"Artık odama girmeni istemiyorum.Burası mahrem bir yer.Anlaşmaya eklemek istiyorum."

Bana dönmeden hızlı hızlı konuştu.

"Senin anlaşmaya birşey eklemeye hakkın yok.Ama böyle birşey bir daha olmayacak.

Sonra kapıdan çıkıp daha koyu karanlığa doğru kaybolu.

Bir kaç dakika yatakta öylece durup aşağıda bir yaratığın dolaştığını düşünmemeye çalıştım.Sinir,korku, endişe ve dehşet aynı anda vücudunuzda olunca dengeniz şaşıyordu.İşte yine Stefan kafamı allak bullak edip her zamanki gibi gitmişti.Benim onun bilmem kaç yüz yıllık hayatı hakkında hayatımdan çıkmasını isteyecek kadar bile hakkım yokken o tek kelimesiyle beni uykusuz bırakıyordu.
Bu hiç adil değildi.

Bölünmüş uyku, düşünceler ve ağrıyan gözler eşliğinde bir kaç saat daha durduktan sonra uyumaya devam ettim...

**************
Uyanınca yataktan çıkmaya hiç hevesim yoktu.
Okula gitmeyi hiç istemiyordum ve birileriyle yüzleşmekten korkuyordum.Ama eninde sonunda bu olacaktı.Kaderden kaçış yoktu.

Zonkluyan başım ellerimin arasında bir kaç dakika durduktan sonra giyinmek için dolaba doğru yürüdüm.Daha çok alışveriş yapmam gerekti ama buna ne önceliğim,ne zamanım ne de birikmiş param vardı.
Çivit mavisi bacaklarımı saran bir pantalon ve beyaz, yünlü kazağımı üzerime geçirdim.Saçlarımı belki bir şeyler görmeme engel olur diye umarak açıp iki yanıma eşit derecede dağıttım.Buraya geldiğimden beri saçlarımın  daha çok uzadığını daha önce fark etmemiştim.Oyalanmak için biraz ruj ve rimel sürdüm.Sonra da uzun,siyah,topuklu çizmelerimi çıkarıp giydim.Kalın ceketimi ve sırt çantamı elime alınca odamın köşesinde dün bıraktığım Stefan'ın aldığı paltoyu gördüm.Ona bakmak sinir bozucuydu.Stefan'dan bir parça istemiyordum.Onu alıp zorla çantama sıkıştırdım.Yolda bir çöpe atacaktım.Benden uzak olmasına ihtiyacım vardı.

Merdivenlerden aşağı doğru inerken kimsenin ortalıkta olmadığını fark ettim.
Yavaş adımlarla teyzem ve Stefan'ın odasına doğru yürüdüm.Kapının aralığından sırtı bana dönük uyuyan teyzemi gördüm.Aralığı genişletip odayı inceledim.Stefan yoktu.
Geldiğim yere doğru tekrar inerken tuhaf bir şekilde rahatladığımı hissettim.Nereye gittiğini bilmesem de bu evden uzak olması bana biraz olsun huzur veriyordu.
Televizyonu açtım ve kendime tost yaptım.Ama o kadar gergindim ki bir kaç ısırıktan sonra asla yiyemiyeceğimi anladım.Artık okula gitmem gerekiyordu ama buna çok isteksizdim.
Okula geç kalacağımı bilmeme rağmen televizyon izlemeye devam ettim.Aslında hiçbir şey izlemiyordum sadece kendimi oyalamaya çalışıyordum.Dakikalar sonra artık gitmem gerektiğine karar verdim.Bilerek geç kalmıştım zaten.Zamandan daha fazla kâr elde edemezdim.

Çizmelerimi gereğinden fazla yere vura vura evden çıktım ve bahçe kapısından çıkar çıkmaz çantamdan kalın paltoyu alıp çöpe doğru adeta savurdum.İyi hissetirmişti.
Araba'nın daha hızlı olduğunu bilmeme rağmen onunla gidicektim.Çünkü aynı hız beni daha çabuk eve getirirdi.Kontağı çalıştırdığım da kendimi cesaretlendirmeye çalışırken buldum."Sadece bir ay."diye tekrar ettim.Sonra Stefan hayatından çıkıp gidicek.Bu gün bir haftanın son günüydü.Geriye üç hafta ve iki gün kalmıştı.Buna dayanabilirdim.

Okula vardığımda bahçede neredeyse kimse yoktu.
Bir kaç saniye daha araba da durdum.Sonra park edip indim.Aissa,Jake ve Ronald acaba okula gelmiş miydiler?
Sınıfa doğru yürürken rehberlik servisinin önünden geçince titreyip adımlarımı hızlandırdım.Herkes Jake ve Ronald arasında oluşan bir kavgadan dolayı harap olduğunu ve kullanıma kapatıldığını sanıyordu.Jane'den de hiçbir haber alınamamıştı.Bu odayı bu gün görmeyi hiç istemezdim çünkü cesaretimi kırıyor ve avcıların fedakarlıklarını hatırlatıyordu.

⚜KAN KIRMIZI⚜Where stories live. Discover now