"müzik açmak istediğinde de radyoya kibarca rica mı ediyorsun?" başını hafifçe sola doğru yatırıp yüzüme baktı "hayır. Sen içinden en sevdiğin şarkıyı geçiriyorsun. Sonra birden müzik çalmaya başlıyor."

O kadar da değil denecek türdendi "bu da biraz fazla oldu sanki!" gülümsedi "dene ve gör!" o an içimden en sevdiğim şarkıdan bir cümle geçirdim içimden.

Radyoyu açmasını beklerken o yola odaklanmış bir şekilde derin bir nefes aldı ve şarkı söylemeye başladı.

"Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bülbülü
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah zalim beni

Ateşli dudakların
Gamzeli yanakların
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah zalim beni"

Cidden doğru tahmin etmişti. Üstelik sesi harika ötesindeydi "sen bugün beni çok şaşırttın. Daha başka neler göreceğiz acaba?" arabayı durdurmuştu "neden şaşırıyorsun ki? Ben de bir insanım sonuçta. Gülerim, yemek yerim, sohbet ederim ve hatta şarkı söyleyip yemek bile yapabilirim. Ne yapmam gerekiyor seni şaşırtmamak için? Sana çok mu soğuk davranayım; ben öyle şarkıdan, çiçekten böcekten anlamayan sinirli ve asi bir adamım pozları mı keseyim? Ben o an ne hissediyorsam onu yansıtır, ne düşünüyorsam onu söyler ve ne istiyorsam onu yaparım."

Haklıydı, sonuçta o da bir insandı. Hem de sesi çok güzel olan bir insan "neden gitmiyoruz?" diye sordum. Etrafa baktı ve tekrar bana döndü "arabayı evin içine kadar sokamam çünkü ben Vecihi değilim."

Sanırım evime gelmiştik ve ben bunu yeni fark ediyordum "gitmeden sana sormam gereken bir şey var? Sen hiç pançonu, benim montumun üstüne koydun mu?"

Ateş yandığı zaman çok sıcak olmuştu ve ben de çıkarmıştım "evet sanırım öyle bir şey oldu ama diğer taraflarda yer kaplamasın diye aynı yere koymak istedim. Neden ki?" yine düşünceli haline bürünmüştü "sordum sadece. Parfüm kokun oldukça kalıcı ve kumaşa çok çabuk tutunacak kadar da keskinmiş."

Montuna mı sinmişti? Arabada durmuş öylece bekliyordum "sanırım eve gitmek istemiyorsun" yine eve geldiğimizi unutmuştum "yok ineceğim de kahve içmek ister misin ya da yok sen çay seversin, çay yapayım mı?"

Kolundaki saate baktı "gitmem gerekiyor şimdi." haklıydı. Adam sabahtan beri benim yanımdaydı.
"iyi geceler." dedim ve arabadan indim. Ben apartmana girene kadar beklemiş ve sonra da gitmişti.

Bugün Hâyal ortalarda görünmüyordu. Anahtarla kapımı açtım ve evime girdim. İçimden kıvrak bir Ayza çıkmıştı. Dans etmek istiyordum ama o kadar da mutlu değildim "hem neden mutlu olmam gerekiyor ki?"

Kendi kendime konuşurken kıyafetlerimi çıkararak duşa girmiştim. Saçıma bile duman kokusu sinmişti. Güzel bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giymiş ve televizyonun  karşısına kurulmuştum.

Telefonumu elime alma fırsatı bulduğum zaman, beş cevapsız çağrım olduğunu gördüm. Üçü Sevgi hanımdan, diğer ikisi de Halittendi.
Haliti arayacak değildim. Saat geç olduğu için de Sevgi hanıma mesaj göndermeye karar verdim.

"buluşma mekanımızı ayarladım. Konuştuğumuz saatte Nostalji Pastanesi isimli salonda olacağız. Sizi de oraya bekleriz."

Kadına mesajı gönderdikten sonra aynı şekilde Baybarsa da mesaj attım "Sevgi hanımı saat dörtte bizim pastaneye çağırdım. Haberin olsun."
Daha sonra telefonu bir köşeye bıraktım ve televizyonu açtım.

Kanalların arasında boş boş dolaşırken dışarıdan gelen bağırma sesleriyle televizyonu kapattım. Kalktım ve iyice dinledim. Birkaç adamın kavgası gibi görünse de küçük bir çocuğun ağlama sesi geliyordu.

ESİR RUHLAR ALEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin