"Peki ya evliliğinin müslüman olmasıyla bir alakası varsa. Sonuçta Albert hiç bir şeye bu kadar bağlı kalmamıştı. Bir insan neden tanrının varlığına inanmazken bir ilahı kabul etsin?"

Cain, dudaklarını ıslatırken ellerini cebine koydu derin bir nefes aldı. Kaşları hafiften yükselirken.

"O zaman, Albert'ten vazgeçmiş olmalısın sevgili Alice"  demişti. Onunla oynuyordu.

Genç kız duydugu cümleyle bir adım gerilerken çattığı kaşları ile Cain'e bir kaç saniye gözlerini dikmiş tek bir cümle söylemeden başını olumsızca sallayıp evden çıkmıştı.

Giden genç kızla Cain bir nefes alıp

"Önemli olan yanında olmasıyken neden bu kadarcık şeylere takılır ki insan" demiş adımlarını karısının odasına çevirmişti. Bugün sabah erkenden çıktığı için görememişti onu.

Kapısına geldiğinde yavaşça açtı kapıyı. Bir müddet kapıdan izledi onu. Bu kadın yüreğine en büyük yara en büyük sevdaydı. Şimdi gözlerinin önünde eriyip gidiyordu.

Yavaş yavaş adımlarla yanına gitti. Yüreğine saplanan bir sancıyla boş tekli kanepeye oturdu. Boğazına birken yumruyu yutkunurken derince bir nefes çekti içine. Sanki hayatında ki tek insan oydu. Tek kişi tek varlığı hatta tek zenginliği. Bu hissettikleri nasıl saplantı olabilirdi ki.

Uyuyordu. Her zaman uyurdu aslında. Eve geldiğini anladığı an odasına çıkar uyku numarası yapardı. Sırf yüzünü görmemek için kendince bukduğu bir kaçıştı bu belki de.

Ama şimdi o eski uykuya benzemiyordu bu. Gözlerinin altına düşen morluklar saçlarında birer birer yer edinmeye başlayan beyazlar. O değişmişti ama adamın sevgisinde neden gram değişiklik yoktu.

Keşke görmeseydi gözleri onu, sevemeseydi. O zaman bunlar olmazdı belki de. Ama yüreğe yer edinen misafir olmuyordu ki kalkıp gitsin bu his yüreğinde taht kurmuştu.

Orta yaşlı adam yavaşca okşadı saçlarını Karolin'in.

"Seni bu kadar sevmemeliydim Karolin" dedi

Yavaşça elleri soğuk elleri tutup burnuna yaklaştırırken.

"Sevgime karşılık bana bunu da vermemeliydin. Seni uzaktan sevebilirmiydim sanıyorsun. Bir kaç dakika yanımdan uzaklaşıp gideceğini hissetmeye bile tahammülüm yokken. Keşke birazcıkta olsa sevseydin beni. Eger yanımdan kaçıp gitmeyeceğini bilseydim belki oğlumuz da yanı başımızda büyürdü. Günahkar sadece benmiyim Karolin"

Orta yaşlı adamın sol gözünden bir damla yaş akıp giderken cebinde ki telefon titremeye başladı.

Sağ eliyle gözünden damlamak üzere olan yaşı sikerken cebinden çıkardığı telefonu açmıştı.

"Cain bey! Cain bey organ bulundu"

"Ne!"

"Şimdi haber geldi Cain bey organ bulundu. "

Cain oturduğu yerden hızla kalkarken gözleri bu sefer mutluluğun damlalarını döküyordu. İçi içine sığmıyordu. İyileşecekti. Artık eskisi gibi cüremesine göz yummayacaktı. Ne kadar çok beklemişlerdi bu organı.

Daha fazla vakit kaybetmeden hızla hastanede kş herşeyi ayarladı ve ambulansın gelmesiyle sonun da bağımlı olduğu yatakkan kalkmış iyileşmek üzere ameliyat için hastaneye götürmüşlerdi. Cain adamlarına oğlunu aramalasını ve durumdan haberdar etmesini de söylemişti.

Sonun da yeterli tahliller yapılıp sonuçlar çıkmış karısı ameliyata alınmıştı. Cain ameliyathanenin önünde heyecanla bekliyordu.

Peki ya içinde ki huzursuzluğun sebebi neydi de böyle bir yani huzursuzluk içindeydi.

VERA Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt