ASİ-2

8.5K 429 21
                                    

Barış şahit olduğu bu olaydan sonra atölyede kalıp bir müddet kardeşini teselli etti. Kardeşinin kendisini kanıtlamaya çalıştığını biliyordu. Ondan yardım istemediğini de biliyordu ama bu işi el atmalıydı. Eğer bu defile gerçekleşmezse hem şirketin hem de atölyenin itibarı zedelenecekti. Buna izin veremezdi.

"Elis... Güzelim... Tamam ağlama. Bak halledeceğiz. Sen başarılısın. Ekibinde öyle. Hepsini sen seçtin. Ben sana güveniyorum tamam mı? Ağlama lütfen." diyerek kardeşine sarıldı.

"Ama... Ama elimizde bir şey yok. Kimse dinlemiyor beni. Babam çok kızacak." diyerek ağabeyinin göğsüne yasladı başını.

"Ben yardım edeceğim. Babama çaktırmadan halledeceğiz. Ben sadece yardım edeceğim. Başarı yine senin başarın olacak." diyerek saçlarının arasına bir öpücük kondurdu Barış.

Barış, sinirlerini yatıştırmaya çalışıyor, esip gürlememek için kendini zor tutuyordu. Sevmezdi böyle şeyleri ama bazen gerekiyordu işte. Bazı insanlar bundan anlıyorlardı.

"Tamam güzelim sen dinlen. Al bak suyunu iç. Ben geleceğim." diyerek büyük bir şevkatle kardeşini koltuğa bıraktı ve ofisten çıktı.

Sinirle sert adımlar atarak kızların bulunduğu büyük ofise girdi. Kapıyı sertçe açtı ve aynı sertlikte kapattı. Birkaç kişi çığlık attı. Kadeh de şaşkınlıkla bu heybetli adamı izliyordu. Vücudunun bir yanı korkuyla titrerken, kalbide bu yakışıklılıkla ayrı titriyordu.

Asi, kapının sertçe açılıp kapanmasıyla kendine geldi. İçeri kimin girdiğini bilmiyordu ama içten içe ona teşekkür ediyordu. Çünkü Elis bir kez daha onu dibe itmişti. O, hızla dibe çökerken onu kendisine getiren bu ses olmuştu. İşte bu yüzden teşekkür etti içeri giren kişiye. Kafasını kaldırıp ateş saçan gözlerle etrafına bakan adamı görünce ne yapacağını bilemedi.

"Kadeh!" diye bağırdı Barış.

Kadeh, burada tanıdığı tek kişiydi. Bu tanışma da kadının kendisine olan yoğun ilgisi sayesinde olmuştu. Zaten kadında Elis'den sonraki yetkili kişiydi. Başka kimseyi tanımıyordu. Zaten gerekte yoktu. Barış onları değil. Onlar Barış'ı tanımalıydı.

"Buyurun Barış Bey." diye süzülerek adamın yanına gitti kadın. Onu nasıl etkileyeceğini düşünüyor, bunun için fırsat kolluyordu.

"Elinizde yeni bir şey yok mu? Defileye uygun olabilecek şeyler?" diye sordu kadına Barış. Bu işlerde kardeşi ya da babası kadar iyi değildi belki ama kendisi de birkaç şey öğrenmişti. Profesyonel sayılmazdı ama yine de elinden bir şeyler geliyordu.

"Yok Barış Bey. Temamız gökkuşağı, gökkuşağını anlatmamız gerekiyor ama biz karalar bağlıyoruz." diyerek kızlara baktı Kadeh. Kısık gözlerle hepsini süzdükten sonra gözlerini kırpıştırarak yanındaki adama baktı.

"Dosyaları getirin." diyerek hemen önündeki masaya yerleşti. Kızların çizimlerini büyük dosyalarda sakladıklarını biliyordu. Kadeh dosyaları toplarken o da önündeki masanın kenarına oturup sol bacağını sağ bacağının üzerine attı.

Asi ise masasının kenarına oturan adamı görünce korkudan titremeye başladı. Kucağında sıkı sıkı tuttuğu dosyasını kimselere vermek istemiyor, tek bir kötü sözü kaldıramayacağını hissediyordu. Kadeh yanına gelince biraz daha sıkı tuttu dosyasını.

"Hazine değil o. Alt tarafı çizimlerin. Ver çabuk!" Diyerek elini uzattı." Kadeh.

Asi bu kadının ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Geldiğinden beri bir kez olsun herhangi biriyle ters düşmemişti ama nedendir bilinmez herkes ona düşman gibiydi.

ASİWhere stories live. Discover now