on bir || teni tenime,

970 56 206
                                    

dikkat! bu bölüm, rahatsız olacağınız sahneler oluşturabilir! 
alın size mutlu bölüm, bu bölümden sonra gelsin kaos, ıstırap ve gözyaşı... ;)

serhat, barbaros'un duştan henüz çıkmamasını fırsat bilerek koltuğa oturdu ve sıkıntıyla sırtını yasladı. ellerini saçlarının arasında gezdirirken dizini hafif tempoyla sallamaya başladı. çok değil, biraz önce yaşadıkları gözlerinin önünde canlandıkça kendisine hakim olamıyordu. "siktiğimin telefonu..." diyerek mırıldandı. 

sehpanın üzerinden telefonu alarak tamamen kapattı. sessiz adımlarla odaya doğru ilerlediğinde, kendi yatağına oturdu. sigara yakmak istiyordu ama barbaros yeni duştan çıkacağı için temiz kokusuna sineceğinden cesaret edemiyordu. 

barbaros'un gömleğinin düğmesini açışı aklına geldikçe deliye dönüyordu. karşısındaki adamı öylesine arzuluyordu ki, hayatta hiçbir şeyi bu kadar istediğini hatırlamıyordu. kolundan tutarak sertçe kucağına çektiğinde hissettiği duyguyu hiçbir zaman hissetmemişti, kimse ona zevki bu kadar basit bir hareketle tattıramamıştı. 

odanın kapısının yavaşça açılmasıyla, serhat'ın üzerine barnoz geçirmiş, saçını kurulayan bir barbaros görmesi kaçınılmazdı. barbaros, serhat'ı gördüğünde heyecanlansa da belli etmedi. her zamanki alaycı ifadesini takınarak: "konuşsaydın nişanlın ile," dedi ve sırıttı. serhat, barbaros'un bu hallerinden kavga çıkartmak istemiyordu çünkü karşısındaki adam haklıydı. 

"giysilerimi alıp banyoya gitsem iyi olacak," dedi barbaros, kendisini yiyecekmiş gibi inceleyen serhat'a yandan bakarken. serhat, barbaros'a bakarken çapkınca sırıttı ve: "neden?" diyerek bir soru yöneltti. 

barbaros, serhat'ın niyetini anlamıştı. saçını kurulamaya çalıştığı havluyu yatağına attıktan sonra bakışlarını karşısındaki adama çevirdi. "olası bir ihtimale karşı," dediğinde kahkaha atmadan edemedi serhat. yavaş hareketlerle ayağa kalktı ve barbaros'a yaklaşmaya başladı. barbaros, serhat ile temasa geçme isteğini engellemek için, kendisine her adım atışında geriye doğru bir adım atsa da sırtı en sonunda duvarla buluşmuştu. 

"açık konuşacağım, zar zor rahatladım," dedi serhat'a biraz önceki yaşananları hatırlatarak. "şu an beni çileden çıkartacak tek bir hamle yaparsan canını fena yakarım serhat." barbaros'un sözleri, serhat'ın harekete geçmesi için onu cesaretlendirirken ellerini barbaros'un gözlerine siper etti. 

"beni görme ve biraz önce olanları düşün... bu bile yetmiyor mu sence?" biraz ukalaydı bu açıklamayı yaparken, çoğunlukla da şehvetli. bir süre sessiz kaldı barbaros, cevap vermedi. serhat'ın elleri sabırsızlıkla barbaros'un bornozunun kuşağında gezinmeye başladığında derin nefesler alıp vermeye barbaros. 

"serhat, yapma." ses tonundaki tehditkarlık, serhat'ın biraz daha hızlanmasını sağlıyordu. sevdiği adamın kendisine karşı koymaya çalıştığını biliyordu. barbaros ise, serhat'ın bu dokunuşları karşısında ne kadar daha sabredebileceğini kestiremiyordu. 

"her an altımda bulabilirsin kendini serhat, bunu istiyor musun gerçekten?" diyerek alayla karışık bir şehvetle sordu barbaros. sanki son çırpınışlarını veriyordu duygularını bastırmanın. bir şey söylemedi serhat. karşılık olarak, sevdiği adamın bornozunun kuşağını çözdü. 

barbaros, bornozunu açılmaması için tutarken ufak bir kahkaha attı serhat. "utanıyor musun?" diyerek sordu alayla. barbaros, serhat'ın bu ukala tavırlarına tav olurken laf söylemeden duramamıştı. "birlikte olduğumuz gecenin ertesini hatırlıyor musun? yü-" barbaros'un sözlerini, kendisine hakim olamayan serhat kesmişti. 

sevdiği adamın ellerini bornozun üzerinden iterek önünün açılmasını sağladı. barbaros bu ani hareketle ne yapacağını bilemediğinde serhat biraz daha keyiflenmişti. "az laf, çok icraat." dudaklarını sevdiği adamın dudaklarına, ayak parmaklarının üzerinde yükselerek bastırdığında barbaros kendisini daha fazla tutamamıştı. 

ani bir hareketle serhat'ı kolundan tutarak yerlerini değiştirdi ve sertçe duvara yasladı. sırtının duvara çarpışıyla dudaklarından küçük bir inilti dökülen serhat; barbaros'un dudaklarına yeniden uzandığında sırıttı. elleri malum bölgeye gitmek istese de barbaros buna engel olarak ellerini kavradı ve duvara yasladı. 

serhat sırıtırken barbaros'un dudakları, serhat'ın boynunda minik bir gezintiye çıkmıştı bile. her bıraktığı öpücükte ikisinin de bedenleri alevler içerisinde kalıyordu. yavaşça serhat'ın kulağına dudaklarını yaklaştırarak: "tam şu an çekip gidebilirim..." dedi boğuk çıkan sesiyle. serhat, barbaros'un isterse söylediğini yapacağını biliyordu ama buna izin vermek istemiyordu. 

ellerini barbaros'un ellerinden kurtararak: "hiç sanmıyorum," diyerek mırıldandı ve barbaros'un boşluğundan faydalanarak yatağın üzerine sertçe itti. barbaros, serhat'tan böyle bir hamle beklemiyordu. genellikle utanan taraf serhat olduğu için, belki de ilk defa gözlerinde bu denli şehvete tanık oluyordu. 

"tehlikeli sularda yüzüyorsun serhat." barbaros'un ikazıyla ne yaptığının farkına vardı serhat. "ben..." dedi ve yanaklarının kızardığını hissetti. "özür dilerim," diyerek mıyıştığında ufak bir kahkaha attı barbaros. serhat'ı uysal bir kedi gibi görmek onu deliye çeviriyordu. yatakta doğrularak serhat'ı kolundan yakaladı ve yatağa çekerek üstüne çıktı. 

"her an böyle bir şey olacağı konusunda seni uyarmıştım," dedi barbaros. serhat, utançla gözlerini kapattığında barbaros'un sesi itaat eder gibiydi. "gözlerini aç." ikiletmedi serhat. utançla gözlerini açarken bakışları, yanaklarının kızarıklığı, çekingen tavırları barbaros'u çılgına çeviriyordu. 

"hiçbir şey yapmana gerek yok biliyor musun?" dedi barbaros, serhat'ın utangaçlığını kırmaya çalışırken. siyah tişörtünün eteklerinden tutarak üzerinden çıkarttığında parmağını serhat'ın vücudunda gezdirmeye başlamıştı. "çünkü bu hallerinle yeterince aklımı başımdan alıyorsun." 

ne cevap vereceğini bilemiyordu serhat. tek istediği, tenini ve nefesini hissettiği bu adamın bir an bile olsa yanından ayrılmasını istememesiydi. "ben..." diyerek mırıldandı serhat. bir türlü cümlenin devamını getiremiyordu. anlayışla hareketlerini durdurup serhat'a baktı barbaros. 

"sen?" diyerek sordu ve beklemeye başladı. 

"dokunuşlarını çok özledim." gülümsedi barbaros. izin istercesine serhat'a baktığında, cevaben sevdiği adamın kalçasına elini attı serhat. 

geri dönüşü yok, diyerek geçirdi barbaros içinden. eli, serhat'ın şişkinliğini bulduğunda dudaklarından boğuk bir inilti döküldü. bunun karşılığında sevdiği adamın dudaklarına kapandı. elini çekecekken serhat'ın engellemesiyle çapkınca sırıttı. "canını yakacağım," dedi barbaros, serhat'ın ellerini malum bölgede hissedip inlediğinde. 

"zaten yakıyorsun." sevdiği adamın cevabıyla elleri beceriksizce serhat'ın pantolonunun düğmesine gitti. ama serhat, barbaros'u çıldırtmaya devam ettikçe açabileceğini düşünemiyordu. "sikeyim, bilerek mi yapıyorsun?" diyerek sorduğunda utançla karışık bir kahkaha attı serhat. elini ayırmasıyla pantolonunun bedeninden ayrılması bir olmuştu. 

aralarındaki tek engel küçük bir kumaş parçasıyken, belli etmeseler de birbirlerine kapanan dudaklarıyla düşünmeden edemediler. ne olmuştu birbirlerine böyle? boş yere kaybedilmiş yıllar geçirmişlerdi. benim yüzümden, diyerek geçirdi içinden serhat. korkularım yüzünden. düşüncelerine karşılık olumsuz anlamda sallayınca başını, aradaki kumaştan çoktan kurtulmuştu barbaros. 

serhat'ın kafasını olumsuz anlamda sallamasıyla birlikte hareketlerini durdurdu. "istemiyor musun?" diyerek sordu boğuk çıkan sesiyle ve mırıldandı: "cevap ver yoksa kendime hakim olamam serhat." 

gülümsedi serhat. "istiyorum," diyerek mırıldandığında kendisini serhat'a bastırdı barbaros. hareketleri başta yavaş olsa da gittikçe hızlı bir hal alıyordu. serhat, sanki barbaros'u çıldırtmaya programlanmış gibi: "böyle mi yakacaksın canımı?" diyerek sordu. 

tehlikeli bir şekilde gülümsedi barbaros. "yürüyemeyince açıklamasını şeflere sen yaparsın," dedi ve serhat'a daha şiddetle bastırdı kendisini. bu bastırışla dudaklarından boğuk bir inilti kaçtı serhat'ın. refleks olarak tırnaklarını üstündeki adamın sırtına geçirdiğinde kahkaha attı barbaros. 

"korkularımı yenemediğim için özür dilerim barbaros."

alışkanlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin