Now there's blood in the water
(Şimdi suda kan var)

He said, don't do this
(Bunu yapma dedi)

Forgive me
( Affet beni)

He's begging me for mercy
( Kendisine acımam için bana yalvarıyor)

I looked him in the eye
( Gözlerinin içine baktım)

Gave him a crooked smile
( Çarpık bir gülümseme sundum)

Put him out of my misery
( Onu perişanlığımdan ayrı tuttum)

Taeyong hayranlıkla Jaehyun'un sesini dinliyordu. Şarkıyı söyleyeni bilmiyordu ama Jaehyun ile ikisinin sesi kesinlikle çok iyi uyum sağlıyordu.

Jaehyun, Taeyong'un kendisini izlediği fark edince güldü. Taeyong ise o güldüğünde kafasını çevirip dışarıyı izlemeye başladı.

4-5 dakika geçtikten sonra tekrar Jaehyun'a döndü Taeyong.

"Şarkıda, pişmanlıktan bahsediyor, hiç hâlâ hissettiğin bir pişmanlığın var mı?"

Jaehyun, Taeyong'un sorusunu düşündü. Taeyong tekrar camdan bakmaya başlayacakken konuşmaya başladı.

"Var. Fazla pişmanlık duyan birisi değilimdir, pişmanlık duyacağım işi yapmam. Ama her daim yanımda olan birisiyle aramız açılmıştı. Gerçi daha bugün aramız tekrar iyi olmaya başladı ama onda derin bir iz bıraktım."

Taeyong, Jaehyun'un bahsettiği olayı mecaz anlamda düşünmüştü. Ama Jaehyun, J.J'i bıçaklamasından bahsediyordu. J.j'in belinin orda derin bir yara izi kalacaktı ve onu yapan kişi Jaehyun'du.

Aynı şeyleri Taeyong ile yaşarım korkusu vardı Jaehyun'da. Ani bir sinirle ona da zarar veririm diye korkuyordu. Bu yüzden ilaçlarını düzenli olarak kullanmaya başlamıştı. Hatta tramvalarını atlatmak için düzenli olarak Lucas'la olan seanslarına gidiyordu.

"Senin var mı dedektif?"

"Abimle 18 yaşımızdan sonra anlaşamamaya başladık. İkimiz aynı evde olduğumuz sürece sürekli kavga ederdik ve annem ikimizi birden evden kovdu. Babam genelde yurt dışında çalışırdı bizimle ilgilenmezdi. Annem öyle değildi başlarda, bizimle ilginirdi ama zaman geçtikçe o da bize katlanamamaya başladı ve baya bize siktir olup gitmemizi söyledi. Bazen düşünüyorum, eğer kavga etmeseydik üçümüz mutlu yaşar mıydık diye. İnan bana iki kişi yaşamayı bile isterdim ama hep tektim."

Jaehyun, Taeyong'u neşelendirmek için konuyu değiştirmeye çalıştı.

"Bir arkadaşım var, 21 kişi beraber yaşıyorlar. Daire tutmak yerine apartmanda kalıyorlar direkt."

Taeyong ise bu saçmalığa gülmüştü. Hayat her zaman mutsuz edecekti diye bir şey yoktu sonuçta.

Hayattı bu, bazen moralimizi sikip atar, bazense bizi bir çocuğun kahkası gibi neşelendirirdi.

Ama Taeyong hiç bu kadar huzurlu hissetmemişti. Jaehyun'un gece sarhoş geldiği zaman dediği gibiydi, hiçbir yere ait hissetmiyordu kendini ama Jaehyun ile beraberken her yer onundu.

Beraber hamburger yiyip lunaparka gittiler. Karınları çok tok olmasına rağmen ikisi de mavi pamuk şekerlerden alıp ayıcık jelibonları renklerine göre ayırdılar.

Taeyong sarı jelibonu sevmediği için eline her sarı denk geldiğinde Jaehyun'a veriyordu. Jaehyun ise yeşil ve kırmızıları Taeyong için seçiyordu.

Bir dedektif, ilk kez işini hiç düşünmeden eğlendi.

Bir katil, ilk kez ellerindeki kanı umursamayıp dedektifi mutlu etti...

❝İnsan istese bile fazla uzağa gidemez...❞

❝İnsanların arasında da yalnızlık duyulur.❞

(Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry)

Şimdi aşağıya Jaehyun'un ve Taeyong'un kıyafetlerini bırakıyorum

Şimdi aşağıya Jaehyun'un ve Taeyong'un kıyafetlerini bırakıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Triggerman † JaeyongWhere stories live. Discover now