parçalarla parçalanış

88 15 6
                                    

adımlarımın geçtiği yollarda bıraktığımı sandığım ayak izlerinin yarını arkama alıp yüzümü düne döndüğümde rüzgarla çoktan silinip gittiğini gördüm. gördüklerim elimi kolumu bağladı, beni ezen şeylere karşı hırçın olup kendimi koruyamadım. yıkıp dökemedim de savrulamadım da.

toprağa saplanıp kaldı adımlarım toprağın altına gömülü anılarla. toprağın altından uzanan dallar kimsenin bilmediği, bir tek benim bildiğim yerlere dokunup izlerle buluşturdu benliğimi. benliğim bu izleri tanıdıkça nereye dönsem oraya batar oldu kapılıp gidişlerim, inanışlarım ve bırakamayışlarım.

anlamaya, anlamdırmaya çalıştım. anlamdırmaya çalıştıkça yanı başımda var oldu mürekkepler. baş ucumda yer ettiler, yitirdiklerim çoğaldıkça elim onlara gider oldu. sonrasında kelimelerim birbirine karıştı, elime yüzüme bulaştı kelimelerin ardında bıraktığı siyahlıklar. aynalar bu görüntüyü gözler-imin- önüne sermesin diye gözlerim gökyüzünü arar oldu. mavi olmak istedim.

gözlerim yaşlarla bir oldukça sızlayan yerlerim çoğalırdı, sızıların alıp götürdüğü uykular bitsin diye inanmak istedim bir gün mavi olacağıma. tenime sinen siyahlıkları gözlerimle bir olan yaşların temizleyeceğine inanmak istedim. dilime pelesenk edipte en çok kendime söylediğim yalanlardan arınmak istedim. yüreğimdeki beyhude hayalleri sahipsiz bırakmak istedim.

aklım bulanıyor şu vakit şunları yazarken, hiçbir şeye yaramayacağını bile bile satırlarca yazıyor oluşum kolay değil inanın ki.

ay ve yıldızların buluşmasının son bulduğu, rüyaların sona kavuştuğu şu saatlerin ardından ışık hüzmeleriyle yüreklere yeni nefesler bahşedeceğinin habercisi olan güneş gökyüzünde yerini alacaktı. işte şu gecelerin son bulduğu vakit, dilerim ki yüreğimdeki ağrıyı da alıp götürsün uzaklara. bu ağrılar uğramasın bir daha bana, kendimden uzaklaştırmasın beni. duymayı beklediğim cevaplar sesimin gece içinde kaybolup gitmesini engellesin.

içimden atamadıklarımla dolup taştım ya saksılara tohum ektim. bel bağlamıştım bir kere, yeşermelerini bekledikçe bekledim. lakin açmaz oldu özenle ekip biçtiğim çiçekler. günleri saydım can bulsunlar diye. ya yetmiyordu verdiğim nefesler ya nefes verdiğimi sandıkça değmiyordu hiçbir yere varlığım. anlar mısınız bilmem ama çaresizce anlatmaya çalışıyorum can bulmalarını-bulmayı- beklerken canımdan can gidişini.

daha nasıl tarif edeyim, hangi kelimeleri buluşturup dillendirmeye çalışayım, diner mi böylece anlaşılamamanın verdiği bu ağırlık? bilemiyorum demeliyim, kenara çekilmeli ve sessizce olup biteni izlemeliyim öylece. bilmem gereken, benden istenilen tek şey bu çünkü. olması gerekenler inkar edilmemeliydi. yanında olmak istediğim insanlara yaklaşmamla yanı başımda yer edinen karanlığı görür gibi kaçmaları bir oluyordu ne de olsa.

parmak uçlarımdan damlayan harflerin oluşturduğu cümlelerin öznesine kendimi koydum bu yüzden. nereden geldiğimi, nerede olmak isteyip de hep aynı yerde kendimi bulduğumu bilen bir tek bendim. kaçamadığım, çarpıp durduğum yine kendimdi.

kendimleydi, kendimeydi tüm bu sızlanışlar. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 22, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

yokuşlarla yok oluşlarWhere stories live. Discover now