Ama biliyor musun Jeno, 3 yıl önce kaybettiğim evimi bulmuş gibi hissediyorum. Uzun zaman sonra tekrar yaşama amacım oldu. Onu kötü her şeyden korumak istiyorum, kendimden.
Diğer yandan, ben de mutlu olmak istiyorum. Bencilce değil mi?”
“Her şey bencilliktir abi.”
Jaehyun'un sol gözünden minicik bir damla yaş düştü tam Taeyong'un yanağındaki yarasının üstüne.
Telefon tekrar çalmaya başlayınca Jaehyun gözyaşını sildi ve hafifçe Taeyong'u sarstı.
"Dedektif, uyan." o da yeni uyandığı için sesi çatallı çıkıyordu.
Taeyong ise duyduğu ses karşısında yutkundu.
Telefona uzanmak için sol elini komidinin üstüne attı ve telefonu bulana kadar komidinin üstünü yokladı, bulduğunda ise kimin aradığını kontrol etmeden telefonu açtı.
"Dedektif Lee. Dinliyorum."
"Yatak keyfinizi bölmek istemezdim ama Bayan Parkın dosyasıyla ilgili birkaç şey bulduk."
"Tamam Johnny, saat kaç?"
"6.53"
"Umarım sevdiğin kişiyle beraber erotik bir filme girersin de ikiniz de utandığınız için kıpkırmızı olup bi yerleriniz şişer. Bu saatte uyandıracak ne bulmuş olabilirsiniz?"
"Maybe, killer?"
"Geliyorum." Taeyong telefonu kapatıp yataktan doğruldu ve gardırobunun önüne gitti.
"Kusura bakma, bu saatte uyandırmak istemezdim ama bilirsin dedektif işleri."
"Önemli değil, asıl ben özür dilerim. Gece çok geç bir vakit geldim evine ve sarhoştum."
"Uyuyamıyordum zaten o yüzden sıkıntı olmadı."
Jaehyun da yataktan doğrulup gardırobun önüne geçti. Taeyong ile yan yana duruyorlardı.
"Herkese bu kadar fazla yardımcı olur musun dedektif?" sorusunu sorarken Taeyong'u gardırop ile kendi arasına aldı.
Taeyong ise güldü, bu tip şeylerden etkilenmezdi.
"Hayır, herkese bu kadar fazla yardımcı olmam ve gardırop ile kendi arana alma hareketi ne? Liseli miyiz biz?"
"İlk olarak hayır liseli değiliz ama hep yapmak istemişimdir ve ben eğer herkes değilsem, kimim?"
"İnan bana bilmiyorum. Ama-"
"Kim olduğumu öğrenmeni istemiyorum. Sadece mutlu ol istiyorum. Her şeyi anlatmak istiyorum ama sukûnet şu an için daha iyi. Lütfen dedektif, hayatında bir yere sahip olayım." Jaehyun kelimeleri teker teker söylüyordu ve sesi derinleşmişti.
Taeyong, Jaehyun'a bakıyordu. Jaehyunsa yeri izliyordu. Yapacağı şeyden pişman olup olmayacağını tartıyordu kafasında.
Ve pişman olmayacağına karar verdi.
Kafasını kaldırdı ve kendisine bakan Taeyong'u öptü.
Jaehyun, Taeyong'un alt dudağını hafifçe emdi. Taeyong ise aynı hareketi Jaehyun'un üst dudağı için uyguladı.
İş daha da ilerlemeden ayrıldılar. Taeyong'un dudakları, üstündeki kırmızı tişörtle aynı renk olmuştu. Jaehyun'un da Taeyong'dan aşağı kalır yanı yoktu.
"Özür dilerim dedektif, sen aşka inanmayan bir adamı kendine aşık ettin ama bu adam, aşık olduğunu kabullenmekten korkuyor."