18. Bölüm - Asistan

6.8K 262 80
                                    


Biliyorum bana kızmakta haklısınız buraya aylardır uğramadım. Bunun nedeni verdiğim emeğin kesinlikle karşılık görmemesiydi. Tek isteğim oy ve yorum yapmanız sizin güzel fikirleriniz beni motive ediyor. Daha çok yazma isteği duyuyorum.

Sizi seviyorum bundan sonra elimden geldiğince yeni bölüm atmaya çalışacağım herşey için teşekkür ederim ailem ❤

Buyrun okumaya geçelim ozaman.

Kırgınlık...

Bu tek kelime ne kadar basit gelsede o kadar da basit değildi. Kızmak farklıydı bir de kırılmak. Kızan insan öfkelenmiştir ve o öfke bir anlıktır. Yada bir saatlik? Bir gün? Bir hafta yada bir yıl? Bir şekilde geçen gittikçe körelen bir duyguydu.

Fakat kırılmak daha farklıydı. İnsanoğlu üzülünce kırılırdı. Kırgınlık, yara gibiydi. O yarayı sadece ilacı iyileştirirdi. O ilaç ise bendim. Yara ise Çınar...

Onu üzmüştüm. O, benim ağzımdan çıkan kelimelere alınırken ben onun her türlü şiddetine katlanmıştım. Fiziksel yada ruhsal. Her türlü zararına bir silgi çekmiştim. Kalemin kağıda verdiği hasar geçer miydi? Asla. Fakat görmezden gelinebilirdi. Üstüne tekrardan yazı yazılıp, kullanılabilirdi o kağıt. İşte bizi anlatan terim tamamiyen bundan ibaretti.

Çınar'ın gözlerinin içine baktım. Ona söylediğim cümle karşısında tutulmuş gibiydi. Gerçekten kadını olmak istemiştim. Bana dokunmasını kendi dilimle ima etmiştim. Bana ilk dokunduğunda razı değildim. Hatta zor durumda bırakmıştı beni. Bunu unutmuş değildim. Peki neden şimdi kendi rızamla ona izin veriyordum? Bilmiyorum. İşte ip burada düğümleniyordu. Kendime açıklayamadığım şeyler vardı.

"Kendini affettirmek için yapıyorsun. Yapma. Sen istemediğin sürece, sana dokunmamaya yemin ettim."

Kendimi affettirmek için değildi. Bana gerçekten dokunmasını istiyordum. Kulağa ahlaksızca gelebilirdi bu kadar istekli olmam. Elimde değildi. Çınar'ın kokusu beni mest ediyordu. Bunu şuan itiraf ediyordum.

"İstiyorum. Kendimi affettirmek için falanda değil."

Kapalı gözlerimi daha fazla sıkarak utancımı gidermeye çalıştım. O kadar yakındık ki hızla atan kalbimin seslerini Çınar'ın duyduğuna yemin ederdim.

"Peki neden sıkıyorsun kendini bu kadar? Yine canını yakarım diye mi korkuyorsun?"

Gözlerimi hafif aralayıp kirpiklerimin arasından baktım. Benim gibi gözleri kapalıydı. Alnı alnıma yapışmış nefesi nefesim olmuştu.

"Utanıyorum. Daha önce birine karşı bu kadar ahlaksız bir teklifte bulunmamıştım."

Güldüğünü duydum. Bende güldüm. Kapalı olan gözlerini açıp gözlerime baktı. Elleri belimde keşfe çıkmıştı.

"Çok güzelsin. Yüzün, kalbin, bedenin, düşüncelerin, gözlerin, herşeyinle saf ve güzelsin."

İltifatları karşısında sustum. Kendimi sadece o âna bıraktım. Düşünceler beynimi öyle esir almıştı ki kendimi yitiriyordum. Yok oluyor gibiydim. Boğuluyordum fakat bu akıntıdan çıkabileceğim bir yol yoktu.

Çınar'ın çalan telefonu ikimizi uzaklaştırmıştı. Sıkıntıyla nefesini üfleyip telefonu açtı. Benden daha da uzaklaşarak balkona çıktı. Kendimi yatağın üzerine bırakıp tavana gözlerimi diktim. Aklımdaki planlarım kendiliğinden yerini buluyordu. Öyle birşey yapacaktım ki Çınar bana yaşattığı şeylerin her dakikasından pişmanlık duyacaktı. Onu affetmiş değildim. Bana yaptıkları hep aklımdaydı. Sadece şimdilik onun istedikleri olacaktı. Öncelikle bana güvenmeli ve inanmalıydı.

Doktor Hanım (TÖRE)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora