GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈42/G⭐

5.8K 476 137
By kmsrl78

Keyifli okumalar dilerim..

İlahi Bakış Açısı

İlerleyen saatler içerisinde kapının çanı çaldığında Gökkuşağı arkasını döndü. Burak bir eliyle puset tutmuş bir eliyle de Didem'in elini tutuyordu. O kadar tatlı gözüküyorlardı ki gözleri doldu.

"Hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk." ikisi bir ağızdan konuşmuştu. Onlara gülümseyerek bakan arkadaşlarına Burak'da gülümsedi.

Lise arkadaşları bir araya geldiği için duygusallık içerisinde mutluluk yaşıyorlardı. İlk önce onlara yaklaşan Gökkuşağı oldu. İçinde ki duygusallığından dolayı Burak'a sıkı sıkı sarıldı ve daha sonrasında Didem'e.

Herkes birbiri ile sarılırken Oğuz ve Burak ilk önce yumruklarını tokuşturmuş daha sonra da zıplayarak birbirlerine omuz atmışlardı. Onların bu hareketine Martin kafasını iki yana sallayarak gülerken Oğuz ona dönmüştü.

"Deniz'de bu hareketimize senin gibi tepki verirdi."

Martin oturduğu yerde kaşlarını yukarı kaldırmış bakarken Gökkuşağı boğazını temizledi.

"Deniz'le benziyor gibiymişiz." Martin bu cümleyi ne kadar kısık söylese de diğerleri duymuştu.

"Aynı kadına aşık olmak gibi." Oğuz ağız içinde mırıldanmıştı. Bunu kötü bir niyetle söylememişti, zaten kimsede duymamıştı.

Burak bir sandalye çekip puseti Gökkuşağının yanına koymuştu. Gökkuşağı heyecanla yan tarafa döndü.

"Ya Burak alayım mı?"

"Alayım mı ne Gökkuşağı? Sen onun halasısın al tabi."

Didem hızla cevap vermişti, verdiği cevap Gökkuşağı'nın hoşuna gitmiş bir şekilde pusete uzandı ve üstünde ki battaniyeyi kaldırdı.

"Yaa yeriim." pusetin içinde kıvrılmış yatan minik bebeği gördüğü an sesli söylemişti. Hemen bebeğin üstünde ki battaniyeyi de kaldırıp sırtından destek vererek kaldırdı.

"Aman aman yerim." göğsüne doğru çektiği bebeğin boynundan öptü.

"Bu tatlı bebeğin adı ne?"

"Ne tatlı mı be? Babası kadar yakışıklı?"
Burak hırsla atıldığında Martin iki parmağı ile dudağını kapatıp kıkırdadı.

"Gökkuşağı'nın tatlılar ile arası haşir neşir bilirsiniz. Her gördüğü yakışıklıya tatlı der."

"Sanada dedi sanırın enişte." Burak sırıtarak konuştuğunda Martin toparlandı.

"Yani yakışıklı olduğuma göre."

"Hangi tatlıya benziyormuşsun bare?"

Ortamda ki bu sohbet diğerlerini güldürüyordu.

"Onun cevabını daha alamadım."

Martin kısık bir şekilde konuşup bakışlarını yanında ki kadına çevirdi. Bir meleğin kucağında duran bir melek ile o kadar güzel gözüküyordu ki Martin bakmaya doyamıyordu.

"İsimi Ali Deniz." Didem'in söylediği isim ile herkes de bir donukluk yaşamıştı. Gökkuşağı'nın bebeği seven elleri duraksamış ve öylece bebeğe bakmıştı. Sonra dudakların da bir tebessüm oluştu.

"Çok yakışmış." dediğin de Martin hafifçe tebessüm etmişti. Artık bu konuyu ikisi de aşmıştı,içlerinde hiç bir şüphe yoktu.

Gökkuşağı boynuna yatırdığı bebeğin kulağına eğildi.
"İsimin ile uzun ömürler yaşa Deniz."

Sessiz duasını kimse işitmemişti.Hemen başını kaldırıp Martin'e baktı ve gözleri kesiştiğinde bir elini uzattı. Hemen sıkı sıkı tutulan eller bir daha kolay kolay bırakılmazdı.

"Ne içersiniz gençler."

