18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"

Start from the beginning
                                    

Kendi büyülerimle ve yaptıklarımla övünen ben şu an nefret ediyordum. Bize büyü yapılmıştı. Kader çizgimizin döngüsü ileriye alınmıştı. Ve biz hiçbir şey yapamamıştık. Sadece akıp giden zamanın çizgisinde dik bir şekilde yürümeye çalışmıştık.

Ne demişti John: biliyorsun ki Sirina, eğer siz birbirinizden etkilenmiyor olsaydınız büyü bu kadar kuvvetli olmazdı. Haklıydı. Biz birbirimize başından beri etkilenmediğimizi söyleyerek yalan söylemiştik. Eğer biraz daha düşünürsem kafayı yiyecektim.

John bizimle konuştuktan sonra çıkıp gitmişti. Geri geleceğini biliyordum. Sadece ne zaman ve nasıl geleceğini bilmiyordum. Bu yüzden hiç konuşmadan yukarıya çıkıp giyindim. Yeniden o kahverenginin hakim olduğu kıyafetleri giymiştim. Şu kıyafet değiştirme büyüsünü hemen hatırlamam şart olmuştu.

Yavaş adımlar ile aşağıya inip mutfağa girdim. Werosim, kollarını gövdesinde bağlamış bir şekilde hala aynı yerinde oturuyordu.
"Werosim?" Neden böyle durgun olduğunu biliyor olmama rağmen sesimin soru sorar gibi çıkmasına engel olamamıştım.
"Yağmur yağacak dışarısı esiyor. Ayrıca içerisi de sıcak değil. Üstüne bir şey giy. Hasta olacaksın." Masada olan bakışlarını kaldırıp gözlerimin içine bakmaya başladı. Sonra hiçbir şey demeyip yeniden masaya bakmaya başladı.

Kaşlarım çatılırken hızlı adımlar ile ona doğru yürüdüm. Elimle masayı itip girebileceğim kadar yer açtım. Werosim'in tam önünde durup masayla göz temasını kestim. Hala bana bakmazken içinde olduğum durum beni daha da berbatlaştırıyordu.

Bacaklarımı açıp dizinin üstüne oturdum. Elimi omzuna koyup kendimi çekerek tam olarak dizine yerleştim. Ellerimi omuzları boyunca kaydırıp yanağına yerleştirdim. Baş parmağımı çenesinin altına koyup yüzünü kendime çevirdim.
"Bana bak Werosim." Bana dönen gözlerinde patlamaya hazır yanardağlar gördüm. Gözlerinin içini kaplayan is ve dumanlar çoktan patlamış olan yanardağları simgeliyordu. John'un söylediklerinden benden daha çok etkilendiği ortadaydı.
"Susma, Werosim. Ben senin gibi dağınıkta olsa düşüncelerini duyamam. Bu yüzden konuş benimle sevgilim." Yavaşça yutkundu.

Hala göğsünde bağlı olan kollarını çözüp belime yerleştirdi. Hiç beklemediğim bir anda beni kendisine çekip kollarını etrafıma doladı. Başını, salık bıraktığım saçlarımdan yer bulduğu kadarı ile boynuma gömdü. Yanağında olan ellerim başını sım sıkı sardı. Bir elimi sırtına indirip onu kendime biraz daha çekmeye çalıştım. Onu bu kadar etkileyen neydi bilmiyorum ama şu an tek ihtiyacı olan şey sarılmaktı. Sağ göğsümün boşluğunu dolduran kalbi sanki acı ile atıyordu. Onun acı çekiyor oluşu bana da acı veriyordu. Bu oda da ikimizin kalbi aynı anda atıyordu, aynı anda acı doluyordu.

Derin bir nefes alıp dudağımı omzuna bastırıp öptüm. Öpmem ile titrekçe bir nefes alışını duydum. Bu yüzümde acı bir tebessüm oluştururken yavaşça saçını okşamaya başladım. Böyle mağrur haline içim gidiyordu. Ve biliyordum ki bunun büyü ile hiçbir ilgisi yoktu. Saçma sapan bir büyü bu kadar kuvvetli ve derin şeyler hissetmemi sağlayamazdı.

Kendimi yavaşça geri çekip Werosim'in yüzüne baktım. Ellemi omzuna koyup sıktım.
"Her ne düşünüyorsun bilmiyorum ama hiçbir büyü Werosim bir insanın bu kadar derin duygular hissetmesini sağlayamaz. Sadece yaptıkları büyü hissettiğin şeyleri daha yoğun yaşamana sebep olur. Hatta bazen büyü etkisini yitirse bile böyle hissetmeye devam edersin. Bu da büyü olsa da olmasa da böyle hissettiğin anlamına gelir."

SİRİNA (Final Oldu)Where stories live. Discover now