chapter 3

2.1K 119 17
                                    

"Ben gerçekten Jimin'in beyni hakkında derin şüpheler içindeyim. Hani bak bir de ben diyordum inanmıyordunuz bu salak diye."

Taehyung ardı arkası kesilmeyen kahkaha ve hakaretlerini savururken Jin'in kafasına sertçe geçirdiği yumrukla anlık göz kararmasına maruz kaldığında sesi de kesilmişti.

"Hele bir devam et ben ne yapıyorum sana." Taehyung yavru köpek bakışları atarak sevgilisinin omzuna başını yasladığında sakince onaylamıştı onu. Jin gülümseyerek saçını okşarken şu durumda tek mutlu olmayan Jimin'di.

"Ya hadi her şeyi anladım da çocuğa kuyruk alıp taksana bunu ne demek?" Jin bu sefer de cümlesini bitirir bitirmez boş bakışlarla duvarı inceleyen Jimin'in kafasına vurmuştu.

"Sarhoştum diyorum anlamıyor musunuz? Ayrıca bir daha vurursan elini götüne sokarım Jin." Adeta alev çıkaran gözleriyle karşısındaki ikiliye bakıp önüne döndüğünde saçlarını yolmak istiyordu.

"Eminim Jungkook sorun etmeyecektir, sarhoş olduğunu söylediysen bir sıkıntı yok." Jimin'in bakışları anında tekrardan ona dönmüştü, "Söyledim." Jin onu onaylayarak uzanmış, omzuna destek olurcasına vurmuştu.

"Tamam bak o zaman problem çözüldü, fazla düşünerek kendi kendini yiyorsun boşuna." Taehyung sinsice güldüğünde oturduğu yerde yayılmıştı. "Kendi kendini değil yarrağı yedi o." Jin'in bakışları elbette ona dönmüştü, "Taehyung!" ben masumum dercesine iki elini havaya kaldıran Taehyung'a karşılık Jimin ona saldırmak adına ayağa kalkmıştı bile.

"Jin bir şey yap!" Taehyung'un demesine kalmadan çoktan Jimin'i tutan beden yorgun bakışlarını sevgiline çevirmişti bu sefer de. "Tam şu an Jimin'i bırakıp seni yem ederdim ama dua et daha fazla gürültü çıksın istemiyorum."

Taehyung ona öpücük attığında asla uslanmıyor gibiydi. "Sen bana aşıksın araştırmanı öneririm." Ayaktaki ikili ona göz devirdiğinde Jimin tekrar saldırmaya yeltense de son anda tekrardan Jin tarafından tutulmuştu.

"Jimin dur artık sıçacağım bir yerlerine, yüzüme zarar vereceksin çırpınırken." Jimin ona sen de mi diyerek bakarken sonunda pes etmiş bir şekilde amerikan tarzı mutfağa girip dolaptan soğuk su almış, küçük şişeden minik yudumlar alarak bir yandan da sakinleşmeyi denemişti.

İki şişe daha alıp koltukta rahatça oturan ikiliye attığında ikisi de havada kapıp teşekkür etmişti.

Sonunda durulan ortamla artık üçü de rahatça oturduğunda Jimin umursamıyor gibi yapsa da zihninde hâlâ yaptığı hata dört dönüyordu.

Televizyona odaklanmakta zorluk çekerken telefonunu çıkarıp Jungkook'un hesabına girmişti. Henüz hiçbir şey paylaşmamış olan çocuğun evde olduğuna emin olmuş bir şekilde gülümserken çalan kapıyla istemeyerek ayaklanmıştı.

"Salla kalçayı meydan erik görsün." Taehyung arkasından dalga geçerek bağırdığında bu sefer Jimin'in tekmesinden kaçamamıştı. "Yetişin komşular şiddet görüyorum!"

Jimin kapıyı açtığında karşısında kendisine gülen Jungkook'la birkaç saniye afallamıştı. "Taehyung sanırım yine seninle uğraşıyor hyung."

Jimin ne dediğine odaklanamasa da içi yanıyor gibi hissederek sadece onaylamıştı onu. "İçeri girebilir miyim? Birazcık üşüdüm rüzgar varmış." Jimin sonunda onu onaylayarak kenara çekildiğinde ne giydiğine bakmayı sonunda akıl etmişti.

Kahverengi eteği ve üstündeki tülü andıran parçalarıyla bitişik beyaz crop ince ve uzun bedeninde o kadar güzel duruyordu ki Jimin bir an aklını kaçırdığını sanmıştı. "Hayal görüyorum sanırım."

Yalnız kaldığı girişte hâlâ alık bir şekilde duvarları incelerken derin bir nefes alarak siyah saçlarından elini geçirerek içeri adımlamıştı.

