GİRİŞ

1.9K 183 406
                                    



Öncelikle herkese merhabaaaaaaa

Hemen şuraya bir başlama tarihi ve nazar boncuğu alalım🧿🧿

Yorumlarınızı Twitterdan #dehr olarak paylaşırsanız görüp beğenebilirim💕

Duyuruları ve bölüm tarihlerini instagramdan yapıyorum, oraya gelip benimle birlikte olursanız çok mutlu olurum.🤍

İnstagram: biliyoruzki
Twitter: biliyoruzki1
TikTok: biliyoruzki

İYİ OKUMALAR...

22 Eylül 2018/İstanbul.

Gök gürler, kelebeğin kanatları titrer.

Uğultular arttı, titreyen ellerim motoru daha iyi kavradı. Kirpiklerime tutunan yağmur taneleri gözlerimi kapattığım anda birer damla yaş gibi yanağım boyunca aktı. Dişlerimi daha fazla sıktım. Trafik lambasının rengi sarıdan yeşil olduğu anda gaza aniden bastım ve yağmurun bedenimi ıskalamasına neden olabilecek kadar hızlı sürmeye başladım. Kulaklarım uğulduyor, altımda ki motorun sesi yağmur sesini bastırabilecek kadar hırsla kendisini gösteriyordu. Üşüyordum. Üzerimde ki deri ceket yeterli gelmemişti ve bedenim bu yağmur altında ıslanıyor, rüzgar vurdukça da titriyordum.

Başımı hafifçe kaldırdım ve yağmurun gözlerime girmemesi için gözlerimi kıstım. Yolun sağ tarafında ki bir beden elini kaldırdı ve seri bir şekilde bana bakarak salladı. Kimdi bu adam? Aramızda ki mesafe her geçen saniye azalıyordu ve ben, ona yaklaştıkça onun eli daha büyük bir hızla sallanıyordu. Kaşlarımı çattım, ardından aynadan arkamdan gelen arabaları kontrol ettim ve sağ şeride geçerek adama doğru ilerlemeye başladım. Adımları arada bir geriliyor, olduğu yerde sendeliyordu ama elini bana bakarak sallamaktan vazgeçmiyordu.

Nefesimi sesli bir şekilde bıraktım ve adama birkaç adım uzaklıkta motoru durdurdum. Bir mermi gibi üzerime düşen yağmur tanelerini daha net hissederken yüzümü buruşturdum, adamın bana doğru gelmesini izledim. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı ama yağmurla birlikte şeffaflaşmış ve vücuduna yapışmıştı. Islak siyah kot pantolonu daha koyu durarak buradan bile ıslak haliyle ne kadar ağır olduğunu gösteriyordu. Saçları alnına dağılmış, yüzünde ki hoşnutsuzlukla bana doğru geliyordu.

Ayaklarımı iki yana açarak çamurun içerisine bastırdığımda,"Ne vardı?"dedim hafif sesimi yüksek çıkartarak. Yağmurdan acaba sesimi duyabilmiş miydi?

Ben tekrar etmek için dudaklarımı araladığımda,"Sahile gidebilir misin?"diye sordu hızlıca. Birkaç adım attı ve motorun tam önünde durdu, başını kaldırarak ilk defa gözlerimin içerisine baktı. Gözleri koyu kahverengiydi. Kaşları çatılı, dudaklarını içeriye çekerek ara ara emiyor, dişlerini sıktığı için de çenesi kasılıyordu. "Hızlıca gitmem gerekiyor, parası neyse veririm."

"İstemez,"dedim ve eğilerek arkamdan gelen arabalara baktım, ardından ileri de ki arabalara... Çok fazla trafik yoktu ama içimden yardım etmek de gelmiyordu.  Yağmur yağdığı için sahil kısmında trafik mutlaka vardır, yüzüm asıldı. Alt sokaklarımda kalıyordu sahil.

"Taksi bulamam,"dedi hızlıca, başımı çevirdim ve ona baktım. Hafif sendeledi, ardından ellerini beline koydu. "Yardımcı olamaz mısın? İleride trafik vardır, motorla en azından aralardan geçebilirsin."

Bir süre adamın yüzüne baktım, ardından elimi çektim ve bileğime asılı olan kaskı avucumun içerisine aldım. "Tak şunu,"dedim ve ona doğru uzattım, yan gözle akan trafiğe baktım. Biraz yolumu uzatmış olacaktım, bu kadar. Belki de eve geç gitmek daha iyi olurdu.

GÜZ YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin