16. Bölüm: "Yabancının Kalbi."

Comincia dall'inizio
                                    

İki hafta geçmişti olanların üstünden. Bir ara düşüncelerim o kadar ağır gelmişti ki aklımdaki soruların tek birine cevap almak için Tamay'ı aramıştım. Yatağımın üzerinde uzandığım yerden usulca kalkmış, numarayı acelesiz bir şekilde çevirmiş ve telefonu kulağıma dayamıştım.

Telefonu açan kadının yorgun sesi bile beni durdurmamıştı. "Bana ışığın çocuğu dedin... Bir anlamı var mıydı?" İfadesiz sesim kendime yabancıydı.

Tamay birkaç saniye için sessiz kaldı. Aldığı nefesleri sabırla dinledim. Hatta bir yerden sonra geçen saniyeleri bile saymaya başlamıştım. Tam olarak saymaya başlamamın 11 saniye sonrasında cevap verdi. "Gölgeler karanlıkta yaşar ama ışık olmadan ortaya çıkamazlar. Kendilerini göstermeleri için ışığa ihtiyaçları vardır. O ışık sensin, biziz. Bu yüzden biz ışığın çocuklarıyız. Karanlığın tohumları bizim ışığımızla ortaya çıkar."

Bu basit cevap karşısında tatmin olmam gerektiğini biliyordum ama annemin davranışı yüzünden o kadar arada kalmıştım ki alabileceğim hiçbir cevap beni yeterince tatmin edemezmiş gibi geliyordu. Bu basit şeyi bile düşünememiş olmam beni hatalı ve aptal yapar mıydı, yoksa benim gibi olan herkes başlangıçta bu kadar yoldan çıkmış hissetmiş miydi?

Bilmiyordum.

Ruhum, vücudumu enkaza çevirecek o rüzgarı arıyordu. Rüzgar ruhumla alay edercesine saçlarımı okşuyordu. Vücudum enkaza dönmeyecekti. Vücudum bana acı çektirmek için ayakta kalacaktı. Daha yaşanacak çok şey olduğunu hatırlatırcasına güçlüydü.

Telefonu Tamay'ın yüzüne kapattığımdan beri onunla bir daha konuşmamıştım. Kendime ait hiçbir şey duymak istemiyordum. Kendimle alakalı hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordum. Kabullenişi reddedip, olduğum şeyi hiç yokmuş gibi sayıyordum. Ama içten içe biliyordum ne olduğumu.

Kendimde değildim. Zihnimin kuyusuna ölü bir hayvan gibi atılan gerçekler zamanla kokmaya başlamıştı. O gerçekleri ben oraya atmıştım.

Yaptığım ve yapabileceğim şeyler gerçeklerimi yaratıyordu.

Kendimi sakin tutabiliyordum ama bunun her an elimden kayıp gidebilecek olma düşüncesi katlanılmazdı. Birine öfkelenmemek için okulda yürürken başımı kaldırıp etrafa bile bakamamaya başlamıştım. Kendime duyduğum korku o kadar yoğundu ki kaçamayacağımı bildiğim bir kovalamacanın içinde gibi hissetmeme neden oluyordu.

Anneme olan sinirimden dolayı eve geç saatlerde gitmeye başlamıştım. Daha çok Duru'yla okulun kütüphanesinde geç saate kadar ders çalışıyorduk. Bazen havuza gidiyor ve yüzerek rahatlamaya çalışıyordum. Duru'nun bu süreçte sürekli benim yanımda olmasına minnettardım. Anlayışı o kadar yüceydi ki gözümde onu her geçen saniye daha çok seviyordum.

Aklıma düşen isim kirpiklerimi titretti. Yankı... Onunla görüşmeyi tamamen kesmiştim. Daha doğrusu Yankı da benimle görüşmüyordu. Bazen derslerde farkında olmadan ona bakarken buluyordum kendimi. Hatta bazen farkında olmadan onu rahat görebileceğim bir yere geçiyordum. Bu durum her ne kadar rahatsız hissettirse de kendime engel olamıyordum.

Ben istemiştim böyle olmasını. Ben kaçmıştım ve o da benim peşimden gelmeyeceğini açık ve net bir şekilde söylemişti.

1 haftadır okula gelmiyordu. Onu özlemiştim, onunla sessiz kalmayı bile özlemiştim ama bunu yapmamam gerektiğini biliyordum. Bu, onun için iyi olmazdı. Kendimden bu kadar korkarken onu bana maruz bırakamazdım. Gerçi onun da istediği bir şey değildi ya, neyse...

Dudaklarım arasından derin bir nefes çıktığında yaslandığım sokak lambasından ayrıldım. Cebimde ısıtmaya çalıştığım bir elimi Duru'ya mesaj atmak için cebimden çıkardım.

Hai finito le parti pubblicate.

⏰ Ultimo aggiornamento: Aug 29, 2022 ⏰

Aggiungi questa storia alla tua Biblioteca per ricevere una notifica quando verrà pubblicata la prossima parte!

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMDove le storie prendono vita. Scoprilo ora