2/5

429 55 13
                                    

🌥️

Geri dönüşte, Jungkook hemen eve gitmedi. Onun yerine, ilk olarak yazısı 'Kapalı'dan 'Açık'a çevrilen kitabevinde durdu. Jungkook asla bir kitap kurdu olmamıştı – genelde resim yapmayı tercih ederdi, çünkü kelimeler onu sürekli yarı yolda bırakırken sanat bırakmazdı.

Bugün, her nasılsa, Jungkook bir istisna yapabileceğini düşünmüştü.

Elinde tamamı Kim Taehyung tarafından yazılmış beş kitap ile evine gitti.

☁️

Jungkook en eski kitapla başladı, beş yıl önce Taehyung'un yazdığı ilk kitaptı – Uğruna Açan Çiçek. Doğru hatırlıyorsa aynı zamanda en popüler kitabıydı da.

Jenerik olarak başlıyordu. Oğlan kızla tanışır. Oğlan kıza aşık olur. Kız ilk başta aşka karşılık vermez, fakat kelimelerinden çok hareketleri sayesinde oğlana aşık olmaya başlar. Hikaye Jungkook'un pek ilgisini çekmemişti ama Jungkook'un arkasındaki popülaritesini anlamasını sağlayan kesin bir cazibesi vardı.

Taehyung’un yazımının kendine ait bir doğası vardı. Duygulara ve karakterlerinin temellerine derinlemesine inme şeklindeydi bu, her şeyi çok gerçekçi kılan besbelli bir güç eskimiş bir mecazı alıp bir şekilde kendine ait yapıyordu. Bu genel hikayede, oğlan muhtemelen en sıradışı şeydi. Bütün kalbini vererek seviyordu; aşkı bahara yakın bir şeymiş gibi, açmaya hazırlanan bir çiçekmiş gibi, güzel bir şey olarak tasvir ediyordu.

Ve aynı zamanda bütün kalbiyle inciniyordu.

Kız onu ittiğinde; göğsüne bir bıçak saplanmış gibi hissettirmişti. İhanete uğramış, incinmiş hissediyor ve nedenini anlamıyordu. Kızı tüm kalbiyle seviyordu – öyleyse neden? Neden kız da onu sevmiyordu?

Oğlanın sevilmesi için ne yapması gerekiyordu? Doğasında bu kadar sevilmeyecek nesi vardı?

Jungkook kendini oğlanın hikayesini okurken kendi kalbi acırken buldu; hikaye boyunca bazen kendini oğlanla bir tutarken buldu, okumaya devam ettikçe birkaç defadan fazla kez gözyaşlarını silmesi gerekti. Ve kalbi oğlan için acımaya devam ettikçe, Taehyung için de acıdı, çünkü yazıldığından da anlaşılıyordu ki oğlan Taehyung'du. Taehyung'un hayatında bir ara böyle hissedip hissetmediğini merak etti – çok yalnız ve özüyle sevilmeyen – bu beş yıl önceden çıkan bir şey olsa da onun için bir şekilde orada olabilmeyi diledi.

Fakat sonunda, kız oğlanın aşkını kabul etmiş ve mutlu sona kavuşmuşlardı.

Mutlu bir sondu fakat Jungkook'u meraklandırmıştı, Taehyung ve kırılan bir kalbin bir araya gelmeye çalışması hakkında dediklerine dair meraklandırmıştı. O kız hayatında mıydı, hala onun geride bıraktığı parçaları mı toplamaya çalışıyordu merak ediyordu.

Jungkook oğlanın onu kızı sevdiği gibi sevip sevmediğini merak etti. Eğer o kızın yerinde olsaydı, bir şeyleri biraz farklı yapardı, Taehyung'un kalbine güzelce bakmak için elinden geleni denerdi.

Çünkü her şeyden önce, o gönlünü çoktan oğlana kaptırmıştı, yani kalbine de güzelce bakabilirdi.

🌥️

“Bir ara seni çizebilir miyim, hyung?” Jungkook sonunda ona sordu.

“Elbette.”

Jungkook her zaman aşık olmanın onun gibi birisi için zor olduğunu düşünmüştü.

Samimi bir tip değildi; çoğu insanı caydıran bir yüzü ve diğerlerini de caydıran dövmeleri vardı. Duygusal tip değildi; ama Sevgililer Günü'nü umursamasa da Titanik hala onu izlediği her seferinde ağlatan en sevdiği filmlerden biriydi – yani, kim bilirdi ki?

after the rainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin