2. DEĞİŞEN SINIRLAR

Start from the beginning
                                    

Geri geri giderken yutkundum. Onu gerçekten öpmüştüm. Daha da önemlisi o gerçekti. Rüyalardan ibaret değildi ve ben onu bulmuştum. Şimdi arkama bakmadan kaçmak, bir şeyleri sorgulamamak saçma geliyordu ama içine düştüğüm durum öylesine rahatsız ediciydi ki tüm bunları sonra düşünüp kafayı yemeyi yeğlerdim.

Attığım son geri adımda arkamı dönmek için hamle yaptım ve o sırada Koray, konuşan Pelin'den bakışlarını ayırıp bana baktı. Gözlerim irileşti ve sadece üç saniye içerisinde arkamı dönüp koşmaya başladım. İnsanlara çarparak küfürlerin hedefi olmayı aldırmadan çıkışa kadar koştum ve kapının önüne geldiğimde kendimi hızla dışarı attım.

Elim ayağım birbirine dolanmış bir şekilde saçlarımı geri atıp kapıya baktım. Mor neon ışıklar gözümü alıyordu.

"Allah belanı versin Mira," dedi birden.

Her zaman aptal şeyler yapardım ama bu... Lanet olsun ben bunu nasıl unutacaktım!

Daha fazla orda durmayıp arkamı dönerek yürümeye başladım. Kalbim küt küt atmaya devam ediyordu, kafam allak bullaktı ve içimde kendime karşı büyüyen bir öfke vardı. Böyle bir şeyi nasıl yapmıştım? Parmaklarım benden bağımsız bir şekilde dudaklarımın üstüne gitti ve gözlerimi kapayıp açtığım sırada dışardan işitilen müzik sesi bir an yükselip tekrar normale dönünce adımlarım bıçak gibi kesildi.

Keşke, kulaklıklarım yanımda olsaydı. O zaman kendini bir şey sanan kaderime gününü gösterebilirdim.

Arkama bakmadan koşarak uzaklaşmak ve aynı zamanda bu gecenin ırmağına kendimi bırakıp ona dönmek istedim.

Adım sesleri hemen arkamda durduğunda yavaşça yutkundum; o ırmağa kendimi çoktan bıraktığımı ve kulaç bile atmadan suyun beni götürdüğü yere kendimi teslim ettiğimi biliyordum.

Hissediyordum.

Elimi dudaklarımdan indirdim ve arkamı dönerek ona baktım. Hasat zamanı gelmiş başak tarlalarını andıran gözleri gülümsüyordu, sokak lambalarının ışığı altın sarısı saçlarına düşmüştü ve aramızdaki boy farkını, ona bu şekilde sessizce bakarken daha iyi kavramıştım.

O, tıpkı rüyalarımdaki gibiydi. Eşsiz bir auraya sahip, sıradan bir yüzün sahibi.

"Seni tanıyor muyum?" dedi gözlerini hafifçe kısarak. Sesi kadife gibi yumuşak ama erkeksiydi. Tıpkı keskin yüz hatlarına rağmen bebeksi duran suratı gibi.

"Tanışmadığımıza eminim," diye mırıldandım bilinçsiz bir şekilde.

Ah, hayatımdaki en garip ve rezil anım bu olsa gerekti. Sapık gibi rüyalarımda sürekli aynı adamı görmüş, onu bulduğum ilk anda da öpmüştüm. Benden hesap sorsa ne cevap verecektim?

Sert bir tepki bekliyordum ama dudakları yanaklarına doğru iyice çekildiğinde gerginliğim biraz olsun azaldı.

"Tanımadığın herkesi böyle öpüyor musun?" diye sorduğunda kulaklarımın yandığını hissettim.

"Bak, ne desen haklısın." Ellerimi kaldırıp söyleyecek bir şeyler aradım. "Gerçekten çok ama çok özür dilerim, ben birine benzettim seni ve bir an ne yaptığımı düşünemedim. Yoksa sapık falan değilim. Zaten bundan sonra karşına çıkmayacağımdan emin olabilirsin."

Gizemli bir ifadeyle gözlerime baktı. "Ben ondan o kadar emin değilim."

Bende.

RÜYA ÇANLARIWhere stories live. Discover now