GENEVİEVE'İN HİKAYESİ

Start from the beginning
                                    

Birkaç metre geri adım attım. Güvenlik ve hemşireler onun etrafını sardılar. Herkes bize bakıyordu. Rucker önüme geçmişti. "Kimsin sen?" diye bağırdı. "Ne söylediğini bilmeyen siktiğimin delisi!"

Bayan Sharwood histerik bir şekilde bağırmaya başladı. "Ona güvenme, ona güvenme, ona güvenme..."

Bir hemşire hızlıca görüşme odasına girdi. Ona sakinleştirici iğne yaptılar. Korkudan nefes nefese kalmıştım. Güvenlik bizi dışarı alması gerektiğini söyledi. Bayan Sharwood iğnenin etkisiyle yavaş yavaş bayılmaya başladı. Fakat bir şeyler sayıklıyordu.

"Bütün çiçekler pazartesi günü öldüler,
Salı günü rüzgar toprağı çokça kuruttu,
Çarşamba adam kadının kalbine düşt..."

Dışarı çıktık.

Korkuyordum. Annemi aramak istiyordum. "Bu neydi böyle?"

"Yaşlı bunak kafayı sıyırmış," dedi Rucker. "Ne dediğini bilmiyor."

"İsmimi biliyordu," dedim alnımda stresten birikmiş teri silerek. "Bizi tanıyordu."

"Annemin ya da babamın uzaktan deli bir akrabasıdır. Çoğunu hiç görmedik ve tanımıyoruz bile. Büyükbabamın burası hakkında epey şey bilmesine şaşmamalı. Eve gidince anneme sorarız."

Annem...

Çıkışa doğru yürürken hızlıca onu aradım. Telefon birkaç kez çaldı. Kalbim birkaç kez davul tokmağı gibi çarptı. Sonra annemin güzel ve huzur veren sesini duyunca oldukça rahatladım. "Genevieve?"

"Tanrıya şükür -Rucker arabanın kapısına açarken bana aptalmışım gibi baktı- anne iyisin değil mi?"

"Evet... iyiyim neden sordun ki?"

"Sadece... yok bir şey eve gelince anlatırım. Ama biz eve gelene kadar evden çıkma olur mu? Bayan Fanning seni Walmart'a çağırırsa da gitme."

Hızlıca yan koltuğa bindim. Minivan'ın içi bayatlamış patates kızartması kokuyordu.

"Ben, tamam gitmem fakat bu endişeli ses tonunun umarım iyi ve korkutucu olmayan bir açıklaması vardır."

"Merak etme, dikkatli ol."

Telefonu kapadım. Rucker arabayı tımarhanenin otoparkından çıkarırken bana da Bayan Sharwood'a baktığı gibi bakmaya başlamıştı. "Onu korkutuyorsun Genevieve."

"İyi olduğundan emin olmak istedim sadece." Camı sonuna kadar açtım ve rüzgarın içeri girmesine izin verdim.

"O iyi, merak etme."

"Kim bu Katherine? Neden durduk yere bizi çağırdı?"

"Sana şöyle söyleyeyim," dedi Rucker sağa sinyal vererek merkez kavşağına girerken. "Sen ne gördüysen ben de onu gördüm. Yani bunun anlamı sen ne biliyorsan ben de onu biliyorum ve cevaplarını boşa soru sorarak bulamayacaksın. Bu yüzden eve kadar dayan."

Eve gidene kadar Temmuz'un bunaltıcı sıcağından korunmak için camların hepsini açıp klima açmamaktan tasarruf ederek geçirdik. Çünkü Minivan'ın mazotu bitti bitecekti ve klima epey mazot yakıyordu. Ve Memphis'de caddeler oldukça uzundu.

"Hatırlıyor musun?" dedi Rucker sol dirseği açık camın dışında, eli direksiyonda arabaya rahat bir tavırla sürerken. "Üçüncü sınıfta garip bir mide gazı hastalığına yakalanmıştın... Adı neydi?"

Bu salakça anıyı hatırlamak gülümsememe ve ellerimle yüzümü kapatmama neden olmuştu. "Ah, bunu unutmadığına inanamıyorum."

Rucker kahkaha attı. "Derste sürekli durduk yere geğiriyor ve herkes sana gülünce de ağlıyordun. Bazen suratıma geğiriyordun. Annem güldüğüm için bana kızardı."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 29, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Genevieve'in HikayesiWhere stories live. Discover now