"Sana bunları o kadar yakıştırıyorum ki sen olsam ben de yine böyle giyinirdim sanırım." Jungkook Taehyung'un dediği şeye gülerken oturduğu için hafif açılan eteğini nasıl olsa arkadaşlarım diyerek pek umursamasa da az buçuk düzeltme ihtiyacı hissetmişti.

Elleri eteğinin üstünde kıpır kıpır gezip tutarken Jimin onun bu haline gülümseyerek dizleri üzerine örtü bırakmıştı. "Rahatça oturman için." Jungkook ona teşekkür ederek yanına oturan bedenin yanağına ufak bir öpücük bıraktığında karşılarındaki ikili bu duruma gülerken Jimin sadece sert bakışlar atmıştı onlara.

"Dersler nasıl gidiyor bakalım?" Jungkook ona yöneltilen soruyla heyecanla yerinde kıpırdanmıştı. "Jimin hyung sayesinde büte kalmaktan son anda kurtuldum, çok iyi ders anlatıyor size de tavsiye ederim." Elini kaldırıp kelimeleri uzatarak ve neşeyle sarf eden Jungkook'un bu enerjisine alışık olan üçlü gülerek izliyordu onu.

Neredeyse akıllarına gelen her şeyden bahsettikleri muhabbetleri sonunda son bulduğunda dördü de koltukta rahatça oturup birbirlerine bakıyorlardı.

En sonunda Jimin erteledikleri konuyu konuşma vaktinin geldiğini ve en azından bir özür borçlu olduğunu düşünerek ayaklanmıştı. "Jungkook, bir gelir misin benimle?" Jungkook heyecanla oturduğu yerden zıplayarak kalktığında hyungunun peşine düşmüştü.

Arkasından yürürken elleri boş durmuyor, önündeki gencin omuzlarına dokunup minik şekiller çizerek ilerliyordu. Sonunda geldikleri odayla Jimin onu içeri aldığında kapıyı arkalarından kapatmış, içeridekinin aksine daha rahat oturan Jungkook'un yanına, yatağa oturmuştu.

"Geçen gece sarhoşken yanlışlıkla seni arayıp saçma sapan konuşmuşum, özür dilerim." Jungkook birkaç saniye hatırlamaya çalışır gibi boş bakışlarla ona baktığında gülmüştü içtenlikle. "Hyung özür dilediğin şeye bak! Önemli değil, hakkında düşünmene bile değmezdi."

Jimin yine de tatmin olmamış bir şekilde ona bakarken Jungkook daha da genişleyen gülüşüyle sıkıca sarılmıştı ona. "Zaten kullandığım bir şeyden haberinin olmaması ve teklif ettiğinde suçlu hissetmeni anlıyorum ancak endişelenme hyung, sorun yok."

Jungkook masum bir tavırla söylese dahi elektrik çarpmışa dönen Jimin onu omuzlarından tutup yüzüne bakması adına geri çekecekken birbirlerine takılan küpeleri yüzünden hareket edememişti. "Ah! Hyung küpelerimiz takıldı."

Jungkook acıyan canıyla geri çekilmeye çalıştığında bunun sonucunda daha çok canının acıyacağını bilen Jimin onu durdurmaya çalışıyordu, "Jungkook dur, daha çok canın yanacak böyle." Jungkook onu dinlemeyerek geriye giderken Jimin de canı yanmasın diye üstüne doğru eğiliyordu. En sonunda yere düşen ikiliyle oldukça yüksek bir ses çıkarken Jungkook yerde, Jimin onun kucağında oturur halde bitişik duruyordu.

"Hyung azıcık kalçanı kaldırır mısın? Şey benimki acıdı da çok sert oturdun." Hâlâ ayrılmayan küpelerine ve yaşanan duruma küfrederek tam ayrılmak üzereydi ki bir anda odaya dalan ikili ve karşılaştıkları pozisyon yüzünden kahkaha atmamak adına kendini tutmaları Jimin'in içinde bağırma isteği uyandırıyordu.

"Sikik gibi güleceğinize gelin de yardım edin, küpelerimiz takıldı." Taehyung imalı bir şekilde konuşarak yanlarına geldiğinde Jimin onun bileğini kavramıştı sertçe. "O kadar yakın ne yapıyordunuz da takıldınız birbirinize?"

Bileği sertçe kavranan Taehyung gergince Jimin'e bakarken yutkunma sesi adeta odada yankılanmıştı. "Bu durumdan kurtulduğum ilk saniyede ağzını yırtacağım Taehyung, bekle beni."

goodbye, my love! | jikookWo Geschichten leben. Entdecke jetzt