNUN OLDUK!"

"Çok güzel şimdi geçebilir miyim"

"Ya ne güzel tanışıyorduk işte"

"Hangi takımdasın"

"Menajerim.."

"Ha öyle mi"

"Hangi takım?!?"

"Geçebilir miyim"

Onlar meraklı ve büyülenmiş gözler ile bana bakarak üzerime gelirken ben geri geri gidiyordum.

Geri geri giderken birisine çarptım. Ve kolumdan tuttu. Gördüğüm yüz ile rahatlamıştım. Çünkü cidden çok fazla hiperaktiflerdi!!

"Bir sorun mu var?"

"S-se-sende kimsin?"

"Tatsuo'nun erkek arkadaşıyım"

"HAA?!?!??"

"Bİ-Bİ-BİZİM ISINMAMIZ GEREKİYOR SONRA GÖRÜŞÜRÜZ SUNA-SAN!"

Turuncu saçlı önündeki diğer çocuğu da ittirip yanlarından ayrıldı.

Arkamı dönüp senpaime sarıldım. Kaybolduğum için korkmaya başlıyordum halbuki.

Uzanıp dudağına bir öpücük kondurdum.

Gözleri fal taşı gibi açılmıştı çünkü ilişkimiz başladığından bu yana hiç öpüşmemiştik.

Ta ki bugüne kadar.

Dudaklarımı dudaklarına bastırıp çektim.

Ben çekildikten bir kaç saniye sonra senpaim elini yanağıma koydu ve yumuşak diyebileceğim yine de uzun süren bir öpücük verdi.

Dudaklarımızı ayırdığımız kapalı olan gözlerimi açtığımda onun gözleri hala kapalıydı ve gülümsüyordu.

"Vay canına.. "

"Ö-özür dilerim ben.."

"Kız arkadaşım değil misin neden özür diliyorsun?"

"Bilmiyorum belki sen başka birisi ile başka bir yerde-"

Beni kendine çekip kısa bir öpücük daha verdi.

"Hayır, sadece hoşuma gitti."

"Benimde.."

"Bunu daha sık yapmalıyız ;)"

Oha. Bu yüzünü ilk defa görüyordum.

Biraz daha bu halde kalırsa galiba düşüp bayılacaktım.

Boyumun verdiği büyük imkanlar(!) ile ellerimi beline doladım. O da kolunu omzuma atmıştı.

O şekilde sahamızı arıyorduk. Ondan sonra bizimkilerin oldugu sahayı bulduk. Ben menajer yerine geçerken, Shinsuke antrenman yapmaya geçmişti.

Ulusallardaydık... Gerçekten !!!

İlk maçımızın zamanı geldiğinde herkes canla başla oynuyordu. İki set alan kazanacaktı fakat şuan 1-0 karşı taraf almıştı ilk sayıyı.

Olsun daha 24 sayı var diye tezahürat yaparak onlara destek oldum. Servis sırası Atsumuya geldiğinde bütün salon coştu fakat Tsumu tek bir hareketi ile salonu susturdu. Kesin şuan içinden 'çok havalı oldum ulan' tarzı bir şeyler geçiriyordu.

Shinsuke'ye baktığımda göz göze geldik ve ona gülümseme gönderdim o da bana gülümseyerek göz kırptı. Olduğum yerde kasılarak önüme döndüm ve maçı izlemeye devam ettim.

Atsumu hala servisteydi ve 7. sayısını alacaktı. Bugün ki servisleri daha sertti.

Ya bu karşı takımdakiler nasıl yaralanmıyodu. Bu toplar adamı sakat bırakır lan!

Maçı oynadıktan sonra ilk seti aldık. Aynı zaman biraz daha çaba ile birlikte 2. seti de aldık ve bu maçı da kazandık.

Sevinçten yerimde zıplıyordum.

Bugün 1 maç daha vardı. Sırada ki takıma baktım Karasuno..

Hakkında bildiğim tek şey son zamanlarda onlara uçamayan kargalar dedikleri, ama yeni ve çok iyi oyuncuları olduğunu duymuştum.

Yemek molası verildiğinde senpainin yanına gittim. Koskoca bir kantinde boş olan küçük masaya karşılıklı oturduk.

Önümdeki sushileri ağzıma atarken bir kaç tanesini de çubuklarıma alıp senpaime uzatıyordum. Ağzını açtığında ona veriyordum. Bebek besliyormuşum gibi hissettim ve bu yüzümde bir gülümsemenin oluşmasını sağladı.

Tabi Shinsuke'nin de bana yedirmesini saymıyorum.

İkimizde bir şekilde yemeğimizi yedikten sonra bahçede dolaşmaya karar verdik.

"Liseden mezun olduktan sonra ne yapacaksın senpai?"

"Büyükannem iyice yaşlandı. Son anına kadar onunla birlikte olmak istiyorum bu yüzden üniversiteyi bitirip çiftçi olacağım."

"Pe-peki şey den sonra ne yapacaksın?"

"O öldükten sonra mı?"

"E-evet.."

"Sanırım bir süre için başka ülkeye taşınırız"

"Iz?"

"Gidersem benimle birlikte gelmez misin? "

Oh, bu büyük bir teklifti fakat kabul edecektim. Onu seviyordum ve ayrılmak istemiyordum, ayrılmazdım.

"Gelirim."

"Biliyorum.."

Shinsuke parmaklarımızın kenetli olduğu elini kaldırıp avucuma nazik bir öpücük bırakmıştı.

Bundan çok fazla etkilenmiştim. İlk çıkmaya başladığımızda benden hoşlanmadığını biliyordum fakat şuan ikimizinde birbirimizden kesin olarak hoşlandığımızı hatta sevdiğimizi hissediyordum.

Bize verilen aranın dolması ile sahaya geri döndük. Geri döndüğümüzde sahada gördüğüm insanları hatırlıyordum.

En azından iki tanesini.

Kapının açılması ile herkes bize dönmüştü.

Şu Hinata ve diğer adını unuttuğum kişi bana doğru ilerliyordu.

Shinsuke beni arkasına aldı ve bir elini siper etti. Aynı zamanda bir kaç saniye içerisinde Rintarou ve Miya ikizleri de gelmişti. Bu kadar da abartmalarına gerek yoktu. Bizimkiler toplanınca karşı tarafta toplanmıştı.

Shinsuke'ye sorun olmadığını söyleyince elini önümden çekti. Onun arkasından çıkıp önümde bulunanlara döndüm.

Rintarou'nun saçından tutup aşağıya doğru çektim.

"Gerizekalı milleti korkutma!"

Sonra Miya ikizlerinin yanına gittim. Kulaklarını tutup ikisinin kafasını hafifçe fakat biraz acıtıcak şekilde vurdum.

"Ya siz? Siz ne alaka be bırakın da iletişim kurayım. Hepiniz birden başıma dikiliyorsunuz izbandut gibi."

Koç ve diğerleri halimize gülüyordu. Karşımda ki takıma çekinmeden elimi uzattım.

"Suna Tatsuo, 1.sınıfım ve İnarizaki takımının menajeriyim"

"Bizi zaten tanıyorsun"

"Yolda tanışmıştık"

"Evet Hinata ve şeyy.. Ah kusura bakma adın neydi"

"Nishinoya Yuu ama sen bana Nishinoya senpai di-"

Shinsuke'nin kaotik bakışları sonucunda lafını bitirememiş ve yutkunmuştu.

"Kageyama Tobio"

"Sugawara Koushi"

"Sawamura Daichi"

"Azumane Asahi"

"Tanaka Ryuunosuke"

"Tsukkishima Kei"

"Yamaguchi Tadashi"

"Ben koç Ukei"

"Ben de koç Takeda"

"Shimizu Kiyoko"

"Memnun oldum"

"Bizde!"

Maçın başlama sesi geldikten sonra herkes yerlerini aldı. Bu maçta üst tarafta değildim. Asıl menajerimiz hasta olduktan sonra gelememişti ve bugün onun yerinde oturacaktım.

Yani yedekte oturanlarla birlikte oturacaktım. Bu da senpaimle birlikte olacağım demekti. Shinsuke yanıma oturdu ve çaktırmadan bir elini dışarıdan görünmesin diye hırkamın altına sokup belime sardı.

Maç başlamıştı ve ilerliyordu. Baştan beri oyunu gözetleyen senpaim hamleleri tahmin edebiliyordu.

"Bence kendini gösterme zamanın geldi"

"Böyle önemli bir maçta mı"

"Kesinlikle öyle."

"Koça sormam lazım"

Gidip koç ile bir şeyler konuştu. Birkaç dakika sonra elinde 4 numara ibresi ile bekliyordu.

İşte bu! Oyuna çıkacaktı.

Onun oyuna çıkması ile biraz bile olsun oyunun seyri değişmişti ve bu fark ediliyordu.

Ayrıca onun sakinliği ve gerektiği yerde moral vermeleri ile birlikte takım da psikolojik açıdan biraz daha rahatlamıştı.

Bir süre sonra maçın bitiş düdüğü çaldı.

Kaybetmiştik. Karasuno Lisesi bizi yenmişti. Bizimkilerin hepsi sahada oturmuş haldeydiler.

Gözyaşlarımı tutamıyordum. Buraya kadardı.

