Fic kısa sürede 400'ün üzerinde okunma olmuş, çok teşekkürler ಥ‿ಥ
Bunlar bir süre daha ergenler gibi sanaldan atışmaya devam edecek, öyle hemen kavuşturmayız... Eheh
İyi okumalar ♡
..
Kim Seokjin...
"Kestik!" Yönetmen bağırdığında sinirle çenemi gerdim ve mükemmel bedenimi arkamdaki deri koltuğa attım.
" Seokjin neler oluyor? Basit bir sahneyi yedinci baştan alışımız. Hiç böyle yapmazdın, bir sorun mu var? "
Dediğinde gergince şakaklarımı ovaladım. Sinirden başım çatlıyordu.
" Mola verelim. " Onayladıklarında tek kalmak için diğer oyunculardan ayrı olarak bana özel olan odama ilerledim.
Makyaj masasının önündeki sandalyeye yayılarak oturduğumda karşımdaki aynadan görünümüme bakıyordum. Kusursuz yüz hatlarım ve pürüzsüz tenim ile harika görünüyordum. Rol icabı yüzüme makyajla çizilmiş yara izini bile güzel gösteren kişiydim. Harika Kim Seokjin'dim ben işte. Hani şu mükemmel olan, kusursuz olan.
O kim oluyordu da, bana kafa tutuyordu?
Bana, benim gibi mükemmel birine, nasıl oluyorda 'berbat' diyebilirdi? Bu çaylak fazla sinirimi bozuyordu. Ona haddini bildirerek kime meydan okuduğunu hatırlatmalıydım.
Kiminle konuştuğunu anladığında yersiz özgüveni bir balon gibi sönecekti ve ben o anları yüzümdeki küçümseyici gülüşle izleyecektim.
Ayrıca insanları da anlayamıyordum. Basit bir klişe dizinin çaylak bir başrol oyuncusunu nasıl oluyor da benim gibi profesyonel biri ile karşılaştırıyorlardı?
(Ölüyorum -nar)
Sakinleşmek için derin bir nefes alıp telefonumu açtım ve ondan gelen son mesaja baktım. Henüz bir cevap yazmamıştım.
Yanağımın içini ısırıp cevap yazacaktım ki hayranlarımın deli gibi beni bir tweet'e etiketlediğini fark ettim. Merak ederek bildirimlerden birine tıklarken o bana yaşlı diyen çaylağın bana yine yanıt verdiğini fark etmiştim.
Kim Namjoon:
Sizinle yarışmak mı? Şimdi size yaşlı dediğim için pişmanlık duyuyorum, "çaylaklarla" yarışmaya çalışan biri ilgi meraklısı bir çocuktan fazlası olamaz.
Veletin ağzı kesinlikle iyi laf yapıyordu ve fazlasıyla sinirlerim bozulmuştu.
Öfkeyle dilimi damağımda gezdirirken bu kendisini fazla zeki sanan çaylağın kiminle konuştuğunu fark etmesini nasıl sağlarım diye düşünüyordum.
Dm kutusuna girip ona cevap verdim.
Kim.Sj:
Ağzın güzel laf yapıyor çaylak ama sana en iyi oyuncudan bir tavsiye, oyunculuk dünyasında bu seni ünlü yapmaya yetmez.
Yeteneksiz olmanı geçtim, haddini bile bilmeyen birisin. Hayranlarımdan bu kadar korkuyorsan da mantıklı bir şey yap, haddini bilip özür dile.
Mesajı gönderirken sırıtmama engel olamadım, sinirim uçup gitmişti. Şimdi rahatça mükemmel oyunculuğumu konuşturabilirdim.
Telefonumu masanın üzerine bırakıp kalkacakken bir anda ekranda Instagram bildirimi görünce duraksadım.
Ekranı açıp gelen mesaja bakınca ise sinirden kaşlarım çatılmıştı.
:joon.kim
Tam da tahmin ettiğim gibi.
Fanlarınıza manyak dediğim hâlde siz onları değil kendinizi savundunuz.
Fanlarına değer bile vermeyen egoist birinin kendisine en iyi oyuncu demeye hakkı yok.
Uçup giden sinirim bir mesajıyla katlanarak geri dönmüştü. Tanrım, karşımda olsa ona bir güzel haddini bildirirdim. Mesajlaşmak yetmiyordu.
Kim.Sj:
Oyunculuğuma laf edecek son insan bile değilsin, güldürme beni.
Ayrıca emin ol, bu mükemmelliğe bu ego az bile.
Tabii, sahip olmadığın için bilemezsin, anlıyorum seni.
:joon.kim
Yeteneksiz olsaydım başrolü olduğum dizi reytinglerde The Assassin dizisiyle yarışıyor olmazdı bence.
Eğer oynadığım dizinin başarısında benim etkim olmadığını düşünüyorsanız da başrolün oyunculuğunun önemsiz olduğunu söylemiş olursunuz.
Biraz kendinizle çelişiyor gibisiniz ha?
Hayır kesinlikle suratını yumruklamak istiyordum bu kendini bilmez veletin.
Kendisini ne sanıyordu ya?
Başım çatlayacak raddede ağrırken bir de onunla laf yarışına giriyordum. İyice sinirlerimi bozuyordu.
Cevap vermek için düşünürken bir anda isminin altında ses kaydediliyor işaretini görünce anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.
Amacı neydi?..
Sesli mesaj iletildiği gibi dinlemek için tıklarken ilginç bir şekilde kalın ve erkeksi olan sesini duydum.
"Jimin bırak telefonumu! Tamam göstericem mesajı bırak- tanrım! *Yere yığılan eşya sesleri ve tiz bir çığlık. Yere düşen jimin sesleri* İyi misin sen- JİMİN SES KAYDEDİYOR BU NAPICAM NAPICAM NAPICAM?! " boğuşma seslerinin ardından onun panik dolu sesi duyulmuştu. Ardından daha tiz sesli birinin sesi gelmişti.
"Namu sakin ol ve çöp kutusuna at, panikleme bi ya
Tamam, tamam halletim. AAA SİKTİR-"
Ses kaydı biter bitmez kahkahamı tutamamıştım. Gülmekten gözümden yaş gelirken nasıl birinin ciddi bir tartışmanın ortasında kazayla sesli mesaj atabilecek kadar şapşal olabileceğini düşünüyordum. Sesli mesajı hemen silmemiş olsaydı tekrar tekrar dinleyip gülebilirdim.
:joon.kim
....bu olmamış gibi yapabilir miyiz?
Dinlemediğini söyle lütfen
O kadar gülmüştüm ki neye sinirlendiğimi ya da niye kavga ettiğimizi bile unutmuştum bir anlığına.
Kim.sj:
Bütün bu havalı hallerinin ve laf sokma çabalarının sadece rol olduğunu görmek pek şaşırtıcı değildi.
Cidden ne söyleyeceğini bile arkadaşlarına soran bir veletle mi uğraşıyordum?
:joon.kim
Sırf kendinizi yüceltmek için karşınızdaki kişiye 'velet, çaylak, yeteneksiz' şeklinde aşağılayıcı kelimeler söyleyince havalı olmuyorsunuz, bilin istedim.
Kim.sj:
Ciddi olmaya çalışma, inan az öncekiler yüzünden seni ciddiye alamıyorum.
Bu konuşma burada bitsin, seninle konuşmaya harcayacak kadar boş vaktim yok benim.
En iyi dizinin, en iyi başrol oyuncusuyum sonuçta :)
Ayağa kalktığımda, karşı tarafın 'yazıyor...' ibaresini görünce gözlerimi devirdim. Bu velet kesinlikle laftan anlamıyordu.
Sırıtarak telefonumu masanın üzerine bıraktığımda odadan çıkıp çekim yapılan alana geri döndüm, ne yazacağı umrumda değildi.
O yanlışlıkla attığı ses kaydı keyfimi oldukça yerine getirmişti, bu kafayla rahatça rolüme odaklanabilirdim.
Tabiki odaklanabilirdim, ah hadi ama dostum, Kim Seokjin'dim ben. Hani şu mükemmel olan, dünya çapında yakışıklı olan, en iyi oyuncu olan, kusursuz olan,... Bu liste uzayıp gider böyle.
Yönetmen bozuntusu geldiğimi gördüğünde 'sonunda' diyerek gülümsemişti. Bu hallerine göz devirdim, onun altında kalacak biri değildim.
" Pekala, bu basit sahneden sonra seni biraz zorlayacağız Seokjin. Ama başarabileceğine inanıyorum. "
" Tabiki başarabilirim, aksini düşünmeniz hataydı zaten. Hey millet unuttunuz galiba karşınızda Kim Seokjin duruyor. "
Moralim düzeldiği için bugün 7 kez baştan aldığımız sahneyi bu sefer gayet hızlı ve mükemmel bir şekilde bitirirken bir yandan da yönetmenin bahsettiği "beni zorlayacak olan" sahneyi düşünüyordum. Hadi ama beni zorlayacak bir sahne yoktu, her sahnem kusursuz olurdu benim.
Bu düşüncem seneryoyu okuyana kadar geçerliydi.
"Bu sahneyi çekmeme imkan yok! Hayranlarımın beni böyle acınası bir hâlde görmesine izin vermeyeceğim ve siz mükemmel yüzümü makyajlarla mahfetmeyeceksiniz. Ayrıca senaryo böyle değildi, son anda niye bana haber vermeden değiştiriyorsunuz?"
Yönetmen olacak bunak benim aksime oldukça sakince yanıtladı. Ben ise oldukça öfkeliydim.
"Önceki senaryonun sezon finali için sönük kaldığını düşündük. Kendi görüşlerinin performansını etkilemesine izin veremezsin."
Evet bugün sezon finalinin son sahnelerini çekiyorduk. Önceki senaryoya göre Sago yakalanıyor fakat kaçmayı başarıp peşinde olan dedektifin yardımcısını öldürüyordu. Oldukça havalı ve izleyenleri merakta bırakan bir final olacaktı fakat aptal yönetmen bir anda fikir değiştirmişti.
Yeni senaryoya göre Sago yakalanacak, dedektif tarafından bir güzel dövülecek, aşağılanacak ve yerlerde sürüklenecekti. En sonunda da dedektif tarafından dizleri üzerine çöküp işlediği bütün cinayetler için özür dilemeye ve hayatı için yalvarmaya zorlanacaktı! Tam dedektif ona "Af dile!" diye bağırdıktan sonra Sago'nun sinirli yüzünün yakın çekimle çekilecek ve sezon burada bitecekti.
Kesinlikle boktandı! Değiştirilme sebebini sorunca ise "Dedektifin fanları Sago'nun küçük düşmesini görmek istiyor." diye aptalca bir yanıt almıştım.
Rol icabı bile olsa ben yerlerde süründürülüp, aşağılanamazdım. Dayak yemişim gibi görünmesi için kusursuz yüzümü makyajla çirkinleştirmeye çalışacak olmalarından bahsetmiyorum bile! Rol için yapmayacağım çok az şey vardı ve aşağılanmaya göz yummak bunlardan biriydi. İzin veremezdim.
"Bu sahneyi çekmeyeceğim, birinin beni böyle aşağılamasına izin vermeme imkân yok!"
Yönetmen göz devirip konuşunca ise sinirim iyice tepeme çıkmıştı.
"Hadi ama, biraz daha profesyonel olmanı beklerdim. Rol için kendinden taviz veremiyorsan kendine en iyi oyuncu diyemezsin."
O an şok içinde bakakalmıştım öylece. Kendisini ne sanıyordu bu yönetmen bozuntusu? Aptal dizisinin izlenmesindeki tek sebebin ne olduğunu sanıyordu? Benim için izliyordu insanlar bu diziyi! Ve bu herif benim profesyonelliğime ve oyunculuğuma hakaret ederek mi karşılık veriyordu.
İşte bu son damlaydı.
"Sikik dizinin izlenmesindeki tek sebep benim ve sen de bunu biliyorsun ama yine de benim oyunculuğuma laf edecek kadar aptalsın öyle mi? Ne var biliyor musun? Bırakıyorum! Böyle bir ortamda çalışmam mümkün değil." O bana dehşetle bakarken yandan ceketimi alıp çıkış kapısına doğru öfkeli adımlarla ilerlemeye başlamıştım.
"Saçmalama, kontrat imzalamıştık. Anlaşma süresi bitmeden diziyi bırakamazsın! Bunun cezası milyon dolarlar olur!"
Kahkahamı tutamadım, histerik bir şekilde gülerek bağırdım ona bakmaya zahmet bile etmeyerek.
"O zaman para meselesini avukatlarımla konuşursun, ödemeni yaparlar. Yüzünü daha fazla görmek istemiyorum."
...
Bu adam bu sinirle yönetmeni bile domaltır O_O