1

37.3K 324 150
                                    

Okuldan çıkalı yarım saat falan olmuştu. Ama ben hâlâ eve varamamıştım. Çünkü evin önündeki arabayı görmüş ve evin önündeki garajda saklnıyordum. Neden saklandığımı ne siz sorun , ne ben söyliyim. Babamın karahan holdingin sahibine borcu varmış ve sahibi de onu tehdidi etmiş. Babam adama borcunu ödeyemeyeceğini söyleyince de bütün mal varlığını alacağını söylemiş. Babam da hemen beni öne sürmüş. Büyük kızı al senin olsun , tepe tepe kullanırsın demiş. Ben de bunu duyunca iki gün boyunca ağlamıştım. Yani öz kızları doğduğunda benimle ilgilenmeyi bırakmışlardı zaten. Beni sevmiyorlardı. Alışmıştım. Zor olmuştu ama alışmıştım işte. Adam bir haftadır bizim eve geliyordu. Beni bekliyordu , eve gitmemi . Gidince de beni yanına alacaktı. Korkuyordum. Belki de döverdi beni. Yada öldürürdü. Bilmiyorum ama korkuyorum işte. Daha 19 yaşındayım ve o adam 27 yaşında. Aramızda 8 yaş vardı. Ve açıkçası bu beni tedirgin ediyordu.
Bir anda arkamdan birinin kolumdan tutup çekiştirmeye başlaması ile ağzımdan küçük bir çığlık koptu. Beni sürükleyen babamın baş yardımcısıydı."artık saklanmak yok küçük hanım. Gidiyorsun!" Ne diyordu bu adam böyle? Benimle nasıl bu şekilde konuşabilirdi ki? Kimdi o? "Siz kimsiniz de benimle böyle konuşabiliyorsunuz? Bırakın beni!" Adamdan kurtulmaya çalıştıkça kolumu daha da sıkıyor ve daha fazla çekiştiriyordu. Bu canımı yakıyordu artık. Bu yüzden direnmeyi bıraktım ve beni sürüklemesine izin verdim. Biliyorum . fazla dayanıksız , güçsüz ve saf bir kızdım. Bunu bana herkez söylerdi. Alışmıştım. Herşeye olduğu gibi buna da alışmıştım. En sonunda salon a girdiğimizde gözümden aktığını fark etmediğim yaşları silmeye bile çalışmadım. Sadece donuk bir şekilde anneme ve babama baktım. Onlar da bana öyle soğuk bakıyorlardı ki... İçim çok kötü olmuştu. "Bırak kolumu." Dedim güçsüz çıkan sesimle. Adam bana bakıp pis bir şekilde sırıttığında gerçekten çok  sinirlenmiştim. Bu sefer yüksek çıkan bir sesle söyledim. "BIRAK KOLUMU DEDÎM! SAĞIR MISIN YOKSA ÖYLE MÎ GÖRÜNMEYE ÇALIŞIYORSUN?!" annem babam ve adam bana afallamış bir şekilde bakarken ben hâlâ kolumu tutan eline bakıyordum. O sırada arkadan duyulan soğuk ve tok ayrıca oldukça etikeliyici bir erkek sesi duyuldu. "Duymadın galiba! Bırak latin'i!" Arkamı döndüm ve bunu söyleyen kişiye baktım. Tövbe yarabbi tövbe Allah'ım özenerek mi yarattın sen bunu bu ne yakışıklılık bu ne heybet bu ne asalet ... Giydiği beyaz gömlek kasları yüzünden düğmeleri fırlayacak gibi duruyordu. Altında siyah kumaş pantolon vardı kasları giydiği gömlekten bile belli oluyordu. Sarı , kahverengi karışımı saç rengi ve kirli sakalı ile fazla yakışıklıydı. Kehribar rengi gözleri burdan sapsarı gözüküyordu.
Bir anda kolumdaki baskı yok olunca küçük bir inleme döküldü dudaklarımdan. Karşımdaki kişi bana doğru gelmeye başladı. Ben ne olduğunu anlamadan yanıma gelmiş ve kolumu nazikçe tutarak incelemeye başlamıştı. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken o da bir anda bana bakınca yüzümün yandığını hissettim. Boyu çok uzundu. Benim boyum 1.60 dı onun boyu 1.90 falan olabilirdi. Bir anda bana yaklaşıp burnumun ucuna küçük bir öpücük kondurduğunda şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Heyecandan nefes alamıyordum. Gözlerimin içine baktı ve hafif tebessüm ederek "nefes al yavru kedi." Dedi. Bboşluğuma geldiği için bi anda  "hı?" Diye bir nida döküldü dudaklarımdan. O hâlâ bana bakıp gülüyordu. Bi anda arkama baktı ve yüzü kaskatı bir hâle büründü. Gözleri soğuk bakıyordu bu sefer. Beni yavaşça arkasına çekti ve kolumu tutan adama yumruk attı. Ben ne olduğunu daha anlayamamışken adam yere yığıldı. Ben konuşmayı unutmuşcasına tek kelime edemezken annemden bir çığlık koptu. ikisi de ayağa kalkmıştı. Acaba Ayça neredeydi? "Benim olana dokunmaya cüret edersen senin o yumruk kadar kalbini söküp saç kavurma yapar kedilere yediririm! Duydun mu beni!"
Ne?
Bu adam.
Beni almaya gelen adamıydı?
"Üzgünüm efendim. Bir daha olmaz efendim. Affedin." Beni almaya gelen kişi o adama bir yumruk daha atınca adam bayılmıştı. Burnundan ve ağzından kan geliyordu. Bir anda babama döndü ve konuşmaya başladı. "Latin'i alıyorum."
"Tabii Barkın bey götürün. Artık sizin o."
Bu konuşmaları dinlerken cidden miğdem bulamayan başlamıştı. Sağ Gözümden bir damla yaş geldi. Kendim için değil de , onlarla geçirdiğim 9 yıllık hayatıma ağlıyordum. O an kendimi tutamadım ve söyledim o kelimeyi. "Adi'ler." ikisi de şaşkınca bana bakarken ben yavaş adımlarla odama çıkmaya başladım. "Kıyafet almana gerek yok. Ben senin için evimizde bir gardrop kıyafet aldım." Konuşan Barkın bey di. "Üzerimi değiştirebilir miyim?" "Tabiki. Bekliyorum."  "Tamam."  Hemen odama çıkıp üzerimi değiştirdim.

Gri askılı ve şort takımımı giydim ve aşağıya indim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gri askılı ve şort takımımı giydim ve aşağıya indim. Bir anda tüm bakışlar bana döndü. Ben aldırmadan aşağıya inip dış kapıya doğru yürümeye başladım. Nasıl da hemen kabullenmiştim beni satmalarını. Nasıl da ses çıkartmamıştım. Artık hissizleşmiştim. Neler olduğu cidden umrumda değildi. Kapıdan çıkıp arabanın yanına gittiğimde Barkın da arkamdan geliyordu. Ben durup kapıyı açmasını beklerken o yanıma kadar geldi ve beni araba ile kendi arabasının arasına sıkıştırdı. "Çok açık giyinme mış misin sence ?" Ne diyordu bu adam ya. Ona neydi ki benim kıyafetlerinden. "Sizi ilgilendirir mi?" Bir anda gözleri kırmızıya çalan boğuk bir renge dönüştü. Fazla boğuk. "Üç yıldır seni bekliyordum. Ve ben senin sahibinin kedicik. Tabiki de bu beni ilgilendirir."
Ne? Üç yıl mı? Ne diyordu bu adam?

ARSIZWhere stories live. Discover now