İlk fotoğraf karesinde, Annemle bahçede bir şeyler ekiyorduk. Sol elimde kürek, ile gökyüzünü kucaklıyor gibi durmam, annemi olduğu yerde dişlerini göstererek gülümsemesine neden olmuştu. Bu fotoğrafı çeken kişi babamdı. Yıllar olmuştu, onu görmeyeli. Görsem tanımlayabilir, anlatırdım. 

İkinci fotoğraf karesinde, annem mangal yapıyordu. Bana vereceği lokmaya üfleyerek onu soğutmaya çalışıyordu. Gel de bu kadını yaratana kurban olma.

Üçüncü fotoğraf karesinde ise, bacaklarımıza kadar bir dereye girmiştik. Bu fotoğrafı çeken kişi ise ağabeyimdi.

Fotoğrafları yıldızladığımdan emin olduktan sonra telefonu kapatıp komodinin yanına uzanıp koydum. Yarın sabah erken kalkacaktım. Yeni bir gün, yeni bir yarın umarım güzel şeyler getirir.Gözlerimi uykuya doğru yumdum.

...

Alarmın sesi zihnimi uyandırıyordu. Bedenim hala yataktaydı. Yatakta biraz kıvranıp sonunda kalktım. Saçlarım havludan çıkmış kendi kendine kurumuştu. Gelen tuvaletim için lavaboya koştum. Tuvaletimi yaparken dış fırçasına uzanıp aldım. Dişlerimi bir taraftan fırçalayıp bitirdim.

Tuvaletten çıkmıştım. Üzerime giyecek bir şeyler bulmak için dolabı açtım.
Gerçekten ciddi bir şekilde alışverişe ihtiyacım olduğunu gördüm.
Stiletto ayakkabılarıma uygun bir takım elime aldım. Bej renginde bir takımdı. Kırmızı stiletto ile güzel duruyordu. Saçlarım kendi dalgasındaydı. Yinede beğenmemiştim. Maşamı çıkartıp üstten bir kaç tutam alıp kıvırdım. Şimdi daha iyi su dalgaları vardı. Perçhemlerimden sol tarafı kulağımın arkasına sıkıştırıp tel toka ile sabitledim. Hazırdım. Midemden gelen sesi yatıştırmak için mutfağa indim. Bir elimde telefonumu kurcalarken bir taraftan bir şeyler atıştırıyordum. Dün olanlar aklıma gelince iştahım kesilmişti. Ellerimi yıkayıp mutfaktan çıktım.Nasıl bakacaktım yüzüne.
Nasıl bakacaktı yüzüme. Kırmızı stilettoları giyip evden ayrıldım. Bugün Görgün yoktu. Saate baktığımda şuan burada olması gerekiyordu. Kendime bir taksi ayarlamak için rehbere girdim. Korna sesi ile kafamı yola çevirdim. Kornaya basanın Görgün olduğunu anlamam geç olmamıştı. Hemen yerinden inip yanıma geldi.

Arka kapıyı açarken konuştu.

"Özür dilerim efendim biraz gecikmek zorunda kaldım. Sarper Bey'le birlikteydim." Dedi.

"Sorun değil. Ben de gidebilirdim." Deyip arabanın içine geçtim.

"Kendileri nerede acaba? " merak eden bir sesle sordum.

"Bugün şirkette olamayacaklarını size bildirmemi istediler." Dedi.

Neredeydi ya? Onu sordum ben?

Aramak istiyordum ama dün olanlar engelliyordu.Merakla geçen yolculuk sona ermiş şirkete gelmiştik. Hiç oyalanmadan odama geçtim. Odam da düşünmek istiyordum.

Danışmanın "Günaydın efendim." Sesini pas geçip  odama girdim. Eşyalarımı askıya asıp, masasının önündeki sandalyelerden birine kendimi attım.

Aramak için telefonu elime aldım.
Vazgeçip tekrar kapattım.Tekrar aldım. Tekrar vazgeçtim. Of aramak istiyordum. Yerimden kalkıp kafeterya ya gitmek için odamdan ayrıldım.

Sigara paketimi yanımda getirmiştim. Bu gidişle bağımlı olmazsan iyiydi.
Asansöre geldiğimde hepsinin dolu olduğunu gördüm. Biraz beklemeye karar verdim. İlk gelen asansöre bindim. Of Sarper seni deli gibi merak ediyordum. Kafeterya ya geldiğimde boş olan bir masa bulup oturdum.

Kafeterya da biraz zaman geçirdikten sonra, market bölümüne ilerleyip bir kaç atıştırmalıklardan alıp yukarı çıktım.Onu merak ediyordum. Dayanamaycağım. Buna engel olmak için telefonumu komple kapatmayı seçtim.Telefonumu kapatmıştım.Sanki merak etmiyorum artık, gibi hissetsem de ediyordum. Kendimi kontrol edemiyordum.

YARDIMCITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang