'Tanımadığını tahmin edebiliyorum. Neden öptün onu?'

Mete: Ben öpmedim.

'Peki.. Neden ittirmedin?'

Mete: İttirmek istedim ama sana baktığımda Berk'in elleri senin ellerindeydi. O sinirle canını yakmak istedim.

'Canımı yakmak istedin..'

Mete: Evet çünkü sen benim canımı dün çok fazla yaktın.

'Haklısın. Dün gece gerçekten hatalıydım. Ama sizi görene kadar..'

Mete: Siz gitmeden önce bende anlamadım bir anda yapıştı bana. Onu ittirdim ve sana döndüm ama Berk ile gitmiştiniz.

'Ve arkamdan gelmek yerine hazır gitmişken keyfime bakayım dedin değil mi?'

Mete: Saçmalama! Barmene gidip nereye gittiğinizi sordum. Çıkışa dediğinde bende o tarafa geliyordum. Ama kızı ittirdiğim için 2 tane bekçisi karşıma çıktı. Onlarla uğraştım. 

'Nasıl yani? Kavga mı ettin?'

Mete: Yani biraz.. Sonra dışarı geldiğimde Berk ile arabadaydınız. Ve çok yakındınız! 

'Ne büyük şanstır ki siz de o kızla oldukça yakındınız..'

Mete: Bir anda arkamdan sarıldı. Sonrasında sana baktığımda gidiyordunuz. Bende kıza bağırıp motoruma atladım. Evine geldim ama kimse açmadı kapıyı. Sonra belki sinirli olduğun için açmıyorsundur sandım. Sonra bir baktım ki üzerinde Berk efendinin kazağı ile arabadan indin..

'Bütün gece kapıdamıydın yani?'

Mete: Tek takıldığın nokta bu mu? Üzerinde neden o şerefsizin kazağı var?! Ve dün gece neredeydiniz?!

'Peki sanırım sıra bende.. Dün gece Berk'in dağ evinde kaldık.'

Mete: Dağ e-evimi?

(Mete'nin sinirleri beynine çıkmadan konuşmaya devam ettim.)

'Yani eve geldik öncesinde fakat Barış ve Yağmur evde değillerdi. Bizde de anahtar yoktu. Bu yüzden mecburen orada kaldık.'

Mete: Bundan sonra o adamla aynı evde kalmayacaksın Lina.

'Ne? Mete-'

Mete: Bu konu tartışmaya kapalı. O herifin sana bakışlarını gördüm. Seni onunla aynı çatı altında asla bırakmam.

Hiç bir şey söylemeden ona baktım. Sanırım bu sefer haklıydı. Yağmur'un da söyledikleri aklıma geldikçe dün gece hiç onunla bara gitmemeliydim diye düşünüyorum. Mete'nin de açıklamasını dinleyince aslında hepsine benim yol açtığımı anladım. 

'Peki..'

Mete: Sonunda be! İlk defa hiç şikayet etmeden peki dedin.

(Onun gözlerine hafif bir tebessümle bakarken aklıma dün gece ona söylediklerim geldi. Kim bilir ne kadar kırıldı bana. Şimdi ise her şey düzene girdiği için çocuk gibi mutlu. Ben bu adamı nasıl kırabildim ya..)

'Mete ben özür dilerim. Dün gece içkili olduğum için ağzımdan çıkanları düşünmeden söyledim.'

Mete: Sorun yok..

(Bir anda suratında ki gülümseme gidince aklıma hiç getirmese miydim diye düşünmeye başladım. Ama bunu görmezlikten gelemem.)

'Sen benim çoğu yaşıtımdan daha gençsin Mete.. Bende çoğu yaşıtımdan daha olgun. Bu yüzden birbirimizi tamamlıyoruz. O kadar pişmanım ki..'

Mete: Güzelim benim.. O an onu düşünerek söylemediğini biliyorum. Bende çok sağlıklı düşünemiyordum. Bu yüzden lafı başka tarafından anlamak için kendi kendime uğraştım resmen. Kendine kızdığını biliyorum.. Kızma. 

'Seni seviyorum..'

Mete: Bende seni seviyorum ufaklık.

Dediği şeye şakacıktan kızıp karnına vurdum ve yerimden kalkıp ona dil çıkardım.

'Peki! Madem ufaklığım. O halde oyun oynamak istiyorum.'

(Aklına neler geldi kesin pis fesat! Öksürüğe boğulunca gülerek ilerlemeye başladım.)

'Basket topu nerede?!'

Mete: Ha?!

(Afallamış bir şekilde bana bakarken ona dönüp gülmeye devam ettim.)

'O aklındakileri hemen sil! Buraya potayı süs diye koymadınız herhalde? Top nerede oynayacağım!!'

(Ellerimi havaya kaldırıp basket atar gibi zıpladım. Ve gülmeye başladım.)

Mete: Ben seninle ne yapacağım ufaklık?..


İMKANSIZ AŞKWhere stories live. Discover now