"Yok artık, sen de mi?" dedi yüzünde ağzı kulaklarında bir gülümsemeyle yanıma gelerek. Evet, böyle bir toplantıda Charles'ı bulmak saçma olacağından tabii ki onun ikiziydi bu. "Seni burda görmeyi beklemiyordum. Kardeşimle aynı okuldansın, değil mi? Barda karşılaşmıştık."

"Anlamıyor senin dili." dedim. Dilenci taklidi yapsam gider miydi acaba? "Ben suri esad bum bum."

Şu ortamda onu görünce daha az tehlike arz ettiğine karar vermiştim ama hala gözüme o striptiz direğindeki görüntüler doluşuyordu. Ve yine bir krizin tetiklenmekte olduğunu hissedebiliyordum.

Yanından geçip sıvışmaya hamle ettiğim an çevik bir hareketle önüme geçti. "Adım Lysander." dedi azimle.

Dikkatini başka yerlere ver Anılcan. Evet her zaman işe yarar.

"Hele dadaş hoş musan."

"Ne zamandır seninle görüşmek istiyordum aslında. Charles'a ikimizi tanıştırmasını söyledim ama belli ki sana iletmemiş, unuttu herhalde."

"Dolu musan boş musan."

"Sen locadayken benimle pek ilgilenmedin ama ben seni izliyordum, şimdi de gelip bir merhaba demenin zararı olmaz diye düşündüm."

"Ayakların yan basir."

"Beni dinliyor musun sen?"

"Yoksa sen sarhoş musan."

"Cidden kim olduğumu hatırlamadın mı?"

"Aa kusura bakma, giyinik görünce tanıyamadım." dedim sinirle.

Kardeşininkine çok benzeyen büyüleyici bir gülümsemeyle bana baktı. "O şovun bir parçasıydı sadece. Ama hoşuna gittiyse kıyafetlerimizi çıkarabileceğimiz yerler var."

Ya sabır yarabbülemin.

Varlığı bütün görüş alanımı kapatınca elimde olmadan yüzünü incelemeye başladım. İkiziyle arasında ufak tefek mimik farklılıkları olduğunu şimdi görebiliyordum. Gözlerinin tonu bile aynıydı ama Charles daha yumuşak bakışlıydı. Ona göre bu herif daha iri yapılı ve müstehcen kalıyordu. Ayrıca yakışıklılığının farkında olmanın getirdiği saçma bir özgüveni vardı ve bunun da inanılmaz kasıntı durduğuna karar vermiştim. Oysa Charles'ın iltifat alınca bile yanaklarının kızarması ona daha sevimli bir hava katardı.

Ne pipime ikisini kıyaslıyordum şimdi?

Boş bakışlarımı yüzünden çekmeden tekrar yanından geçip gitmeye hamle edince mengene gibi eli bileğimi kavradı. 'Ama kayıcam şimdi anana' der gibi bir ifadeyle sıkılı dişler arasından ona döndüm ve yüzümü inceleyip gülümsedi.

"Toplantı başlamadan nereye?"

"Kapıdan girince ani bir aydınlanma yaşadım, Allah belamı versin ki bir daha seks yapmayacağım. Şimdi de Cübbeli Ahmet Hoca izlemeye gidiyorum."

"Neden benden kaçıyorsun?" diye sordu.

"Basit, seni sevmiyorum." dedim. 

"Sevmemeni gerektirecek ne yaptım?"

"İticisin."

"Genelde çekici olduğumu söylerler."

"Kafan olmasa iyi çocuksun."

"Sahne şovumu mu beğenmedin, yeterince tahrik edici değil miyim?"

"Tahrik edicisin kardeşim." dedim sonunda sabrımı kaybederek. "Allah sahibine bağışlasın, oldu mu?"

Bileğimdeki eliyle beni kendine yakınlaştırdı. "Neden sahibim sen olmuyorsun?"

Ulan vazgeçmiyor da ibne yavrusu...

yan rol • bxb Where stories live. Discover now