Sıraya girdikten sonra toplanarak sahadan çıktık.

Maçın sonrasında Miya ikizler ve diğer bütün takım ondan özür diledi.

O ise bizimle daha fazla oynamak istediğini fakat yinede ileride hala benim takımım harika diyebileceği kadar iyi oynamalarını istedi.

Bana gösterdiği gülümsemelerden birisini herkes üzgünken tüm takıma gösteriyordu. . .

Dönüş için otobüse bindiğimizde yanına oturdum.

"Buraya kadar mıydı yani?"

"Evet, öyleydi"

Kafasını eğdi. Kimse görmese bile gözyaşlarını tutamıyordu. Daha fazla oynamak istiyordu. Daha fazla burada olmak.. 

Ağladını farkettirmemeye çalışıyordu. Ona doğru döndüm ve eğdiği kafasını kendime çekerek sarıldım. Gözyaşlarını tutmaya çalışmıyordu artık, nasılsa farketmiştim.

Okula gelene kadar böyleydik.

Otobüsten indikten sonra Rintarou eve Osamuyu alacağını söyledi. Atsumu da ulusallarda tanıştığı birinde kalacakmış.

Kısacası bana s-ktir git diyordu.

Bende 4-5 tane eşyamı sırt çantama doldurdum ve soluğu Shinsuke'nin evinin önünde aldım. Saat biraz geçti ve ayıp olacaktı fakat başka bildiğim hiçbir yer yoktu.

Kapıyı yavaşça tıklattım. İçeriden sesler geldi ve senpaim kapıyı yavaşça araladı.

Kendisini dışarı attıktan sonra sordu.
"Suo? Burada ne işin var üstelik bu kadar geç bir saatte"

"Rahatsız ettiysem özür dilerim fakat Rintarou benim bugünlüğüne evden çıkmamı istedi. Benimde tek bildiğim yer burasıydı"

O sırada nine kapıyı aralayıp yanımıza geldi. Shinsuke'nin kafasına ufak bir fiske attı.

"Gel tabi kızım ben sana yatacak yer ve yiyecek bir şeyler hazırlarım"

"Te-teşekkür ederim"

"Lafı olmazz"

İçeriye girdiğimde senpaide arkamızdan geliyordu. Nine ona yere döşek sermesini onun orada yatacağını söyledi. Ne kadar reddetsem bile kabul etmedi.

O zaman bende döşekte yatarım diyerek bir şekilde onu ikna etmiştim. Senpai ile yan yana döşeklerde yatacaktık.

O döşekleri sermeye gittiğinde nine bana döndü.

"Shin-chan senin onun kız arkadaşı olduğunu söyledi, başardın demek kızım"

"Ben bir şeyi başarmadım efendim bana kendisi teklif etti"

"Biliyorum ama sen olmana sevindim"

"Bende sevindim.."

"Gözlerinden belli oluyor kızım"

"Öyle diyorsanız"

"Diyorum, şimdi bu yaşlı kadın uyumaya gidiyor hadi size iyi geceler"

"İyi geceler nine"

Gülümseyerek odalardan bir tanesine girdi ve kapıyı kapattı. Bende bana gösterdikleri odaya doğru ilerledim.

Yanyana iki bitişik döşek vardı. Cidden beraber yatacaktık.

Etrafa baktığımda Shinsuke'yi göremedim.

Bende çantamdan çıkardığım geceliği giymeye karar vererek altımda ki pantolonu çıkardım.

O sırada tam bir klasik olarak Shinsuke odanın içinde bulunan oda gibi bir boşluktan çıkarak bulunduğu yerden yanıma daldı.

"Senpai!!!"

Burnu kanarken hemen geldiği boşluğa geri döndü. Durmadan özür diliyordu. Üzerimi giyindikten sonra çıkabileceğini söyledim.

Kanayan burnunu lavabodan aldığım ıslak mendil ile temizledim ve çöpe attım

Ondan sonra döşeğe uzandım. Senpaim de altında ki eşofmanı çıkarmadan üzerinde ki beyaz tişörtü çıkardı ve yanımda ki döşeğe uzandı.

"Senpai?"

"Hm"

"Yok bir şey"

Demek istediğimi anlamış ve bana doğru yaklaşıp elini belime dolayarak beni kendisine doğru çekti.

Yüzümü kaldırıp ona baktığımda dudağıma minik minik bir kaç öpücük kondurdu.

Bende kıkırdadım ve aynısını yaptım.

Sonrasında ise kafamı çıplak göğsüne koydum. Belimde olan eli sıkılaşmış beni bırakmak istemiyorcasına kendine çekiyordu.

Bulunduğum konumun memnuniyetinden gözlerimi kapattım.

"İyi geceler senpai"

"İyi geceler güzelim"

.
.
.
.
.
.
.
.

13 Yıl sonra; 

İş yerim olan stüdyodan eve dönüyordum.

Okul bittikten sonra Haber Spikeri olmuştum.

İsviçre'de ki 3 katlı evimize göz attım. Yarın Japonya'ya geri dönüyorduk.

Anahtarları çevirip kapıyı açtığımda hemen kızımla karşılaştım.

"Anne!"

"Mirai"

Gelip kucağıma atladı. 5 yaşındaki kızımın beyaz ama uçları siyah olan saçlarını okşadım.

Orman yeşili gibi gözleri ile bana baktı. Gülümseyip burnunun ucunu öptüm.

"Kızım baban nerede"

"Burdayım."

Kucağımda olan Mirai'yi alıp tek koluna oturttu. Diğer eli ile de belimden tutup kendine çekti.

"Hoşgeldin"

"Hoşbuldum"

"Yarın geri dönüyoruz değil mi.."

"Evet, dönüyoruz."

Evde Japonca konuştuğumuz için Mirai iki dili de biliyordu. Yine de japoncası daha gelişmişti tabiki.

Mirai'iyi doyurup yatırdıktan sonra Shinsuke'nin yanına gittim.

Arkadan beline sarıldım. Geldiğimi farkeden kocam önüne döndü. Beni kucağına aldığında bende bacaklarımı onun beline sardım. Bir süre öpüştükten sonra ayrıldık.

"O gün sana kız arkadaşım olmanı sormam hayatımda yaptığım en mantıklı hareketti'

"Ama o zaman beni sevmiyordun"

"Ama hissetmiştim. Ayrıca sonrasında ben de sevmeye başlamıştım arasında en fazla 1 veya 2 ay vardır"

"Öyle mi dersin"

"Hmm hmm"

Tekrardan ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. Kafasını boyun girintime soktu.

Koca bir bebek gibiydi. Saçları ile oynadım. Kafasını çektikten sonra bana baktı. Ondan sonra konuştum.

"Teşekkür ederim"

"?"

"Beni sevdiğin için"

"Bende teşekkür ederim, her şey için"

Ertesi sabah bavullarımızı da alarak uçağa bindik.

Uçaktan indiğimizde bizi karşılayanları görünce gözlerim sulandı. Onları yıllardır gerçekte görmemiştim.

Koşarak Rintarou'ya sarıldım. O da bana sarılarak etrafında döndürdü. Ondan ayrıldıktan sonra yanında ki Osamu'ya sarıldım. Atsumu'ya bakındım ve sonra ona da sıkıca sarıldım. Gözüm yanında ki turuncu kafaya çarpmıştı.

"Hinataydı değil mi?"

"Beni hatırladığına sevindim Kita-san"

"Bende senin beni hatırladığına sevindim de burada ne işin var?"

"Ha şey ben.. "

"Erkek arkadaşı mı getiremeyeceksem vah halime be canım"

"İŞTE ARADIĞIM CEVAP BUYDU!!"

"Ehehehe öyle bir şeyler işte..."

"Aileye hoşgeldin, Shouyo. Uzun yıllar kurtulamayacaksın bizden"

Benden sonra arkada ki Mirai koşarak önce dayısına sonra diğer herkese sarıldı.

Son olarak Osamu ve Rintarou'nun evlatlık aldığı kuzenine sarıldı.

"Ben geldim Juro-kun!"

"Hoşgeldin Mirai-san!"

Kita ile birbirimize bakıp gülümsedik.

O da herkesle sarılıp özlem giderdikten sonra yanıma geldi.

Belime sardığı eli ile beni kendine yapıştırdı ve boynuma bir öpücük kondurdu.

Bende ona sarıldığım zaman ikimiz birlikte Juro ile oynayan Mirai'yi izliyorduk.

The  End...

***************************************
Bu arada bonusları daha erken atabilmek için paylaştım bölümü yoksa yarın atacaktım buna darkMoonGodness piçlik olsun diye de işte bonus yazıcam.. 

Güzel olduğunu düşündüğüm bir hikaye oldu arkadaşlar beğenirseniz oy kullanabilirsiniz.

Fakat beğenseniz veya beğenmesenizde fikriniz ne olursa olsun lütfen yorumlar ile belli edin 💜

Yorumları okuyarak kendimi geliştirmek 🤝🏻 Ben

Sağlıcakla kalın hepinizin yeni yılı kutlu olsun.

2021 de ölmemek dileği ile....

Continue Reading

You'll Also Like

266K 25.2K 26
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
508K 58K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
450K 36.9K 28
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
41.2K 3.4K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !