Keyifli okumalar dilerim.
Gökkuşağı Yıldız
Feride ile tartışmam bütün günümü negatif sürdürmüştü, her elime aldığım işte bir şeyler çıkmıştı. Zaten yeni yıl yaklaşırken kafe oldukça yoğun geçiyordu.
Eve geldiğimde odama geçip herşeye mi sinirle fırlattım. Saçımda ki tokayı açarken çekiştiriyordum.
"Neymiş uzak duracakmışım,ayağımı denk alacakmışım ne sanıyor bu kadın beni."
Saçımda ki tokadan kurtulur kurtulmaz banyoya ilerledim, bu sinirim uzun bir süre geçmezdi sanırım. Banyoda rahatlayıp çıktığımda tekrar odama girdim. Yumuşak pijamalarımı giyip mutfağa geçecekken salonda oturan Martin ile karşılaştım.
" Sen mi geldin?"
"Evet."
"Hoşgeldin, birşeyler hazırlayacağım."
"Aldım ben gel, canım pide çekmişti."
Yüzüm güldüğünde yanına ilerledim, yanağından öpüp önümde ki pide paketlerine baktım.
"Hemen yiyelim mi çok acıktım."
Başını sallayıp masayı önüne çekti, bende yanında yerimi aldığımda gerçekten aç bir şekilde yemeğe odaklandım.
Paketleri kaldırıp mutfağa götürürken ikimizde de bir çekingenlik vardı. Eminim ki Martin'in düşündüğü bu belanın kendi sarmış olmasıydı. Çay suyu koyup bir şeyler hazırlarken Martin gelmişti.
"Konuşalım mı?"
"Konuşmak yerine ses kaydını dinle."
Telefonumu içerden alıp geldim ve ses kaydını açıp masanın üzerine koydum. O da sandalyeye oturduğunda karşısına geçtim.
Bir kez daha ses kayıtlarını dinleyen ben tekrardan sinirlenmiştim, Martin ise arada sırada elini masaya vuruyordu. Ağzının içinde ettiği küfürler ile elimle onu durdurdum.
"Sakin ol."
"Nasıl sakin olayım, neden beni aramadın."
Bana karşı bağırdığında elinin üstünde ki elimi çektim.
"Zaten bunu beklemiyormuyduk Martin. O an seni aramayı düşünmedim çünkü gelmeni istemedim."
"Ne demek istemedim ya, kadınla orada tartışırken..."
Konuşmasını elim ile durdurdum.
"Martin bana ne yapmam gerektiğini söyleme kadınla konuştum işte, şuan bir tartışma çıkararak bir şeye ulaşamazsın."
Oturduğum yerden kalkıp evin bahçesine çıktım. Soğuk içime işlerken umursamıyordum. Sinirlerim son raddesine gelmişken Martin ile tartışma gibi bir niyetim yoktu. Sinirle onun kalbini kırmak istemiyordum,bunun için bu soğuya mağruz kaldım. Bahçe içerisinde ileri geri yürürken bir anda kolumdan tutulup Martin'in göğsüne yapıştığımda arkamdan omuzuma sarılan bir şalla içim ısındı.
"Özür dilerim, özür dilerim. Seni kırmak istemedim."
Hiçbir şey söylemeden başımı yaslamıştım. Elim kalbinin üstüne düştüğünde başımdan öpmüştü.
"Seni seviyorum."
Sevmek kelimesi bana hiç bu kadar özel gelmemişti, Martin'den duyana kadar.
~~~
Kafede yoğun bir şekilde çalışırken vakit artık akşama geliyordu. Bugünün yoğunluğunu diğer günlerde hiç görmemiştim. Bir yandan bütün etrafta parıl parıl parlayan led ışıklar, çam ağacının üzerinde ki süsler ve insanların bugüne özel güzel kıyafetleri ile kafe o kadar güzel gözüküyordu gelenler gözlerini etraftan çekemiyordu.
Bugün Aslı, Bora ve işe kesin aldığım Uğur ile tempolu bir şekilde çalışma vardı. Kafeyi beş gün önceden süslemiştik ve gelen gidenin oldukça ilgisini çekiyordu.
"Abla çok yoruldum." Aslı direklerini tezgaha yaslamış dinlenirken biri daha girdi.
"Ben bakarım." diyerek Aslı'ya dinlenme süresi bıraktım.
Saat artık on olduğunda diğer kafelere oranla erken kapattık, çünkü evde Martin ile zaman geçirmek vardı.
"Arkadaşlar görüşürüz, yeni yılınız güzel geçsin."
Dışarının soğunda onlar ile konuşurken Bora sırıttı.
"Seneye görüşürüz abla."
"Bora bu ne ilkokul şakaları gibi terket burayı."
Gülerek söylediklerim ile onlara el sallayıp arabama ilerledim. Bugün için çok güzel bir elbise almıştım uzun zaman sonra yeni yıla bu kadar istekle giriyordum.
Bugün abimle konuştuğum da beni akşama beklediğini söylese de Martin'le olacağımı duyunca biraz homurdanmış daha sonrasında kabul etmişti. Zaten yeni yılı kutlayan bir aile olmamıştık yine de yeni bir seneye adım atarken birlikte olmak bizi mutlu ediyordu.
Yoğun trafikten dolayı eve biraz geç geldiğimde telefonda Martin ile görüşüyordum.
"Sevgilim geldim geldim, giyinip geleyim hemen."
Hızlıca anahtarlar ile eve girdiğimde hemen yavrularımın mamalarını koyup odama geçtim, açıkcası pek duş alacak vaktim yoktu, o yüzden dolabıma geçip günler öncesinde hazır ettiğim elbisemi aldım.
Şarap kırmızısı elbiseme son bir kez aşkla bakıp üstüme geçirdim. Elbise kısa kaldığında hafif çekiştirdim. Örük olan saçlarımı açıp kabarttım zaten şekil almıştı. Hızlıca çok hafif bir makyaj yapıp daha önce kullanmadığım ayakkabıları giydim. Kendimi son kez aynadan süzdüğümde gayet iyi göründüğüme karar kıldım.
Tarçın ve Garfield ile yukarı çıktığımız da heyecanlıydım.Kapıyı çalıp beklediğim sırada hızlıca açılmıştı. Martin ise giydiği siyah kumaş pantolonun üstüne salaş siyah gömlek giymişti ve yakasını yarısına kadar açmıştı. İkimiz birbirimize bakarken yavrularım içeri adımlamıştı.
"Çok şık duruyorsun."
Of hayır çok baştan çıkarıcı duruyordu. Beni belimden çektiği gibi kapıyı kapatıp duvara yasladığında derin bir nefes almıştım.
"Senin kendinden haberin varmı?"
Bir elim omuzunu sardığın da başımı salladım. Hiç mütevazi olamayacaktım, çünkü beyaz tenime sarı saçlarıma yakışan renkte bir elbise tercih etmiştim.
"Öyle mi?"
"Öyle." dememle dudaklarımız buluştu. Yoğun istekli bir öpücüğün ardından beni tek koluyla belimden yakalayıp havaya kaldırmıştı.
"Off bugünü bir kaza çıkmadan atlatsak bari."
"Nasıl bir kaza?" elim ensesini okşarken konuştuğum da o da boştaki eli ile belimi okşuyordu.
"Bugün fazla mı cesaretliyiz acaba?"
Omuzumu silktiğimde beni koltuğa atıp üstüme doğru eğilmişti.
"Sevdim ama." göz kırpıp yanımdan ayrıldığında ortama baktım.
Martin ile süslemiştik buraları her yerde led ışıklar vardı, çam ağacı en güzel köşeyi bulmuş gibi konumlanmıştı ve bugün ışık açmak yerine her yerde led ışık haricinde mumlar vardı.
Elinde iki kadeh ile gelen Martin daha öncesinde masayı hazırlamıştı, çerezler, meyve tabakları, hatta pratik atıştırmalıklar vardı.
Kendini yanıma atıp elini omzuma sardı.
"Burası çok güzel olmuş."
"Senin sayende bebeğim."
Başımı iyice göğsüne yerleştirmiştim ama uzun süre kalamadan Martin başımı kaldırdı.
"Bugün çok güzel bir fotoğraf çekileceğiz."
Beni ayağa kaldırıp çam ağacının yanına getirmişti, az uzağa kurduğu düzenek ile telefonunu oraya koyup yanıma geldi.Belime sarılıp kendine döndürdüğü gibi dudağıma yaklaştığında fotoğraf çekme sesi yankılanmıştı. Bize uzun gibi gelen ama oldukça kısa zamanımızı alan çekimden sonra fotoğraflara bakıyorduk. Son on beş dakika kalmışken iki fotoğrafı beğenip paylaştım.
(Temsili)
"Yeni bir yıl seninle güzel baby."
Anlık içimden geçenleri yazdığımda onun da attığı fotoğraflar ekranıma düştü.
"Bir yıl değil her yıl seninle olmak şartıyla mutlu yıllar sevdiğim."
Okuduğum yazı ile mest olurken yanımda ki adamın yanağından öptüm, bu kadar güzel severken daha da güzel sevilmek en büyük şanstı.
Birer kadeh bitirdiğimiz sırada saniyeleri sayıyorduk, normalde yapmadığım şeyler Martin ile güzelleşiyordu.
"3...2...1"
Martin'in aksine çığlık çığlık bağırdığım sırada sırtımdan tutarak beni koltuğa yatırmıştı. Dudaklarını yüzümün her karesinde gezdirdiğinde kahkaha atıyordum.
"Seni seviyorum, hep benimle ol."
"Seni seviyorum, hep seninleyim."
Birbirimize verdiğimiz sözler ile dudaklarımız mühürlendi. Bir elim gömleğinden oldukça açık kalan göğüs kafesini bulmuştu.Geri çekildiğinde aşk dolu bakışları bendeydi.
"Güzel günlerimiz olacak bebeğim."
Beni koltuktan kaldırıp bir şarkı açtığında dans etmeye başlamıştık. Eğlenceli bir İtalyan müziğinde kafamıza göre hareketli bir şekilde dans ediyorduk, bizim mutluluğumuz da buydu, umarım tüm yıl süren bir mutluluğumuz olurdu.
~~~~
Bölüm sonuuu.
Bölümü 00.00 da yayınlamak istemiştim ama bazen planladığımız gibi gitmiyor hayat. Ama çok da geç kalmış sayılmam. 😅
Bu bölümü sadece böyle yapmak istedim, biz yeni bir yıla girerken onlarında girmesini isteyerek bugüne bıraktım. Umarım beğenmişsinizdir.
Bu köşede normalde bölüm yorumu yapılırken şimdi yeni yıl mesajlarımızı bırakalım istiyorum.
🎆Hepimiz için güzel bir sene, umutlu, sağlıklı, sevgi dolu olsun. Her gün için yeni umutlar vardır. Hepinize kucak dolusu sevgiler. ♥
Takipte kalın.
Sevgi ile kalın. 🌈♥