kaç yoksa dayak yiyeceğiz ーhy...

By exozsehun

952K 104K 258K

müdürün oğlu jeongin, "this is sparta" diyerek kapılara tekme atan hyunjin'in okuldan atılmaması için babasın... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk✊🏻🔛💦
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi✊🏻🔛🌊
kırk sekiz
kırk dokuz✊🏻🔛💦
özel bölüm⚔️

elli ᶠⁱⁿᵃˡ

14.7K 1.4K 6.3K
By exozsehun

50

😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿😿

"Baba baba!"

O geliyor...

Yıllardır herkesin heyecanla beklediği, soyun devamı, iyilerin dostu, kötülerin düşmanı, sparta tekmesini nesilden nesile aktaracak kişi...

EBUBEBİR SIDDIKJIN! 🥳🥳🥳🥳

Hyunjin şaftı kaymış bir şekilde uyumaya devam ederken beş yaşındaki Sıddıkjin üzerine atlayıp üstünde tepinmeye başlamıştı. aferin sıddıkjin boyle sic babanin agzina

"BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA!"

"Jeongin şunu alır mısın şuradan?"

"BABA BABA BABA GÜNAYDIN BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA BABA!"

"Günaydın Jin."

"BABA BABA BABA BABA BABA HADİ KALK!"

Sıddıkjin zıplamaya devam ederken Hyunjin iç çekmiş ve aniden kalkıp çocuğu tutarak yatağa yatırmıştı. Gıdıklamaya başladığında Sıddık kardeşimiz gülerek ellerini karnına götürmüştü.

"Jeongin nerede?"

"İçeride uyuyor. Oyun oynayalım dedim babanı uyandır o çok sever oyunu dedi."

"Şerefsize bak."

"Ne? Şerefsiz ne?"

"HADİ OYUN VAKTİİİİİİİ!"

"TAMAM." Sıddıkjin yatakta doğrulup beş santim boyuyla ayağa kalkmış ve zıplamaya devam etmişti. Sabah sabah çok enerjikti junior minik kuş.

"Baba sen at ol, ben sana bineyim."

"Bu nasıl bir oyun acaba?"

"Çok güzel bir oyun. Jisung amca senin çok sevdiğini söyledi."

"Şerefsiz ya."

"Baba şerefsiz ne?"

"Tamam ben atım, gel."

Hyunjin yataktan esneyerek kalkıp emekler gibi eğilmişti. "Düşme sakın sonra baban beni döver."

"Düşmem," derken Hyunjin'in sırtına çıkmıştı çocuk. "Dıgıdık dıgıdık!"

Hyunjin kişneyerek odadan çıkarken Sıddıkjin gülerek babasının tişörtünü sıkı sıkı tutuyordu. "Şaha kalksana baba."

"Sen o kelimeyi nerden biliyorsun?"

"Diriliş Ertuğrul izledim."

"Ben sana Tonguç Akademi izle demedim mi?"

"O çok saçma."

"NE? OH MY GOSH!"

Hyunjin, koltukta uyuyan Jeongin'in olduğu odaya doğru giderken sırtındaki çocuğa "Bu at acıktı ama," demişti. "Aç at oynamaz."

"Tamam besleyelim seni. Ne yemek istersin?"

"Şu koltukta bir kuş uyuyor. Onu yiyelim mi?"

"Ama o kuş değil ki babam."

"Baban küçükken kuştu biliyor musun?"

"Gerçekten mi? Uçabiliyor mu?"

"Bu uçamayan bir kuş."

"Uçamayan kuş mu olur?"

"Deve kuşu uçamıyor."

"Deve kuşu ne?"

"Baban gibi bir kuş, uçamayan bir kuş."

"Deve kuşu alır mısın bana?"

"Ne yapacaksın deve kuşunu?"

"Uçmayı öğreteceğim. Çok üzüldüm uçamamasına, sevaptır."

"Sıddıkjin, sen kimlerle takılıyorsun?"

"Atlar konuşamaz, hadi baba sus yemeğini ye."

Hyunjin şokla omzunun üstünden çocuğa bakıp koltukta uyumaya devam eden Jeongin'in poposunu ısırmıştı. Sıddıkjin gülerken Jeongin "Noluyor ya," diyerek onlara dönmüştü. "Napıyorsun sabah sabah?"

"Atım ben konuşamam."

Jeongin gözlerini ovarken Hyunjin'in sırtındaki çocuğu görünce kahkaha atmaya başlamıştı. "Hyunjin de at gibi çocuk demiştim bir kere kendi kendime, o geldi şimdi aklıma. Ne günlerdi..."

"Çok komikmiş."

"YA ATLAR KONUŞAMAZ BABA!"

"Çok şeker bir çocuk ya, görüyorsun değil mi? Tam hayalimdeki çocuk resmen."

Jeongin gülerken Jin'i Hyunjin'in sırtından almış ve kucağına oturtmuştu. "Babanı yorma oğlum, ben onu yoracağım akşam."

"Siz de mi atcılık oynayacaksınız? Ben de oynamak istiyorum."

"Jeongin allah kahretmesin bir sus ya..."

Jeongin sırıtırken Sıddıkjin'i öpüp "Evet," demişti. "Baban at olacak ben de ona bineceğim."

"Ben de binebilir miyiiiiiiiiim? N'olur n'olur n'olur n'oluuuuuur!"

"ALLAHIM BEN DAYANAMAYACAĞIM."

Hyunjin ayağa kalkıp mutfağa giderken Jeongin sırıtarak gülüyordu. Sıddıkjin de Hyunjin'in arkasından "Baba ben de bineyim mi," demeye devam ediyordu.

"Bu farklı bir atcılık canım. Küçükler oynayamaz."

"Ben ne zaman büyüyeceğim?"

"Büyüyünce."

"Of tamam."

Sıddışko, Jeongin'in kucağından inip mutfağa Hyunjin'in yanına gittiğinde babasının ayağına sarılmış "Hadi spartacılık oynayalım," demişti. "Baba baba baba baba baba baba baba baba baba baba baba!"

"Kahvaltı hazırlıyorum."

"Sparta sparta sparta sparta sparta sparta!"

"Oğlum senin derdin ne? Çocukluk tramvanda yok. Kreşte sana bir şey mi yapıyorlar?"

"Baba," dedi Jin Hyunjin'in bacağını bırakırken. "Bir kız var..."

"Ee?"

"Boyu çok uzun. Benim boyum ne zaman uzayacak?"

"Büyüyünce."

"Of tamam."

...

"Baba."

"Efendim canım."

"Kreşte bir kız daha var."

"Ee?"

"Bu kadar."

Hyunjin iç çekip gülümsemeye çalışarak Sıddıkjin'i koltuk altlarından tutarak kaldırmış ve masanın başına oturtmuştu. "Uslu uslu dur ben de sana kahvaltı hazırlayayım tamam mı?"

"Tamam."

"Baba."

"Efendim."

"Changbin amca senin beynin olmadığını söyledi. Kafanın içi boşmuş. O yüzden ben kendimi beynimi sana vermeye karar verdim. Beyinsiz olman hiç hoşuma gitmiyor, seni seviyorum."

Hyunjin kestiği çileği bırakıp oğluna döndüğünde Sıddıkjin dudağını sarkıtmıştı. "Her insanda beyin var oğlum. Sadece bazıları kullanamıyor. Changbin amcan da onlardan biri."

"Yani senin beynin var mı? Yaşayacak mısın?"

"Evet var, yaşayacağım."

"Oley! Changbin amca korkuttu beni. Babanın beyni yok, düşünemiyor dedi."

"Şakacı adam ya, görüyor musun?"

"Komik değil ki."

"Bence de değil. Aferin sana."

"Changbin amcaya Sparta tekmesi atabilir miyim?"

"Ağzına bile sıçabilirsin."

"Ne?"

"KIM ÇİLEK İSTEEER? AAA SIDDIKJIN İSTİYORMUŞŞŞ."

"ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK ÇİLEK!"

Hyunjin, Sıddıkjin'in ağzına çileği sokarken Jeongin gelip kaşlarını çatarak Hyunjin'e bakmaya başlamıştı. "Senin ayakta ne işin var?"

"Ne yapayım uçayım mı?"

"Hayır, git dinlen. Ayakta durmaman gerek."

"Noluyor ya?"

"Ne demek ne oluyor? Karnına bak, doğuracaksın neredeyse."

"Ne?"

Hyunjin kafasını eğip göbeğine baktığında daha demin dümdüz ama şimdi kocaman olan göbeğini görmüştü. "Bu ne lan?"

"Çocuğumuz."

"Çocuğumuz burada zaten."

"İkincisi yolda, sıddıkbin."

"Jeongin salak salak konuşma, ne oluyor?"

"BABAM HAMİLE Mİ? BABAM HAMİLE Mİ? BABAM HAMİLE Mİ?"

"Saçmalama. Oğlum bir dur. Ben hamile olamam."

"NİYE NİYE NİYE NİYE NİYE NİYE?"

"Biyolojik olarak pek uygun değil çünkü. Yumurtalıklarım yok mesela."

"BEN NASIL DOĞDUM O ZAMAN BABA? BEN NASIL DOĞDUM BABA?"

"Jeongin, bir şey yap."

"Daha fazla ayakta durmamalısın Hyunjin."

"Ya sikeceğim he."

"BABA SİKMEK NE?"

"Lan noluyor? Kabus mu bu?"

Evet Hyunjin, bu bir kabus. Lisede dövdüğün çocuklar adına senden intikam almak istedim. Umarım aklın başına gelmiştir. Adalet her zaman yerini bulur.

"HAAAAAAYIIIIIIIIRRRR!"

"Noluyor..."

Hyunjin uykusundan o klasik bağırarak uyanma sahnesini gerçekleştirerek uyandığında, yanında yedinci rüyasını gören Jeongin mırıldanarak diğer tarafa dönmüştü.

Hyunjin hemen eliyle karnını kontrol edip hamile olmadığını gördüğünde iç çekip kafasını duvara yaslamıştı.

"Jeongin, kalk."

"Uçaktayım."

"Jeongin!"

"Bir saniye otomatik pilota alayım."

"Jeongin kalkman gerek, çok korkuyorum."

"Korkma sarıl babacığına."

"BABA DEME BANA YA! KABUS GÖRDÜM."

Jeongin iç çekerek ona dönerken gözlerini açıp ovuşturarak Hyunjin'e bakmıştı. "Ne gördün?"

"Sıddıkjin'i. Oğlumuzu ama çok korkunçtu. Sürekli soruyordu, beni at yapıyordu, durmadan konuşuyordu ve ben hamileydim Sıddıkbin'e. Korkunç!"

"Nesi korkunç bunun?"

"HAMİLEYDİM?"

"Hamile kalkmak istiyorsan söyle hemen bırakabilirim."

Jeongin tişörtünü çıkarmaya yeltendiğinde Hyunjin durdurup "Hayır," demişti. "Anlamıyorsun."

"Neyi Hyunjin? Uyumak istiyorum."

"Çocuğumuz olduğunda ne yapacağız?"

"Bakarız ya, uyuyalım mı?"

"Sana benziyordu."

Jeongin "hm," derken kafasını yeniden yastığa koymuştu. "Sıddıkjin sana benziyordu. Gamzeleri vardı."

"Kim?"

"Jeongin dinlemiyor musun!"

"Seni seviyorum, uyuyalım mı?"

"Dinlemiyorsun."

"GÜNEŞ BİLE DOĞMADI HYUNJIN. SİKECEĞİM RÜYANI, UYU."

"Niye bağırıyorsun..."

Hyunjin öfleyip yeniden yatarken Jeongin çoktan uyuyakalmıştı bile. Hyunjin ise rüyasını düşünmeye başlamıştı. Sıddıkjin gerçekten öyle bir çocuk mu olacaktı? Evet, sıçtın.

Rüyasında bile olsa baba olmayı sevmişti aslında. Ne kadar sinir bozucu olsa da Sıddıkjin çok tatlı ve komikti. Hyunjin düşündükçe heyecanlanmıştı. Hamilelik kısmı aklıma geldiğinde ise korkup uyumuştu.

Sabah alarmla uyandıklarında Jeongin, Hyunjin'in burnunu sıkarak havasızlıktan uyanmasını beklemişti. Hyunjin gözlerini kocaman açarak uyandığında Jeongin gülerek kalkmıştı.

"Bir daha böyle uyandırırsan seni sikerim demiştim."

"Ne duruyorsun Sparta çocuk? Gel."

Jeongin ellerini açıp Hyunjin'e gülerken Hyunjin göz devirmişti. "Dün gece beni takmadın bile. Rüyamı anlattım sana."

"Bir şeyler diyordun ama hatırlamıyorum. Mesir macunu aldım yer misin? Fena enerji veriyormuş."

"Rüyamda oğlumuz vardı ve ben hamileydim."

"Evlenelim mi diyorsun? Evlenelim diyorsan direkt söylemen yeterli."

"Okuyorum ben ya."

"Göt."

"Şaka şaka, evlenmek istiyorum tabii ki ama babişkolarımız okul bitmeden olmaz dedi. Siktiğimin okulunu bir sikicem şimdi."

"Çocuğumuz olacak mı cidden? Seni çocukla hayal edemiyorum. Bebekten daha bebeksin."

"Öyle miyim?"

"Öylesin bebeğim."

Jeongin Hyunjin'e yaklaşırken Hyunjin kaşlarını kaldırmıştı. Minik olmayan minik kuş ise üstüne eğilerek onu öpmeye başlamıştı. "Bebeksin."

"Sensin bebek, şuna bak ya."

"O devir kapandı aslanım. Lise bitti artık."

"Rüyamda hamileydim. Biraz da bu konuyu mu konuşsak?"

"Konuşalım. Ne kadar detaylı olsun? Nasıl hamile kaldığından bahsedeyim istersen."

"Bir süre sik görmek istemiyorum, cidden. Korkunçtu."

"Ya sen hamilelikten mi korkuyorsun? Sen niye bu kadar bebeksin? Böyle tatlı, şeker bir bebek."

"Kaç kere hamile kaldın Jeongin allah aşkına."

"Bilgiye gebeyim, sanata gebeyim."

"Şeker gibisin."

"Haydaa noluyor ya? Yoksa bu da mı rüya? Rüyanın içinde başka bir rüya. Inception'daki gibi."

"Eğer bu da bir rüyaysa, bu demektir ki hala uyuyorum."

"Yani?"

Hyunjin "Yani," diyerek ayağa kalkıp elini karnına koymuş ve gülümsemişti. "Hamile değilim."

"Bir şey söyleyeyim mi son beş dakikadır konuştuklarımızdan bir bok anlamadım. Çok manasız konuşuyoruz."

"Parka gitmek ister misin?"

"Bak konu çok çabuk değişiyor. Ne yaptığımızı bilmiyoruz sanki."

"Ne yaptığımı biliyorum. Bildiğim tek şey bu."

"Ne yapıyorsun?"

"Seni seviyorum."

"Sevişelim mi?"

Hyunjin gülerek "Şimdi değil," demişti. "Parka gidelim."

"İyi gidelim. Ne yapacağız parkta?"

"Senden hoşlanmaya başladığım ilk günü söylemiş miydim?"

"Beni neredeyse siktiğin günü mü diyorsun, evet söyledin. Gerizekalı kucağına oturttu beni ya... Hayret bir şey..."

"Hoşuna gitmediğini söyleme."

"On altı yaşındaydım, bayılmadığıma dua et. Gerçekten piçsin şu an düşündüm de..."

"Yok artık finalde ayrılıyor muyuz?"

"Hayır, seni cezalandırıyorum. Parka gideceğiz ve bu sefer sen benim kucağıma oturacaksın."

"Omg."

Hyunjin heyecanlanmış gibi tepkiler verdikten sonra durmuş ve "Kucağına oturursam hamile kalır mıyım," demişti.

"He evet, elimi tuttum hamile kaldın."

"Rüyamı görmen gerek, gerçekten garipti."

"Changbin gibi bir arkadaşım var artık hiçbir şeyi garipsemiyorum."

"Changbin senin benden hoşlandığını söylemese ne olurdu acaba?"

"Mal olduğun için anlamazdın. Ben daha çok sinirlenip seni sikerdim belki o zaman anlardın."

"Manasız konuşuyoruz diyorsun ya, bence sorunun kaynağı sensin."

"Bunun bir sorun olduğunu söylememiştim."

"İlginç."

Hyunjin üzerini değiştirirken Jeongin göz devirip ona katılmıştı. Parka yürüyerek gitmişlerdi. Ortalık tenhaydı. Yirmili yaşlarındaki iki çocuk salıncağa kucak kucağa bindiğinde yadırgayacak pek kişi yoktu şu anlık."

"Hoş oldu buraya gelmemiz."

"Evet, öyle oldu."

"Aslında sana söylemek istediğim birkaç şey var. Uzun süredir birlikteyiz ve her gün manasız konuşmalarımız oluyor. Son zamanlarda pek hoş şeyler söylemedim."

"Dün gece çok hoş şeyler söyledin aslında."

"Sevişirken hoş konuşurum evet, roma falan."

"Aynen."

"Ama bu öyle değil. Sana hislerimden bahsetmek istiyorum. Beraber çok şey yaptık. Yanında işediğim ilk gün, baya ilerlettik ilişkimizi."

Hyunjin, gülerken Jeongin de gülümsemişti. Hyunjin'in demire tutunan elleriyle oynuyordu. "Zaman geçtikçe eskileri unutuyorum ama geçmiş benim için çok önemli. Benim için bir sürü şey yaptın. Seninle tanıştığımdan beri mutluyum Hyunjin, gerçekten mutluyum. Eskiden en son ne zaman mutlu oldum diye düşünürdüm. Şimdi her gün mutluyum. Seninle büyüdüm ve bu başıma gelen en güzel şeydi. Kelimelerle açıklayamıyorum ama çok güzeldi."

"Ben bad boyum, beni ağlatmaya mı çalışıyorsun?"

Jeongin gülerken elleriyle Hyunjin'in saçlarını geri itip yüzünü okşamaya başlamıştı. "Hiçbir kusurun yok biliyor musun?"

"Lisede tartıştığımızda bana bencilsin, en kötü yanın da bu demiştin."

"Öyle mi dedim? Ne kadar salağım ben ya."

"Hayır, hak etmiştim."

"Yok yok etmemişsindir."

"Jeongin..."

"Ama hiç bencil değilsin ki... Hep beni düşünüyorsun. Hep beni ön planda tutuyorsun. Kendinden daha çok benimle ilgileniyorsun. Bu bencillik değil. Bunu sana söylemiyorum ama çok iyisin. Kırılgan bir cammışım gibi davranıyorsun bana. Pamuklara sarıyorsun, naziksin. Başından beri göründüğün gibi biri olmadığını biliyordum."

"Bad boy havası veremedik mi sana tüh."

"Verdin, çok güzel verdin. Babam her gün başka bir dosyayla geliyordu eve ama ben senin kişiliğini anlattığından daha farklı hayal ediyordum. Seninle konuştuğumu falan düşünürdüm. Benimle ne konuşabilirsin diye. Sonra bir gün kapı tekmeleyerek sınıfa daldın."

"Yaptığım en mantıklı saçma şey."

"Kendimi ilk defa sana açtım. Başlardaki beni hatırlıyor musun? Korkaktım. Gerçekten korkaktım. Söylediğim yanlış bir kelimede bir daha benimle konuşmazsın diye ağzımı açamıyordum."

"Benim için yaptığın o kadar çok şey var ki, ben ne yapsam yapayım sana onları ödeyemem. Arkamı hep sen topladın. Sen olmasan okuldan atılıp sanayide işe başlardım herhalde."

"Bir şey söyleyeyim mi? Sanayide deli para var."

"Tabii oğlum, aslında var ya okulu bıraksak mı?"

"Olur, babamlar da bizi asar el ele ölürüz. Of süper olur ya."

"Çok romantiksin, bu yanını çok seviyorum."

"Ben yer yanını çok seviyorum."

Jeongin, Hyunjin'i öpmeye başladığında Hyunjin gülümsemişti. Minik kuşunu çok seviyordu. Zahmet oldu salak

saka yaptim

duygusalim da su an uzerime gelmeyin

"SİKTİRİN GİDİN BURADAN!"

"Bize mi dedi o?"

Hyunjin, kafasını döndürerek arkasına bakarken kendi yaşlarından biraz daha büyük iki çocuğun orta parmak kaldırdığını görmüştü. "Bize diyorlar. Bir saniye bekle sen burada."

Hyunjin, Jeongin'in kucağından kalkıp onlara doğru yürürken Jeongin peşinden fırlayıp durdurmuştu. "Hyunjin, yine mi? Siktir et ya."

"Deli oluyorum bunlara."

"Tamam bekle ben dövüp gelirim."

"Dur şurada."

"Beraber dövelim o zaman, çok istiyorsan."

Hyunjin karşısındaki çocuklara bakarken iç çekmişti. Çocuklar el kol yapmaya devam ederken Hyunjin "Tipinizi sikeyim," diye söylenip Jeongin'le birlikte salıncağa geri dönmüştü. Çocuklar onlara doğru geldiğinde ise Hyunjin iç çekip kalkmıştı. "Ne var lan?"

"Hayırdır birader sana? Sik bakayım nasıl sikiyorsun? Amına koyduğum ibnesi."

"Siktir git, ağzını burnunu kırarım burada."

Hyunjin çocuğun yakasından tutarken diğer arkadaşı ikisini ayırıp arkadaşını uzaklaştırmıştı. "Bittin oğlum sen!"

"Siktir git."

"Bekle sen!"

"Bekliyorum gel de çakayım bir tane."

"Hyunjin gel şuraya, gittiler işte."

"Biz ne zaman kurtulacağız şunlardan. Bıktım amk bitmiyorlar."

"Beyinlerini sikeyim onların boşver. Ne güzel romantik romantik konuşuyorduk bak keyfim kaçtı şimdi."

"Sana jelibon alayım mı?"

"İstemiyorum."

"Ne yapayım?"

"Sarıl bana."

Jeongin salıncağın direğine yaslanırken Hyunjin sarılıp yanağından öpmüştü. "Tamam sıkma canını."

"Sen de sıkma. Ben cumhurbaşkanı falan olursam sürerim onları ülkeden."

"Parti kur oy verelim."

"Minik kuş partisi. MKP."

Hyunjin gülerken Jeongin cumhurbaşkanı olduğu hayaline dalmıştı. "Sen de first lady olursun. Beraber ülke yönetiriz. Biz Sparta'da doğsaydık var ya dünyayı yönetirdik. Düşünsene, manitayla savaş keyfi. Bugün de ölmedik çok şükür. Manitam bana sürpriz de yaparmış, kılıç fotoğrafı çek paylaş."

"KWIWPSŞSJJUDUWOQQOUWJZJDHHWYQISKDNDKWJSJJSJSJSJSJJSJSJSJS."

"Süper bir ikili olurduk."

"Biz zaten süper bir ikiliyiz. Sparta çocuk ve minik kuş."

"Bonnie ve Clyde gibi soygun yapıp tarihe geçmek ister misin?"

"Belalı bir ikili olalım diyorsun."

Jeongin kafa sallarken Hyunjin gülmüştü. Jeongin'in parmağındaki yüzükle oynuyordu. "Ben askere gittiğimde beni bekleyecek misin Jeongin?"

"Hayır başka bir manitam var sen gider gitmez onunla evleneceğiz."

"Omg."

"Gerizekalı, ben de askere gideceğim biliyorsun değil mi?"

"Hayır ya..."

"Ne?"

"Sen gitme. Ben sana kıyamam. Ben senin yerine de gideyim, var mı öyle bir şey?"

"Olmaz mı?"

Sparta kekosu dudak sarkıtırken Jeongin "Nerede evlenmek istersin," diye sordu. Bunu hiç düşünmemişti tam olarak. "Sparta filmi seti?"

"Ahhjsjahsjs bokunu çıkarmayalım ama süper olurdu."

"Pasta neyli olsun?"

"Oo evleniyor muyuz ne oluyor?"

"Şimdiden planlamak lazım. Zaman su gibi akıp geçiyor."

"Balayına nereye gidelim? Sparta?"

"Sjsjsjjs ben avrupaya gitmek istiyorum."

"Adana'ya da gider miyiz?"

"Adana gitmezsek ben evlenmiyorum zaten."

"Hayatımın aşkısın."

"Bunlar rüya değil değil mi? Hikayenin sonunda rüyamdan uyanıp okula gideceğim ve seni görüp aynı şeyleri yaşamaya falan başlamayacağım değil mi?"

"Her şey rüyaydı Jeongin üzgünüm."

"Tüh ya... Zaten anlamıştım biliyor musun? Çocuk adam diyen koreli okul müdürü mü olur?"

Hyunjin gülerek salıncağa oturmaya yeltendiğinde Jeongin'in arkasından gelen on beş kişilik kalabalık grubu görüp küfür etmişti. En önde daha deminki mal çocuk vardı.

Tarih kendini tekrarlar Hyunjinciğim.

"Jeongin, bu cümleyi bir daha kuracağım aklımın ucuna bile gelmezdi ama kaç."

"Ne?"

"Kaç Jeongin, kaç yoksa dayak yiyeceğiz."

son




😭😭😭😭cok😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭mutsuzum😭😭😭😭😭ühü😭😭😭😭😭😭😭😭😭

2020deki tek guzel sey tanistigim insanlar ve hyunin ficlerimdi. en sevdigim ficlerimden biri bu. bittigi icin cok uzgunum, herkese cok tesekkur ederim. diger ficlerimde gorusmek uzere onlara bakmayi da unutmayın :(  idol jeonginli bi fic yaziyorum -reflection- 🤷🏼‍♀️ bundan sonra egzoz a.k.a the hyunin machine deyin bana

mutlu yillar... this is sparta😿🎅🏻

jeongin hyunjinin boynunu isirdi unutmayin

size son olarak 07li birinin cizdigi hos bir fanartla veda etmek istiyorum

best fanart ever
saksocuhyunjin.com

Continue Reading

You'll Also Like

11K 1.5K 26
Jisung ve Minho üniversitenin ilk senesinde sevgililerdi jisung hafızasını kaybedip minhodan ayrı düşene kadar... "Ailem hafızamı kaybettiğimi söyled...
42.1K 2.8K 25
Okulda zorbalık gören Yeji Hwang en sonda dayanamayıp intihar eder. Abisi Hwang Hyunjin kız kardeşinin intikamını almak için kardeşinin okuluna kayıt...
1.1K 132 11
bilinmeyen numara : neden onunla birliktesin?
4.4K 461 9
jeongin, en yakın arkadaşı hyunjin'e aşıktı. texting, angst (?)