"Sevgili karıcığım. Terasta seni bekliyorum. Uyandığında hazırlanıp gel. Kahvaltıya gidelim." yazıyordu. karıcığım, karıcığım, karıcığım... bence bu kelimeye fazla alışmasa iyi eder diye düüşünüp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp çıktım.

Dolabıma doğru ilerleyip kapaklarını açtım. İçinden sırf Poyraza gıcıklık olsun diye diz kapaklarımın bir karış üzerinde siyah bir elbise aldım ve üzerime geçirdim. Saçlarımı hafif dalgalandırıp açık bıraktım. ayağımada siyah topuklu ayakkabılarımı da geçirince çantamı alıp odadan çıktım.

Avluya ulaştığımda Poyraz görüş alanıma girdi ve ona doğru ilerledim. Sırtı bana dönük olduğu için henüz beni görmemişti.

"Ne kadardır buradasın?" dediğimde gülerek bana döndü.

"Aslında beklediğimden daha çabuk uyandın."

"Heyy, o kadar çok uyumuyorum bir kere." dedim yapmacık bir sinir ile.

"Şaka şaka. 10 dakika falan oldu." dediğinde gözlerini üzerimde gezdirdi ve kaşlarını çattı. Amacıma ulaşmıştım. Bana hala çatık kaşlarla bakıyordu.

"Bir sorun mu var?"

"Pelin, çok güzel olmuşsun ama burada bu kadar açık giyinemezsin demiştim."

"Bence hiç de açık değil. Hem istediğimi giyerim."

"Açık değil mi? Ayrıca ne demek istediğimi giyerim?"

"Şu demek Poyraz Bey. Ben istediğimi giyerim ve sen karışamazsın."

"Farkındaysan ben senin kocanım ve bal gibide karışırım."

"Karışamazsın."

"Karışırım. Hadi bu günlük bir istisna olsun. Ama bir daha böyle açık şeyler giyemezsin." dedi ve merdivenlere ilerledi.

"Ya tabi. Anladın benimle baş edemiyeceğini, kaç hemen." dedim arkasından sinirle. Bu adam beni bu denli sinirlendirmeyi nasıl başarıyor acaba?

Arabaya ulaştığımızda kapımı açtı ve oturmam için işaret yaptı. yerime geçtiğimde o da sürücü koltuğunda yerini aldı ve sürmeye başladı. 15 dakikadır konuşmuyoruz. Ve bu sessizlik beni fena halde sıkmıştı. Tamam şu an Poyraza trip atmam gerekiyor ama bir seferliğine bunu erteleyebilirim.

"Sanırım az önce ilk kavkamızı yaptık." dediğimde güldü.

"Galiba öyle oldu."

"Ama beni de anlamaya çalış. Buraların kurallarına alışabilmem zaman alıcak."

"Haklısın. Ama yinede bu kadar açık giyinmen hoş değil."

"Bana zaman vermelisin. Alışmaya çalışıcam." tabiki bunu yapmıyacaktım. Ama planım için aramızda hiç bir sorun olmaması gerekiyor.

"Geldik." dedi ve arabadan indi. Bende indiğimde yanıma geldi ve elimi tuttu. Elimi tuttu. Bir elime bir Poyraza baktığımda bana döndü.

"Bir şey mi istedin karıcım?" dedi 'karıcım' a baskı yaparak.

"Poyraz evli olabiliriz ama bu elimi tutmana bir sebep değil."

"Biliyor musun? Bazen çok konuşuyorsun." Ne! Çok mu konuşuyormuşum? Sinirle ona baktığımda o çoktan beni kahvaltı salonuna sürüklemeye başlamıştı.

Yerimizi aldık ve siparişleri verdik. Kahvaltı boyunca hiç konuşmamıştık. Sonunda kalktığımızda hesabı ödeyip arabaya doğru ilerledik. Arabadaki yerlerimizi aldığımızda Poyraz bana döndü.

"Sanırım daha önceden yarım kalan bir balon turumuz vardı." dediğinde aklıma Poyrazın işi çıktığı için yarıda bıraktığımız balon turu geldi.

"Ne dersin?" diye sorduğunda hiç beklemeden cevap verdim.

"Harika olur derim." dediğimde güldü ve arabayı çalıştırdı.

Yaklaşık 25 dakika sonra tepeye vardık. Poyraz bir balon kiralarken ben uzaklara dalmıştım bile. Poyraz beni gerçekten şaşırtıyordu. Kendimi mutlu hissetmem için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Belkide kendini buna mecbur hissettiği için yapıyordu. Ama yine de farklı birşeyler vardı. Ve ben bunun ne olduğunu bir türlü çözemiyordum.

Çarşıya çıktığımızda arabada bana 'beni hiç sevmeyeceksin dimi?' diye sormuştu. Ardındanda 'sen beni hep zoraki kocan olarak göreceksin ama ben sende hep kaybolucam' demişti. Yoksa beni seviyormuydu.

Birden Poyrazın seslenmesiyle ürktüm.

"Pelin, hadi gel."

"T-tamam geliyorum." düşüncelerimi sonraya erteleyip Poyrazı takip ettim. Eğer beni gerçekten seviyorsa benden nefret edip boşanmasını sağlamak hiçte kolay olmayacaktı.

Tekrar aynı balondaydık. Balon havalanmaya başladığında ben etrafa bakınıyordum. Yukarıdan bütün Mardini görebiliyordum. Çok güzel bir park görünce birden Poyrazın yanına gittim ve küçük çocuklar gibi parkı gösterdim.

"Poyraz şuraya bak. Oraya gitmek istiyorum." dediğimde Poyraz neredeyse kahkaha atıcaktı. Hemen karşısına geçtim.

"Sana gülmeyi yasakladığımı hatırlıyorum."

"Pardon." dedi ciddileşerek.

"Gideriz. Sen yeter-" sözünü tamamlayamadan telefon çaldı. Heyy, durun. Bu sefer benimkiydi. Telefonu cebimden çıkardım ve arayanın kim olduğuna baktım. Selin.

"Efendim canım.....sağol bende iyiyim.......ciddimisin ya......tamam tamam.....tamam dedim. Yetişmeye çalışıcam.... görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.

"Bir sorun mu var?" dedi Poyraz endişeyle.

"Sınavlar başlıyormuş. Ve benim acilen İstanbula gitmem lazım."

"O zaman akşam yola çıkarız."

"Çıkarız? Sende mi geliceksin?"

"Tabi ki. Bundan sonra sen nereye ben oraya. Ben nereye sen oraya. Sonuçta ben senin... " sözünü kestim ve ben devam ettim.

" Kocamsın. Yani. Haklısın."

"Öğretmen olmayı mı düşünüyorsun?"

"Kesinlikle. Önümde bir engelde olmadığına göre."

"Peki nasıl mezun olduktan sonra babanın şirketinde çaşışmayı düşünüyorun."

"Ben şu anda öğretmenlik okuyorum. Ama her tatilde ve boş zamanlarımda şirkette çalıştım. Daha öncede söylediğim gibi. Şirkette çalışmam için mezun olmama gerek yoktu. Sonuçta bizim şirketimiz. Ama artık kararım belli. Mezun olunca öğretmenliğimi yapıcam."

"ANlıyorum. Ne olursa olsun ben hep senin yanındayım." hep benim yanımdasın. Bunu biliyorum Poyraz. Ve bunu bilmem herşeyi daha da zorlaştırıyor. Gün geçtikçe sana alişiyorum ve kurduğum plan çok saçma geliyor.

Ama asla vazgeçmeyeceğim. Eski hayatıma, aileme geri döneceğim.

**********************

SELAM. NASILDI BÖLÜM? SİZCE POYRAZ BU BOŞANMA KONUSUNDA KAFASINDA NE TÜR PLANLAR KURUYOR?

BİLİYORUM BÖLÜMLER ÇOK YAVAŞ İLERLİYOR AMA YAPABİLDİĞİM BU. UMARIM BENİ ANLIYORSUNUZDUR.

BOL BOL VOTE VE YORUM BEKLİYORUM. DİĞER HİKAYEM "SUÇSUZ KAÇAK" A DA BAKARSANIZ SEVİNİRİM.

BİRİCİK _ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin