2. Bölüm

2.1K 72 9
                                    

Yazım yanlışları için özür dilerim. Bir önce ki bölüm dokuz görüntülenme ve bir oy almış çok mutluyum şuan.Tamam sıkmiycam sizi hadi başlıyorum.

"Ben kıyafetlerini topluyorum sende diğerlerini topla" dedim. Oda tamam der gibi başını salladı ve toparlanmaya başladık. 1-2 saat sonra herşey toplanmıştı.

Bavulunu aldım ve odadan çıktık. Çıkış işlemlerini yaptı ve gecenin köründe sokakta tek başımıza yürümeye başladık. Koluna girdim ve ona yaslandım çünkü gerçekten çok ama çok uykum vardı. "1 hafta önce bana Julietimi burada bulucağımı söyleselerdi zamanı tam şu dakikalara sarardım." Dedi. Güldüm ve ona " bende" dedim.

Oteli benim evime çok yakındı. içeri girdik. Bavulunu kenara koydum. "Ben üzerimi değiştirip yatıcam yarın ben toplanırım. Sende üzerini değiştir gel" dedim. 'Gel' dediğimde biraz güldü. Eşyalarımı aldım ve banyoda üzerimi değiştirdim. Banyodan çıktığında yatakta beni bekliyordu. "Biri uyku istiyor sanırım." Dedim "ben uyumak istemiyorum. Uyuyan birini izlemek istiyorum." Dedi. Biraz kızardım. Ne oluyordu bana. İçimdeki sahra ortaya çıkmaya başladı. Yanına gittim ve yatağa girdim ama sırtımı ona döndüm. Oda arkama yapışmak değimiyle bana yaklaştı. Elini karnımın tam üzerine koydu ve kulağıma "bir yıl sonra burada küçük sahram veya küçük emirim olucak" dedi. Sesli bir kahkaha attım. "O kadar çabukmu ben iki üç yıl bekleriz diye düşünmüştüm." Dedim " o zamana kadar ikinci hatta üçüncüyü yaparız." Dedi. Omuzuna küçük bir yumruk attım. 5-6 dakika sesizlik oldu. Sesizliği bozan emir oldu. "Ama en azından 4 çocuk yaparız değilmi?" Diye sordu ben ise geçiştirmek için" bakarız Romeo" dedim. Oda peki der gibi bir of çekti.

Sabah perdenin arasından gelen güneş ışınları gözlerimi yakarak beni uyandırdı. Dün gece yattığım şekilde uyandığımdan her yerim tutulmuştu. "Romeo uyanık mısın?" Dedim. Sanki hiç uyumamış gibi başını salladı. "Hatta o kadar zamandır uyanığım ki bütün evini topladım." Dedi rüyada olup olmadığımı anlamak için oturur pozisyona geldim ve etrafa baktım. Her yer boştu ortalıkta olan sadece bugün giymem için ayarlanmış kıyafet ve bavullar." Uyumadın değil mi?" Dedim ona bakarak. " yanında uzun zamandır görmediğin bir melek yatınca uyku olmuyor." Dedi gülümsedim. "Hadi giyinde istifanı ver bide Nazla, aşağıdaki manyakla ve pizzacı ailenle vedalaşacaksın." Dediğinde yüzüm düştü. 2 yıllımı geçirdiğim bu şehirdeki insanlar benim ailemdi. "Tamam Romeo kalktım." Dedim ayağa kalktım ve benim için seçtiği kıyafetleri giydim. Ona öpücük verdim ve evden çıktım.

Hastaneye geldim ve istifa işlerini halledip hastanedeki bütün ailemle vedalaştım. Nazınkini sona bıraktım. Odasının kapısını tıkladım ve içeri girdim bana bakıp gülümsedi. Ne diyicektim bütün beynim izinne çıkmış gibi tık çalışmıyordu. "Ne oldu?" Dedi. Beni çok iyi tanıyordu. "Bir şey olmuş bu yüz ifaden sadece bir şey olduğunda bu halde oluyor." Dedi. Pes ettim ve düz bir şekilde "Tamam pes ben ben gidiyorum." Dedim. Gözleri açıldı. "Neeee" dedi sadece "Romeonmu götürüyor?" Dedi. Gözlerim aşağı kaydı. Elimi ve parmağımdaki dev yüzüğü gördüm ve aklıma bir plan geldi. " ben evleniyorum düğünüde istanbulda yapıcaz o yüzden gidiyorum." Dedim yüzüğü göstererek. "Oha o ne be göktaşları ne zamandan beri yüzük olmaya başladı." Dedi parmağımı çekerek. "Romeonun eli çok açıkmış." Dedi. "Romeonun babası türkiyeni en iyi tıp üniversitelerinden birinin rektörü olunca böyle oluyor" dedim. Kahkaha attık ve ona sarılmak için yanına gittim. "Düğün davetiyeni yollamıycam çünkü düğüne geldiğinden eminim." Dedim oda başını 'tabikide' anlamından salladı. "Hem Facetime gelişti diyorlar."dedim. İkimizde güldük "İstanbulda bir evin ve bir kardeşin olduğunu sakın unutma" dedim gözlerime hakim olamamaktan nefret ediyorum. Gözlerimden bir damla süzülünce yapmacık bir sesle " ben duygusal bir kız değilim ağlatma beni" dedi. Ona sıkıca sarıldım ve görüşmek üzere dedim.

