A.T.▪ 07 : Ölmek Zamanı

En başından başla
                                    

Ah, o adli tıp raporunun çıkmasını istiyordum çünkü... Çünkü her şeyin sonunda ona bunu yapan insanların ellerini sallayarak sokaklarda gezmesi düşüncesi beni öfkelendiriyordu. Mahkeme görülmeden Çağan'ın pes etmesi, davayı nasıl etkileyecekti bilmiyordum.

Gözlerimi çiçek desenli kumaştan çekip çalışma masama diktim. Kapalı bir diz üstü bilgisayar ve birkaç kağıttan başka bir şey yoktu. Tüm eşyalarımın kilitli çekmecemde olduğunu bildiğimden o tarafa baktım.

Odama kahverengi tonları hakimdi. Küçüklüğümden beri pembe rengini sevmemiştim ve yaşıtlarım oyuncak bebekler ile oynarken haberleri izlemiş veya Çağan ve Arda ile birlikte araba yarıştırmıştım.

Sadece bir ay önce Çağan gözlerime bakıyordu. Gözlerime bakıyor ve gülümsüyordu fakat şimdi yoktu. Yoktu ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Onu bir daha göremeyecek olmak yeterince kötüydü ve onun öldürüldüğü düşüncesi beni kahrediyordu. Kahrolmamın nedeni ise, katillerinin ceza almayacağını bilmemdi. Tarih, tekerrür ederdi.

İşte hepsi bu kadardı. Yine de, sonucu her ne olursa olsun ona bunu yapanların cezalarını çekmelerine yardım edecektim. Ah, nasıl!

Hiç yardımcı olmuyordum. Orada, yatağımda kokuşmuş pijamalarım ile yatarken hiç yardımcı olmuyordum. Ayaklarımı yatağımdan aşağı sarkıttım ve ardından yorganı üzerimden atarak ayağa kalktım. Güzel, rahatlatıcı ve uzun bir duşa ihtiyacım vardı, ardından odama gelecek ve pencerelerimi açacaktım. Çalışma masamın başına geçecek, notlarımı derleyecek ve bugün kapıyı kilitlemeyecektim.

Bu, tam bir haftadır tekrarladığım cümleler artık yapılmayı arzuluyorlardı ve bunu kendime daha fazla yapamazdım. Her şeyden önce iğrenç kokuyordum ve bu kokunun geçmesini istiyordum. Havlumu alıp kapıdan çıktım ve banyoya gidip ardımdan kapıyı kilitledikten sonra üzerimdekileri çıkarıp kirli sepetine attım.

Sıcak suyu şofbenden ayarlamak her zamanki gibi zor olmuştu fakat her şeyin sonunda kendimi ılık suyun altına rahatlıkla bırakabilmiştim.

Başka şeyler düşünmeye çalıştım. Bu banyodan çıktıktan sonra da başka şeyler düşünmeye çalışacaktım. Bir iş bulmalıydım, vizelerim için gerekli notlarımı toplamalıydım. Belki bir pasta kursuna yazılmalıydım, babaannem her zaman hamurun tüm dertlere deva olduğunu söylerdi.

Derin bir nefes alıp şampuana uzandım ve Tanrı'ya küçük bir dilekte bulundum. Tanrım bana yeterli gücü ver. Eğer güçlü olursam, her şey düzelecek.

Üzerimi değiştirip odadan çıktıktan sonra aynanın karşısına geçtim ve gülümsedim. Fakat bu şeffaf bir gülümsemeydi.

Öyle bir gülümsemeydi ki, beni hiç tanımayan bir insan bile anlardı ne kadar yapmacık olduğunu. Bunun için gülümsemekten vazgeçip arkamı döndüm ve gördüğüm yüz ile tüm kaslarım kilitlendi.

Nefesim kesildi.

Onu görmek. Onu yeniden görmek! Ah, Tanrım hiç iyi hissettirmemişti. Olduğum yere çökerek ve bağırarak ağlamak istiyordum.

Bu aşamaları geçtiğimi hissettiğimi biliyordum. Bu aşamaları geçmiştim. Böyle olmaması gerekiyordu.

Bana bakışı duygusuzdu. Onun gerçek olmadığını biliyordum, o gerçek değildi fakat aynı zamanda burada olduğunu hissediyordum. Hala buradaydı, bunu biliyordum. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve bekledim. Ne kadar beklediğimi bilmeden bekledim ve gözlerimi açtığımda gitmişti.

Aşka TapanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin