26 yaşındayım.

Daha bebeksin, yani.

Bebek falan değilim!

Ben 1053 yaşındayım. Evet, öylesin.

Belki sana göre...

Ne? Seni duyamadım.

Çok kötüsün dedim!

Bu sık aldığım bir iltifat.

Anna sırıttı ve doğrularak Loki'nin gözlerine baktı. Loki, yüzlerinin ne kadar yakın olduğunu fark etmeden kendini alamadı.

Benden hoşlanıyorsun.

Ne?

İtiraf et! Benden hoşlanıyorsun.

Bu çıkarımı nasıl yaptığını bilmiyorum fakat kesinlikle—

Palavra! Benden öyle hoşlanıyorsun ki bakışlarında görebiliyorum.

Hala aptal bir Midgardian olduğunu düşünüyorum.

Hoşlandığın aptal bir Midgardian. Hadi ama.

Pekala, gözümde büyüdüğün denebilir.

Benden öyle hoşlanıyorsun ki, eminim yakında benim hislerim seninkilerinin yanında ufacık kalır.

Çok mu şımardın sen?

Ne yapabilirim ki? On dakika önce bir Tanrı tarafından öpüldüm. Üstelik o Tanrı Loki. Kendimi tutamıyorum.

Konuyu bırakacağını söylemiştin.

Kendimi tutamıyorum! Beni çok mutlu ettin, bunu biliyor musun?

Bunu duyduğuma sevindim.

Seni mutlu ediyor muyum?

Belki.
Biraz.

Bana yeterli.

Heimdall şuana kadar kaybolduğumu fark etmiştir. Thor da. Ya da arkadaşlarıyla meşgul olabilir.

Geri gitmek zorunda olduğunu falan söyleme bana.

Hayır, geri gitmek istemiyorum.

Güzel çünkü seni bırakabileceğimi sanmıyorum.

Beni bırakmak zorunda olduğunu kim söyledi?

Seninle Asgard'a gelemem, o yüzden....

Gelemeyeceğini kim söyledi?

Güzel düşünce.

Ben ciddiyim.

Ben de öyle. Gerçekten gelemem. Sevgili Odin'in Asgard'a bir ölümlü soktuğunu öğrendiğini düşünsene. Komik.

Thor yapmıştı.

Pekala. Yine de Asgard'a gitmek istemiyorum. Hiç tanımadığım ve nasıl işlediğini anlamadığım bir gezegende yalnız olduğumu düşünsene.

Yalnız olmazsın. Ben orada olacağım.

Belki. Bunun farkında değilsin ama seninle istediğin yere giderim.

İstediğim yere mi?

İstediğin yere.

Pekala, evin içerisine geçmek istiyorum. Üşüdüm.

Soğuğu hissetmediğini söylemiştin.

Hissetmiyorum. Yalan söyledim. Sadece içeri geçmek istiyorum.

Anna, omuz silkip ayağa kalktı ve Loki'nin elinden tutup onu içeri soktu. Loki içeri bir göz attığında oldukça sıradan gözüktüğünü fark etmişti, sadece birkaç eşyası vardı. Göze batan tek şey oturma odasının kenarındaki piyano idi.

Burada bütün gün mü duruyorsun?

Bazen. İşim olmadığı zamanlarda.

Ne iş yaptığını söylemiştin?

Söylememiştim. Ve söyleyemem de. Özür dilerim, Mischief.

Alışmaya başladım.

Anna, atkısını çıkarıp asarken Loki, piyanonun tuşlarını basmaktan kendini alamamıştı.

Çalıyor musun?

Evet. O kadar da iyi değil ama. Çay ister misin?

Olabilir. Çalmanı duymak istiyorum.

Şimdi mi?

Neden olmasın?

Pekala. Fakat beklentilerin fazla yüksek olmasın.

Anna kısa bir beste çaldı. Loki onu büyülenerek dinledi. Daha sonra çay yapıldı, ve konuşmayı sürdürdüler. Öyle ki, güneş çıkana kadar konuşmayı sürdürürler. Sonunda Anna, ağırlaşan göz kapaklarına dayanamadı.

Benim uykum geldi. Senin gelmedi mi?

Sayılmaz.

Ciddi misin? Tanrıların uyku toleransı biraz fazla mı?

Öyle denilebilir. Uyku özel alanım sayılmaz. Kabus görüyorum.

Sana daha önce birçok ortak yönümüz olduğunu söylemiş miydim?

Evet. Birkaç kere.

Pekala. Geliyor musun?

Nereye?

Ben uyumaya gidiyorum.

Beni öylece bırakacak mısın, yani?

Benimle gelmek istemiyorsan evet.

Yatak odana mı?

Samanlıkta uyumuyorum. Yani, evet.

Aslında birkaç Midgardian'ın bunu yaptığını duymuştum.

Gel hadi, şapşal.

Anna, bir kez daha Loki'nin elinden tutup merdivenlere doğru ilerledi. Loki, onun varlığına gittikçe alışıyordu, fakat bunun farkında değildi.

loki//textingWhere stories live. Discover now