"Evet büyükler kızım."

Odunları yığdığı yere yaklaşınca otlar da biraz yükselmişti. Kızının önünü elindeki baltayla otları keserek açtı ve rahat yürümesini sağladı Veysel. Bir karış bacağıyla zar zor yürüyordu. Deniz gözleri, gittikçe koyulaşan fındık kabuğu rengi saçları vardı. Çok güzeldi biricik kızı. Annesi nazar etmesinler diye köy meydanına indirmeye kıyamıyordu. E haklıydı da.

İlerledikçe gözüne kara yağız, eyerli bir at çıktı. Yaklaştıkça yere saçılmış torbaları, çilekleri gördü oduncu. Kızını hemen sırtına aldı ne olur ne olmaz diye.

"Babaa?"

Biraz daha ilerleyince kenarda yatan bir adamı gördü.

Yüz üstü yatan adamın üzerinde pahalı deriden bir kaftan vardı. İşlemeli, kınından çıkmamış kılıcı duruyordu. Birden dank etti ve bu adamın Vali Bey olduğunu anladı. Bu adamın ne işi olurdu buralarda.

Yanına gidip önce kızını indirdi sırtından.

"Baba bu amca niye ormanın ortasında uyuyor?"

"Bilmiyorum ki kızım. Öğreniriz şimdi niye uyuyor."

"Baba çilekleri yiyebilir miyim."

Adam telaşla atıldı.

"Yok kızım sakın yeme! Ben sana daha büyüklerini bulacağım. Hem belki amca o yüzden uyuyordur ha."

"Tamam babacığım... Baba ben yoruldum."

"Gül yüzlüm.. Azıcık dayan götüreceğim seni eve. Hem anan şerbetli tatlı yapacaktı sana."

Zar zor susturabildiği kızından sonra adamla ilgilenmeye başladı oduncu. Ağzının kenarından akan ince köpüğü görünce anladı adamı yılanın soktuğunu. Hanımı bilirdi bu işin çaresini. Bikaç kişiyi de iyileştirmişti. Koca cüsseli adamı kaldırdı zar zor. At da sanki bilirmişçesine kırdı ön ayaklarını oturdu.

Atlar bilirdi sahiplerinin durumunu. Bu at ne diye gitmemişti ki valinin evine. Haber ederdi en azından.

Adam kızını da kucakladığı gibi baltasını oraya atarak yürümeye başladı evin yolunu. İpinden tuttuğu at ondan önde gidiyordu sanki sahibini yetiştirecekmiş gibi. Oduncu da koşar adım gidiyordu. Koşarken, adamın kucağında zıpladıkça gülen ve vığk hığk diye ses çıkaran küçük kız adamı o an rahatlatan tek şeydi.

Eve geldiğinde kapıyı hızlıca çaldı adam. Evleri diğerlerine göre yukarıda kalıyor, ağaçların içinde de görülmüyordu. Karısı telaşla çıktı dışarı gördüğü baygın adamla da "Hiyh!" Nidası çıkardı ağzından.

"Hanım! Yılan sokmuş herhal, Validir bu adam kınında nişanı var. Tez iyi edelim."

Kadın hemen içeri koştu yere döşek serdi. Kaynamış suyun içine babaannesinden öğrendiği otları atıp biraz daha kaynatıp demledi. Sarımsak ezip köşeye bıraktı. Sığır yağını da köşeden çıkardı.

"Bey! Yılanın soktuğu yeri bulasın hemen."

Kendisi dokunmazdı başka adama. Tedavi kolaydı zaten. Kocası yapardı.

Oduncu da Valinin deri botlarını çıkardı ayağından. Pantolonunu sıvadı ve kırmızıya çalmış deriyi buldu. Karısının getirdiği sığır yağını sürdü önce sonra sarımsağı sürdü üzerine. Sıkıca da sardı. Bitki çayını da içirince üzerini örtüp terlesin diye bıraktı.

Oduncu adamın başından kalkıp elini yıkamaya gitti. Karısı peşinden koşup peşkülünü getirdi hemen. Adamın gözlerinin içine bakıyor başka yere değmiyordu kadının gözü. Adam da en çok bunu severdi ya. Evlendiğinden beri gözünün içine bakardı karısı.

"Bizim kızla giderken askerler çıktı karşımıza. Valiyi sordular, eşkıyalar kaçırmış dediler."

"Amma bizim burda öyle eşkıya olmaz ki bey."

"Hah ben de öyle dedimdi içimden. Hem olsa Valiyi esir etmek kim onlar kim."

"Doğru diyorsun bey."

Konuşa konuşa yatak odasına gitmişlerdi. Kadın, hem kocasının düğmelerini çözüyor hem de geniş göğsünde, çalışmaktan kaslanmış vücudunda ellerini gezdiriyordu.

"Sonra odunları yığdığımız yere gittik. Kara yağız bir at. Yeleleri de aynı senin saçların gibi kapkara."

Kocasının bu sözleriyle yanakları kızardı kadının. Daha da yaklaşıp yavaş yavaş çözmeye devam etti düğmeleri.

"Yanında yere yatmış bir adam var. Kılıcından anladım zati Vali olduğunu. Aman ha kimselere deme. Belli olmaz bu çevrenin işi. Atı da ahıra çektim de geldim. Kimse anlamaz burda olduğunu. İyileşince de gider tez vakit."

"Tamam bey. Kimseye bişey demem."

*********

Bilgilendirme-Uyarı!!

Okuduğunuz hikaye 1600-1700'lü yıllarda geçiyor. Kişilerin görüşleri, tavırları ve hareketleri buna göre yazılmıştır. Günümüz sosyal hayatıyla bakmamanızı tavsiye ederim.

Hikâyede geçen bazı bölümleri eleştirebilirsiniz, araştırdığım şeyleri yazdım. Elinizde zıddını söyleyecek mevcut kaynak varsa ulaştırın, saniyesinde düzeltirim.

Hikaye yetişkin içerik barındırır. Rahatsız olacak kişilere uyarıdır.

Hikayenin başına böyle uyarılar ultimatomlar bilmemneler yazmayı hiç sevmem, ama bazı olayları çok çarpıtanlar, yanlış anlayanlar ve sadece eleştirmek için bakanlar oluyor.

Huzursuz ettiysem özür dilerim, okumak isterseniz şimdiden keyifli okumalar.

Kalpkalpkalp

Yıldızlara basmayı da unutmayın lütfeeen ⭐

VALİNİN OĞLU Where stories live. Discover now