ÇIĞLIK

131K 2.6K 433
                                    

Multi: Üsteğmen Atalay KARAHAN
...
Herkes bu kitabı nereden keşfettiğini ve tarihi buraya not bıraksın ki hepimiz için hatıra kalsın ❤️🌷

● O'na... Adi insanların bahaneye ihtiyacı yoktur.
...

Gözlerimi tüm ihtişamıyla karşımda duran Atalay'a çevirdim. Yüzüne oturmuş şaşkınlığı derin bir tevazu içinde gözlerini sonuna kadar açmasına neden oldu.

Yüzüne yansıya şaşkınlığın nefha bulutları gri gölgelerine yansıdı. Ardında beni karşısında beklemeyen şaşkınlığı, yerini kasvetli öfkesine bırakmış gibi yüzüme bakıyordu.

"Senin burada ne işin var lan!?"

Gür sesi ortamı sert şekilde doldururken, etrafta yankılanan sesiyle birlikte tüm askerlerin bakışları bize döndü.

Beklemediğim tepki karşısında ne söyleyeceğimi bilemedim ve yüzüne bakmaya devam ettim.

"Cidden beni böyle mi karşılıyorsun!" diyerek çemkirdim. Bir tarafım onun beni istememesine alınırken bir yanım da ondan yana kurak yapraklarını yeşertiyordu.

Atalay ise koyu gözlerinin altından irislerini bana sabitlemişti. Gür ve koyu kirpikleri sert bakışıyla çevriliydi. Korkutucuydu!

"Kızım sen manyak mısın!?" Ses tonu gittikçe daha tok bir ifade almıştı. Her an fırtına öncesi sessizliği anımsatan yüz hatları temkinliydi.

"Biraz." diyebildim.

Onun sert ve soğuk bedeni karşısında son derece sakin bir izlenim veriyordum.

Söylediklerim daha çok çıldırmasına neden oluyordu ve öfkesini sindirebilmek için derin bir nefes alıp veriyordu.

Bu denli öfkesinin sebebini bir türlü anlayamıyordum. Bir gece ansızın onca yolu onu görmek için gelmiştim.

Diyarbakır'a gelmiştim.

"Kafayı yiyeceğim!" Sinirle söylenmeye devam ediyordu. Elleriyle şakaklarını sertçe sıktı.

Öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından bir anda kolumu tutarak çekiştirmeye başladı. Beni Diyarbakır'da neden istemediğini bir türlü anlamadan yüzüne bakmaya devam ettim. Yıllar sonra ki buluşmamızın temennisi bu olmamalıydı. Mutlu olur sanmıştım.

Sert şekilde kolumu tutup çekiştirmeye devam ettikçe onun bu hareketiyle tüm öfkem birleşti. Bedenime yayılan sinir, ayakta durmamı zorluyordu.

"Nereye gidiyoruz?" diye sorduğum an yüzünde hiçbir ifade oynamadı. Bedenimi kendi bedenine yakın mesafede çekiştirmeye devam ediyordu.

"Yürü!" diye gür sesi koridorun ucunda yankılandı. "Böyle bir saçmalığı hangi kafayla yaptın sen?".

Onun için saçmalıktan ibaret olan bu yokculuğumun her adımı kor bir karanlıktı. Saatlerce uzaktan sırf onu görmek adına Ankara'dan yola çıkmış, on üç saat sonunda yorgunluktan bayılmak üzereyken kendimi onun yanında buldum.

"Saçmalık," durdum. "Sana göre bu saçmalık öyle mi?"

Derin bir nefes aldım. Tüm havayı yutmuşcasına nefesimi sakladım.
"Bak kızım," Gözlerini sabit bir köşeye dikti. "Burada olmaman gerekiyor."

Kolumu bıraktığı sırada etrafı inceledim. Sert şekilde kapıyı kapatmış, bedenimi ikimizin yalnız kalmasını sağlamak için karargah içerisinde kendine ait odaya çekmişti.

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin