fire'

1.2K 55 92
                                    

00:00'a özel bölüm kuzularım 💖

Barış gergince arkasını döndüğünde Can'ın dudaklarını yalayarak onu izlediğini gördü. Ve Can haklıydı. Kararı değişmişti. Can'ı hayatındaki bir çok şeyin önüne koyabilirdi. Barış her ne kadar insanlara zor güvense dahi çok hızlı bağlanan biriydi. Bu huyu onu hiç hoşnut etmiyordu. Can'a şimdiden delicesine bağlanmış ve onun gideceğinden emin olduğu için o anı düşünmek kalbini acıtıyordu.

Yanına Can'ın sıra arkadaşı olan çocuk geldiğine Barış sırasından kalktı. Can'ın pencere kenarında oturduğu en arka sıraya ilerlerken sınıftakilerin konuşmalarını da duyuyordu ve hakkında söylenenler onu çok rahatsız etmişti.

"Can sınıfın sessiz çocuğunu dahi çevirebilmiş kendine baksana. Yanına gidiyor."

"Biz de bu çocuğu masum sanırdık. Can yüz verdiği an almış altına."

"Açıkçası Can çok şanslı. Onunla yatmak için çoğu şeyden vazgeçebilirdim. Ama sanırım sessizliği de gay oluşundan kaynaklanıyormuş."

Sınıflarındaki herkes Barış'ın duymayacağını düşünerek fısıldasa da Barış konuşulanların hepsini duyuyordu. Ve bu onu daha da kırıyordu. Amacı Can'la ya da bir başkasıyla cinsellik düşünmek değildi. Ki öyle olsaydı bunun için yanına gelen kızlardan birini kabul edebilirdi. O sadece birine bağlanabilmek istiyordu.

Bu kişi tanıştıktan sonra yaptığı araştırmalar sonucu bir çok kişiye Barış'a yaptıklarını yapmıştı. Öğrendiğine göre onu reddeden bu zamana dek hiç olmamıştı. Ancak Can teklifte bulunduğu erkeklerden o kadar hızlı sıkılıp bırakıyordu ki daha lisenin üçüncü senesinden neredeyse tüm okulu ağzına alabilmişti. Barış'ın bu durum canını çok sıkmasına rağmen Can'a ne tepki verebileceğini bilmiyordu. Can için özel olmak istese de bunun gerçekleşmeyeceğini ve bırakılacağını şimdiden hissediyordu.

Can'ın sırasına geldiğinde Can oturduğu yerden kalkıp Barış'ın tam karşısına geçti. Ardından elini Barış'ın kasıklarına sürttüğünde Barış sertçe dudağını ısırdı. Bu çocuk Barış'a karşı bu denli arsız olmaya devam ederse bu Barış için pek de hoş olmayacaktı.

Can kalktığı yere Barış'ı geçirdi. Ve ardından kendisi de yanına geçti. İkisi de oturduğunda içeriye Biyoloji öğretmenleri girdi. Gözleri sınıfta dolaşırken Barış'ın yerinde oturan öğrenciyi gördü. Barış kadının dersini dinleyen tek öğrenci olduğu için gözleri onu aradı. Barış'ı en arkada Can'ın yanında görmek çok şaşırtmıştı.

Barış gözlemlediği kadarıyla asla Can'la arkadaşlık edecek biri değildi. Ancak Can onun aklına nasıl olduysa girmiş bir de en arkaya oturtturabilmişti. Kadın sebebini sormayı düşündü ve ardından vazgeçti. Zaten bu sınıfta ders işlemek hiç de içinden gelmiyordu.

"Serbestsiniz çocuklar."

Can duyduğu şeyle anında başını Barış'a çevirdi.

"Sınıfın sessiz olmayacak oluşu ikimizin de lehine biliyorsun değil mi babacık."

Barış gerilmişti. Can'ın sınıfta yapmaktan çekinmeyeceğinden emindi ve bu onu korkutuyordu. Ya biri görürse diye düşündü. Bu olan annesinin kulağına giderse annesi onu öldürürdü. Can'a korku dolu bakışlarını sunduğunda Can çevrelerinde oturan herkesi ön sıralardaki arkadaşlarının yanına gitmeye ikna etti. Ardından sırasının altındaki battaniyeye benzeyen şalını çıkarıp Barış'ın bacaklarına örttü. Barış'ın kulağına yaklaşıp fısıldadı.

"Şimdi kemerini aç. Ben omzuna yatıp gözlerimi kapatacağım. Elimi getirdiğimde beline sarılmış gibi görüneceğiz dışarıdan. Sen korkma. Belki bir ara kucağına da yatabilirim. Tek yapman gereken yüz ifadene sahip çıkmak."

Barış onaylarcasına başını sallayıp kemerini çözdü. Düğmesini açıp fermuarını da indirdiğinde Can'ın istediklerini yapmıştı. Can önce Barış'ın göğsüne yatıp kokusunu içine çekti. Mavi gözlünün kokusu dahi Can'da afrodizyak etkisi uyandırıyordu. Barış'ın altına yatmak ve onunla saatlerce, günlerce sevişmek istiyordu. Bu isteğini belli etmek adına elini şalının altına soktu. Oradan da Barış'ın iç çamaşırının içine girdiğinde sıcak erkekliğini yattığı yerden dışarıya çıkardı. Parmaklarıyla kavradığında Barış çoktan dudaklarını ısırmaya başlamıştı. Can başını Barış'ın boynuna yaklaştırdı.

"Babacığım çok belli ediyorsun. Kapüşonunu başına geçir. Ve başını duvara yasla. İkimiz de uyuyor gibi görünürsek ve yüz ifaden de saklanmış olursa daha rahat oluruz."

Barış kendisini kavramış sıcak ellerin sahibi ne dediyse harfiyen yaptı. Şu an kendisine tapmasını istese tapabilirdi. Çocuğun tenine en ufak dokunuşu onu şaha kaldırıyor ve tüm bedeninin yanmasına sebep oluyordu. Can'ın elini hissettiğinde aklına dün tuvaletten sonrası gelmişti.

Eve gittiğinde tüm gece Can'ı düşünmüş ve Can'ın elini hayal ederek kendini çekmişti. Barış ölmedikçe mastürbasyon yapmayan biriyken Can'la temasa geçtikleri ilk andan itibaren her an onunla olmak istiyordu. Hatta daha da rahat olmaları açısından onunla başka yerlerde de baş başa kalmak istese de annesi her zaman evdeydi ve Can'ı eve çağıramazdı. Annesinin her şeyi anlayacağını biliyordu.

Yeşil gözlü, Barış sertleşene kadar eliyle onu kavramış yavaşça okşuyordu. Barış sertleştiğinde başını Barış'ın kucağına bırakacaktı. Öncesinde sınıfa göz attığında kimsenin onlara doğru bakmadığını gördü. Ardından Barış'ın kucağına yatıp şalı da başına çekti. İstediği gibi Barış'ı ağzıyla kavrayamasa da tadını alabiliyordu. Barış ise onun saçlarını okşarken inlememek için kendini sıkıyordu.

Can, Barış'ın tüm hissiyatını tek bir yerde toplamıştı. Barış'ın bedeni alev alev yanıyordu. Can Barış'ı ağzına alamadığı için oldukları konumdan hiç memnun değildi ve yerinde doğruldu. Sıradan kalktığında Barış ne yaptığını sorgularcasına ona bakıyordu.

Can masanın üzerindeki silgisini yere attı. Ve silgisini arama bahanesiyle sıranın altına girdi. Girdiği gibi şalı kaldırarak başını Barış'ın kasıklarına yönlendirdi. Barış Can'ın ani hareketiyle kasılmıştı. Açıkçası ondan bu kadarını beklemiyordu. Ve belli etmekten çok korkuyordu. İnlememek adına dudaklarını ısırdı ve sınıfa göz gezdirdi.

Sınıftaki kimse onlara bakmıyordu. Bundan cesaret alarak rahatlasa da sadece iki günde Can'ın onu neredeyse buna bağımlı biri haline getirecek olması onu korkutmuştu. Çünkü Can'dan sonra kimseyle bunu yapmaya cesaret edemeyeceğini biliyordu.

Yönelimini dahi Can'la keşfetmişken şu an yaptıklarını başkasıyla yapması imkansızdı. Can'ın parmakları kendini kavradığında irkildi. Can şalı kaldırıp Barış'ın yüzüne bakmaya başladı. Dokunduğu an bu hale gelmesine bayılıyordu. Her gün başkasıyla olanlardan sonra Barış gibi biri ona çok daha etkileyici gelmişti.

Dudaklarını aralayıp sertleşmiş erkekliğini ağzının sıcaklığıyla kavradı. Barış'ın ağzından kendini sıkmaya çalışırken küçük bir inleme çıkmıştı ancak sınıfın gürültüsünden kimsenin onları duymayacağını düşünüyordu. Can başını bir kaç kez hareket ettirerek onu ağzına aldığında Barış sona geldiğini hissetti.

Kollarını sıraya yaslayıp başını üzerine koydu. Yüz ifadesini görürlerse her şeyi anlayacaklarını biliyordu.Kolunu ısırarak kendini susturduğunda Can'ın sıcak ağzına boşalarak sıcaklığının artmasını sağladı. Can Barış'ın gözlerine bakarak hepsini yuttu. Ardından dudağının kenarından sızan sıvıyı da temizleyerek yerdeki silgisini aldı.

"Ah silgim buradaymış. Buldum sonunda."

Barış onun rahatlığına anlam veremese de umursamadı. Pantolonu düzeltti. Ardından zil çalar çalmaz arkasına bakmadan kaçtı sınıftan. Her ne kadar Can temizlese de kirli hissediyordu. Kirli hissetmesinin nedeni olarak boşalmasını görüyordu. Derinlerde bir yerde Can olduğunu düşündüğünü bilmeden.

vil du kjenne munnen min? | cb Där berättelser lever. Upptäck nu