"sen ne yaptın? Gittin aylardır üzerinde çalıştığım dosyanın resmini en büyük düşmanımın eline bıraktın." kollarını tuttum "bak beni bir dinlesen... Anlasan..." beni geri itti ve gözlerini sıkıca kapattı.

Derin nefesler aldıktan sonra yüzüme baktı "dua et bu işte bir iş olsun. Eğer gerçekten o dosyayı sen sızdırdıysan..." cümlesine devam edemeden susmuştu "ne yapacaksın? Beni öldürecek misin?" başını çevirdi ve merdivenlere doğru yürüdü.

Peşinden yetişmeye çalışıyordum fakat onun tek adımı benim üç adımım demekti neredeyse. Hızlı hızlı indi ve karakoldan dışarı çıktı. Nefes nefese kalmıştım. O arabasına doğru giderken ben peşinden koşuyordum.

Yetişemedim, arabasına bindi ve uzaklaştı. Karanlık yolun ortasında öylece duruyordum. Başım yere eğikti, ne yapacağımı zerre kadar bilmiyordum.

Önümde bir taksi durdu "Ayza hanım siz misiniz?" şaşkınlıkla adama baktım "evet benim." arabadan indi ve kapımı açtı "Baybars bey arayarak sizi eve bırakmamı söyledi. Binin lütfen." belki de korktuğum kadar kötü olmayacaktı.

Bana kızgındı ama yine de beni düşünüyordu. Taksiye bindim. Yola çıktığımız zaman adam sadece adresi sormuş başka bir şey konuşmamıştı.
Saatten dolayı yollar dolu değildi. Bir ya da iki araba zor görülüyordu tabii o da arada bir.

Evin önüne geldiğimiz zaman çantamdan para çıkarmaya çalışıyordum "ücret ödendi." diyerek bana bakan taksicinin sesiyle durdum. Demek parayı da vermişti. Başımı salladım "peki. Teşekkürler." aşağı indim ve bahçe kapısına doğru yürüdüm.

İçeri girdiğim zaman yine aynı salıncakta sallanan kızı görmüştüm "merhaba Ayza." tüm gecelerde burada beklemesi biraz garip geliyordu bana.

"merhaba Hayal. Neden bu saatte buradasın?" ayaklarıyla yerdeki çimenleri karıştırıyordu "ailemle kavga ettim. Eve gitmek istemiyorum." ne kadar da umursamaz bir aileye sahipti.

Bu saatte, burada, morali bozuk bir şekilde, tek başına durmasına izin veriyorlardı "istersen ailene haber ver. Bana çıkalım." tekrar sallanmaya başlamıştı "olmaz... Sen git evine."

"bu saatte yalnız başına burada duramazsın. Hadi lütfen dedim!" tek taraflı bir gülüş sergiledi ve başını yavaşça yere eğdi "neden böylesin Ayza? İnsanlar senin bildiğin kadar masum değil. Herkese yardım edemezsin! Sadece yardım başlığı altında seni kullanırlar."

Salıncağın iplerinden ellerini çekti ve ellerini bana doğru uzatıp, bileklerini ters çevirdi "sonra zarar gören hep sen olursun!" iki bileğinde de derin kesik izleri vardı "sen... Bunu ne zaman yaptın?"

Cevap vermeden tekrar iplere tutunarak sallanmaya başlamıştı "beni rahat bırak ve lütfen evine git. Ben istediğim bir zaman misafirlik davetini kabul edeceğim."

Onu yalnız bırakmayı istemiyordum ama ikna edemeyeceğimi de anlamıştım. Çantamdan anahtarı alarak içeri girdim ve evime çıktım.
Zaten sadece birkaç saat uyuyacaktım onda da yaşananları düşünmek istemiyordum.

Kıyafetlerimi bile değişmeye halim yoktu. Yatağa girdim ve yorganıma sarılarak gözlerimi kapattım.

______________________________

Bugün işe tam bir saat geç kalmıştım. Sabah uyanamamış ve otobüsü kaçırmıştım. Gece yaşanan şeylerden sonra mükemmel bir başlangıç beklemiyordum zaten.
Fuat bey sağ olsun hiçbir şey söylememişti. Murat erken geldiği için açılışı da o yapmış

Elimde tepsiyle sipariş götürürken Baybars ve iki tane adam içeri girdi. Siparişleri teslim ettim ve yemek listesi alarak oturdukları masaya doğru yürüdüm. Not defterimi çıkararak "hoş geldiniz." dediğimde yüzüme bile bakmadı.

ESİR RUHLAR ALEMİWhere stories live. Discover now