"Valla bana bir bardak daha çay." Oğuz vazgeçemediği çaydan bir bardak daha isterken diğerleri de onun isteğini devam ettirdi.

Gökkuşağı ayağa kalkarken kucağında ki bebeği Martin'e uzattı. Martin refleks olarak bebeğe uzandığın da kucağına bırakılan küçük bebekle söylendi.

" Güzel gözlüm ben tutamam ki."

"Bebeğim küçücük bebek tek elinle bile tutabilirsin."

Gökkuşağı son lafını söyleyip gittiğinde boynuna başını yaslamış bebek ile kalakaldı. Karşısından birde gülme sesleri gelince karşısında ki iki adama baktı.

"Ne gülüyorsunuz?"

"Gökkuşağı sana bebeğim mi diyor?"

Martin hafifçe yutkunup kaş çattı. Bu iki adam her sözlerine gülecekmiydi.

"Ne var yani?" bunu alaya alarak sormuştu. Bu muhabbetten sıkılan kadınlar ise Gökkuşağı'nın peşinden gitmişti.

Kapının önünden geçerken içeri giren Berk ile İkra duraksamıştı. Berk botlarını hafif silkeleyip kabanını hemen çıkardı.Başını kaldırdığında gördüğü sevgilisi ile gülümsedi.

"Kızılım?" İkra adamın hitabına hep gülümserdi. Çünkü tam olarak bir kızıl değildi ama yine de Berk öyle sesleniyordu.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum." İkra'nın beline kısaca sarılıp çekildiğin de onda ki moral bozukluğunu yine farketmişti. Kaç zamandır farketsede bir şey sormamıştı.

"Bir şey mi oldu?"

"Ne gibi?" İkra kaşlarını kaldırmış bir cevap beklerken Berk omuzlarını silkti.

"Üzgün gibisin, anlatmak istediğin bir şey varmı?"

"Çok şey var Berk çok."

İkra omuzuna kadar uzayan saçlarını savurup arkasını döndüğünde Berk trip yediğini anlamıştı. Dudaklarını birbirine bastırıp az ileride oturan adamların yanına ilerledi.

"Kuzen geldin mi?"

"Geldim geldimde hangi ara çocuğun oldu senin?"

Berk elinde ki kabanı başka bir masada ki sandalyeye koyup kuzeninin yanına oturdu.

"Saçmalama istersen, Burak'ın bebeği."

"Burak ben." diyerek elini uzatmıştı.

"Oğuz." hafif yerinden kalkıp el sıkışmışlardı.

Kadınlar gelene kadar erkekler ilk önce hangi iş yapıyorsundan girip futboldan çıkmışlardı. Tek bir kişi hariç Martin çünkü pek futbol seven biri değildi. Tercihi basketbolken bile canı sıkıldıkça izlerdi.

Kucağında ki bebeği severken oldukça mutluydu. Kendi bebeğini veya Gökkuşağı ile gerçek bir aile olduğunu düşündükçe gülümsüyordu.

Kızlarda mutfakta, Gökkuşağı biraz zorunluluktan sokmuştu, kurabiye ve yaş pastaları ayarlıyorlardı.

"Şu büyük dilimi benim kocama verin, bir daha bir daha istemesin."

Didem yakınarak söylediğin de gülmüşlerdi. Burak aslında her insan gibi yemek yemeyi çok sevse de doyduğunu hissetmezdi.

"O okulda da öyleydi... Bir keresinde okula gitmeden pastaneye gidelim dedik ki gittik. İlk başta dört tane poğaça istedi hadi tamam dedik sonra dört tane daha aldı. Pastanede ki abi aynen şöyle dedi 'Oğlum bırak da diğer öğrenciler de yesin.' o gün onunla işimiz olduğunu anlamıştık."

İkra gülerek anlattığı anıdan sonra Gökkuşağı heveslendi.

"Yerli malı haftasın da elinde tabakla tüm sınıfları dolaşırdı. Onun yerine ben utanıyordum."

"Bu kadar yiyip kilo almaması peki." Merve şaşırarak söylediğinde Didem güldü.

"Bir o kadar da hareketli, bir dakika koltukta oturtamıyoruz."

Mutfakta alakasız bir şekilde Burak'ın mevzusu dönerken Oğuz bahçeye çıkmıştı. Ağlayan Ali Deniz'i ise Burak almış kafe içerisinde dolaştırıyordu.
Berk yanında ki kuzenine hafifçe eğilip sesizce konuştu.

