"Martin elini korkak alıştırma daldır elini."

"Bütün elim hamur mu olacak gerçekten?" dediğinde gerçekten şaşırmanın son raddesine gelmiştim.

"Evet, bir sorun mu var?"

"Yoo hayır." dediğinde gözlerini kapatıp ellerini tamamen daldırdı. Ve gözlerini açtı. Bu yaptığına şaşırmıştım. Neden böyle bir tepki vermişti? Derin bir nefes alıp devam etti, bana döndü.

"Oluyor mu?"

"Hıhı." diye mırıldandım.

"Sen niye duruyorsun başka işin varsa yap. Artık hamur bende."

"Şey tamam, ama hamur cıvık falan olursa söyle." yanından ayrıldığımda böreğin içini yapmaya başladım. Bir süre sonra beni çağırmıştı.

"Gökkuşağı bir bakar bakar mısın? Nasıl olmuş?"

"Biraz cıvık, un ekleyelim." kabın içindeki kaşıkla un ekledim. Ve başında bekledim. Hamur kıvam almaya başlamıştı. Hamurun işi bitince Martin ellerini yıkamaya başladı. O sırada kabın içinden un aldım. Elimde ki bir avuç unu yüzüne fırlattığım da gülüyordum.Ama bu Martin için geçerli değildi.

"Kaç!"

"Nee!"

"Kaç diyorum, yakalarsam hiç iyi olmaz." dediğinde büyük hızla koşmaya başladım.

Çok geçmeden arkamdan geldiğinde gülüyordum.Hızla salona geçtim.

"Gelme Martin."

"Gelme dedin diye gelmeyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun bebeğim."

Bebeğim  dediğinde duraksadım. Ağzına ne kadar da çok yakışmıştı. Ben hayal dünyasında yaşarken bana yaklaştığını anladım ve hızla köşede duran piyanonun arkasına geçtim.

"Yalnız Martin, beyaz yakıştı." diyerek güldüğümde onun da gözünden bir parıltı geçti.

"Gökkuşağı seni her türlü yakalarım."

"Yaa neden bu kadar sıkıntı yaptın ki?Altı üstü un silkeleriz gider."

"Un... Una dokunamıyorum." zorlukla konuştuğunda şaşırıp kaldım.

"Sen ciddi misin?"

"Son derece hemde, bu da bi takıntı, iyi hissetmiyorum." deyince üzüldüm. Bilmeden yaptıklarım içindi.

"Özür dilerim." dediğinde serserice güldü.

"Dileme bebeğim, çünkü ben şimdi yapacaklarım için dilemeyeceğim." dediğinde korktum ve kaçtım. Ama bu kaçışım piyanonun tuşlarının olduğu kısımda son buldu.
Belimden tuttuğu gibi oraya sırtımı vermişti. Derin bir yutkundum. Çünkü yandan gülüşüyle bana bakan Martin vardı.

" Şimdi ne olacak? "

" Hmm, bakalım gıdıklanıyor musun?" gözlerim açıldı. Ben çok gıdıklanırım hemde her yerimden.

"Hayır sakın." dediğimde güldü ve belimden gıdıklamaya başlamıştı. Kendimi tutamayıp gülmeye başlamıştım. Kaçamıyorum da bütün bedeni önümü kapatmıştı.

"Ya lütfen yeter." dediğim sırada ellerim ensesine doğru çıkmıştı. Gıdıklamayı bıraktığında belimden tutmaya devam ediyordu. Yüzlerimiz çok yakındı bu kadar yakınlık fazlaydı. Derin bir nefes çekmeye çalıştım ama pek başaramadım.

Martin yüzünü biraz daha bana yaklaştırdığında kendimi buna hazır hissetmiyordum.Daha çok erkendi. Gözlerimi sıkıca kapattığımda çenemde dudaklarını hissettim. Derin derin nefes alıyordu aynı benim gibi. Sonra yanağımdaydı dudakları daha sonra alnımda ve saçlarımda dolaştı.

GÖKKUŞAĞIKde žijí příběhy. Začni objevovat