Bölüm 3 (Takım YILDIZI)

13.2K 868 307
                                    


Bu topraklarda geçiyordu bu hikâye. sene 2022. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna at koşturanlar şimdi geçim derdine düşmüşlerdi. Arabasını okulun bahçesine park ederek evrak çantasıyla beraber arabadan indi. O bir öğretmendi hatta daha niceleri gibi bu vatana hizmet veren Türk istihbaratçısıydı. Öğretmen olarak İlk görevi bu vatana hizmet verecek öğrencileri yetiştirmek olsa da diğer görevi ise isimsiz kardeşleri gibi bulunduğu şehirdeki şeytanın yapılanmasını çökertmekti.

Öğrencilerinin mutlu şekilde etrafta koşmasına gıcık olarak öğrencilere “ Koridorda koşmayın!” diye bağırdı. Kimisi bu uyarıyı ciddiye aldı kimisi duymadı. Erkenden dersin yapılacağı sınıfa girdi. Bilgisayarını çıkarttı ve günün dersine hazır olup olmadığını kontrol etti. Zil çaldığında öğrenciler teker teker sıralarına oturmaya başladı.

Ders bittiğinde öğretmenler odasına girip kendine çay aldı. Koltuklardan birini otururken takım elbisesinin kırışmamasına özen gösterdi. Ceketini çıkarıp kol düğmelerini açarak diğer öğretmenlerin yanına oturdu. Öğretmenlerin konuştuğu konu geçen gün sınır dışında yapılan bir operasyonda şehit düşen askerlerdi. Üzülse de sert yüzünden ödün vermeyip konuyu ustaca değiştirdi. Tuvalete gidip iş için kullandığı dinlenemeyen telefona mesaj gelmiş mi diye kontrol etti. Evet gelmişti. Emin olmak için tekrar tekrar okudu o mesajı.

'' Takım yıldızı operasyonu devam etmektedir. Anadolu yıldızının senin şehrinde olduğunu tespit ettik. Plan aynen devam ''

 

 

Gözlerimi açtığımda yaşananların bir rüya olduğunu ve o araba kazasından sonra hastanede olacağımdan korkuyordum. Kendi kendime gazı vererek zorda olsa gözlerimi araladım. Tabi ki beyaz tavan yerine kırmızı desenli bir tavan duruyordu. Sadece mum ile aydınlatma olduğu için pek bir şey göremiyordum. Ayaklanıp çadırdan dışarı çıktım. Herkes büyük otağın önüne yığılmıştı. Kolumdan tutulmamla arkamı döndüm ve serayla burun buruna geldik. Sera gergince sırıtarak:

- Uyandın mı?

-Yok, ben hala uyuyorum.

Sesimdeki alay çok belliydi. Bana ‘‘mal mısın?’’ bakışı attıktan sonra gerginliği ve ellerinin titremesinden bir şeyler döndüğünü anladım.

- Sera yine ne halt yedin?

- İçeride konuşalım mı?

Kafamı önden sen diye uzatınca önden o arkadan ben çadıra tekrar girdik. Gergince:

- Kayra, ilk başta ne kadar iyi yaptığımı düşünsem de sonlara doğru tereddütteyim ama o da hak etti yani.

Bu sefer gerginliği benim üzerime sıçradı. Panikle sesimi yükselterek hızlı konuştum.

- Sera yoksa Metehan’a mı bir şey yaptın? Allah belanı vermesin ne yaptın bari?

ZAMAN İPLİĞİWhere stories live. Discover now