Hastaneden çıktım ve en kısa yoldan evin yolunu aldım. Eve girdim içeri giremeden" hiç oturma çok geç kaldık zaten bide daha diyerleriyle vedalaşıcaksın" dedi. Ayakkabılarını giydi ve eşyaları aldı. Çok şeyim yok tu zaten sadece en büyük boy 2 bavul.

Aşağı indik ve apartmanın girişinde oturan ve bu pansiyonun sahibi olan amcaya anahtarı verdim. Pastaneye girdim. "Ben gidiyorum." Dedim. Gözleri kızardı. Yanıma geldi be bana sıkıca sarıldı. Daha sonra emirin yanına gitti ve "bu kızı üzersen seni öldürürüm." Dedi. Emir bu lafın altında kalır mı? Tabikide hayır. "Size kalmaz ben kendimi öldürürüm." Dedi. İkiside güldü.

"Hadi gitmeliyiz. Yoksa uçağı kaçırıp yürüyerek dönmemiz gerekicek." Dedi Emir. Gülerek "sen beni taşırsın." Dedim. "Büyük bir zevkle" dedi. Pizzacımıza yol aldık. Yürürken etrafa son kez izlemek çok güzeldi. En güzelide eve hayatımın aşkıylan dönüyordum. Kapıda bu gün hiç kuyruk yoktu. İçeri girdik herkes tabi bize baktı ve "Julietaaaaa!!! Romeooooo!!!" Diye bağırdı. Güldüm ve onların sakinleşmesini bekledim. Ve "ben gidiyorum." Dedim. Hepsinin yüzü düştü. "Nereye gidiyorsun Juliet" dedi mutfaktan bir aşçı. "Romeoylan evlenmeye gidiyorum." Dedim. Bi nebze gülselerde gözleri doluydu. "Peki Juliet sen nasıl mutlu olucaksan öyle olsun." Dedi benim hayatımda en çok sevdiğim pizzaları yapan kişi. "Görüşmek üzere" dedim. Herkes sırayla geldi beni ve romeoma sarıldı. "Görüşürüz Romeo ve Juliet" dedi hep bi seslen. Emirlen bir taksiye bindik ve havalimanı gittik.

-1 saat sonra-

Uçak havalandı. 2 saat sürecek uçuşlarda normallerde uyumam ama çooooooook uykum vardı. "Emir benim çok uykum bar ben biraz kestiricem." Dedim ve uymak için koltuğumu biraz yatırdım ve kollarımı bağladım.

Emirden
Canım meleğim yanımda uyuyor. Bir insan bu kadar tatlı ve güzel uyur mu? Koltuğunu çok yatıramamıştı. Bu yüzden başı öne düşüp düşüp durdu. En sonunda başını aldım ve omuzuma koydum. Oda sanki hissetmiş gibi önünde bağlı olan kollarını ayırıp benim koluma sardı. "Emir seni çok özledim bir daha beni sakın bırakma" diye mırıldandı. O kadar üzülmüşmüydü.

İnmeye yaklaşırken onu uyandırmalıydım yoksa sonra kulaklarının ağrısını çekip bana kızıcaktı şahsen kızınca çok tatlı oluyor ama onun canının yanmasına dayanamam. O yüzden omuzuma yasladığı kafasını kaldırdım ve alnına öpücük kondurdum. "Bebeğim hadi uyan birazdan kalkıcaz." Dedim neyseki uykusu bazen hafif olabiliyordu. "Tamam aşkım uyandım." Dedi. Gözlerini ovuşturdu ve esnedi. "Ben kesintisizmi uyudum" dedi. Bende evet demek için başımı salladım. Ve iki sallanmaya istanbul havalimanına indik. "Ben bavulları alıcam bu uykulu halinle bavulları alamayacağın belli." Dedim. Biraz güldü. "Tamam canımmmm" dedi. Elmalı turtam benim bu haline dayanamıyorum. Koluma girdi ve yarı uyur halde kontuara yürümeye başladık. Onu bana en yakın olan banka oturttum. "Ben bavulları alıp geliyorum." Dedim. Başını salladı. Şansımıza üç bavulda arka arkaya ilk başta geldi.

Bavulları sürükleyerek, bir yandanda sahrayı belinden tutarak taksiye bindik. "Çıkmaz mahallesi." Adam tamam der gibi başını salladı. "İstanbullu özlemişim."

"Al amca" dedim ve parayı adama verdim. Sahranın tarifine göre Ervanın evine gelmiştik. Sahraylan kapının önünde birbirimize bakıyorduk. "Hazır mısın?" Dedim tatlı gülümsemesiyle bana "seninle her şeye her zaman." Dedi. Ve zile bastı.

Zıırrrrrr

"Tamam geliyo-" erva kapıdan bize ağzı açık bir şekilde bakıyordu. "Sahraaaaaaa" dedi ve kalbimin tek sahibimin nefessiz kalmasını sağladı. İçerdeki herkes kapıya bakalaldı. "Bende seni özledim erva ama birazdan nefessizlikten ölücem." Erva sevgilimin boynunu bıraktı. "Romeonu bulmana sevindim." Dedi erva sahranın kullağına.

Tam o sırada içerden Ahmet kucağında 1-2 yaşında duran bir erkek çocukla geldi. Yanında da sevgili(!) karısı vardı. Benim sinirlendiğim konuysa Ahmetle Sahranın birbirlerinden gözlerini alamamalarıydı...

Evet sevgili arkadaşlar sizi çok seviyorum.

2 oy yeni bölüm...

Emir ve SahraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin