Kalbini Dinle

6 0 0
                                    

 'Her zaman herkes bana düşman olacakmış gibi hissediyorum.


 James'i beklerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bana çok önemli bir şey söyleyemiyor ve okulun önünde onu beklememenizi söyleyerek ortadan kaybolmuştu. Hadi ama, nerdesin? Sağıma döndüğümde bana koşa gelen birinin olduğunu gördüm. Yüzünde mahcup bir ifade vardı. Yine de çekiciliğinden ödün vermiyordu. Neredeyse 1 yıldır bu kadar yakındık ve ben ona deliler gibi aşıktım. Onun bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum ama keşke bilsem. Yanıma ulaştığında hafif bir tebessümle kaşlarını kaldırarak bana baktı.

'Özür dilerim, geç kaldım sanırım.' dedi James.


'Sadece 56 dakika 15 saniyecik.' dedim sahte bir tebessümle.

Ellerinin arkada olduğunu fark ettiğimde kaşlarımla sorar gibi işaret ettim. James'in ne sakladığını unutmuş gibi şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Sonra 'ah tabi ya' der gibi bakıp ellerini önüne getirdi. Bir demet papatyayı elinde tutuyordu.

'Bunlar senin için.'


Ne diyeceğimi bilemedim. James'in ellerinin bana doğru uzattığını gördüm. 


'Ah, gerçekten mi? Teşekkür ederim. '


'Biliyorum çiçek hediyeleri sevmezsin ama sana başka ne alacağımı bilemedim. Umarım papatyaları seversin. '

' Yani evet sevmem ama papatyaları sevmediğimi söyleyemem. ' dedim hafif tebessümle.


Önce derin bir nefes aldı ve boğazını temizledi. Ellerini bana uzattı ve;

'Emma, ​​beni iyi dinlemeni istiyorum. Bu söyleyeceklerimi sana uzun zamandır söylemeye çalışıyorum. Yeterinden fazla beklediğimi anladım ve ... '
 
Hayır, hayır, hayır. O telefon şimdi çalamaz. Kahretsin, boktan bir ailem vardı. James biraz bozulmuş gibi bana bakıyordu. James'e döndüm. Kaldığı yerden devam etmesini beklerken bu sefer de ona mesaj geldi. Ekrana baktı ve gülümsedi.

'Galiba annenle konuşsan iyi olacak. Yoksa benden nefret edecek. '

Ne olduğunu anlamadan telefonunu alıp mesajda ne yazdığına baktım. Annem James'i pek sevmez bu zaten çok iyi şekilde anlaşılır bir şeydir.

Kızımı her okul çıkışında alıkoyamazsın. Onun bir evi ve onu merak eden bir ailesi var.

Bu mesaj hiç gelmemiş olarak kabul ettim ve telefonunu ona geri verdim. Telefonunu cebine koyduktan sonra daha fazla konuşamayacağını anlamıştık. Bir hamle daha yapmasını bekliyordum ki o da öyle yaptı zaten. Her kokusunu aldığımda bedenimi terleten parfümü, bu sefer beni ateşe çevirmişti. 

'O zaman beraber sizin eve yürüyelim, ne dersin?

'Olur tabi. Ama bana bir şey söyleyecektin? '

' Emma, ​​bunu şimdi söyleyemeyeceğim galiba. ''


Neden ben hep beklemek zorundayım ki?  Bir şey söylemek bu kadar zor olamaz değil mi? Evimin önüne geldiğimizde etrafı kontrol ettim. Annem daha camda görünmüyordu. James'e döndüğümde bana kitlenip kaldığını gördüm. Neden baktığını bilmiyorum ama keşke bana hep böyle baksa. James'in kafasının bana yaklaştığını fark ettim. Ona bakmaya o kadar doyamıyordum ki hareket bile etmemiştim. James dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Ben de ona karşılık veriyordum. Aman tanrım, dudakları harikaydı. Bir insanın beni bu kadar kendimden geçirebileceğine inanmıyordum. O kadar güzel ve narin kullanıyordu ki dudaklarını, yanımıza kadar gelen ve hafifçe öksürerek kendini fark ettirmeye çalışan annemi görmemiştim. Annem fark edilmediğini hissedince daha yüksek sesle öksürmeye başladı. James'


'Merhaba Bayan Dyson. Şey ... nasılsınız?' dedi James.


'Kızımın gözümün önünde öpüştüğünü görmesem daha iyi olurdum. Emma, ​​çabuk odana gidiyorsun. Ve sen Jackson, kızımdan uzak dur. ' dedi annem.

'James.'

'Ne dedin sen?

'Az önce bana Jackson dediniz. Adım James. '

 
 Annem çok sinirliydi ve James'e bir bakış atıp peşimden eve geldi. Odama çıkan ayak seslerini duyuyordum ama aldırış etmedim. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp müzik dinlemeye başladım. Odama gelip bana bağırmaya başlamıştı bile.Ben hiç aldırış etmedim.Sonra kapıyı sertçe çekip gitti. Kendimi yatağa bıraktım ve o mükemmel anı kafamın içinde tekrar tekrar yaşayıp durdum. Sonunda beklenen öpücük geldi. O sırada telefonuma bir mesaj geldi.


Öpücüğüm eksik kaldı. Sonuna bir de seni seviyorum eklemeliydim. Beni affedebilecek misin?

Kalbimin yerinden çıkacağına emindim. Ne demeliydim şimdi? Tam derinlerde düşüncelere dalmışken annemin aşağıdan gelen seslerini duydum.Annemin benimle artık uğraşamayacağını, akıllanmayacağımı ve beni yatılı okula vermek istediğini babama tek tek anlatırken duydum. Babamın iş için çok seyahat etmesi gerekiyordu. Bu yüzden bütün işler anneme kalıyordu. Kahretsin. Yaptıkları ve söyledikleri yetmezmiş gibi bir de beni artık evde istemiyordu. Tamemen James'i unutmuştum. Telefonum tekrar titrediğinde kendime geldim. James hala benden bir mesaj bekliyordu. Belki bir karşılık mesajı veya onu tersleyecek bir şeyler bekliyordu. Bense ona hiç beklemediği şekilde mesaj attım.

' Seninle yaşamak istiyorum. Beni kabul edebilecek misin? '

*********

Merhaba arkadaşlar, burada yeniyim. Eğer hikayemi beğenirseniz devamı gelecektir. Lütfen düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın. Xx

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 02, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kendin İçin Adım AtWhere stories live. Discover now