" Bu ara Feride çok sessiz sence ne işler karıştırıyor?"

Martin sıkıntı ile yerinde doğruldu ve bir elini çenesine götürdü.

"Bir iş karıştırıyor mu bilemem ama şirkette bir şeyler duydum."

"Ne duydun?"

Martin etrafına bakıp daha sonra gözlerini tekrar kuzenine döndürdü.

"Bir adam varmış sürekli geliyormuş, bu işim içinden bir şey çıkacak."

"Kuzeen yoksa?" diyen Berk'i kadınların gelmesi ile susturdu.Berk oturduğu yerde toparlandı ve diğerleri ile selamlaştı.

"Hoşgeldin Berk."

"Hoşbuldum yengeli baldız."

"Efendim?" tek kaşını kaldırmış soran Gökkuşağı'na ve diğerlerine bir açıklama yaptı.

"Hem yengemsin, hem baldızım oluyorsun ya."

"Sadece Gökkuşağı yeterliydi."

"Yok öyle hoşlanmıyorum."

Gökkuşağı bir omuzunu silktiğinde sevgilisine döndü yanında Berk oturuyordu. Martin bunu fark eder etmez Berk' in omuzundan hafifçe itti.

"Kalk buradan."durumu anlayan Berk sırıtarak kalktı.

"Aman kalmadım size, gül gibi sevgilim varken." bu sırada çayları servis eden İkra'nın yanağından öptü. Hafif gülümseyen kız tepsiyi tezgaha koyup gelmişti.

Herkes yerlerine geçtiğinde Oğuz ile Merve'nin ne zaman nişanı olacağını konuşuluyordu.

"Ben baharda yapalım diyorum ama Merve kabul etmiyor."

"Neden etmediğimi de söyle istersen arkadaşlarına."

Oğuz bir elini ensesine atıp sıkıntı ile kaşımıştı.

"Yani sırf evlilik teklifi etmediğim için mi?"

Kızların gözleri açılmışken erkekler gülmüştü, tabi alttan yumruk yiyen Martin hariç.

"Oğuz bunu yapma bare yaa, evlilik teklifi etmemek." İkra Oğuz'u kınar gibi bakarken Berk söze atıldı.

"Yani evlilik teklifi önemli?"

"Tabiki de önemli Berk." bu sefer bu konuya düşen iki sevgiliye kahkaha attılar. Berk başparmağı ile çenesini okşayıp başını salladı.

"Bence o kadar da önemli değil."

"Berk konuştukça batıyorsun sus aslanım." Oğuz ağızının içinde konuştuğun da Berk sessizleşti. İkra'nın keskin bakışlarını gören Berk yutkundu. Pekala kendi düşünceleri kızlar ile uyuşmuyordu bu yüzden sustu.

"Kız Maviş senden ses çıkmıyor?"

"Ne için?" Burak yarım ağız gülüp kafası ile Martin'i gösterdi.

"Enişte diyorum evlilik teklifi diyorum."

Gökkuşağı hafifçe gülüp saçını geri attı.

"Zamanı geldiğinde düşüneceğini düşünüyorum."

"Vay eminsin demek bu kadar."

Gökkuşağı başını salladığında Martin gülümsemişti. Bu kadına kalbini vermeyip başka kime verecekti ki.

"E sizin isteme olmadı daha?" Didem geçen yemeğe gittiklerinde öğrenmişti bu ayrıntıyı.

"İsteme kolay iş." Oğuz eli ile savuşturur gibi yaptığın da Merve gözlerini kısmıştı.

"Kolay iş öyle mi? Kız evi naz evi demişler ona göre düşün istersen Oğuzcum."

Oğuz büyük tehdidi aldığında eli ile ağzına hayali fermuar çekti. Masadakiler onlara güldüğünde Oğuz tek tek göz gezdirdi.

"Elbet gün gelecek çok gülmeyin."

"Geldiği gün görüşelim Oğuzcum."

Berk dalga geçerek söylediğinde Gökkuşağı ve İkra göz göze geldi. Yakın arkadaşları ile sevgilileri gayet iyi anlaşmışlardı onların ki şuan saf mutluluktu.

Bir süre daha masada güzel sohbetler dönmüş daha çok Burak ve Berk'in eğlenceli sohbetleri ve hiç susmamaları ile sonlanmıştı.
Herkes ayaklandığında Ali Deniz pusetine girmeden önce Gökkuşağı aldı kucağına.

"Güzel bebeğim benim." boynuna sayısız öpücük kondurduğunda Martin'de belinden tutmuştu.

"Çok güzel değil mi?" Gökkuşağı gülümseyerek Martin'e döndüğünde karşısında ki adamda gülümseyip bebeğin elinden tutmuştu.

"Evet çok güzel."hafifçe kulağına doğru eğildiğinde kimsenin duymadığından emin oldu.

" Kucağına da çok yakıştı,ne dersin? "

Gökkuşağı şaşkınca Martin'e döndüğün de o büyük avuç içi ile minik bebeğin başını hafifçe okşuyordu.

" Senin kucağına da çok yakıştı, sen ne dersin?"

Martin beklemediği sözler ile sevgilisine dönerken gözleri buluşmuştu. Gözlerinden yoğun duygular akarken bozan Burak oldu.

"Aşıklar çok bebek sevesiniz varsa,elinizi çabuk tutun."

Gökkuşağı gözlerini adamdan çekip Burak'ın omuzuna vurdu.

"Ne diyorsun be sen."

Oğuz alttan alttan gülerken çoktan kapının orada bekliyordu. Herkes montlarını giymişken kapıda durdular.

Gökkuşağı ve Oğuz karşı karşıya gelince sıkı sıkı sarılmışlardı. Oğuz bir kolunu açtığında İkra'da hemen kolunun altına girmişti. Burak'da dayanamayıp Gökkuşağı'nın yanına gelip bir kolu ile Oğuz' a bir kolu ile Gökkuşağı'na sarıldığında liseden geriye kalan dostlukların devam ettiğini simgelemişlerdi.

"Sizi seviyorum."

"Sizi seviyorum."

Oğuz' dan sonra hepsi bunu tek tek söylemişti. Daha sonrasında Merve'nin sesi ile ayrıldılar.

"Kızlar neyse ki sizi çok sevdim."

Onun bu dediğine gülmüşlerdi. Çok güzel bir geceyi sonlandırmışlardı. Ve bir daha tekrarlanması gerektiğinin sözünü vermişlerdi.

~~~~
Gökkuşağı sabah gözlerini zar zor açmıştı ve kafeye bir saat geç gelmişti. Neyseki herhangi bir aksama olmadan işine devam edebilmişti. Tezgahın dışında ki bar taburlerin de oturup gelir giderleri hesaplarken sessiz ortamda kapı çanı çaldı.

Bora ve Uğur'un bahçeden gelip bakacağını düşünüp yaptığı işten başını kaldırmadı. Topuklu sesi duyduğunda ve hala gelmeyen yardımcıları ile başını kaldırdı. Gördüğü kişi ile elinde ki kalem düşerken kendini anlık savunmasız hisetti.

Karşısında ki kadın giydiği uzun paltosu ve topuklu çizmeleri ile karşısında durarken ayağa kalktı.

"Hoşgeldiniz Feride Hanım."

"Hoşbuldum Mavi, Mor, Sarı yada Kırmızı hangisiydin karar veremedim."

"O zaman karar verdiğiniz zaman konuşuruz." arkamı dönüp sandalyeye geçecekcen cık cıkladı.

"Aa hadi ama sen müşterilerini ki özellikle tanıdıklarını böyle mi karşılıyorsun?"

Alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırırken ön cebimde ki telefonu alıp ses kaydını açtı, cebine tekrardan koyduğunda  Feride'ye döndü.

"Genelde tanıştığım insanlar ismimi söyler demek ki sizinle tam tanışmamışım."

Feride yüzünde ki sinir bozucu gülmesi ile dururken bir masaya geçti. O sırada içeri giren başka bir müşteri ile Bora gelmişti.

"İkram olarak ne vereceksin bana."

"Zıkkımın kökünü." ağzının içinde mırıldandığında Feride hafif eğilmişti.

"Bir şey mi dedin canım?"

"Diyorum ki bir şeyler yemeden neden geldiğinizi mi konuşsak?"

"Ah böyle kuru kuru olmaz ki?"

Karşısında ki kadın sabrını sınarken oldukça zor duruyordu. Bahçeden gelen Uğur'un anlık duraksadığını gören Gökkuşağı elini hafif kaldırıp yanına çağırmıştı.

"Buyurun şefim."

"Hanımefendi ne isterse ikram edin."

Uğur başını sallayıp Feride'ye dönerken bu durumdan oldukça eğleniyordu.

"Acaba ne önerirsiniz?"

"Ben daha yeniyim ama pastaların her çeşitini tavsiye ederim."

"Ya öyle mi o zaman bütün çeşitlerinden birer dilim alayım."

Gökkuşağı kadının ne yapmak istediğini anlamıştı ama karışmamıştı. Şuan tek bir şey de şu kadının üstüne uçmak istiyordu. Ama yapmayacaktı o kadının istediğini eline vermeyecekti.

"Ee Gökkuşağıcım nasılsın?"

"Oldukça iyiyim, teşekkürler."

"Bende çok iyiyim, sorma nezaketin de bulunduğun için sağol."

Gökkuşağı alayla gülüp masanın üstünde bir kaç kez tırnaklarını tıkırdattı.

"Sormamıştım, siz kendi kendinize cevap verdiniz."

Feride karşısında ki kadının gerçekten altta kalmayan biri olduğunu anlamıştı. Feride başını yana yatırıp dudaklarını büzdü.

"Araştırılcak pek bir değerin yokmuş."

Gökkuşağı yerinde doğrulup şaşkınca karşısında ki kadına baktı. Kendisini araştırmışmıydı bu duruma kahkaha attı.

"Araştırdığınıza göre pek bir değerim varmış, yoksa neden araştırasınız."

Gülmesine rağmen bu bilgi içine biraz sıkıntı kondurmştu çünkü Feride'nin ne tür takıntılı bir kadın olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu. Ürperen bedenini kazağının üstünden okşayıp arkasına yaslandı.

" Lafı uzatmaya gerek yok, Ata'dan uzak dur hem bu sayede şirketi tekrar alsınlar."

Gökkuşağı hırsla hafif yerinde yükseldi.

"Ya sen ne biçim bir kadınsın, senin olmayan bir şirket hakkında nasıl tehdit edebiliyorsun."

Feride gülümsedi. Çünkü kızın sinirlenmesine bayılıyordu.

"İstersen hisse kağıtlarına göz atabiliriz, tabi anlarsan."

"Tabiki sizde anlayabildiğiniz için şirket iflas batağında değil mi?"

Feride sinirlendiği sırada Uğur'un gelmesi ile susmuş gülümsemişti. Önüne konulan pastadan bir çatal alıp hafif ittirdi. Bütün pastalara tek tek çatal sürüp ziyan ettiğinde karşısında Gökkuşağı sinirden kuduruyordu. Ama belli etmiyordu.

"O kadar övüldüğü kadar da iyi değilmiş."

Gökkuşağı sabır çekerek başını başka tarafa çevirdiğin de Feride bir yudum su içerek durdu.

"Gökkuşağı uzak duracaksın,yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."

Gökkuşağı kafeden çıkan son müşteriye bakıp ayağa kalktı. Gözleri şuan o kadar duygusuz bakıyordu herhangi biri görse kadının bakışlarından rahatsız olabilirdi.

"Beş dakikalığına içeri kimseyi almayın"

Bora ve Uğur'a hitaben konuştuğun da Bora ayaklanıp kapıya gitmişti, Gökkuşağı bakışlarını kısaca Uğur'a çevirip tekrar kadına döndü.

"Uğur sende."

Uğur yerinden kalkıp Bora ile dışarı çıktığında Gökkuşağı'da iki elini arkaya almıştı.

"Feride artık çekilmez biri olmaya başladın, her hemcinsime saygım sonsuzdur ama senin gibisine değil."

Masanın başından çıkıp biraz ortalara geldiğinde kadına tekrar döndü.

"Gurur,onur,şeref, diye kelimeler vardır bilir misin?"

Feride meydan okuyan gözleri ile başını salladığın da Gökkuşağı güldü.

"Eğer bilseydin bunları konuşuyor olmazdık."

Önüne gelen saçları ileri itip bir adım yaklaştı.

"Neden böyle davranıyorsun bilmiyorum, eşinin çocuğu olan bir adama bu denli yaklaşım tehlikeli ve onursuzluktur."

"Bunları senden öğrenecek değilim."

"Ama belli ki kimseden de öğrenemiyorsunuz."

Feride zor durduğu yerden kalktı ve kızın karşısına geçti.

"Sınırlarını çok zorluyorsun küçük kız."

"Sınırı zorlamak ruhumda var."

Feride başını sallayıp, dudaklarını birbirine bastırdı. Masanın başında ki pasta tabağını eli ile ittip yere düşürdüğün de Gökkuşağı bir adım yaklaşmıştı.

"Tık tak. Tık tak... Zaman hızlı geçiyor Gökkuşağı, bir bakmışsın bir gün bu kafe böyle yıkılıvermiş."

"Bu kafeyi bırak birine bir şey yaparsan..."

"Ee yaparsam ne olur, ne yaparsın?"

"O mal mülk elinden alınır. Küçücük bir açıkla şöhret kapıların kapılır. Bence sen dikkat et."

"Haha, ilahi Gök güldürdün beni."

"Senin o Gök diyen ağzını..." ağzının içinde konuşan Gökkuşağı'yı, Feride duymamıştı.

"Anlatabildim mi canım?Ata' dan uzak duracaksın o elbet bir gün kollarıma gelecek."

Gökkuşağı sinir olmuş bir şekilde güldü ve kadına yürüdü, kolundan tuttuğu gibi kadını ileri itti.

"İğrenç bir kadınsın şimdi buradan git, senin tehditlerin boşken benim yapacaklarım seni bitirecek. "

Feride bir an karşısında ki kızdan gerçekten korktu. Ve o korku ile kıza karşı daha da hırçınlaştı.

"Ne yapacaksın beni de mi ölüme sürükleyeceksin? Senin yaptığın bu değil mi? Bir gün Ata'yı da öldüreceksin ve aynı şekil unutacaksın."

Gökkuşağı duyduğu sözler ile sinir krizine ramak kala kadını kolundan tuttuğu gibi çekeledi, onu şuan da kimse durduramazdı.

" Bırak be kolumu."

Kafenin kapısını açan Gökkuşağı kadını ileri savurup çamurlu suyun üstüne düşmesini sağladı.

"Sen mide bulandırıcı bir kadınsın, bu kafeden şimdi defol."

Uğur kadını kaldırmaya gidecekti ki Gökkuşağı durdurdu.

"Sakın, eğer kaldırırsan sen de git."

Uğur kararsız kalarak yutkundu ve Gökkuşağı'nın ardında durdu. İleriden şoför gelerek kadına yardım ettiğinde Gökkuşağı tepkisiz bir şekilde bekliyordu.

"Bunu sana ödeteceğim pis çıyan, gün gelecek sen böyle yerlerde olacaksın."

"O gün geldiğinde görüşelim, kim yerlerde olup af dileyecek göreceğiz."

Feride bütün kini ile Gökkuşağı'na bakarken Gökkuşağı gülümseyerek içeri girdi ve onun ardından yardımcıları. Bora ilk defa bu kadar sinirli ve birine zarar veren patronuna baktı.

"Abla iyi misin?"

"İyi değilim Bora, şuranın haline bak. Aptal kadın nimetlere zarar vererek bana meydan okuduğunu falan sanıyor."

Bora etrafa baktığında yerde krem şantisi saçılmış bir dilim pasta ile karşılaştı.

"Bora sen masada ki pastaların çatal alınmış kısmından kes geri kalanını sokak hayvanlarının olduğu yere koy, Uğur sende yerleri temizle, bende bir görüşme yapayım."

İkisi de başını sallayıp verilen görevleri yapmaya koyulduğun da Gökkuşağı'da kabanını giyip dışarı çıkmıştı. Biraz yol yürüyerek ve Martin ile konuşarak sakinleşmeyi diledi.

" Burası size emanet on dakikaya gelirim."

Kafeden çıktığında cebinde unuttuğu ses kaydı hala açık telefonunu aldı. Uzun bir ses kaydı olmuştu ama çok işine yarayacaktı.

Bu sırada Martin şirkette oturmuş Gökkuşağı haricinde derdini sıkıntısını anlattığı kişi ile konuşuyordu.

"Mario bu kadın pes etmeyecek."

"Bu kadını nasıl yok edebiliriz, kiralik katil mi tutsak."

"Saçma saçma düşünme oğlum, ilk şu şirketi alacağım daha sonra o çok sandığı ününü."

"O zaman peşini bırakacak mı yani?"

"Bırakmak zorunda kalacak diyelim."

Mario İtalyadan doğru arkadaşına yardımcı olamayışına üzülüyordu.

"Ama ben Gökkuşağı'na zarar vermesinden korkuyorum."

"Korkunu anlıyorum Martin bunun için İstanbul'a geleceğim."

Martin duyduğu sözler ile yerinde doğruldu.

"Ciddi misin?"

"Ciddiyim, yanımda üç tane de koruma ile gelirim, günün çoğunluğunu kafede onun yanında geçiririm sana destekçi olurum."

"Mario sen var ya adamın dibisin."

"Bugünler için varız, sen canını sıkmamaya çalış hatta Danilo ile gelsem."

Danilo dendiğinde Martin'in gülen suratı düşmüştü, Mario'nun kuzeniydi ve bilgisayar işlerinde hatta insanları alt etme işinde çok iyiydi ama Martin ile kavgalıydı.

"Biliyorum kavgalısınız ama hala birbirinizi çok seviyorsunuz bence, aranızda ki sorunuda halledebilirsiniz."

Danilo ile tartıştığında İtalyaya gideli iki sene olmuştu. Bir gün kafede güzel gördüğü bir kızı çizmişti ama sadece çizme isteği ile yapmıştı. Başka bir amaç gütmeden ve bunun üstünden uzun süre geçtikten sonra rastgele bunu gören Danilo sır gibi sakladığı sevdiği kız olduğunu söylemişti.
Aralarında ki tartışma büyümüş, kavgaya dönüşmüştü. Martin ne yapsa da kendi tekrardan aklayamamıştı ve bunun içinde uzun süre uğraşmamıştı ne yapsa kendini inandıramazdı.

"Off zorunlu mu Mario?"

"Evet zorunlu suratsız Martin." arkadan gelen Danilo'nun sesi ile yüzünü buruşturdu.

"İyi ne yapıyorsanız yapın."

"Tamam yılbaşından sonra Türkiye'deyiz."

"Tamam gelince konuşuruz."

Martin telefonu kulağından indirip masaya koyamadan sevgilisinin aramasını gördü. Hemen açtığında sesi titreyen bir Gökkuşağı ile karşılaştı.

"Martin."

"Sevdiğim, ne oldu?"

"Feride geldi."

"Hemen geliyorum." dediği gibi ayağa kalktığında Gökkuşağı'nın sesi ile durdu.

"Dur dur,geldi gitti. Biz biraz tartışmış olabiliriz."

"Ne demek tartıştık nerdesin sen geleyim."

"Martin gelme şimdi, akşam konuşuruz."

"Beni merakta bırakıyorsun şimdi."

"Meraklanma, akşam konuşuruz. Sadece haberin olsun istedim."

"Tamam güzelim görüşürüz."

Martin telefonu bırakıp elini masaya vurdu. Kapıdan çıktığı gibi Feride'nin odasına ilerledi.

"İçeride mi?"

Daha kapıdan girmeden sormuştu ama cevabını beklemeden kapıyı açmıştı. İçeride kimseyi görmeyince kapıyı çarpmıştı. Bu kadının bir sonu gelmeliydi artık.

Martin tekrar kendi odasına geldiğinde sinirden duramıyordu, bir an önce akşam vaktinin gelip Gökkuşağı'na sığınmak istiyordu.

......

Bölüm sonu.

Bugüne özel çok uzun bir bölüm yazdım, nasıl buldunuz bu köşeye yorumları ve beğenileri alalım lütfen.

Geceye bir bölüm daha gelecek, beklemekte kalın.

Takipte kalın
Sevgi ile kalın♥🌈

Continue Reading

You'll Also Like

324K 1.5K 46
seks hayatın bir parçası...
857K 33.9K 30
Soğuk parmaklarının arasında duran yüzüm yanarken ellerimle ceketinin ucunu kavramıştım. Dışarıdan biri görse birkaç dakika önce bağıra bağıra kavga...
699K 14K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
1.8M 80K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...